PKK'ların silah bıraktığı Casene Mağarası hem tarihsel hem turistik bir üs

30 PKK'lının merdivenlerinden inerek, silah bırakma açıklaması yaptığı Casene Mağarası hakkında neler biliniyor?

Fotoğraf: X
Fotoğraf: X
TT

PKK'ların silah bıraktığı Casene Mağarası hem tarihsel hem turistik bir üs

Fotoğraf: X
Fotoğraf: X

Casene Mağarası, Süleymaniye şehrinin 50 kilometre batısında, Surdaş bölgesinde, Dukan-Süleymaniye yolu üzerinde yer alıyor.

Süleymaniye'nin Dukan ilçesinin Surdaş nahiyesinin dağlarının derinliklerinde yer alan Casene Mağarası; eşsiz bir doğa harikasının içinde yer alıyor. Kürt tarihi açısından da önemli bir yer olan mağara; aslında turistik bir cazibe merkezi. Turistik ve tarihi bir yer olan bu mağaraya, hem doğanın güzelliğinin tadını çıkarmak hem de doğanın bir parçasını deneyimlemek için onlarca turist akın ediyor.

dfvgh

Berzenci'nin üssüydü

Turist rehberlerinin rotasında yer alan Casene mağarası; Irak Kürtleri için çok bilindik bir mekan. Kürtçe 'şıkeft' olarak nitelenen Casene Mağarası, Kürt halkı için özel bir tarihi öneme sahip. Aynı zamanda bir Kadiri şeyhi olan ve 1917-1918 yıllarında kendi müritlerinden oluşan üç bin kişilik bir süvari birliği ile İngilizlere karşı Şeyh Mahmud Berzenci'nin üssü olarak da bilinen Casene Mağarası, aynı zamanda şeyhin sığınağı da olmuştur. Berzenci, Casene Mağarasında ilk Kürt gazetelerinden biri olan "Bangi Heq" (Hakkın Sesi) gazetesini çıkarmıştır ve matbaayı da mağaraya kurmuştur.

fghytju

Peşmerge de kullandı

Mağara sonraki yıllarda da peşmerge tarafından sığınak olarak kullanıldı ve Irak güçlerine karşı savaşın önemli noktalarından biri oldu. PKK'nın açıklama yapmayı tercih ettiği Casene Mağarası, Berzenci ve peşmerge sonrası Kürtlerin tarihinde yeni bir aşamaya ev sahipliği yaptı.

efrtyu7

 



Küba'dan ABD'ye yaptırım tepkisi: "Soykırım savunucusu"

Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
TT

Küba'dan ABD'ye yaptırım tepkisi: "Soykırım savunucusu"

Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)

Temmuz 2021'de Havana yönetimine karşı düzenlenen büyük protesto eylemlerinin yankıları sürüyor.

ABD, Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel'in de aralarında bulunduğu Kübalı yetkilileri insan haklarını ihlal ettikleri gerekçesiyle yaptırım listesine aldı. 

Karayipler'deki ada ülkesinin üst düzey yöneticilerine vize kısıtlamaları uygulanacağı da duyuruldu.

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, X hesabından yaptığı açıklamada "Temmuz 2021'deki protestolara katılanların haksız bir şekilde gözaltına alınıp işkenceye tabi tutulmasından sorumlu olan ya da bu olaylarda suç ortaklığı yapan" yargı ve cezaevi çalışanlarının da vize kısıtlamalarıyla karşı karşıya kalacağını söyledi. 

54 yaşındaki siyasetçi şu ifadeleri kullandı:

ABD, Küba halkının insan hakları ve temel özgürlüklerini desteklemeyi ve gayri meşru, dikta rejimlerinin yarıküremizde hoş karşılanmadığını net bir şekilde ortaya koymayı sürdürecek.

Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel'le birlikte Küba Savunma Bakanı Álvaro López Miera ve İçişleri Bakanı Lázaro Álvarez Casas'ın da yaptırım listesine alınmasına Havana'dan tepki geldi. 

Dışişleri Bakanı Bruno Rodriguez de X'te açıklama yaparak ABD'nin Küba halkının ya da liderlerinin iradesini ipotek altına alamayacağını vurguladı. 

Küba Dışişleri Bakanlığı'nın ABD'den sorumlu yetkililerinden Johana Tablada ise Rubio'yu "soykırım ve toplu sınırdışı savunucusu" diye niteledi. 

Elektrik kesintileri yüzünden Havana'nın defalarca karanlığa gömülmesinin ardından 11-12 Temmuz 2021'de patlak veren protestolar, tüm dünyanın dikkatini çekmişti. 

Bir kişinin öldüğü eylemlerin bazılarında protestocular devlet binalarına ve kamu malına zarar vermiş, güvenlik görevlilerine ve mağazalara taş atarak saldırmıştı.

Batı medyası, eylemlerin herhangi bir muhalif örgüt tarafından organize edilmediğini bildirirken Küba yönetimi, onlarca yıldır süren ABD yaptırımları ve propagandasını sorumlu tutmuştu.

Yönetim destekçileri, yetkililerle birlikte tepki göstererek muhalif eylemleri bastırmaya çalışmıştı. 

Ekonomik kriz, gıda ve ilaç kıtlığına karşı başlayan gösterilerin ardından ABD merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün aktardığına göre en az 1400 kişi gözaltına alınırken, yaklaşık 700 kişi hapse atılmıştı. 

2022'de Kübalı savcılar, 790 civarında kişinin bu eylemlerle ilgili olarak soruşturulduğunu açıklamıştı.

Davaları takip eden 11J adlı hak örgütü, 554 kişinin protesto gösterileriyle ilgili olarak aldıkları cezayı çektiği bilgisini 2024 sonunda vermişti. Bunlardan bazıları Papa Francis'in talebiyle şartlı tahliyeden faydalandı. Halihazırda hapiste kalan eylemci sayısının 360'la 420 arasında olduğu tahmin ediliyor.  

Independent Türkçe, France 24, AFP, AP