Trump yönetimi, yeni yaptırımlarla UCM’ye karşı savaşını tırmandırıyor

ABD Dışişleri Bakanı: UCM, ABD ve İsrail için ulusal güvenlik tehdidi oluşturuyor

ABD Hazine Bakanlığı binası (Arşiv- Reuters)
ABD Hazine Bakanlığı binası (Arşiv- Reuters)
TT

Trump yönetimi, yeni yaptırımlarla UCM’ye karşı savaşını tırmandırıyor

ABD Hazine Bakanlığı binası (Arşiv- Reuters)
ABD Hazine Bakanlığı binası (Arşiv- Reuters)

ABD dün ABD ve İsrail vatandaşlarına karşı ‘yasadışı soruşturmalar yürütmekle’ suçladığı Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin (UCM) dört üst düzey yetkilisine yaptırım uyguladı. Bu gelişme, ABD Başkanı Donald Trump yönetimi ile Lahey merkezli mahkeme arasında uzun süredir devam eden anlaşmazlığın önemli bir tırmanışı olarak görüldü. ABD yönetimi, UCM’yi ‘sadece yargı yetkisini aşmakla kalmayıp, aynı zamanda ABD'nin ulusal güvenliğine doğrudan bir tehdit oluşturmakla’ suçluyor.

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından yayınlanan bir açıklamada, ‘UCM’nin siyasileştirilmesi, yetkisini kötüye kullanması, ABD'nin ulusal egemenliğini göz ardı etmesi ve mahkemenin yasadışı yargı yetkisini aşması’ dediği konuları kınadı ve UCM’yi destekleyen ülkeleri ‘iflas etmiş bu kurumdan’ vazgeçmeye çağırdı.

ABD Dışişleri Bakanlığı açıklamasında, UCM yargıçları Kimberly Brewster (Kanada) ve Nicolas-Jean Guyot (Fransa) ile savcı yardımcıları Nazhat Shameem Khan (Fiji) ve Mame Mandiaye Niang’a (Senegal) yaptırım uygulandığını açıkladı. UCM yetkililerine yönelik bu yaptırımlar, Başkan Trump’ın geçtiğimiz şubat ayında imzaladığı 14203 nolu ‘UCM’ye Yaptırım Uygulanması’ başlıklı başkanlık kararı uyarınca uygulandı. Söz konusu başkanlık kararı, Trump'ın 2020 yılında ilk başkanlık dönemi sırasında uygulanan benzer uygulamalara dayanarak, UCM’nin soruşturma çabalarına karışan veya Amerikalıları ya da müttefiklerini rızaları olmadan yargılayan yabancı kişilerin varlıklarının dondurulmasına ve vizelerinin kısıtlanmasına izin veriyor.

UCM’nin tartışmalı soruşturmaları nedeniyle bu yaptırımlar uygulanıyor. 2018 yılında UCM üyeliğine seçilen deneyimli Kanadalı yargıç Brewster, UCM’nin Afganistan'da ABD'nin işlediği iddia edilen savaş suçlarının soruşturmasını onayladığı için yaptırımların hedefi olmuştu.

UCM, söz konusu yaptırımlara yönelik verdiği ilk tepkisinde yargıçlar ve savcı yardımcılarına yönelik yeni ABD yaptırımlarını şiddetle reddettiğini açıkladı. UCM tarafından yapılan açıklamada, ABD yaptırımlarının ‘tarafsız bir yargı kurumunun bağımsızlığına açık bir saldırı ve mahkeme tüzüğünü imzalayan ülkelere hakaret’ olduğunu vurgulandı.

Fransa’nın hoşnutsuzluğu

Fransa, ABD'nin uyguladığı yaptırımlar karşısındaki ‘hoşnutsuzluğunu’ dile getirdi. Fransız Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü yaptığı açıklamada, Fransa'nın ‘bu kararla hedef alınan UCM yetkilileri ile dayanışma içinde olduğunu’ belirtti. ABD tarafından yaptırım uygulanan yargıçlar arasında Fransız yargıç Nicolas-Jean Guyot da bulunuyor. Fransa, ABD'nin yaptırımlarının ‘yargı bağımsızlığı ilkesine aykırı’ olduğunu değerlendirirken, ABD, yaptırımların gerekçesi olarak UCM’nin ‘siyasileştirilmesini’ gösteriyor.

Netanyahu hakkında tutuklama kararı

Kosova'nın uzman mahkemelerinde görev yaptıktan sonra 2004 yılında UCM’ye katılan bir Fransız yargıç olan Guyot, İsrail hükümetinin Gazze'de işlediği savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Galant hakkında tutuklama emri çıkarılmasına yeşil ışık yakan hazırlık komitesine başkanlık etti. 2022 yılından beri UCM’de başsavcı yardımcısı olarak görev yapan Khan ve Niang, İsrail'e karşı alınan kararları destekledikleri için yaptırımların hedefi oldular. Bu kararlar, UCM’nin İsrail-Filistin durumuna ilişkin daha kapsamlı bir inceleme yapması kapsamında da değerlendiriliyor.

UCM Başsavcısı Karim Khan'ın geçtiğimiz mayıs ayında geçici olarak görevinden ayrılmadan önce talep ettiği bu notlar, Gazze'de işlendiği iddia edilen savaş suçlarının sorumluluğu konusunda uluslararası bir tartışma başlattı. ABD, 2002 yılında UCM’nin kurulmasını sağlayan Roma Statüsü’nü, dış politikasının bağımsızlığını tehdit ettiği gerekçesiyle hiçbir zaman onaylamadı.

Tarihi gerilimler, ABD Kongresi'nin tutuklu Amerikalıları kurtarmak için askeri güç kullanılmasını onaylayan ‘Lahey İşgal Yasası’nı kabul ettiği Bush dönemine kadar uzanıyor. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre benzer yaptırımlar Trump'ın ilk başkanlık döneminde, dönemin UCM Başsavcısı Fatou Bensouda ve Afganistan ile ilgili soruşturmalarda onun kıdemli yardımcısına da uygulandı. Ancak 2021 yılında dönemin ABD Başkanı Joe Biden, ilişkilerin iyileşmesi üzerine bu yaptırımları kaldırdı.

Yaptırımların uygulanması, küresel standartlara göre egemenliği önceliklendiren ve iç siyasi mücadelelerin ortasında halk tabanını cezbeden Trump'ın ‘Önce Amerika’ ilkesiyle uyumlu. Öte yandan analistler, bu yaptırımların ABD'yi daha da izole etme riski taşıdığını, ABD'nin müttefiklerinin Washington'ın İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra kurulmasına katkıda bulunduğu kurallara dayalı düzene bağlılığını sorguladığını belirtiyor. Bazı analistler ise yaptırımların UCM içinde reform çağrılarını veya karşı önlemlerin alınmasını tetikleyebileceğini ve bunun da UCM’nin büyük güçlerin baskısına karşı dayanıklılığını test edeceğini belirtiyor.



Ukrayna’ya asker gönderme tartışması Almanya’yı ikiye böldü

Rusya, NATO askerlerinin Ukrayna'ya konuşlandırılmasına başından beri karşı çıkıyor (Reuters)
Rusya, NATO askerlerinin Ukrayna'ya konuşlandırılmasına başından beri karşı çıkıyor (Reuters)
TT

Ukrayna’ya asker gönderme tartışması Almanya’yı ikiye böldü

Rusya, NATO askerlerinin Ukrayna'ya konuşlandırılmasına başından beri karşı çıkıyor (Reuters)
Rusya, NATO askerlerinin Ukrayna'ya konuşlandırılmasına başından beri karşı çıkıyor (Reuters)

Avrupa'nın Ukrayna'ya olası bir barış anlaşması kapsamında asker göndermesi fikri Almanya'da tartışmalara yol açtı.

Almanya Başbakanı Friedrich Merz, ülkenin muhtemel bir barış gücüne katılmasına açık olduklarını belirtti.

Ancak Reuters'ın analizinde, ülkenin Nazi geçmişi nedeniyle askeri müdahaleye dair hassasiyetin halen devam ettiğine dikkat çekiliyor. Böyle bir kararın Almanya Parlamentosu'ndan (Bundestag) geçmesinin zor olacağına işaret ediliyor.

Son dönemde yükselişteki radikal sağcı Almanya için Alternatif'in (AfD) lideri Alice Weidel, Merz yönetimini "savaş çığırtkanlığı" yapmakla eleştirerek, Ukrayna'ya asker gönderme planını "tehlikeli ve sorumsuzca" diye niteledi.

Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) lideri Merz'e kendi kanadından da eleştiriler geldi. CDU'lu Dışişleri Bakanı Johann Wadephul, Ukrayna'ya asker konuşlandırmanın "ülkeyi zorlayacağını" söyledi.

Analizde, Almanya'da Nazi geçmişinin yanı sıra yakın dönemde Afganistan ve Mali'ye asker gönderme planlarının başarısızlıkla sonuçlanmasının da ihtilaf yarattığı belirtiliyor. Almanya'nın kendi ekonomisi zor durumdayken Ukrayna'ya askeri yardım için milyarlarca euro harcanmasına karşı da bir tepki var.

Almanya Silahlı Kuvvetleri'ni "Avrupa'nın en güçlü ordusu" haline getirme vaadinde bulunan Merz'in, Ukrayna'ya asker konuşlandırma meselesinde zorlanacağına dikkat çekiliyor.

Alman medyasına sızan bir mektuba göre CDU'nun Bundestag lideri Jens Spahn, parlamenterlerden bu meseleyle ilgili kamuoyu önünde spekülasyon yapmaktan kaçınmalarını istedi.

Alman medya kuruluşu RTL ve ona ait n-tv tarafından Forsa şirketine yaptırılan ankete göre, Almanların yüzde 49'u asker gönderilmesini desteklerken yüzde 45'iyse buna karşı çıkıyor.

Merz'in koalisyon ortaklarından Sosyal Demokratlar (SPD) da Ukrayna'ya asker konuşlandırılmasına sıcak bakmıyor. SPD'nin daha pasifist sol kanadından parlamenter Ralf Stegner, Der Spiegel'a demecinde "Almanya bu meseleye karışmamalı. Alman askerlerinin bölgede konuşlandırılması tarihi nedenlerden ötürü de son derece zor olur" demişti.

NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, pazartesi günkü açıklamasında Britanya ve Fransa liderliğinde 30 ülkenin Ukrayna için güvenlik garantisi çerçevesi üzerinde çalıştığını söylemişti.

Fransa ve Britanya, ateşkes anlaşması sonrasında Ukrayna'ya "barış gücü" gönderme fikrine sıcak baktıklarını bildirmişti. ABD de planı desteklediğini fakat asker göndermeyeceğini açıklamıştı.

Independent Türkçe, Reuters, Guardian