Gizli Irak Savaşı belgeleri: “Washington, Londra pahasına Bağdat’ta rejimi değiştirdi”

Tony Blair, Irak savaşı kararı nedeniyle kendi partisinden büyük tepki çekmişti (Reuters)
Tony Blair, Irak savaşı kararı nedeniyle kendi partisinden büyük tepki çekmişti (Reuters)
TT

Gizli Irak Savaşı belgeleri: “Washington, Londra pahasına Bağdat’ta rejimi değiştirdi”

Tony Blair, Irak savaşı kararı nedeniyle kendi partisinden büyük tepki çekmişti (Reuters)
Tony Blair, Irak savaşı kararı nedeniyle kendi partisinden büyük tepki çekmişti (Reuters)

Birleşik Krallık'ın (BK), ABD'ye Irak işgalinin Tony Blair'ın başbakanlığına mal olabileceği uyarısında bulunduğu belirtiliyor.

Londra'daki Ulusal Arşivler tarafından yayımlanan yeni belgelere göre Blair'ın dış politika danışmanı David Manning, dönemin ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Condoleezza Rice'la 2003'te yaptığı görüşmede şunları söyledi:  

ABD, Londra'da yönetimin değişmesi pahasına Bağdat'ta rejim değişikliğini desteklememelidir.

Guardian'ın haberinde Manning ve Rice arasındaki görüşmenin, Blair'in 31 Ocak 2003'te dönemin ABD Başkanı George W. Bush'u ziyaret etmesinden önce gerçekleştiği aktarılıyor.

Irak işgalinden iki ay önce gerçekleşen bu görüşme sırasında Washington, Irak işgaline yönelik Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nden (BMGK) ikinci bir karar çıkarılması için harekete geçip geçmemeye henüz karar vermemişti. Blair'ın hedefinin, Bush'u ikinci BMGK kararı için ikna etmek olduğu belirtiliyor.

BMGK, 8 Kasım 2002'de düzenlenen oturumda 1441 sayılı kararı kabul etmişti. Bu karar, Saddam Hüseyin yönetiminin silahsızlanma yükümlülüklerini yerine getirmesi için son uyarı niteliğini taşıyordu. Ancak herhangi bir askeri müdahale yetkisi verilmemişti.

BMGK'da veto hakkına sahip Fransa ve Rusya, Irak işgaline yetki verecek olası bir ikinci kararı reddedeceklerini bildirmişti. Haberde, Washington'ın "Fransa ve Rusya'nın isteksizliği nedeniyle gün geçtikçe sabırsızlandığı" yazılıyor.

Blair'ın, BK Parlamentosu ve kamuoyundaki savaş karşıtı seslere karşı işgali meşru kılmak için ikinci kararda ısrarcı davrandığı, ABD'yi diplomatik kanalları açık tutması için ikna etmeye çalıştığı aktarılıyor.

Manning'in 29 Ocak 2003'te Blair'e gönderdiği gizli notta şu ifadeler yer alıyor:

İkinci BMGK kararı, iç siyaset bağlamında sizin için politik bir gereklilik. Bu olmadan askeri harekat için kabine ve Parlamento'dan destek alamazsınız. Rice, böyle bir şey yapmayı denerseniz görevden alınabileceğinizi anlamalı.

Manning, aynı notta Rice'la konuşmasına dair, "Ona, Bush'un kumar oynamayı göze alabileceğini söyledim. İkinci BMGK kararını Bush da istiyordu ama bir açıdan bu onun için o kadar da önemli değildi. Zaten Kongre'den onay almıştı" ifadelerini kullanıyor.

Ancak Bush'ın, Blair'ın ziyaretinden kısa süre önce yaptığı Ulusa Sesleniş konuşmasının, Londra yönetimine manevra yapacak alan bırakmadığı aktarılıyor.

Buna ek olarak BK Savunma Bakanlığı'nın, Bush'la görüşmesinden önce Blair'a şu notu ilettiği belirtiliyor:

Saddam'ın iktidarının zayıflaması ciddi bir iç savaşa yol açabilir.

Bush yönetimi, Irak'ın kitle imha silahlarına sahip olduğunu ve BMGK kararını ihlal ettiğini öne sürmüş fakat buna yönelik kanıt bulunamamıştı. ABD Senatosu İstihbarat Komitesi, 2004'te Irak'ta kitle imha silahları iddialarının yanlış olduğunu kabul etmişti. Irak'ta kurulan bir komisyon da 2005'te yayımladığı raporda ülkede kitle imha silahı olmadığı sonucuna varmıştı.

Bush, Kongre'nin onayladığı Askeri Güç Kullanma Yetkisi'yle (AUMF) 20 Mart 2003'te Irak işgalini başlatmıştı.

İşçi Partili Blair'ın öncülüğünde Parlamento'da düzenlenen oylamada 149'a karşı 412 oyla ülkenin savaşa katılmasına karar vermişti. Ancak karşı oyların 139'unun İşçi Partili parlamenterlerden gelmesi dikkat çekmişti.

BK'de Gordon Brown yönetiminin başlattığı ve 2016'da yayımlanan Chilcot Raporu'nda, Blair'ın Parlamento'ya eksik ve yanıltıcı bilgi verdiği ve Savunma Bakanlığı'nın "iç savaş" uyarılarını görmezden geldiği ortaya konmuştu.

Independent Türkçe, Guardian, Financial Times



Ukrayna’da patlatılan baraj ormana dönüştü: Zehirli bir saatli bomba

Barajın patlamasıyla yaşanan afette büyük bir alan sular altında kalmıştı (AP)
Barajın patlamasıyla yaşanan afette büyük bir alan sular altında kalmıştı (AP)
TT

Ukrayna’da patlatılan baraj ormana dönüştü: Zehirli bir saatli bomba

Barajın patlamasıyla yaşanan afette büyük bir alan sular altında kalmıştı (AP)
Barajın patlamasıyla yaşanan afette büyük bir alan sular altında kalmıştı (AP)

Ukrayna savaşında bombalanan Nova Kahovka barajının olduğu yer devasa bir bitki örtüsüyle kaplandı.

Herson kentinin yaklaşık 30 kilometre doğusunda bulunan Nova Kahovka barajı, Haziran 2023'te düzenlenen saldırıyla patlatılmıştı. Kiev yönetimi, Zaporijya Nükleer Santrali'nin yaklaşık 150 kilometre güneyinde yer alan barajın Ruslar tarafından patlatıldığını öne sürmüştü. New York Times'ın haberinde de barajın Rus ordusu tarafından kurulan bir düzenekle içten patlatıldığı savunulmuştu.

Olay yaşandığı sırada barajın kontrolü Rus ordusundaydı. Kremlin ise iddiaları reddederek olayı "terör saldırısı" diye nitelemiş ve Ukrayna askerlerinin baraja sabotaj düzenlediğini ileri sürmüştü. Su baskınları nedeniyle en az 60 kişi yaşamını yitirmiş, binlerce kişi evinden olmuştu.

Guardian'ın aktardığına göre, Dinyeper nehri üzerindeki barajın patlamasıyla yaşanan selin yok ettiği köylerin yerinde sulak alan ekosistemi oluştu.

Çevrecilerin, aktivistlerin ve bilim insanlarının kurduğu Ukrayna Savaşının Çevresel Sonuçları Çalışma Grubu'nun (UWEC) raporunda, son iki yılda ekosistemin nasıl geliştiği inceleniyor.

Rezervuarın artık söğüt ve kavak ağaçlarına ve geniş sulak alanlara ev sahipliği yaptığı, bölgede yaklaşık 40 milyar ağaç tohumunun filizlendiği belirtiliyor.

Ayrıca nesli tükenmekte olan mersin balıklarının geri döndüğü, yaban domuzu ve bazı memelilerin ormanlarda tekrar görüldüğü aktarılıyor.

Diğer yandan uzmanlar, doğanın bu tekrar canlanışının ciddi riskleri de beraberinde getirebileceğine dikkat çekiyor.

Tatlı su sistemlerini inceleyen çevrebilimci Oleksandra Şumilova şu uyarıları yapıyor:

İnce tortu tabakaları, sanayi bölgelerinden gelen ağır metalleri sünger gibi emdi. Yaklaşık 1,5 kilometreküp kirli tortu birikti.

Bu tortuların dağılmasıyla kansere neden olabilecek ağır metallerin yayılmasından endişelendiklerini söyleyen bilim insanı, "Bu zehirler gıda zincirinde yukarı taşındığında, büyük hayvanlarda ve etçil türlerde daha fazla yoğunlaşır" diyor.

Akademisyenin ortak yazarlığını yaptığı ve hakemli dergi Science'ta bu yıl yayımlanan araştırmaya göre bölge "zehirli bir saatli bomba" niteliğinde.

Diğer yandan aynı çalışmada, kirlenmeye bir yenilenmenin de eşlik edebileceği belirtiliyor. Barajın varlığı nedeniyle kaybedilen ekosistem işlevlerinin yüzde 80'inin 5 yıl içinde geri kazanılabileceği, biyolojik çeşitliliğin de iki yıl içinde önemli ölçüde iyileşebileceği ifade ediliyor.

Şumilova, bölgedeki ekosistemin sürekli değiştiğini vurgulayarak şunları söylüyor:

İnsanlar açısından elbette bu bir felaketti. Ancak bilimsel açıdan bakıldığında, bu çok nadir görülen bir olay. Bir ekosistemin nasıl yeniden kurulabildiğini görüyoruz. Bu büyük bir doğal deney ve hâlâ devam ediyor.

Independent Türkçe, Guardian, New York Times