Yoğunlaşan uluslararası baskı, Gazze'nin işgaliyle yarışıyor

Suudi Arabistan, daha fazla ülke tarafından Filistin Devleti'nin tanınması kararı alınmasını memnuniyetle karşıladı

Dün İsrail'in saldırısı sonucu beş kişinin öldüğü Gazze şehrindeki Şifa Hastanesi önündeki gazeteciler çadırı önünde yas tutan Filistinliler (AFP)
Dün İsrail'in saldırısı sonucu beş kişinin öldüğü Gazze şehrindeki Şifa Hastanesi önündeki gazeteciler çadırı önünde yas tutan Filistinliler (AFP)
TT

Yoğunlaşan uluslararası baskı, Gazze'nin işgaliyle yarışıyor

Dün İsrail'in saldırısı sonucu beş kişinin öldüğü Gazze şehrindeki Şifa Hastanesi önündeki gazeteciler çadırı önünde yas tutan Filistinliler (AFP)
Dün İsrail'in saldırısı sonucu beş kişinin öldüğü Gazze şehrindeki Şifa Hastanesi önündeki gazeteciler çadırı önünde yas tutan Filistinliler (AFP)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, güvenlik yetkililerinin ve ordu komutanlarının itirazlarına rağmen Gazze Şeridi’nin işgalini hızlandırmaya, aşırı sağcıları memnun etmeye ve hükümetinin ömrünü uzatmaya çalışıyor. İçeride büyük bir hoşnutsuzluk varken, uluslararası kamuoyu onun Gazze'deki kanlı uygulamalarını artan bir şekilde kınıyor ve Filistin devletini tanımaya kararlı ülkelerin sayısı giderek artıyor.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Gazze'nin işgalinin daha önce eşi ve benzeri görülmemiş bir felaket olacağı uyarısında bulunarak, bölgede istikrarı sağlamak için Birleşmiş Milletler’in (BM) yetkilendirdiği uluslararası bir ittifak kurulmaya çağırdı. İtalya Savunma Bakanı Guido Crosetto da İsrail hükümetinin ‘aklını ve insanlığını yitirdiğini’ söyledi. Crosetto, İsrail'e yaptırım uygulanması olasılığına açık olduklarını belirtti.

Avustralya, eylül ayına kadar Filistin devletini tanıyacağını açıklarken Yeni Zelanda da eylül ayına kadar benzer bir adım atmayı değerlendireceğini duyurdu. Suudi Arabistan bu gelişmeleri memnuniyetle karşılayarak, “İki devletli çözümün uygulanması ve 1967 sınırları içinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını destekleyen uluslararası konsensüsü takdirle karşılıyoruz” açıklamasında bulundu.

Öte yandan ateşkes görüşmelerinin durma noktasına gelmesi üzerine Hamas, müzakereleri yeniden canlandırmak için Mısırlı istihbarat yetkilileriyle, özellikle de Filistin dosyasıyla ilgilenen yetkililerle görüşmek üzere Kahire'ye bir heyet gönderdi.



Trump, Washington DC’ye asker yığıyor: Başkenti geri alıyoruz

Başkent Washington'da Trump karşıtı protesto düzenleyen göstericiler "Tiranlığa diren" yazılı pankart açtı (Reuters)
Başkent Washington'da Trump karşıtı protesto düzenleyen göstericiler "Tiranlığa diren" yazılı pankart açtı (Reuters)
TT

Trump, Washington DC’ye asker yığıyor: Başkenti geri alıyoruz

Başkent Washington'da Trump karşıtı protesto düzenleyen göstericiler "Tiranlığa diren" yazılı pankart açtı (Reuters)
Başkent Washington'da Trump karşıtı protesto düzenleyen göstericiler "Tiranlığa diren" yazılı pankart açtı (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump'ın, başkent Washington'da "kamu güvenliği acil durumu" ilan etmesinin yankıları sürüyor. 

Trump dünkü açıklamasında güvenliği sağlamak ve suç oranını düşürmek amacıyla kent polisini federal yönetimin kontrolüne aldıklarını, Ulusal Muhafızları şehre göndereceğini belirtti. 

"Bugün Washington DC'nin kurtuluş günü, başkentimizi geri alıyoruz" diyen ABD Başkanı, başta New York ve Şikago olmak üzere diğer kentlerde de güvenlik tedbirlerinin artırılacağını söyledi. 

Washington DC'deki suç oranlarının dünyadaki birçok başkentten çok yüksek olduğunu savunan Cumhuriyetçi lider, bunun kabul edilemez olduğunu ve harekete geçmeleri gerektiğini belirtti. 

Diğer yandan başkentin Belediye Başkanı Muriel Bowser ise acil durum kararını "endişe verici" diye niteledi. Demokrat belediye başkanı, Washington DC'deki suç oranlarının 2024'te, bir önceki yıla kıyasla yüzde 26 düştüğünü söyledi. 

Bowser, Trump'ın suç oranlarıyla ilgili iddialarının asılsız olduğunu savunurken, Cumhuriyetçi liderse belediye yönetiminin sunduğu verilerin gerçeği yansıtmadığını ileri sürdü. 

CNN'in analizinde Washington DC'ye yönelik bu hamle, Trump'ın ikinci döneminde artan otoriter eğilimleri ve sivil kurumların militarize edilmesi yönündeki adımlarla ilişkilendiriliyor. ABD Başkanı'nın Meksika sınırına binlerce asker gönderdiği, Los Angeles'ta Trump'ın göçmenlik politikalarına karşı düzenlene protestoların bastırılması için şehre Ulusal Muhafız ve ABD donanması askerlerinin konuşlandırıldığı hatırlatılıyor. 

Los Angeles Belediye Başkanı Karen Bass şunları söylüyor: 

Los Angeles bir test vakasıydı, DC'deki durumda böyle. Başkan, 'Şehrinizi istediğimiz zaman ele geçirebiliriz, başkomutanım ve askerleri istediğim gibi kullanabilirim' diyor. Bunun askerlerimizin kötüye kullanımı ve başkanlık yetkilerinin aşımı olduğunu düşünüyorum.

Bunlara ek olarak Jeffrey Epstein davasına ilişkin dosyaların yayımlanmaması MAGA tabanının tepkisini çekmişti. Analizde, Trump'ın hamlesinin dikkatleri bu konudan uzaklaştırma amacı taşıdığı yorumu da yapılıyor. 

Wall Street Journal'ın analizinde de DC'ye Ulusal Muhafız konuşlandırılmasının, Trump'ın ABD topraklarında askeri güç kullanımını genişletme yönündeki en iddialı adımı olduğu yazılıyor. 

Askeri üslerin göçmen gözaltı merkezleri olarak kullanımının yaygınlaştığına da dikkat çekiliyor. New Jersey ve Indiana'da bu amaçla yeni üsler tasarlandığı belirtilirken, Teksas'taki Fort Bliss ve Küba'daki Guantanamo kampı gibi yerlerin halihazırda bu şekilde kullanıldığı anımsatılıyor. 

Independent Türkçe, CNN, Wall Street Journal