Pentagon raporu: Savaşları fonlamak için 2,4 trilyon dolar harcandı

Trump, Moskova’nın savaştaki tutumunu eleştirerek Kiev’e 10 Patriot füzesi göndereceğini duyurmuştu (Reuters)
Trump, Moskova’nın savaştaki tutumunu eleştirerek Kiev’e 10 Patriot füzesi göndereceğini duyurmuştu (Reuters)
TT

Pentagon raporu: Savaşları fonlamak için 2,4 trilyon dolar harcandı

Trump, Moskova’nın savaştaki tutumunu eleştirerek Kiev’e 10 Patriot füzesi göndereceğini duyurmuştu (Reuters)
Trump, Moskova’nın savaştaki tutumunu eleştirerek Kiev’e 10 Patriot füzesi göndereceğini duyurmuştu (Reuters)

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), silah üretimi ve savaşları fonlamak için özel firmalara 2,4 trilyon dolar verdi.

ABD’deki Brown Üniversitesi’nin araştırması Pentagon’un 2020-2024’teki harcama ve sözleşmelerine ilişkin istatistikleri derledi. 

Çalışmada, Savunma Bakanlığı’nın sözkonusu dönemde savunma şirketlerine 2,4 trilyon dolar fon sağladığı belirlendi. 

Rapora göre Pentagon’un fon sağladığı en büyük 5 şirket olan Lockheed Martin, Raytheon, Boeing, General Dynamics ve Northrop Grumman toplamda 771 milyar dolarlık sözleşme aldı. 

Araştırmayı yürüten Stephanie Savell, askeri harcamalara ilişkin şu değerlendirmeleri paylaşıyor: 

 Bu rakamlar, savaş ve silah üretimini finanse etmek amacıyla vergi mükelleflerinden büyük çaplı bir servet transferi yapıldığını ortaya koyuyor.

ABD Başkanı Donald Trump, göreve başladıktan sonra savunma sanayisine harcamaların yarı yarıya azaltılabileceği sinyalini vermişti. Ancak Trump’ın baskısıyla geçen hafta Kongre’den geçen Büyük Güzel Yasa Tasarısı kapsamında Pentagon’a ek 157 milyar dolarlık bütçe sağlanmıştı. 

Raporda, 11 Eylül saldırılarının ardından Bush yönetiminin “terörle savaş” kampanyası kapsamında başlattığı askeri harcamaların, Trump liderliğinde de artarak devam ettiğine dikkat çekiliyor. ABD’nin en büyük rakibi Çin’e karşı savunma harcamalarını artırdığına, İsrail ve Ukrayna’ya rekor sayıda silah tedariki yapıldığına işaret ediliyor. 

Çalışmada, Amerikan ordusunun 2021’de Afganistan’dan çekilmesiyle de harcamalarda yavaşlamaya gidilmediği belirtiliyor: 

Eylül 2021’de ABD'nin Afganistan'dan çekilmesi barış getirmedi. Bunun yerine dönemin ABD Başkanı Joe Biden, Pentagon için daha da yüksek yıllık bütçeler talep etti ve Kongre de bunu onayladı. Başkan Trump da askeri bütçeleri artırma politikasını sürdürüyor.

Rapora göre harcama artışlarından en çok SpaceX, Palantir ve Andruil gibi “askeri teknoloji” firmaları fayda sağlayacak. Bu şirketlerin “Trump yönetimiyle derin bağları olduğu” vurgulanıyor. 

Raporun yazarı William D Hartung, özel firmalarla Washington arasındaki ilişkilerin Pentagon harcamalarına izdüşümünü şöyle değerlendiriyor:

Bakanlığın bütçesinin büyük bir kısmı şirketlere gidiyor ve bu paranın rasyonel savunma planlamasıyla olduğu kadar özel çıkar gruplarının lobicilik faaliyetleriyle de ilişkisi var. Bu fonların çoğu, işlevsiz veya aşırı pahalı silah sistemleri ve abartılı tazminat paketlerine harcanıyor.

Independent Türkçe, Guardian, Military 



ABD elçisi Tom Barrack Lübnan konusunda konuştu: Trump'ın sabrının da bir sınırı var

ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack (AFP)
ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack (AFP)
TT

ABD elçisi Tom Barrack Lübnan konusunda konuştu: Trump'ın sabrının da bir sınırı var

ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack (AFP)
ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack (AFP)

ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, Lübnan'da kendi ifadesiyle ‘Başkan Trump'ın sabrına bağlı’ sınırlı bir zaman dilimi olduğunu vurguladı.

Barrack, New York'ta düzenlediği ve Şarku’l Avsat'ın da davet edildiği basın toplantısında şunları söyledi: “Trump sabrıyla tanınsa da bu sabır sınırsız değil. Lübnan'ı çok seviyor ve belki de Dwight Eisenhower'dan bu yana hiçbir ABD başkanı bu sevgiyi göstermemiştir. Bu ülkeye yönelik samimi takdirlerini ifade etti. Ancak Lübnanlılar harekete geçmeli. Bu fırsatı değerlendirmek zorundalar. Aramızda bir etkileşim var, bu nedenle zaman zaman biraz hayal kırıklığına uğrasam da iyimserim.”

Hizbullah'ın silahları konusunda Barrack, kabine içinde ve üç başkan (Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Meclis Başkanı) arasında bir uzlaşmaya varılırsa ve Hizbullah ağır silahlarını yavaş yavaş bırakmayı kabul ederse bunun bir başlangıç olacağını söyledi. Barrack sözlerini şöyle sürdürdü: “Lübnan'da herkes hafif silahlar taşıyor ama burada söz konusu olan İsrail'i etkileyebilecek silahlar. Bu desteklenmesi gereken bir süreç ve Lübnan ordusunun silah toplama işini yapabilmesi için güçlendirilmesi gerekiyor. Sorun şu ki orduya bir süredir ödeme yapılmıyor ve bu da engellerden biri. Tüm bu unsurların aynı anda gerçekleşmesi gerekiyor. Lübnanlılar arasında büyük saygı gören Lübnan ordusunun silahların nasıl iade edileceği ve bir iç savaşa yol açmadan nasıl toplanacağı konusunda Hizbullah ile yumuşak bir müzakere yürütmesi için güçlendirilmesi lazım. Çünkü bu silahlar yeraltı garajlarında, mahzenlerde ve evlerin altında saklanıyor.”

Barrack, Lübnan hükümetinin Hizbullah'ın silahlarıyla ilgili olarak gecikmesinin sebebinin iç savaş korkusu olduğuna inanıyor.

ABD elçisi, Suriye ile İsrail arasındaki herhangi bir normalleşmenin doğal olarak Lübnan, İsrail, Irak ve nihayetinde İsrail arasında da normalleşmeyi gerektireceğini belirtti. Barrack, “Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, İsrail'in düşman olmadığını ve mevcut sorunlara çözüm bulmak için İsrail'le görüşmeye ve müzakereye açık olduğunu söylerken tutumunda netti. Bu süreç diğer komşu ülkelerde olduğu gibi kademeli adımlarla başlayacak” ifadelerini kullandı.

Barrack, “Başkan Trump'ın İran'ın bombalanmasına verdiği destek gibi attığı cesur adımlar kısa vadeli de olsa bir fırsatı temsil ediyor. Çünkü İran, Hamas, Hizbullah ve Husiler şu anda geçici bir geri çekilme durumunda. Geri kalan ülkelerin kendilerini yeniden tanımlama şansı var” dedi ve kararın kendilerine bağlı olduğunu vurguladı. Barrack, “Bu adımların zaten atılmakta olduğuna ve herkesin bu yönde ilerlemek için sorumlulukla hareket ettiğine inanıyorum” diyerek sözlerini noktaladı.