Küba'dan ABD'ye yaptırım tepkisi: "Soykırım savunucusu"

11-12 Temmuz 2021'de patlak veren protestoların yıldönümünde Havana-Washington ilişkileri daha da gerildi

Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
TT

Küba'dan ABD'ye yaptırım tepkisi: "Soykırım savunucusu"

Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)

Temmuz 2021'de Havana yönetimine karşı düzenlenen büyük protesto eylemlerinin yankıları sürüyor.

ABD, Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel'in de aralarında bulunduğu Kübalı yetkilileri insan haklarını ihlal ettikleri gerekçesiyle yaptırım listesine aldı. 

Karayipler'deki ada ülkesinin üst düzey yöneticilerine vize kısıtlamaları uygulanacağı da duyuruldu.

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, X hesabından yaptığı açıklamada "Temmuz 2021'deki protestolara katılanların haksız bir şekilde gözaltına alınıp işkenceye tabi tutulmasından sorumlu olan ya da bu olaylarda suç ortaklığı yapan" yargı ve cezaevi çalışanlarının da vize kısıtlamalarıyla karşı karşıya kalacağını söyledi. 

54 yaşındaki siyasetçi şu ifadeleri kullandı:

ABD, Küba halkının insan hakları ve temel özgürlüklerini desteklemeyi ve gayri meşru, dikta rejimlerinin yarıküremizde hoş karşılanmadığını net bir şekilde ortaya koymayı sürdürecek.

Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel'le birlikte Küba Savunma Bakanı Álvaro López Miera ve İçişleri Bakanı Lázaro Álvarez Casas'ın da yaptırım listesine alınmasına Havana'dan tepki geldi. 

Dışişleri Bakanı Bruno Rodriguez de X'te açıklama yaparak ABD'nin Küba halkının ya da liderlerinin iradesini ipotek altına alamayacağını vurguladı. 

Küba Dışişleri Bakanlığı'nın ABD'den sorumlu yetkililerinden Johana Tablada ise Rubio'yu "soykırım ve toplu sınırdışı savunucusu" diye niteledi. 

Elektrik kesintileri yüzünden Havana'nın defalarca karanlığa gömülmesinin ardından 11-12 Temmuz 2021'de patlak veren protestolar, tüm dünyanın dikkatini çekmişti. 

Bir kişinin öldüğü eylemlerin bazılarında protestocular devlet binalarına ve kamu malına zarar vermiş, güvenlik görevlilerine ve mağazalara taş atarak saldırmıştı.

Batı medyası, eylemlerin herhangi bir muhalif örgüt tarafından organize edilmediğini bildirirken Küba yönetimi, onlarca yıldır süren ABD yaptırımları ve propagandasını sorumlu tutmuştu.

Yönetim destekçileri, yetkililerle birlikte tepki göstererek muhalif eylemleri bastırmaya çalışmıştı. 

Ekonomik kriz, gıda ve ilaç kıtlığına karşı başlayan gösterilerin ardından ABD merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün aktardığına göre en az 1400 kişi gözaltına alınırken, yaklaşık 700 kişi hapse atılmıştı. 

2022'de Kübalı savcılar, 790 civarında kişinin bu eylemlerle ilgili olarak soruşturulduğunu açıklamıştı.

Davaları takip eden 11J adlı hak örgütü, 554 kişinin protesto gösterileriyle ilgili olarak aldıkları cezayı çektiği bilgisini 2024 sonunda vermişti. Bunlardan bazıları Papa Francis'in talebiyle şartlı tahliyeden faydalandı. Halihazırda hapiste kalan eylemci sayısının 360'la 420 arasında olduğu tahmin ediliyor.  

Independent Türkçe, France 24, AFP, AP



Rusya, Trump'ın Ukrayna'daki planlarını engellemek için Avrupa'nın bölünmesine güveniyor

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ve ABD Başkanı Donald Trump (AFP)
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ve ABD Başkanı Donald Trump (AFP)
TT

Rusya, Trump'ın Ukrayna'daki planlarını engellemek için Avrupa'nın bölünmesine güveniyor

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ve ABD Başkanı Donald Trump (AFP)
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ve ABD Başkanı Donald Trump (AFP)

Kremlin, ABD Başkanı Donald Trump'ın Ukrayna'ya Patriot füze sistemleri de dâhil olmak üzere silah tedarikini yeniden başlatma planının Avrupa'da yol açtığı çatlağa güveniyor. Kremlin bu planı, ABD Başkanı'nın Avrupalıların zararına yapmak istediği büyük bir ticaret anlaşması olarak tanımlarken, Rusya Devlet Başkanlığı'na yakın medya organları Avrupa'nın, Washington'dan Kiev lehine harcama ve silah alımlarını arttırma konusunda çekingen davrandığını bildirdi.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre ABD Başkanı'nın Ukrayna'yı silahlandırma planına dört Avrupa ülkesi (Fransa, İtalya, Çek Cumhuriyeti ve Macaristan) katılmayı reddetti.

AB Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas yaptığı açıklamada, “Başkan Trump'ın Ukrayna'ya daha fazla silah gönderme açıklamasını memnuniyetle karşılıyoruz, ancak ABD'nin de yükün bir kısmını üstlenmesini istiyoruz” dedi. Kallas sözlerini şöyle sürdürdü: “Hem daha fazla silah verme sözü verip hem de bunun bedelini başkasının ödemesi gerektiğini söyleyerek, silahları verecek olan siz olmayacaksınız.”

NATO Genel Sekreteri Mark Rutte ile bir araya gelen Trump, Avrupalı NATO üyelerinin ABD'den Patriot bataryaları da dahil olmak üzere milyarlarca dolar değerinde silah satın alacağı ve bunları Ukrayna'ya göndereceği bir anlaşmayı duyurdu.