‘Büyük İsrail’ Arap öfkesini ateşliyor

Netanyahu'nun ‘tarihi misyon’ hakkındaki açıklamaları sosyal medyada eleştiriliyor

Gazze'nin güneyindeki ez-Zeytun mahallesini hedef alan İsrail hava saldırısının yol açtığı yıkımı inceleyen Filistinliler (AFP)
Gazze'nin güneyindeki ez-Zeytun mahallesini hedef alan İsrail hava saldırısının yol açtığı yıkımı inceleyen Filistinliler (AFP)
TT

‘Büyük İsrail’ Arap öfkesini ateşliyor

Gazze'nin güneyindeki ez-Zeytun mahallesini hedef alan İsrail hava saldırısının yol açtığı yıkımı inceleyen Filistinliler (AFP)
Gazze'nin güneyindeki ez-Zeytun mahallesini hedef alan İsrail hava saldırısının yol açtığı yıkımı inceleyen Filistinliler (AFP)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ‘Büyük İsrail’ ile bağlantılı ‘tarihi ve manevi bir misyon’ üstlendiği yönündeki açıklamaları, sosyal medyada Arap öfkesine ve eleştirilere yol açtı. Şarku'l Avsat'a konuşan uzmanlar, bunun ‘İsrail içini yatıştırma’ girişimi olduğunu belirterek, Arap dünyasının buna yanıt vermesi gerektiğini ve bunun ‘Netanyahu'nun Ortadoğu'yu yeniden şekillendirme çabalarının bir parçası’ olduğunu ifade ettiler.

Netanyahu, İsrail'in i24 News kanalına verdiği röportajda, ‘İsrail'in rüyasını’ ‘nesillerin görevi’ olarak nitelendirdi ve ‘Yahudi halkı için manevi ve tarihi bir misyon üstlendiğini hissettiğini’ söyledi.

Röportajı yapan Sharon Gal (eski sağcı milletvekili) ona ‘Büyük İsrail’ haritasının bulunduğu bir muska hediye etti. Gal şakayla, “Bunu sana hediye etmiyorum, seni (hediye meselesi yüzünden) zor durumda bırakmak istemem, bu hediye karın Sara için” dedi.

Büyük İsrail vizyonuyla bir bağlantısı olup olmadığı sorulduğunda Netanyahu, “Elbette” yanıtını verdi. Netanyahu'nun X platformundaki hesabından paylaştığı kesitte, hediyenin görüntüsü ekranda gösterilmedi.

Büyük İsrail terimi, Haziran 1967'deki Altı Gün Savaşı'ndan sonra İsrail, Doğu Kudüs ve Batı Şeria bölgeleri, Gazze Şeridi, Mısır'daki Sina Yarımadası ve Golan Tepeleri'ni ifade etmek için kullanılmıştı.

Şarku'l Avsat, Netanyahu'nun açıklamalarıyla ilgili Mısır'dan resmi bir yorum almaya çalıştı, ancak bunu başaramadı.

Sosyal medya kullanıcıları Netanyahu'nun açıklamalarını paylaşarak, bunların tehlikesine dikkat çekti ve ‘İsrail'in genişlemeci emellerine’ karşı uyanık olunması gerektiğini vurguladı.

Filistin Ulusal Girişim Hareketi Genel Sekreteri Mustafa el-Bergusi, X platformundaki hesabından yaptığı paylaşımda, Arap ülkelerinin bu açıklamalara karşı tutumunu sorguladı.

Mısırlı medya mensubu Neşhet ed-Deyhi ise bunu Netanyahu'nun ‘intiharı’ olarak nitelendirdi. Ed-Deyhi X platformundaki hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, Netanyahu'nun sözde Büyük İsrail'e ilişkin açıklamalarının ‘başkalarına ders olsun diye boynuna saplanan bir mızrak’ olacağını söyledi.

Mısırlı ulusal güvenlik uzmanı Tümgeneral Muhammed Abdulvahid, Netanyahu'nun açıklamalarını ‘şimdiye kadarki en cüretkâr açıklamalar’ olarak nitelendirdi. Abdulvahid X platformundaki hesabından yaptığı açıklamada, “Bu açıklamalar, Ortadoğu'yu yeniden şekillendirme ve İsrail'in nüfuzunu genişletme yönündeki stratejik bir hırsı yansıtıyor” ifadesini kullandı.

Bu açıklamalar, özellikle Mısır ve Ürdün'ün Büyük İsrail’in bir parçası olarak anılması nedeniyle sosyal medyada büyük tepkiye yol açtı. Oysa Netanyahu röportajda herhangi bir ülkenin adını açıkça belirtmemişti. Mısırlı blog yazarı Luey el-Hatib, X platformundaki hesabından yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandı: “Netanyahu'nun Mısır ve Ürdün'ü Büyük İsrail'e katmak istediğini söylediğini duydunuz mu? Netanyahu'nun suçları ve aşırılıkları tartışma konusu değil, ancak Mısır hakkında böyle bir şey söylemeye cesaret edemedi.”

Mısırlı medya mensubu ve milletvekili Mustafa Bekri, Netanyahu'nun açıklamalarını ‘İsrail'in tüm bölgeyi hedef alan gerçek planını ortaya çıkaran tehlikeli ifadeler’ olarak nitelendirdi. Bekri, “Netanyahu düşmanlığını ilan ediyor... Bizler gerçek planın tehlikesini önlemek için bir sonraki aşamaya hazırlanmalıyız. Mısır, ulusal güvenliğini tehlikeye atmaya çalışan herkese karşı hazırlıklıdır” şeklinde konuştu.

Mısır eski Dışişleri Bakan Yardımcısı Reha Ahmed Hasan, Netanyahu'nun açıklamalarını ‘ciddi yanıt gerektiren ciddi sözler’ olarak nitelendirdi. Hasan, “Netanyahu, büyük bir devlet hayal eden İsrail halkına sesleniyor ve Ortadoğu haritasını yeniden çizme planını uygulamaya çalışıyor. Netanyahu bunu ABD'nin desteği altında yapıyor, bu da bu planlara karşı koymak için Arap dünyasının birleşik bir tavır almasını gerektiriyor” ifadelerini kullandı.

Netanyahu daha önce de ‘Ortadoğu haritasını yeniden çizmek’ istediğini söylemişti. Eylül 2023'te Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nun 78. oturumunda yaptığı konuşmada, Batı Şeria ve Gazze Şeridi'nin görünmediği bir Ortadoğu haritası gösterdi. Geçen yıl yine BM'de Netanyahu aynı haritayı başka bir harita ile birlikte göstererek ikisini karşılaştırdı ve ilkinin ‘cennet’, ikincisinin ise ‘lanet’ olduğunu söyledi. Her iki haritada da Gazze Şeridi ve Batı Şeria yer almıyordu.

defrty6
Gazze sahilinde İsrail'in düzenlediği hava saldırısında öldürülen yakınının cenazesi başında ağlayan Filistinli bir kadın (AFP)

Ürdünlü yazar ve siyasi analist Dr. Abdulhakim el-Karale, Netanyahu'nun açıklamalarının ‘İsrail'in aşırı sağının gerçek yüzünü, yerleşimci emellerini ve başta Filistin meselesinin ortadan kaldırılması olmak üzere gerçekleştirmeye çalıştığı gündemini yansıttığını’ belirtti. El-Karale, “Netanyahu bu açıklamalarıyla, Büyük İsrail hayaline inanan İsrail halkını etkilemeye çalışıyor” dedi.

Gazze Şeridi'nde soykırım ve açlık savaşı devam ederken Netanyahu'nun Büyük İsrail hakkında konuştuğunu ifade eden el-Karale sözlerini şöyle sürdürdü: “Netanyahu, suçlarını örtbas etmeye ve bunları tarihi bir rüya ve misyonun parçası haline getirmeye çalışıyor. Ayrıca Filistin devletinin tanınması için uluslararası çabaları engellemeye çalışıyor.”

Mısır Düşünce ve Stratejik Araştırmalar Merkezi Direktörü Dr. Halid Ukkaşe de Netanyahu'nun İsrail halkını hedef aldığını ve kendisini ABD'ye, devletin doktrinini etkileyen kader belirleyici bir savaşta mücadele eden biri olarak pazarlayarak savaşa meşruiyet kazandırmaya çalıştığını belirtti.

fgthy
Nuseyrat Mülteci Kampı’ndaki bir yemek dağıtım noktasında sıcak yemek almak için sıraya giren Filistinli çocuklar (AFP)

Ukkaşe, “Bu açıklamalar, İsrail'de protestoların yaşandığı, Gazze Şeridi'nin işgal planının reddedildiği, uluslararası kamuoyunun Gazze Şeridi sakinlerinin aç bırakılmasını kınadığı ve bir dizi ülkenin Filistin devletini tanıma niyetini açıkladığı bir dönemde geldi” dedi.

“Netanyahu, BM'de Filistin ile beklenen uluslararası etkileşimleri engellemek için önleyici adımlar atıyor” diyen Ukkaşe, aynı zamanda ‘Netanyahu'nun yayılmacı emellerine ulaşmada başarılı olmadığını ve olmayacağını’ vurguladı.

Diğer yandan Arap Birliği Genel Sekreterliği, Netanyahu'nun açıklamalarını kınadı ve bunları ‘Arap devletlerinin egemenliğine tecavüz ve bölgedeki güvenlik ve istikrarı baltalamaya yönelik bir girişim’ olarak nitelendirdi.

Genel Sekreterlik tarafından yapılan açıklamada, “Arap ulusal güvenliğine ciddi bir tehdit oluşturan bu açıklamalar, uluslararası hukuka ve uluslararası meşruiyet ilkelerine açık bir meydan okumadır. Söz konusu açıklamalar, kabul edilemez ve hoş görülemez genişlemeci ve saldırgan niyetleri yansıtıyor ve sömürgeci hayallere kapılmış aşırı zihniyeti ortaya koyuyor” ifadeleri yer aldı.



Ateş dili ve uzlaşı fırsatları: Şam ile SDG arasında sahada yüksek gerilim ve siyasi diyalog

Suriye Savunma Bakanlığı, SDG'ye karşı tavrını sertleştirerek “devlet ile imzalanan anlaşmalara bağlı kalması gerektiğini” vurguladı (AP)
Suriye Savunma Bakanlığı, SDG'ye karşı tavrını sertleştirerek “devlet ile imzalanan anlaşmalara bağlı kalması gerektiğini” vurguladı (AP)
TT

Ateş dili ve uzlaşı fırsatları: Şam ile SDG arasında sahada yüksek gerilim ve siyasi diyalog

Suriye Savunma Bakanlığı, SDG'ye karşı tavrını sertleştirerek “devlet ile imzalanan anlaşmalara bağlı kalması gerektiğini” vurguladı (AP)
Suriye Savunma Bakanlığı, SDG'ye karşı tavrını sertleştirerek “devlet ile imzalanan anlaşmalara bağlı kalması gerektiğini” vurguladı (AP)

İsmail Derviş

Şam'ın merkezinde, üst düzey yetkili İlham Ahmed başkanlığındaki Özerk Yönetim heyeti, Dışişleri Bakanlığı binasında Suriyeli yetkililerle görüşmelerde bulunurken, aynı anda Savunma Bakanlığı'ndan yüzlerce metre uzakta, Suriye Demokratik Güçleri'ne (SDG) bağlı iki grup tarafından doğu Halep kırsalındaki Tel Maaz bölgesindeki ordu mevzilerine düzenlenen saldırının ardından, bir Suriye ordu mensubunun hayatını kaybettiğini duyuran resmi açıklama yayınlandı. Açıklamada, “Suriye ordu birlikleri, angajman kuralları çerçevesinde ateş açanlara karşılık verdi ve sızma girişimini püskürterek saldırgan güçleri mevzilerine çekilmeye zorladı” ifadeleri yer aldı. Savunma Bakanlığı açıklamasında şu ifadelere de yer verdi: “Bu gerilimi tırmandırma girişimi, SDG'nin Münbiç ve Deyr Hafer bölgelerindeki ordu mevzilerini sürekli olarak hedef almaya devam etmenin yanı sıra, Leyramun kavşağı yakınlarında kontrol ettiği mevzilerden Halep şehrine giden bazı yolları aralıklı ve neredeyse günlük olarak sakinlerin geçişine kapattığı bir dönemde gerçekleşti. Bu, Suriye hükümetiyle varılan mutabakat ve anlaşmaları hiçe saymaktır.”

 

Karşılıklı suçlamalar

Savunma Bakanlığı, SDG'ye karşı söylemini sertleştirerek, “Suriye devletiyle imzalanan anlaşmalara uyması, Halep ve doğu kırsalındaki ordu personelini ve sivilleri hedef alan sızma, topçu ateşi ve provokasyonlara son vermesi gerektiğini, bu eylemlerin devam etmesinin yeni sonuçlara yol açacağını” vurguladı.

Bu olaydan birkaç gün önce, Halep kırsalındaki Münbiç bölgesindeki el-Kayariya köyü, SDG ile Suriye ordusu arasında çatışmalara sahne olmuştu. Kürt tarafı daha sonra, “el-Kayariya köyü ve çevresinde sivillerin evlerini sorumsuzca ve bilinmeyen nedenlerle roketlerle hedef almak ve dört ordu mensubu ile üç sivilin çeşitli derecelerde yaralanmasına yol açmakla” suçlandı. Öte yandan SDG, Suriye hükümetine bağlı grupları ateşkes anlaşmasını ihlal etmekle suçlayarak, “Bu gruplar, Deyrizor, Deyr Hafer, Tişrin Barajı ve Tel Temir de dahil olmak üzere birçok bölgede ihlallerde bulunmaya devam ediyorlar. Ayrıca Halep'teki Şeyh Maksud ve Eşrefiye mahalleleri çevresinde şüpheli hareketlerde bulunarak, iki mahalle yönetimi ile Şam yönetimi arasında imzalanan anlaşmayı açıkça ihlal ediyorlar” ifadelerini kullandı. Açıklamada, “Gruplar, ağır silahlar kullanarak Suriye'nin kuzey ve doğusundaki bölgelere 22'den fazla saldırı düzenledi. Ayrıca, kara saldırıları ve Deyrizor'daki üsleri hedef almak için Fırat Nehri'ni geçmeye yönelik girişimlerde bulunuldu. Bu saldırılar sonucunda 11'den fazla sivil yaralandı ve yerleşim yerlerinde önemli hasar meydana geldi” ifadeleri de yer aldı.

Soğuk savaş

Kürt gazeteci Jwan Remo, son gelişmeleri, SDG ile Şam hükümeti arasında “deklare edilmemiş bir soğuk savaş” yaşandığını belirterek özetledi. Son 24 saat içinde gelen haberler, iki taraf arasındaki gerginliğin zirveye ulaştığını gösteriyor. Bu haberlerin en öne çıkanları; Savunma Bakanlığı'na bağlı 60. ve 76. tümenlerden Halep'in doğusundaki Tişrin Barajı ve Deyr Hafer'e takviye birliklerin ulaştığı ve Rakka'nın güneyindeki el-Zamla bölgesine takviye güçlerinin gönderildiği yönündeki haberlerdi. Bu arada Suriye hükümeti, SDG'nin kontrolündeki bölgelere herhangi bir asker sevki yapıldığını reddederek, görüntülerin Suriye ordusunun Halep'in güneyinde gerçekleştirdiği eğitim tatbikatlarına ait olduğunu belirtti. Bu arada, hükümet yanlısı el-Buşaban kabilesinin liderlerinden Şeyh Ferec el-Hamud es-Selame, SDG ve kendisine bağlı İç Güvenlik Güçleri'ne karşı seferberlik ilan etti. İç Güvenlik Güçleri Halep'teki Şeyh Maksud mahallesi civarında, hükümete bağlı bir kamikaze İHA’nın güvenlik noktalarından birini hedef alması sonucu iki üyesinin yaralandığını duyurmuştu. SDG, hükümet güçlerinin Deyr Hafer kasabası, Şeyh Maksud ve Eşrefiye mahalleleri çevresinde kışkırtıcı hareketlerde bulunduğunu duyurarak, Suriye hükümetine, aralarında imzalanan anlaşma ve mutabakatların çökmemesi için bu asi unsurların davranışlarını kontrol altına alma çağrısı yapmıştı. Bu arada Suriye Savunma Bakanlığı da Halep'in doğusundaki Tel Maaz bölgesine sızan SDG güçleriyle çıkan şiddetli çatışmada bir personelin öldürüldüğünü duyurdu.

Sükûnet fırsatları

Kaynayan sahaya ve tetikte olma haline rağmen, Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara ile SDG Lideri Mazlum Abdi tarafından imzalanan ve SDG'yi Suriye devletine entegre edip 10 Mart Anlaşması’nı pekiştirecek mutabakatlara varmak için başka fırsatlar da mevcut. Bu fırsatlar, pazartesi günü Şam'a gelen ve Independent Arabia kaynaklarına göre perşembe gününe kadar Şam’da kalacak ve “olumlu” olarak nitelendirilen müzakerelerde bulunan heyet ile somutlaştı.

Pragmatizm mi yeni bir dil mi?

SDG'nin siyasi kanadı olan Suriye Demokratik Konseyi’ne (SDK) bağlı Genel Konsey üyesi Abdulvahap Halil, yaptığı açıklamada, “Şam, Suriye devletinin başkentidir ve biz her zaman Suriye topraklarının birliğinin altını çiziyoruz. Bölünme veya federalizm tartışmaları, ülkenin kuzeydoğusundaki Suriye halkının özlemlerinden çok uzaktır. Başka bir deyişle, bölünmeden yana değiliz. Suriye halkının tüm kesimlerinin dış bağlardan kurtulup Suriye-Suriye diyalog masasına oturmasını destekliyoruz. Şu anda Şam'dayız çünkü Şam, birleşik bir Suriye'nin başkentidir ve diyalog yoluyla Suriye devletini kurtarmak, desteklemek ve toparlanma yolunda ilerlemesini sağlamak istiyoruz” dedi. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia'dan aktardığı analize göre Halil, “Birkaç gün önce Haseke şehrinde yaşananlar, konuşulduğu gibi bir kongre değil, kuzeydoğu Suriye'nin bileşenleri için bir 'konferans'tı. Suriyelilerin birbirlerini daha iyi tanımalarını sağlamak amacıyla tüm Suriye şehirlerinde 'konferanslar' düzenlenmesini destekliyoruz” ifadelerini kullandı. SDK yetkilisi, “Adem-i merkeziyetçilik meselesi, şekli ve tüm bu konular diyalog masası ve Suriyelilerin kararlarıyla belirlenecektir. SDK olarak bizim en önemli taleplerimizden biri, Suriye anayasasının kuzeydoğu Suriye'nin tüm bileşenlerinin kültürel haklarının korunmasını garanti altına almasıdır. Silah yoluyla bir çözüm olmadığını, çözümün yalnızca diyalog yoluyla olacağını vurguluyoruz” dedi. Halil, “Özerk Yönetim Dış İlişkiler Dairesi'nden bir heyetin şu anda Şam'da bulunduğunu ve durumu yatıştırmak, gerginliği azaltma konusunda anlaşmak, nefret söylemini reddetmek ve medyada kışkırtmaları durdurmak, ayrıca, Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ile SDG lideri Mazlum Abdi arasında 10 Mart'ta varılan anlaşmanın devamlılığını teyit etmek için görüşmelerde bulunmayı amaçladığını” vurguladı ve yakında yeni görüşmelerin yapılacağını kaydetti.

Resmi tutum: Şam'ın kapıları herkese açık

Suriye Dışişleri Bakanlığı ise SDG ile görüşmelerin sürdüğünü teyit etti. The Independent Arabia'ya konuşan Dışişleri Bakanlığı'ndan bir kaynağa göre "Kürt halkı Suriye'nin çeşitliliğinin bir parçasıdır ve Kürtlerin hakları, diğer tüm Suriyelilerin hakları gibi anayasa tarafından garanti altına alınmıştır. Yeni Suriye devletinde Kürtler, Araplar, Dürziler, Aleviler veya Hristiyanlar arasında hiçbir fark yoktur. Bugünkü Suriye devleti, vatandaşlık, hukuka saygı ve kültürel farklılıklara saygı temeline dayanmaktadır.” Dışişleri Bakanlığı, “Süveyda sorunu veya Kuzeydoğu Suriye sorunu da dahil olmak üzere, tüm sorunları diyalog yoluyla çözmek, her türlü meselenin çözümünde temel yolumuzdur” şeklinde açıklamada bulundu. SDG ile Paris'te yapılması planlanan müzakere turunun iptal edilmesinin gerekçesine gelince, Suriyeli kaynak sadece “Şam'ın kapıları diyalog isteyen herkese açıktır” dedi. Sahada konuşan ateşli dile, siyasi tarafların medyaya yaptıkları açıklamalarında görülen daha incelikli bir dil eşlik ediyor. Siyasetçilerin medyaya yaptığı açıklamaların, özellikle Suriye arenasının son sekiz ayda en kötümserlerin de en iyimserlerin de tahmin edemeyeceği bir dizi sürprize tanık olması nedeniyle, kapalı kapılar ardında yaşananların gerçekliğini yansıtıp yansıtmadığı bilinmiyor. Ancak, değişmeyen tek husus, Suriye'nin toprak bütünlüğüne zarar verecek her türlü projeye karşı Arap ve bölgesel çabaların varlığıdır. Bu durum, Türkiye ile Suudi Arabistan, Mısır, BAE, Katar, Ürdün ve diğerleri de dahil olmak üzere on Arap ülkesinin yakın zamanda yayınladığı ortak bildiride açıkça ortaya kondu.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.