Rusya'nın kontrolündeki Ukrayna bölgeleri hakkında neler biliyoruz?

Moskova, Lugansk'ın yüzde 99'undan fazlasını ve Donetsk'in yüzde 79'unu kontrol ediyor.

Donetsk bölgesinde cephe hattındaki Pokrovsk kentinde Rusya ordusuna ait İHA’lardan korunmak için saklanan Ukraynalı bir asker (Reuters)
Donetsk bölgesinde cephe hattındaki Pokrovsk kentinde Rusya ordusuna ait İHA’lardan korunmak için saklanan Ukraynalı bir asker (Reuters)
TT

Rusya'nın kontrolündeki Ukrayna bölgeleri hakkında neler biliyoruz?

Donetsk bölgesinde cephe hattındaki Pokrovsk kentinde Rusya ordusuna ait İHA’lardan korunmak için saklanan Ukraynalı bir asker (Reuters)
Donetsk bölgesinde cephe hattındaki Pokrovsk kentinde Rusya ordusuna ait İHA’lardan korunmak için saklanan Ukraynalı bir asker (Reuters)

Rusya'nın kontrolündeki Ukrayna bölgelerinin kaderi, Şubat 2022'den beri iki ülke arasında süren savaşı sona erdirmek için yapılan diplomatik çabaların odak noktası oluşturuyor.

Kimliğinin gizli kalmasını isteyen bir yetkiliye göre ABD Başkanı Donald Trump'ın desteklediği plan, Kiev'in ülkenin doğusundaki Donetsk ve Lugansk bölgelerinden çekilmesi ve güneydeki Herson ve Zaporija bölgelerinde cephenin dondurulmasını öngörüyor.

Ancak Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, toprakları terk etmeyi reddettiğini vurgulayarak, Ukrayna Anayasası'nın bunu yasakladığını belirtti.

İşte bu bölgeler hakkında bildiklerimiz:

Donetsk ve Lugansk Rusya'ya komşu Donbas havzasını oluşturuyor. Donbas, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in kontrolünü öncelikli olarak gördüğü bir sanayi ve madencilik bölgesi.

Lugansk ve Donetsk

Lugansk'ın yüzde 99'undan fazlası ve Donetsk'in yüzde 79'u Rusya’nın kontrolünde. Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre ABD merkezli Savaş Araştırmaları Enstitüsü'nün (ISW) verilerini analiz eden ajans, bu rakamlara Donetsk ve Lugansk’ın yönetim şehirlerinin yanı sıra bu bölgelerdeki diğer önemli şehirlerin de dahil olduğunu ifade etti.

Yerel yetkililer, 242 binden fazla kişinin Ukrayna'nın kontrolündeki Donetsk bölgesinde, çeşitli büyük şehirlerde yaşamaya devam ettiğini belirtiyor.

ISW, bu bölgeyi ülkenin geri kalanını koruyan bir ‘kale’ olarak nitelendiriyor. Ancak Rusya ordusu bu bölgede ilerleme kaydediyor ve bölgedeki Ukrayna askeri lojistik merkezleri için bir tehdit oluşturuyor.

Bu bölgenin geniş alanları, 2014 yılında Moskova'nın Rusya yanlısı ayrılıkçıların isyanını desteklediği savaş sırasında büyük ölçüde tahrip edildi, bu da 2022 yılının şubat ayında Rusya’nın başlattığı saldırının önünü açtı.

Donetsk ve Lugansk nüfusunun çoğu Rusça konuşuyor ve Kremlin, bu durumu saldırısını haklı çıkarmak için bahane olarak kullanıyor.

Rusya, 2022 yılının eylül ayında Herson ve Zaporijya bölgeleriyle birlikte bu bölgeleri de ilhak ettiğini duyurdu. Donetsk bölgesi, Bahmut, Mariupol ve Avdiyivka gibi en şiddetli çatışmalara sahne oldu.

Herson ve Zaporijya

Savaşın başlarında Herson’ın tarım bölgesi neredeyse tamamen Rusya ordusunun kontrolü altındaydı. Ukrayna, 2022 yılının kasım ayında aynı adı taşıyan bölgenin başkentini geri alan bir karşı saldırı gerçekleştirdi.

O tarihten bu yana nehir doğal bir bariyer oluşturarak cepheyi tıpkı Zaporijya'da olduğu gibi nispeten istikrarlı tuttu ve Ukrayna'nın başlıca şehirlerini elinde tutmasını sağladı.

ISW’nin verilerine göre Rusya ordusu Herson'un yaklaşık yüzde 71'ini kontrol altında tutuyor. Aynı kaynağa göre Rus askerleri Zaporijya bölgesinin yüzde 74'ünde konuşlu durumda.

Savaşın ilk haftalarından itibaren, bu kişiler aynı adı taşıyan ve Avrupa'nın en büyük nükleer santralini ele geçirdiler. Santralin enerji üretimini durdurdular, ancak yakınında devam eden çatışmalar nedeniyle Zaporijya santralinin güvenliği tehdit altında. Rusya ve Ukrayna, birbirlerini santrali hedef almakla suçluyorlar.

Rusya'nın ilhak ettiğini ilan ettiği bölgelerin yanı sıra Rus güçleri Ukrayna'nın kuzeydoğusundaki Sumi ve Harkiv'e de girdi.

Rusya, tekrarlanan saldırılara rağmen bu iki bölgede hiçbir önemli şehri ele geçiremedi. ISW’nin verilerine göre Rusya, Harkiv bölgesinin yüzde beşini ve Sumi bölgesinin ise yüzde birini elinde tutuyor.

Kremlin, Ukrayna'nın Rusya'ya yönelik saldırılarını önlemek için, 2024 yazında Kursk bölgesinde meydana gelen saldırılar gibi, orada bir ‘tampon bölge’ oluşturmak istediğini vurguluyor.

Kırım Yarımadası

Rusya'nın Kırım Yarımadası üzerindeki kontrolü, Moskova'nın 2014 yılında uluslararası kınamaları beraberinde getiren referandumun ardından bu bölgeyi ilhak etmesinden sonra, tartışma konusu olmaktan çıktı.

Rusya, Batı ülkeleri ve Kiev'in ilhakını tanımasını istiyor. ABD Başkanı Donald Trump pazar akşamı yaptığı açıklamada, Kiev'in Kırım Yarımadası'nı geri almasının mümkün olmadığını söyledi.

Ukrayna 2018 yılından beri, bu turistik ve üzüm bağlarıyla ünlü bölgeyi Rusya'ya bağlayan köprüyü saldırılarının başlıca hedefi haline getirmiş durumda.

Ukrayna, Moskova'nın ordusu için arka üs olarak kullandığı yarımadadaki askeri ve deniz altyapısını saldırıyor. Kırım Yarımadası ve Moskova'nın kontrolündeki diğer topraklarda Ukraynalıların sürdürdüğü yaşamın nasıl olduğunu bilmek oldukça güç.



Lübnan için kritik bir an

ABD Özel Temsilcisi Tom Barrack, 18 Ağustos’ta Lübnan’ın Baabda bölgesinde bulunan Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn ile görüşmesinin ardından gazetecilerin sorularını yanıtlıyor (Reuters)
ABD Özel Temsilcisi Tom Barrack, 18 Ağustos’ta Lübnan’ın Baabda bölgesinde bulunan Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn ile görüşmesinin ardından gazetecilerin sorularını yanıtlıyor (Reuters)
TT

Lübnan için kritik bir an

ABD Özel Temsilcisi Tom Barrack, 18 Ağustos’ta Lübnan’ın Baabda bölgesinde bulunan Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn ile görüşmesinin ardından gazetecilerin sorularını yanıtlıyor (Reuters)
ABD Özel Temsilcisi Tom Barrack, 18 Ağustos’ta Lübnan’ın Baabda bölgesinde bulunan Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn ile görüşmesinin ardından gazetecilerin sorularını yanıtlıyor (Reuters)

Michael Harari

Lübnan, 27 Kasım 2024'te Hizbullah ve İsrail arasındaki çatışmaları durduran bir ateşkes anlaşmasına vardı. Ancak, BM Güvenlik Konseyi'nin 1701 sayılı kararının uygulanması sürüyor ve devam eden meydan okumalar ve engellerle karşı karşıya. Lübnan'ın yeni başbakanı ve hükümeti, stratejik hedeflerinin, Hizbullah ve kamplardaki Filistinli örgütlerin silahsızlandırılmasını gerektiren silahın sadece devlet kontrolünde olması ilkesini yerleştirmek olduğunu açıkladı.

Bu yaklaşım, Lübnan devletini tarihi bir yol ayrımına getiriyor. Bu hedefe Hizbullah ile diyalog yoluyla ulaşmayı açıkça tercih etmesine rağmen, özellikle İran'ın Hizbullah’ın bu karara uymayı reddetmesini açıkça desteklemesi göz önüne alındığında, bunun yalnızca barışçıl yollarla başarılabileceğine inanmak zor.

Sahada, Lübnan ordusu ülkenin güneyinde benzeri görülmemiş bir ölçekte faaliyet gösteriyor. İsrail ise Lübnan topraklarından henüz tamamen çekilmedi. Ona göre bu önlem, Lübnan ordusunun bu bölgeler üzerindeki kontrolünü sağlamak ve Lübnan hükümetine Hizbullah'ın silahsızlandırılmasının kapsamını genişletmesi amacıyla baskı uygulamak için gerekli.

Lübnan bugün kritik bir dönüm noktasında. Lübnan devleti ve toplumunun, iç savaş travması ve benzer bir çatışmaya geri dönme korkusundan kaynaklanan ikilemi anlaşılabilir. Gelgelelim bu gerçeklik, mevcut fırsatın tekrarlanmayabileceği ve değerlendirilmezse bir daha asla geri dönmeyebileceği gerçeğiyle çelişiyor.

ABD, özellikle Hizbullah'ın silahsızlandırılması konusunda İsrail'e tutumunu yumuşatması için baskı yapmayacak

ABD'nin Lübnan Özel Temsilcisi Tom Barrack, Beyrut'a yaptığı son ziyaretten bir önceki ziyaretinde, Lübnan hükümetine fiili ültimatom olarak değerlendirilebilecek bir mesaj verdi; fakat bunu bu şekilde sunmamaya da özen gösterdi. Ancak, açıklamalarının içeriği Washington'ın tutumunu açıkça ortaya koyuyordu. Şarku’l Avsat’ın al Majalla’dan aktardığı analize göre Lübnan medya kuruluşları, Amerikan mesajının ana noktalarını şu şekilde özetledi:

A. Lübnan, başlıca bölgesel ve uluslararası aktörlerin öncelik listesinde üst sıralarda yer almıyor. Uluslararası toplum, Lübnan'ın Hizbullah'ı silahsızlandırma taahhüdünü yerine getirmesini bekliyor.

B. Bölgesel çatışmaların yoğunlaştığı Ortadoğu'da Suriye, yeniden inşasına yönelik artan ilgiyle birlikte öncelikler listesinin başında yer almaya başladı. Bu bağlamda Lübnan ikincil öneme sahip bir cephe konumunda.

zxcdfg
Hizbullah destekçileri, 8 Ağustos'ta Beyrut'un güney banliyölerinde hükümetin silahsızlandırma planını onaylamasını protesto etmek için sokaklarda lastik yaktı (AFP)

C. ABD, özellikle Hizbullah'ın silahsızlandırılması konusunda İsrail'e tutumunu yumuşatması için baskı yapmayacak. İsrail, Birleşmiş Milletler'e ve kurumlarına güvenmiyor ve 1701 sayılı kararın uygulanmasını denetlemekte başarısız olan UNIFIL'in görevini sürdürmesinin bir anlamı olmadığını düşünüyor. ABD yönetimi, BM barış gücü UNIFIL’e tahsis edilen fona katkısını önemli ölçüde azalttı ve bu durum, UNIFIL'in görev süresinin uzatılması veya gözlemci sayısının sınırlı sayıya düşürülmesi ihtimalini şüpheli hale getirdi. ABD, İsrail'in tutumuna paralel olarak, UNIFIL'in rolünün tamamen sonlandırılması tercihini dolaylı olarak destekleyebilir.

Barrack'ın açık niyeti, Lübnan hükümetine yükümlülüklerini yerine getirmesi için baskıyı artırmaktı. Bu hamle risksiz değil, ancak zamanlaması kritik; İran ve Hizbullah ciddi bir zayıflık yaşıyor, Esed rejimi çöktü ve bölgesel güç dengesinde dramatik değişimler yaşandı.

Silahsızlandırma ile ilgili başlıca meydan okumayla başa çıkmanın Lübnan devletine düştüğü açık. Lübnan, tüm bileşenleriyle birlikte, şüphesiz ki kritik bir tarihi anla karşı karşıya

İsrail, Lübnan'daki gelişmeleri yakından takip ediyor. İsrail'in bakış açısına göre devam eden askeri baskının Lübnan hükümetine hem “İsrail sopası” hem de “Amerikan sopası”ndan yararlanarak Hizbullah'ı silahsızlandırma konusunda yardım etmesi bekleniyor. 7 Ekim 2023'ten sonra İsrail'in güvenlik doktrinini kökten değiştirdiği inkâr edilemez. Kendine hakim olma politikasından, askeri gücünü kararlı bir şekilde kullanmaya geçiş yaptı ve gerekirse iradesini zorla dayatması için Trump yönetiminin verdiği destekten yararlandı. Ancak İsrail, Lübnan'a yönelik adımlarını dikkatlice ayarlamalı ve daha sofistike ve incelikli bir yaklaşım benimsemeli.

• İsrail sessiz kalıp itidal göstermeli ve Hizbullah'ın silahsızlandırılması konusunda Lübnan içindeki tartışmaya dahil olmaktan kaçınmalı. Zira tutumu yeterince açık ve retorik açıdan durumu daha fazla tırmandırmaya gerek yok.

dfgrt
Lübnan Başbakanı Nevvaf Selam, ABD Özel Temsilcisi Büyükelçi Tom Barrack ve ABD Ortadoğu Temsilcisi Yardımcısı Morgan Ortagus, 18 Ağustos'ta Beyrut'taki Hükümet Sarayı’nda bir toplantıda (AFP)

• Bu aşamada olumlu yorumlanabilecek bir veya iki yerden çekilme isteğini ifade etmek gibi kısmi adımlar atılması düşünülebilir. Ayrıca, güneydeki köylerin sakinlerinin evlerine dönmelerine ve yeniden inşa sürecine başlamalarına izin verilmesi, Hizbullah için bir zorluk oluşturabilir ve hükümete ilave bir destek sağlayabilir.

• İsrail, Şeba Çiftlikleri ve Gacar köyü gibi İsrail ve Lübnan arasında Suriye boyutu olan tartışmalı bölgeler de dahil olmak üzere tüm cephelerde Suriye-Lübnan sınırı meselesinin çözümünü teşvik etmek için Washington ile yoğun bir şekilde çalışmalı. Bu, iki taraf arasındaki kara sınırı anlaşmazlıklarının çözümüne katkıda bulunabilir ve ek bir engeli, Hizbullah'ın silahını korumak için öne sürdüğü gerekçelerden birini ortadan kaldırabilir.

Silahsızlandırma ile ilgili başlıca meydan okumayla başa çıkmanın Lübnan devletine düştüğü açık. Lübnan, tüm bileşenleriyle birlikte, şüphesiz ki kritik bir tarihi anla karşı karşıya. Durumun karmaşıklığına ve mevcut risklere rağmen, mevcut koşullar beklenebilecekler için ideal. Ayrıca, Filistin ve Lübnan cepheleri şimdilik ayrı kalmaya devam ediyor ki, bu olumlu bir nokta. Zira Gazze'de operasyonların tırmanması muhtemel ve bu, geniş kapsamlı sonuçlar doğurabilir. En iyisi bu senaryodan kaçınmak ve ateşkesi sağlamlaştırmaya doğru ilerlemektir. Son iki yıldır süren savaşın şiddetine rağmen, mevcut koşullar hem Lübnan hem de İsrail için kuzey cephesinde altın bir fırsat sunuyor.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli al Majalla dergisinden çevrilmiştir.