Ali Laricani'nin dönüşü İran’ın güvenlik politikalarını değiştirir mi?

Fotoğraf: Majalla
Fotoğraf: Majalla
TT

Ali Laricani'nin dönüşü İran’ın güvenlik politikalarını değiştirir mi?

Fotoğraf: Majalla
Fotoğraf: Majalla

Araş Azizi

İran, İsrail ve ABD ile 12 günlük savaştan bu yana ilk kez güvenlik liderleri arasında önemli değişiklikler yaptı. İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, 7 Ağustos'ta Ali Laricani'yi Ali Ekber Ahmedi'nin yerine Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi Sekreteri olarak atadı. Laricani aynı zamanda Ali Hamaney'in Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi'ndeki temsilcilerinden biri oldu.

Pezeşkiyan ayrıca Savunma Konseyi adıyla yeni bir konseyin kurulduğunu açıkladı, ancak anayasa böyle bir konseyin varlığını öngörmediğinden bu açıklama geniş çapta soru işaretlerine yol açtı. Anayasa, Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi'ne bağlı alt organların kurulmasına izin veriyor, ancak bu sadece parlamentonun kararıyla mümkün. Yeni konsey ise çoğu üyesi Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi ile ortak olan, bir başkan tarafından yönetilen ve önde gelen siyasi ve askeri liderlerin yanı sıra İran’ın Dini Lideri’nin de iki temsilcisinin yer aldığı tekrarlanan bir yapıya benziyor.

Bu değişiklikler, geçen yıldan beri şekillenmeye başlayan bir sürecin devam ettiğini gösteriyor. Bu süreç, aşırı uçların etkisinin azalması ve Batı ile müzakereye açık olan daha pragmatik kişiliklerin yükselişini içeriyor.

Bu adım, son yıllarda nispeten marjinalleşmiş, nüfuzlu dini ailenin üyesi olan Laricani için önemli bir geri dönüş anlamına geliyor. Anayasayı Koruyucular Konseyi (AKK) Laricani’nin 2021 ve 2024 yıllarında cumhurbaşkanlığı adaylığını reddetmişti. Ali Laricani’nin İran’da ağırlığı olan kesimlerle çatışmaya giren kardeşi Sadık Laricani ise 2021 yılında AKK’deki koltuğunu, 2024 yılında ise Uzmanlar Meclisi'ndeki koltuğunu kaybetti, ancak rejimin çıkarlarını belirleyen Düzenin Maslahatını Teşhis Konseyi başkanlığını elinde tuttu.

Laricani'nin yeniden ön plana çıkması bir süredir bekleniyordu. Son yıllarda Hamaney'in danışmanı olarak görev yapan Laricani, önemli diplomatik görevler üstlendi. Bunların başında geçtiğimiz ay Moskova'ya yaptığı sürpriz ziyaret geliyor.

Laricani ailesi her zaman muhafazakar akımla bağlantılı olsa da 2007 yılında Ali Laricani ile sertlik yanlısı Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad arasında çıkan anlaşmazlık, onu yavaş yavaş muhafazakarların katılık yanlısı kanadına karşı çıkan ve daha pragmatik politikalar savunan kanada doğru itti. Bu durum, dönemin Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'ye ve onun Batı ile nükleer müzakerelerdeki yaklaşımına verdiği destekle ortaya çıktı. Bu da onu, kendisini ötekileştirmeye çalışan muhafazakarların gözünde önemli bir rakip haline getirdi.

Ancak 2023 yılına gelindiğinde, muhafazakarlar devlet kurumlarını ele geçirmiş ve on yıllardır rejimi karakterize eden çok partili sistemi fiilen sona erdirmişlerdi. İran’da 2022 ve 2023 yıllarında patlak veren protesto gösterilerinin güç kullanılarak bastırılmasıyla, siyaset sahnesini tamamen kontrol altına aldılar.

Öte yandan geçtiğimiz yıl meydana gelen gizemli helikopter kazasında katı muhafazakar çizgideki Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin ölümü, politikalarının çoğu halen Hamaney'in çizgisinde olmasına rağmen katı muhafazakar kanat için bazı gerilemelerin başlangıcı oldu. Bu durum, son cumhurbaşkanlığı seçimlerinde muhafazakarların adayı Said Celili'nin Mesut Pezeşkiyan karşısında yenilgisiyle somutlaştı.

frve
Ali Laricani ve İranlı siyasetçi ve eski nükleer müzakereci Said Celili, Tahran'da yeni cumhurbaşkanının göreve başlama töreninde, 28 Temmuz 2024 (AFP)

Bir süredir Laricani'nin yeniden ön plana çıkması bekleniyordu, zira son yıllarda Hamaney'in danışmanı olarak çalışmış ve en önemlisi geçtiğimiz ay Moskova'ya yaptığı sürpriz ziyaret gibi üst düzey diplomatik görevler üstlenmişti. Ancak Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi Sekreterliği gibi hassas bir göreve atanması, ona politikalar üzerinde etkili olabilecek güçlü bir konum kazandırıyor. İç siyasette durgun bir ortamın hakim olduğu dönemde, Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi en önemli karar alma merkezlerinden biri olmaya devam ediyor. Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi son aylarda, katı muhafazakar çoğunluğa sahip İran Şura Meclisi’nin kabul ettiği katı başörtüsü yasasının uygulanmaması kararı da dahil olmak üzere önemli kararlar aldı.

Laricani, son zamanlarda üstlendiği görevlere rağmen rejimin önemli bir parçası olmaya devam etse de iktidardaki tabanını genişletmesi veya Hamaney'i herhangi bir şekilde geçmesi olası görünmüyor.

Peki, pratikte bu değişiklikler ne anlama geliyor?

Öncelikle Laricani Batı ile müzakereleri, özellikle de nükleer dosyayı yönetebilir. Bu rol daha önce ulusal güvenlik danışmanına verilmişti ve Laricani 2005 ile 2007 yılları arasında bu görevi üstlenmişti.

İkincisi, Laricani, son zamanlarda üstlendiği görevlere rağmen rejimin önemli bir parçası olmaya devam etse de iktidardaki tabanını genişletmesi veya Hamaney'i herhangi bir şekilde geçmesi olası görünmüyor. Ayrıca, 1994 ile 2004 yılları arasında başkanlığını yaptığı devlet televizyonunda itirafların yayınlanmasında oynadığı rol nedeniyle, mirası birçok muhalifte büyük bir tiksinti uyandırıyor.

crtgh
İran’ın Dini Lideri Ali Hamaney, İsrail ile 12 gün süren savaşta öldürülen İranlı komutanların ve bilim adamları için Tahran’da düzenlenen anma töreninde konuşurken, 29 Temmuz 2025 (AFP)

Üçüncüsü, muhafazakarların nüfuzunun azalması belirgin olmakla birlikte sınırsız değildir. Birçok rakibi, bu değişiklikler kapsamında Celili'nin Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi'nden çıkarılmasını umuyordu, ancak Hamaney onu Laricani ile birlikte Konsey'deki temsilcisi olarak tuttu. Hatta İsfahan'dan muhafazakar bir milletvekili, iki adamın yakın iş birliği yapabileceğini umduğunu ifade etti. Ancak Celili'nin Laricani'nin atanmasına verdiği tepki, tutumunu ve konumunun ne kadar kırılgan olduğunu ortaya koydu. Celili, sosyal medya platformu X üzerinden paylaştığı tartışmalı bir yazıda, Batı ile diplomatik ilişkiler kurulmasını destekleyenleri, Kur’an-ı Kerim’de anlatılan Hz. Musa kıssasındaki buzağıya tapan İsrailoğulları'na benzetti.

Bu açıklamanın Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi'nin birçok kesiminde bile kabul edilebilir sınırları aştığı görülüyor. İran Devrim Muhafızları Ordusu’na (DMO) yakın Tesnim Haber Ajansı, Celili'yi eleştirerek aşırılık ve kışkırtmadan uzak durmasını istedi. Yine DMO'ya yakın Civan gazetesi ve Parlamento Başkanı Muhammed Bakir Kalibaf'a yakın olan Horasan gazeteleri de aynı tutumu benimserken, Celili’yi destekleyen medya kuruluşları ise Keyhan gazetesi ve merhum Cumhurbaşkanı Reisi'nin yakınları tarafından yönetilen Raja News sitesinden ibaretti.

Celili'nin en önemli müttefiklerinden biri, İran Radyo Televizyon Kurumu Başkan Yardımcısı olan kardeşi Vahid Celili. İran tarihini hatırlatarak ulusal birliği sağlamaya çalışanları eleştiren Vahid Celili, bu sözleriyle son zamanlarda büyük tartışma yarattı. Vahid Celili, bir televizyon kanalına yaptığı açıklamada “Onlar ülkeyi bir çiftliğe dönüştürmek istiyorlar” dedi.

Şu an 86 yaşında olan Hamaney’in yaşının ilerlemesiyle halefinin kim olacağı konusunda çatışmalar su yüzüne çıkmaya başladı. Yeni görevi Laricani'ye bu yarışa katılmak için önemli bir fırsat sunuyor.

Bu siyasi akımlar arasındaki çatışmaların önemi bir yana, asıl sorulması gereken “Laricani, İran'ın temel güvenlik politikalarını değiştirme konusunda fiili bir güce sahip mi?” sorusu önem taşıyor. Hamaney’in politikaları, ülkeyi şu anki stratejik çıkmaza sürükledi. Bununla birlikte bölgedeki Batı ve İsrail karşıtı milislerin oluşturduğu bir ittifak olan ‘Direniş ekseni’ çöküşle karşı karşıya.

sdfrgt
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, İran Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi Sekreteri Ali Laricani ile Lübnan'ın Baabda kentindeki Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda bir araya geldi, 13 Ağustos 2025 (Reuters)

Ancak soru şu: “Laricani ve ekibi bu adımı atmak için gerekli güce sahip mi?” Mevcut durumda, İran'ın zayıflığı açıkça ortaya çıktı. Bu zayıflık, Trump'ın arabuluculuğunda imzalanan Azerbaycan-Ermenistan anlaşmasına karşı İran'ın olumsuz tutumunda da görüldü. Şarku’l Avsat’ın al Majalla’dan aktardığı analize göre anlaşma, İran-Ermenistan sınırı yakınlarında İran’ın ulusal çıkarlarını tehdit eden bir ulaşım koridoru kurulmasını öngörüyor. Ancak rejim bu konuda hiçbir önlem almadı.

Şu an 86 yaşında olan Hamaney’in yaşının ilerlemesiyle halefinin kim olacağı konusunda çatışmalar su yüzüne çıkmaya başladı. Yeni görevi Laricani'ye bu yarışa katılmak için önemli bir fırsat sunuyor. Ancak İran yakında ciddi olarak müzakerelere başlamaz ve politikalarını kısa sürede gözden geçirmezse, bu değişiklikler sonunda sadece Titanik gemisinin güvertesindeki sandalyelerin yeniden düzenlenmesinden ibaret kalabilir.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli al Majalla dergisinden çevrilmiştir.



Ateş dili ve uzlaşı fırsatları: Şam ile SDG arasında sahada yüksek gerilim ve siyasi diyalog

Suriye Savunma Bakanlığı, SDG'ye karşı tavrını sertleştirerek “devlet ile imzalanan anlaşmalara bağlı kalması gerektiğini” vurguladı (AP)
Suriye Savunma Bakanlığı, SDG'ye karşı tavrını sertleştirerek “devlet ile imzalanan anlaşmalara bağlı kalması gerektiğini” vurguladı (AP)
TT

Ateş dili ve uzlaşı fırsatları: Şam ile SDG arasında sahada yüksek gerilim ve siyasi diyalog

Suriye Savunma Bakanlığı, SDG'ye karşı tavrını sertleştirerek “devlet ile imzalanan anlaşmalara bağlı kalması gerektiğini” vurguladı (AP)
Suriye Savunma Bakanlığı, SDG'ye karşı tavrını sertleştirerek “devlet ile imzalanan anlaşmalara bağlı kalması gerektiğini” vurguladı (AP)

İsmail Derviş

Şam'ın merkezinde, üst düzey yetkili İlham Ahmed başkanlığındaki Özerk Yönetim heyeti, Dışişleri Bakanlığı binasında Suriyeli yetkililerle görüşmelerde bulunurken, aynı anda Savunma Bakanlığı'ndan yüzlerce metre uzakta, Suriye Demokratik Güçleri'ne (SDG) bağlı iki grup tarafından doğu Halep kırsalındaki Tel Maaz bölgesindeki ordu mevzilerine düzenlenen saldırının ardından, bir Suriye ordu mensubunun hayatını kaybettiğini duyuran resmi açıklama yayınlandı. Açıklamada, “Suriye ordu birlikleri, angajman kuralları çerçevesinde ateş açanlara karşılık verdi ve sızma girişimini püskürterek saldırgan güçleri mevzilerine çekilmeye zorladı” ifadeleri yer aldı. Savunma Bakanlığı açıklamasında şu ifadelere de yer verdi: “Bu gerilimi tırmandırma girişimi, SDG'nin Münbiç ve Deyr Hafer bölgelerindeki ordu mevzilerini sürekli olarak hedef almaya devam etmenin yanı sıra, Leyramun kavşağı yakınlarında kontrol ettiği mevzilerden Halep şehrine giden bazı yolları aralıklı ve neredeyse günlük olarak sakinlerin geçişine kapattığı bir dönemde gerçekleşti. Bu, Suriye hükümetiyle varılan mutabakat ve anlaşmaları hiçe saymaktır.”

 

Karşılıklı suçlamalar

Savunma Bakanlığı, SDG'ye karşı söylemini sertleştirerek, “Suriye devletiyle imzalanan anlaşmalara uyması, Halep ve doğu kırsalındaki ordu personelini ve sivilleri hedef alan sızma, topçu ateşi ve provokasyonlara son vermesi gerektiğini, bu eylemlerin devam etmesinin yeni sonuçlara yol açacağını” vurguladı.

Bu olaydan birkaç gün önce, Halep kırsalındaki Münbiç bölgesindeki el-Kayariya köyü, SDG ile Suriye ordusu arasında çatışmalara sahne olmuştu. Kürt tarafı daha sonra, “el-Kayariya köyü ve çevresinde sivillerin evlerini sorumsuzca ve bilinmeyen nedenlerle roketlerle hedef almak ve dört ordu mensubu ile üç sivilin çeşitli derecelerde yaralanmasına yol açmakla” suçlandı. Öte yandan SDG, Suriye hükümetine bağlı grupları ateşkes anlaşmasını ihlal etmekle suçlayarak, “Bu gruplar, Deyrizor, Deyr Hafer, Tişrin Barajı ve Tel Temir de dahil olmak üzere birçok bölgede ihlallerde bulunmaya devam ediyorlar. Ayrıca Halep'teki Şeyh Maksud ve Eşrefiye mahalleleri çevresinde şüpheli hareketlerde bulunarak, iki mahalle yönetimi ile Şam yönetimi arasında imzalanan anlaşmayı açıkça ihlal ediyorlar” ifadelerini kullandı. Açıklamada, “Gruplar, ağır silahlar kullanarak Suriye'nin kuzey ve doğusundaki bölgelere 22'den fazla saldırı düzenledi. Ayrıca, kara saldırıları ve Deyrizor'daki üsleri hedef almak için Fırat Nehri'ni geçmeye yönelik girişimlerde bulunuldu. Bu saldırılar sonucunda 11'den fazla sivil yaralandı ve yerleşim yerlerinde önemli hasar meydana geldi” ifadeleri de yer aldı.

Soğuk savaş

Kürt gazeteci Jwan Remo, son gelişmeleri, SDG ile Şam hükümeti arasında “deklare edilmemiş bir soğuk savaş” yaşandığını belirterek özetledi. Son 24 saat içinde gelen haberler, iki taraf arasındaki gerginliğin zirveye ulaştığını gösteriyor. Bu haberlerin en öne çıkanları; Savunma Bakanlığı'na bağlı 60. ve 76. tümenlerden Halep'in doğusundaki Tişrin Barajı ve Deyr Hafer'e takviye birliklerin ulaştığı ve Rakka'nın güneyindeki el-Zamla bölgesine takviye güçlerinin gönderildiği yönündeki haberlerdi. Bu arada Suriye hükümeti, SDG'nin kontrolündeki bölgelere herhangi bir asker sevki yapıldığını reddederek, görüntülerin Suriye ordusunun Halep'in güneyinde gerçekleştirdiği eğitim tatbikatlarına ait olduğunu belirtti. Bu arada, hükümet yanlısı el-Buşaban kabilesinin liderlerinden Şeyh Ferec el-Hamud es-Selame, SDG ve kendisine bağlı İç Güvenlik Güçleri'ne karşı seferberlik ilan etti. İç Güvenlik Güçleri Halep'teki Şeyh Maksud mahallesi civarında, hükümete bağlı bir kamikaze İHA’nın güvenlik noktalarından birini hedef alması sonucu iki üyesinin yaralandığını duyurmuştu. SDG, hükümet güçlerinin Deyr Hafer kasabası, Şeyh Maksud ve Eşrefiye mahalleleri çevresinde kışkırtıcı hareketlerde bulunduğunu duyurarak, Suriye hükümetine, aralarında imzalanan anlaşma ve mutabakatların çökmemesi için bu asi unsurların davranışlarını kontrol altına alma çağrısı yapmıştı. Bu arada Suriye Savunma Bakanlığı da Halep'in doğusundaki Tel Maaz bölgesine sızan SDG güçleriyle çıkan şiddetli çatışmada bir personelin öldürüldüğünü duyurdu.

Sükûnet fırsatları

Kaynayan sahaya ve tetikte olma haline rağmen, Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara ile SDG Lideri Mazlum Abdi tarafından imzalanan ve SDG'yi Suriye devletine entegre edip 10 Mart Anlaşması’nı pekiştirecek mutabakatlara varmak için başka fırsatlar da mevcut. Bu fırsatlar, pazartesi günü Şam'a gelen ve Independent Arabia kaynaklarına göre perşembe gününe kadar Şam’da kalacak ve “olumlu” olarak nitelendirilen müzakerelerde bulunan heyet ile somutlaştı.

Pragmatizm mi yeni bir dil mi?

SDG'nin siyasi kanadı olan Suriye Demokratik Konseyi’ne (SDK) bağlı Genel Konsey üyesi Abdulvahap Halil, yaptığı açıklamada, “Şam, Suriye devletinin başkentidir ve biz her zaman Suriye topraklarının birliğinin altını çiziyoruz. Bölünme veya federalizm tartışmaları, ülkenin kuzeydoğusundaki Suriye halkının özlemlerinden çok uzaktır. Başka bir deyişle, bölünmeden yana değiliz. Suriye halkının tüm kesimlerinin dış bağlardan kurtulup Suriye-Suriye diyalog masasına oturmasını destekliyoruz. Şu anda Şam'dayız çünkü Şam, birleşik bir Suriye'nin başkentidir ve diyalog yoluyla Suriye devletini kurtarmak, desteklemek ve toparlanma yolunda ilerlemesini sağlamak istiyoruz” dedi. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia'dan aktardığı analize göre Halil, “Birkaç gün önce Haseke şehrinde yaşananlar, konuşulduğu gibi bir kongre değil, kuzeydoğu Suriye'nin bileşenleri için bir 'konferans'tı. Suriyelilerin birbirlerini daha iyi tanımalarını sağlamak amacıyla tüm Suriye şehirlerinde 'konferanslar' düzenlenmesini destekliyoruz” ifadelerini kullandı. SDK yetkilisi, “Adem-i merkeziyetçilik meselesi, şekli ve tüm bu konular diyalog masası ve Suriyelilerin kararlarıyla belirlenecektir. SDK olarak bizim en önemli taleplerimizden biri, Suriye anayasasının kuzeydoğu Suriye'nin tüm bileşenlerinin kültürel haklarının korunmasını garanti altına almasıdır. Silah yoluyla bir çözüm olmadığını, çözümün yalnızca diyalog yoluyla olacağını vurguluyoruz” dedi. Halil, “Özerk Yönetim Dış İlişkiler Dairesi'nden bir heyetin şu anda Şam'da bulunduğunu ve durumu yatıştırmak, gerginliği azaltma konusunda anlaşmak, nefret söylemini reddetmek ve medyada kışkırtmaları durdurmak, ayrıca, Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ile SDG lideri Mazlum Abdi arasında 10 Mart'ta varılan anlaşmanın devamlılığını teyit etmek için görüşmelerde bulunmayı amaçladığını” vurguladı ve yakında yeni görüşmelerin yapılacağını kaydetti.

Resmi tutum: Şam'ın kapıları herkese açık

Suriye Dışişleri Bakanlığı ise SDG ile görüşmelerin sürdüğünü teyit etti. The Independent Arabia'ya konuşan Dışişleri Bakanlığı'ndan bir kaynağa göre "Kürt halkı Suriye'nin çeşitliliğinin bir parçasıdır ve Kürtlerin hakları, diğer tüm Suriyelilerin hakları gibi anayasa tarafından garanti altına alınmıştır. Yeni Suriye devletinde Kürtler, Araplar, Dürziler, Aleviler veya Hristiyanlar arasında hiçbir fark yoktur. Bugünkü Suriye devleti, vatandaşlık, hukuka saygı ve kültürel farklılıklara saygı temeline dayanmaktadır.” Dışişleri Bakanlığı, “Süveyda sorunu veya Kuzeydoğu Suriye sorunu da dahil olmak üzere, tüm sorunları diyalog yoluyla çözmek, her türlü meselenin çözümünde temel yolumuzdur” şeklinde açıklamada bulundu. SDG ile Paris'te yapılması planlanan müzakere turunun iptal edilmesinin gerekçesine gelince, Suriyeli kaynak sadece “Şam'ın kapıları diyalog isteyen herkese açıktır” dedi. Sahada konuşan ateşli dile, siyasi tarafların medyaya yaptıkları açıklamalarında görülen daha incelikli bir dil eşlik ediyor. Siyasetçilerin medyaya yaptığı açıklamaların, özellikle Suriye arenasının son sekiz ayda en kötümserlerin de en iyimserlerin de tahmin edemeyeceği bir dizi sürprize tanık olması nedeniyle, kapalı kapılar ardında yaşananların gerçekliğini yansıtıp yansıtmadığı bilinmiyor. Ancak, değişmeyen tek husus, Suriye'nin toprak bütünlüğüne zarar verecek her türlü projeye karşı Arap ve bölgesel çabaların varlığıdır. Bu durum, Türkiye ile Suudi Arabistan, Mısır, BAE, Katar, Ürdün ve diğerleri de dahil olmak üzere on Arap ülkesinin yakın zamanda yayınladığı ortak bildiride açıkça ortaya kondu.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.