Harvard ve Toronto üniversiteleri uluslararası öğrenciler için acil durum planı geliştirdi

Harvard Üniversitesi 374. mezuniyet töreni sırasında Widener Kütüphanesi önündeki pankartlar (Arşiv- AFP)
Harvard Üniversitesi 374. mezuniyet töreni sırasında Widener Kütüphanesi önündeki pankartlar (Arşiv- AFP)
TT

Harvard ve Toronto üniversiteleri uluslararası öğrenciler için acil durum planı geliştirdi

Harvard Üniversitesi 374. mezuniyet töreni sırasında Widener Kütüphanesi önündeki pankartlar (Arşiv- AFP)
Harvard Üniversitesi 374. mezuniyet töreni sırasında Widener Kütüphanesi önündeki pankartlar (Arşiv- AFP)

Harvard ve Toronto üniversiteleri, ABD vize kısıtlamalarının ABD'ye yeniden girişlerini engellemesi halinde, seçilmiş bir grup Harvard lisansüstü öğrencisinin eğitimlerine Kanada'da devam etmelerine olanak tanıyacak bir acil durum planı açıkladı.

Bu, ABD İç Güvenlik Bakanlığı'nın geçen ay Harvard Üniversitesi'nin uluslararası öğrenci kaydetme yetkisini elinden alma kararının ardından açıklanan uluslararası öğrencilere yönelik ilk stratejik acil durum planı. Bu karar federal bir yargıç tarafından durduruldu.

ABD vizeleriyle ilgili olası zorluklara yanıt olarak, Harvard'ın John F. Kennedy School of Government öğrencileri artık yabancı öğrenci kaydetme seçeneğine sahip olacak. ABD'ye dönemeyen Harvard Üniversitesi John F. Kennedy Okulu öğrencileri, Toronto Üniversitesi Munk Küresel İlişkiler ve Kamu Politikası Okulu'nda misafir öğrenci programı aracılığıyla eğitimlerine devam etme seçeneğine sahip olacaklar.

Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığına göre İki okulun dekanları yaptıkları açıklamada, programın Kennedy ve Munk okullarında verilen dersleri kapsayacağını belirtti. Açıklamada, acil durum planının öğrenci belirsizliğini hafifletmek için duyurulduğu, ancak yalnızca vize veya giriş kısıtlamaları nedeniyle ABD'ye giremeyenlerden yeterli talep gelmesi halinde uygulanacağı ifade edildi. Program, ABD'deki kampüste bir yılını tamamlamış olan uluslararası öğrenciler için geçerli olacak.

ABD Başkanı Donald Trump yönetimi, Harvard Üniversitesi'ni antisemitizm ve kampüs şiddetini yeterince ele almamakla, raporlama gerekliliklerini ihlal etmekle ve Çin Komünist Partisi de dahil olmak üzere yabancı kuruluşlarla ulusal güvenlik kaygılarını artıracak şekilde iş birliği yapmakla suçlayarak bu üniversiteye verilen milyarlarca dolarlık federal araştırma fonunu kesmekle tehdit etti ve bu yönde adımlar attı.



İsrail Dışişleri Bakanı: İran'ın nükleer bomba elde etmesini önlemek tüm dünyanın ‘görevi’

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar, Hayfa'da İran'ın füze saldırısının gerçekleştiği yeri inceledikten sonra gazetecilere konuştu. (Reuters)
İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar, Hayfa'da İran'ın füze saldırısının gerçekleştiği yeri inceledikten sonra gazetecilere konuştu. (Reuters)
TT

İsrail Dışişleri Bakanı: İran'ın nükleer bomba elde etmesini önlemek tüm dünyanın ‘görevi’

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar, Hayfa'da İran'ın füze saldırısının gerçekleştiği yeri inceledikten sonra gazetecilere konuştu. (Reuters)
İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar, Hayfa'da İran'ın füze saldırısının gerçekleştiği yeri inceledikten sonra gazetecilere konuştu. (Reuters)

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar, İsrail'in Tahran'a karşı ‘tarihi bir zafer’ ilan ettiği 12 günlük savaşın ardından dün yaptığı açıklamada, İran'ın nükleer bomba elde etmesini engellemenin tüm dünyanın ‘görevi’ olduğunu söyledi.

Saar X platformu üzerinden yaptığı açıklamada, “İsrail kendisine, bölgeye ve uluslararası topluma yönelik yakın bir tehdit karşısında son dakikada harekete geçti” dedi.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre Saar sözlerini şöyle sürdürdü: “İran İsrail'in ortadan kaldırılması çağrısında bulunmaya ve bunu başarmak için harekete geçmeye devam ediyor. Dünyanın en aşırılık yanlısı rejiminin en tehlikeli silahı edinmesini tüm uygun araçlarla engellemek uluslararası toplumun görevidir.”

Saar'ın paylaşımı, İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi'nin, İsrail ile İran arasındaki savaş sırasında 22 Haziran'da ABD tarafından bombalanan İran nükleer tesislerini ziyaret etmekte ısrar eden Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Genel Direktörü Rafael Grossi'nin ‘kötü niyetini’ kınayan açıklamalarına yanıt niteliğindeydi.

İsrail ve ABD'nin İran'ın nükleer tesislerini vurmasının ardından İran Meclisi, Birleşmiş Milletler'e (BM) bağlı UAEA ile iş birliğini askıya alan bir yasa tasarısını kabul etti.

Ülkesi, yıllardır UAEA'nın İran'ın nükleer programını denetlemesini etkisiz olmakla eleştiren Saar, “İran rejimi aynı kalmaya devam ediyor. Uluslararası toplumu kandırmayı sürdürüyor ve nükleer programının etkin bir şekilde denetlenmesini engellemek için aktif bir şekilde çalışıyor” ifadelerini kullandı.

Uzmanlara göre Ortadoğu'daki tek nükleer güç olan İsrail, yıllardır İran'ı atom bombası peşinde koşmakla suçluyor, Tahran ise bunu sürekli olarak reddediyor.

Güvenliğine yönelik ‘yakın’ bir tehdit olduğunu ileri süren İsrail, nükleer ve balistik füze programlarını imha etmek amacıyla 12 Haziran'da İran'a saldırdı.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Washington'un İran'a dayattığı ateşkesin yürürlüğe girmesinin ardından salı akşamı televizyonda yaptığı konuşmada, “Tarihi bir zafer elde ettik” dedi.

Netanyahu, “İran asla nükleer silaha sahip olamayacak… İran'ın nükleer programını engelledik. Eğer İran'da herhangi biri bunu yeniden inşa etmeye çalışırsa, her türlü girişimi engellemek için aynı kararlılıkla, aynı yoğunlukla hareket edeceğiz” şeklinde konuştu.