İranlı reformcu lider Mehdi Kerrubi, iktidardaki düzenin özellikle nükleer program gibi "felaket" niteliğindeki politikalarını eleştirerek, bunların halkı "uçurumun dibine" sürüklediğini iddia etti.
Kerrubi, İran yönetimini "halka dönmeye" ve "çok geç olmadan milletin iradesine dayalı yapısal reformlar uygulamaya" çağırdı. Kerrubi, "yetkililerin yanlış davranışları sonucu halkın devrimden ve rejimden uzaklaşmasından" duyduğu üzüntüyü dile getirdi.
Buna karşılık, İran'ın eski Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, İsrail ile 12 gün süren son savaşa ilişkin görüşlerini açıkladı ve bunu, mevcut yaklaşımın gözden geçirilmesi gerektiğinin bir kanıtı olarak değerlendirdi. Ruhani, İran'ın bölgesel nüfuzunun azalması, iç gerilimler ve Avrupa ile ilişkilerin bozulmasının Washington ve Tel Aviv'i, İran'ın bölgesel ve iç zayıflığı konusunda ikna ettiğini ve haziran ayında Tahran'a karşı bir savaş başlatmalarına yol açtığını söyledi.
Ruhani, savaş sonrası için bir dizi öneri sundu. Bunların başında, halkın iradesini yansıtan yeni bir ulusal strateji oluşturulması, savunma ve istihbarat kapasitelerinin geliştirilmesi, silahlı kuvvetlerin ve güvenlik güçlerinin görevlerinin ekonomi dışındaki temel işlevleriyle sınırlandırılması geliyor. Ayrıca, Avrupa ve komşu ülkelerle ilişkilerin güçlendirilmesi, ulusal çıkarlara hizmet ederse ABD ile gerginliğin azaltılması, halkın desteğine dayalı yeni bir istihbarat sisteminin kurulması ve yargının bağımsız hale getirilmesi için reformlar yapılması çağrısında bulundu.
