Beyaz Saray’dan işyerlerinde dua edilmesine ve vaaz verilmesine izin

Donald Trump yönetimi, geçtiğimiz şubat ayından bu yana federal yönetimlerde dinin varlığını güçlendiren kararlar aldı

Trump, bu yılın başlarında Beyaz Saray'da dini liderlerle birlikte dua etti (Beyaz Saray resmi internet sitesi)
Trump, bu yılın başlarında Beyaz Saray'da dini liderlerle birlikte dua etti (Beyaz Saray resmi internet sitesi)
TT

Beyaz Saray’dan işyerlerinde dua edilmesine ve vaaz verilmesine izin

Trump, bu yılın başlarında Beyaz Saray'da dini liderlerle birlikte dua etti (Beyaz Saray resmi internet sitesi)
Trump, bu yılın başlarında Beyaz Saray'da dini liderlerle birlikte dua etti (Beyaz Saray resmi internet sitesi)

İnci Mecdi

Beyaz Saray tarafından alınan işyerlerinde dua edilmesine ve vaaz verilmesine izin verilmesi kararı, Batı demokrasilerinde uygulanan ve ABD Anayasası'nın birinci maddesinin temelini oluşturan din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması ilkesini tehdit edecek nitelikte. ABD Başkanı Donald Trump yönetimi, Amerikan hükümeti çalışanlarının işyerlerinde vaaz vermeyi ve dini konuları tartışmayı yasaklayacak.

ABD Personel Yönetimi Ofisi (OPM) tarafından hafta başlarında yayınlanan yeni yönergelere göre hükümet çalışanları dua etmek ve dini konuları tartışmak, hatta ‘başkalarını kendi dini inançlarının doğruluğuna ikna etmeye çalışmak’ da dahil olmak üzere dini faaliyetlerde bulunabilecekler. Ayrıca, yöneticiler de çalışanları ibadet etmeleri de dahil olmak üzere dini inançlarını ifade etmeye teşvik edebilecekler. Ancak Amerikan gazetelerine göre bu yönergeler belirli bir dine atıfta bulunmuyor.

OPM Müdürü Scott Copeland, bu yeni politikayı açıklayan bir açıklama yaparak federal yönetimlerde çalışan kişilerin asla inançları ile kariyerleri arasında seçim yapmak zorunda bırakılmamaları gerektiğini söyledi. Copeland’a göre bu yönergeler, federal yönetimlerdeki işyerlerinin yasalara uygun olmasını ve farklı dinlere mensup tüm Amerikalıları kucaklamasını garanti altına alıyor.

Kararda, federal yönetimlerde çalışan kişilerin masalarında İncil, tespih veya tefillin (Yahudi dua aletleri) gibi dini semboller veya aletler sergileyip kullanabilecekleri belirtiliyor. Çalışanlar ayrıca, resmi çalışma saatleri dışında olmak kaydıyla, işyerinde dua grupları oluşturup dua etmek veya dini metinleri incelemek için bir araya gelebilirler. Kararda ayrıca çalışanların iş arkadaşlarıyla dini konular hakkında sohbet edebilecekleri, hatta taciz edici veya rahatsız edici nitelikte olmaması şartıyla başkalarını kendi dini inançlarının doğruluğuna ikna etmeye çalışabilecekleri belirtiliyor.

Çalışanların dini inançlarını halkın önünde veya halkla birlikte ifade edebilecekleri durumların sıralandığı karara göre örneğin, milli park bekçileri veya gazi bakım merkezlerindeki doktorlar hastaların iyileşmesi için dua edebilecekler.

Din özgürlüğü endişesi

Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan aktardığı analize göre Beyaz Saray, yeni yönergelerin yol açacağı tartışmaları önlemek amacıyla eski Demokrat Başkan Bill Clinton döneminde yayınlanan benzer bir bildirgeye atıfta bulundu.

Ancak Amerikan gazetelerine göre, bazı din özgürlüğü savunucuları bu durum karşısında endişeli. Askeriyede Din Özgürlüğü Vakfı'nın kurucusu ve başkanı Miki Weinstein, bu yönergelerin Anayasa ve işçi haklarıyla çeliştiğini söyledi.

Weinstein, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Eğer amirin size Kutsal Kitaptan alıntı yaparak kendi görüşünü kabul etmenin önemini anlatmaya karar verirse, terfi şansınızın ne olacağını düşünüyorsunuz?”

Güney Baptist İlahiyat Okulu (The Southern Baptist Theological Seminary/SBTS) Dekan Yardımcısı Andrew Walker ise söz konusu yeni yönergeleri tarafsızlık kurallarına yetirilen ‘yeni bir düzenlenme’ olarak nitelendirdi. Bu konuda hiçbir sorunu olmadığını belirten Walker, “Bunu Anayasa'nın birinci maddesinin basit bir teyidi olarak görüyorum. Bu madde, rahatsız edici davranışlarda bulunmadığınız sürece uygun çekinceler içeriyor. Bence bu, birinci maddenin temel ilkelerinin tekrarından ibaret” dedi.

Hükümetin dini

Bu karar, Trump yönetiminin federal yönetimlerdeki işyerlerinde dinin veya dini ifadenin varlığını güçlendirmek için daha önce yaptığı çabaların bir uzantısı. OPM bu ayın başlarında federal kurumlara yönelik, uzaktan çalışma ile ilgili ‘dini düzenlemeleri onaylamada hoşgörülü bir yaklaşım benimsemeleri’ yönünde talimatlar yayınladı. Başkan Trump, bu talimatların yayınlanmasından kısa bir süre önce federal çalışanlara haftanın beş günü ofiste çalışma mecburiyeti getirilmesi talimatı vermişti.

Trump, geçtiğimiz şubat ayında ‘Hıristiyanlara karşı önyargıyı ortadan kaldırmayı’ amaçlayan bir başkanlık kararnamesi imzaladı ve yönetiminde yer alan yetkilileri ‘Hıristiyanları hedef alan yasadışı veya uygunsuz davranış, politika veya uygulamaları’ belirleyip sonlandırmaya ve düzeltmeye çağırdı. Trump, başkanlık kararnamesinde eski Başkan Joe Biden yönetiminin ‘barışçıl Hıristiyanları hedef alan skandal bir tutum izlerken, şiddet içeren ve Hıristiyanlığa düşmanca eylemleri görmezden geldiğini’ öne sürdü. Trump ayrıca Amerikan toplumunda dini kuruluşların rolünü güçlendirmek için Beyaz Saray'da İnanç Ofisi kurdu.

ABD Vergi Dairesi (IRS) bu ayın başlarında kiliseler ve diğer ibadethanelerin dini toplulukları önünde siyasi adayları destekleyebileceğini açıkladı. Bu karar, Trump'ın 1954 yılında vergi muafiyeti olan ibadethaneler gibi kuruluşların siyasi faaliyetlerde bulunmasını yasaklamak için eklenen ‘Johnson Değişikliği’ni kaldırma sözünü yerine getirmesinin ardından alındı. Gözlemciler, dini kurumların büyük siyasi güçlere dönüşmesinden ve bunun olası hukuki mücadelelere yol açmasından endişe duyduklarını ifade ettiler.



İtalyan yargıçlar, Libyalı şüphelinin serbest bırakılması nedeniyle Meloni'ye karşı açılan davayı düşürdü

Giorgia Meloni (Reuters)
Giorgia Meloni (Reuters)
TT

İtalyan yargıçlar, Libyalı şüphelinin serbest bırakılması nedeniyle Meloni'ye karşı açılan davayı düşürdü

Giorgia Meloni (Reuters)
Giorgia Meloni (Reuters)

İtalya Başbakanı Giorgia Meloni dün yaptığı açıklamada, Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından aranan bir Libyalı polisin serbest bırakılmasıyla ilgili soruşturma başlatılmasının ardından kendisine açılan davanın yargı organı tarafından düşürüldüğünü söyledi.

Usame el-Masri Necim, ocak ayında serbest bırakıldı. Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından cinayet, işkence ve tecavüz de dahil olmak üzere insanlığa karşı suçlar nedeniyle çıkarılan tutuklama emriyle İtalya'nın kuzeyindeki Torino kentinde gözaltına alındıktan birkaç gün sonra, İtalyan hükümetine ait bir uçakla ülkesine döndü.

Meloni, “X” platformunda yaptığı paylaşımda, “Yargıçlar, aleyhimde açılan davayı reddetmeye karar verdiler” dedi. Meloni’ye, suç işlenmesine yardım ve kışkırtma ile kamu malını kötüye kullanma suçlamalarıyla soruşturma açılmıştı.

Meloni, yargıçların İçişleri Bakanı Matteo Piantedosi, Adalet Bakanı Carlo Nordio ve Başbakan Yardımcısı Alfredo Mantovano ile ilgili davayı sürdüreceklerini belirten bir belge aldığını belirtti.

Meloni şöyle devam etti: “Bu hükümetin benim liderliğim altında uyum içinde çalıştığını teyit ediyorum; her karar, özellikle de son derece önemli kararlar, üzerinde mutabakat sağlanarak alınmaktadır. Bu nedenle, benim yargılanmamdan önce Piantedosi, Nordi ve Mantovano'nun yargılanmasını talep etmek mantıksızdır.”

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), BM Güvenlik Konseyi'nin havalesi üzerine, Libya'da 2011'deki iç savaştan bu yana işlenen ağır suçlara ilişkin iddiaları soruşturmaya başladı.

Nordio, şubat ayında parlamentoya yaptığı açıklamada, tutuklama emrindeki hatalar ve yanlışlıklar nedeniyle İtalya'nın Libyalıyı serbest bırakmaktan başka çaresi olmadığını ifade etti.