Somali'de “silahlanma” konusundaki uyarılar gerginliği tırmandırdı

Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud, muhalefetin ‘gündemini’ ve hükümetle ilişkilerinde izlediği yaklaşımı eleştirdi

Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud (Somali Haber Ajansı)
Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud (Somali Haber Ajansı)
TT

Somali'de “silahlanma” konusundaki uyarılar gerginliği tırmandırdı

Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud (Somali Haber Ajansı)
Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud (Somali Haber Ajansı)

Somali Savunma Bakanı Ahmed Maalim Fiqi’nin haziran ve temmuz aylarında Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud ile başta Somali Kurtarma Forumu'ndan liderler olmak üzere muhalefet liderleri arasında, anayasanın tamamlanması ve on yıllardır süregelen kabile sistemine dayalı bir sistemden sonra 2026 yılında yapılması planlanan doğrudan seçimler gibi tartışmalı konular hakkında yapılan görüşmelerin ardından muhalefete silahlanma konusunda uyarıda bulunması, siyasi gerginliğin tırmandığının bir işareti olarak görüldü.

Somali ve Afrika meseleleri uzmanı Abdirahman Jama Barre, bu uyarıları ‘muhalefet silahlanmaya kalkışırsa sert önlemler alınacağı’ tehdidiyle birlikte, müzakerelerin çöküşünün, uzlaşı sağlanamamasının ve hükümet ile muhalefet arasında gerginlik döneminin başlangıcının teyidi olarak görüyor. Al-Somal al-Jadid haber sitesinin cumartesi günkü haberine göre Bakan Fiqi, yaptığı açıklamada “Kimse Mogadişu'da silah taşıyarak dolaşamaz. Savunma Bakanı olarak, bu davranışın imkânsız ve artık kabul edilemez olduğunu teyit ediyorum. Silahların denetimsiz olduğu dönem sona erdi” ifadelerini kullandı.

Somali Kurtuluş Forumu liderlerine ‘askeri güç oluşturmaya veya silah taşımaya teşebbüs etmemeleri’ konusunda özel bir uyarıda bulunan Somali Savunma Bakanı, hükümetin ‘böyle bir durumda onlara karşı sert önlemler almaktan çekinmeyeceğini’ de sözlerine ekledi.

Müzakerelerin başarısızlığı

Somali basınına göre bu açıklama, ‘federal hükümet ile Somali'yi Kurtarma Forumu liderleri arasında tartışmalı seçim meselesi üzerine yapılan görüşmelerin başarısızlıkla sonuçlanması ve iki taraf arasındaki gerginliğin tırmanmasının ardından yapıldı.

Somali ve Afrika meseleleri uzmanı Barre, Bakan Fiqi’nin uyarılarının sadece boş sözler olmadığını, aksine hükümet ile muhalefet arasında derin bir güven krizinin göstergesi olduğunu düşünüyor. Barre, bu uyarıların, biri herhangi bir askeri veya silahlı girişimin karşılık göreceği konusunda caydırıcı ve hatırlatıcı bir uyarı, ikincisi ise gerilimin tehlikeli bir düzeye ulaştığı ve bazı tarafların silahlı çatışmaya sürüklenebileceğine dair ciddi endişeler olduğu konusunda erkenden yapılmış olan bir uyarı olmak üzere iki mesaj taşıdığını belirtti.

Silahlarla ilgili tartışmanın zamanlamasını, hükümetin muhalefetin siyasi eleştirinin ötesine geçip, Somali'yi Kurtarma Forumu gibi güçlü baskı uygulayan cepheler veya ittifaklar kurmaya başladığını düşündüğü bir döneme denk geldiğini vurgulayan Barre, bu konunun şu anda gündeme getirilmesinin, özellikle muhalefetin siyasi olmayan alternatifler aradığı izlenimi varsa, muhalefeti müzakere masasına geri döndürmek için bir baskı unsuru olabileceğine dikkati çekti.

Barre, bunun ayrıca gelecekteki bir çatışma durumunda kamuoyunu hazırlamanın bir yolu ve muhalefet güçlerine karşı güvenlik veya askeri önlemler için önleyici bir gerekçe olabileceği değerlendirmesinde bulundu.

Çatışma senaryoları

Hükümet ile muhalefet arasındaki çatışma senaryolarına da değinen Barre, ilk senaryonun bu açıklamaların, durum kontrolden çıkmadan önce muhalefeti müzakerelere geri dönmeye zorlamak için bir baskı aracı olarak kullanılması olacağını öngörüyor. Barre’ye göre ikinci senaryo ise, muhalefetin yanıt vermemesi halinde ülkenin tırmanışa geçebileceği ve suçlamaların siyasi ve güvenlik çatışmalarına dönüşebileceği yönünde.

Savunma Bakanı’nın uyarısından iki gün önce, Somali Cumhurbaşkanı Hassan Şeyh Mahmud yerel basında yer alan açıklamalarında, “Muhalefet, özellikle Somali Kurtuluş Forumu, siyasi gündeminde ve federal hükümetle ilişkiler konusunda vizyonunda bölünmüş ve birleşik değil” dedi. Somali'nin parti temelli bir siyasi sisteme geçiş yapması gerektiğinde ısrar eden Şeyh Mahmud, geçiş dönemi federal anayasasını değiştirmek ve ülkeyi gelecek yıl yapılması planlanan ‘bir kişi, bir oy’ seçimlerine taşımak için verdiği sözleri yerine getirme konusunda da kararlı bir tutum sergiledi.

Cumhurbaşkanı Şeyh Mahmud'un 13 Mayıs'ta Adalet ve Dayanışma Partisi'ni kurması ve yaklaşan doğrudan seçimlerde adayını belirlemesi üzerine Cumhurbaşkanı ile muhalefet arasındaki anlaşmazlıklar alevlendi. Bunun ardından Somali'nin önde gelen 15 siyasi figürü, ülkeyi kurtarmak için acil istişareler yapılması çağrısında bulunan bir bildiri yayınladı.

Cumhurbaşkanı Şeyh Mahmud, bu bildiriye yanıt olarak bir diyalog turu başlattı ve 16 Haziran'da başkent Mogadişu'da birkaç gün süren ulusal bir danışma forumu düzenledi. Forumda, ülkenin birliğinin güçlendirilmesi, anayasanın tamamlanması, seçim sürecinin tamamlanması ve terörle mücadele olmak üzere dört konu ele alındı. Cumhurbaşkanı Şeyh Mahmud, muhalefetin katılmadığı forumun açılışında muhalefetle diyaloga geçeceğini vurguladı.

FGTHYU
Somali Savunma Bakanı Fiqi, Orta Şabel bölgesindeki çatışma cephelerini ziyaret ederken (Somali Haber Ajansı)

Forumun düzenlenmesinden yaklaşık bir hafta sonra, Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud, eski Cumhurbaşkanı Şerif Şeyh Ahmed başkanlığındaki (muhalif siyasi güçler tarafından kurulan bir koalisyon olan) Somali Kurtarma Forumu liderleriyle bir danışma toplantısı düzenledi. Somali Ulusal Haber Ajansı SONNA'nın aktardığına göre toplantı, yaşanan anlaşmazlıklar hakkında kapsamlı bir diyalog başlatılmasına ilişkin görüş birliğiyle sonuçlandı ve bir sonraki diyalog turu için ön tarih olarak temmuz ayının ilk haftası belirlendi.

Yukarıda bahsi geçen dört konu Somali’de yıllardır tartışılıyor ve hükümet ile muhalefet arasında anlaşmazlığa neden oluyor. Bunların başında, 2012 tarihli geçici anayasanın tamamlanması konusu geliyor. Somali Parlamentosu, 2024 yılının mart ayı sonlarında parlamenter sistem olan hükümet sisteminin başkanlık sistemi olarak değiştirilmesi, doğrudan genel oy sisteminin benimsenmesi ve cumhurbaşkanlığı süresinin dört yıldan beş yıla uzatılması dahil olmak üzere bir takım anayasa değişikliklerini onayladı. Ancak Puntland ve Galipaland eyaletleri bu kararı reddetti.

Ülkede, 1968 yılında yapılan son seçimlerden 57 yıl sonra, 2026 yılında yapılması planlanan doğrudan seçimler hakkında yoğun bir tartışma yaşanıyor. Bu seçimler, ülkenin beş eyaletinde kabile kotalarını esas alan ve ardından ‘darbelerin ve iç savaşların’ patlak verdiği 2000 yılında yapılan dolaylı seçimlerin yerini alacak.

Cumhurbaşkanı ile muhalefet arasındaki bu görüşmelerin ardından başlayan gerginliğin artmasını değerlendiren Barre, tarihi olarak Somali'de iç siyasi çatışmaların şiddetlendiği her dönemde tarafların Afrika Birliği (AfB) veya Birleşmiş Milletlerin (BM) desteğiyle bir çözüm bulmak için dışarıdan arabuluculara başvurduğunu söyledi. Barre, ‘silah’, ‘muhalefetin gündemi’ ve ‘ihanet’ gibi ifadelerin kullanıldığı gergin söylemlerin devam etmesinin, taraflar arasındaki iç güvenin zayıf olması nedeniyle müdahale veya arabuluculuğu kaçınılmaz hale getirebileceğine dikkati çekti.

Şarku’l Avsat’a konuşan Barre, sözlerini şöyle tamamladı:

“Ancak sorun şu ki, dışardan bir arabulucunun müdahil olması, siyasi gerçeklik başka bir alternatif bırakmasa bile, içeride egemenliğin zayıflaması olarak görülebilir. Yine de taraflar derhal uzlaşmazsa bölgesel veya uluslararası arabuluculuk kaçınılmaz görünüyor.”



Emine Erdoğan, Melania Trump'a Gazze'deki çocuklar için mektup: Siz de bir mektup gönderin

Donald ve Melania Trump, 2019 yılının kasım ayında Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan’ı Beyaz Saray'da ağırladı (Reuters)
Donald ve Melania Trump, 2019 yılının kasım ayında Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan’ı Beyaz Saray'da ağırladı (Reuters)
TT

Emine Erdoğan, Melania Trump'a Gazze'deki çocuklar için mektup: Siz de bir mektup gönderin

Donald ve Melania Trump, 2019 yılının kasım ayında Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan’ı Beyaz Saray'da ağırladı (Reuters)
Donald ve Melania Trump, 2019 yılının kasım ayında Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan’ı Beyaz Saray'da ağırladı (Reuters)

Türkiye'nin First Lady'si Emine Erdoğan dün, ABD’nin First Lady'si Melania Trump'a, Ukrayna'daki çocuklar için yaptığına benzer şekilde Gazze Şeridi'ndeki Filistinli çocuklarla ilgili olarak İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'ya bir mektup göndermesi çağrısında bulundu.

Geçtiğimiz hafta Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin Alaska'yı ziyaret ettiğinde, ABD Başkanı Donald Trump konuğuna eşi tarafından Ukrayna için yazılan bir ‘barış mektubunu’ iletti.

Türkiye Cumhurbaşkanlığı tarafından yayınlanan ve Melania Trump'a hitaben yazılan mektupta Emine Erdoğan, 7 Ekim 2023 tarihinde Hamas'ın saldırıları sonrasında İsrail ordusu tarafından yürütülen savaş ve abluka altında yaşayan Gazze halkına da aynı ‘hassasiyetin’ gösterilmesini istedi.

Fransız Haber Ajansı AFP'nin aktardığına göre Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan mektubunda şu ifadelere yer verdi:

“Savaşta hayatını kaybeden 648 Ukraynalı çocuk için gösterdiğiniz bu önemli hassasiyetinizi daha da güçlü bir şekilde, 2 sene içerisinde 18 bini çocuk olan 62 bin masum sivilin zalimce katledildiği Gazze için de göstereceğinize inanıyorum.

Gazze'deki insani krizin durdurulmasına yönelik güçlü çağrınızı içeren bir mektubu da, İsrail Başbakanı Netanyahu'ya göndermeniz son derece anlamlı olacaktır.

Gazze adına sizden gelecek bir çağrının, Filistin halkına tarihi bir sorumluluğun da ifası olacağı kanaatindeyim.

Bir anne, bir kadın ve bir insan olarak, mektubunuzda ifade ettiğiniz duyguları içtenlikle paylaşıyorum ve aynı umudu, barış ve huzur için özlem duyan Gazze'deki çocuklara da vereceğinizi umuyorum.”

Öte yandan Birleşmiş Milletler (BM) cuma günü Gazze'de resmi olarak kıtlık ilan ederken Netanyahu, bunu ‘tamamen yalan’ olarak nitelendirdi.


Trump'ın rehineler hakkındaki açıklamaları, Gazze'de ateşkes sağlanması yönündeki arabuluculuk çabalarına katkı sağlayacak mı?

Gazze Şeridi'nin orta kesiminde insani yardım çantaları taşıyan Filistinliler (AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesiminde insani yardım çantaları taşıyan Filistinliler (AFP)
TT

Trump'ın rehineler hakkındaki açıklamaları, Gazze'de ateşkes sağlanması yönündeki arabuluculuk çabalarına katkı sağlayacak mı?

Gazze Şeridi'nin orta kesiminde insani yardım çantaları taşıyan Filistinliler (AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesiminde insani yardım çantaları taşıyan Filistinliler (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump, Gazze Şeridi'ndeki durumu yeniden gündeme getirerek iki rehinenin hayatını kaybettiğini söyledi ve Gazze Şeridi'nin tamamının işgalini açıkça reddetmeden kalan rehinelerin serbest bırakılmasını talep etti. Bu arada, arabulucular tarafından sunulan yeni önerinin İsrail tarafından yanıtlanması veya İsrail'in görüşmelere katılması bekleniyor.

Şarku’l Avsat'a konuşan uzmanlar, bir hafta önce ortaya atılan 60 günlük ateşkes önerisini açıkça desteklemeyen ABD'nin açıklamasının, arabulucuların devam eden çabalarını desteklemeye yardımcı olmayacağına inanıyor. Uzmanlar, Başbakan Binyamin Netanyahu'nun ekibinin, askeri operasyonun baskısıyla paralel olarak yakında müzakerelere katılacağını düşünüyor. Bu da bir anlaşmaya varmanın Hamas'ın taviz vermesi veya yeni bir çöküşe bağlı olacağı anlamına geliyor.

İsrail gazetesi Maariv dün, Trump'ın hayatta olan rehinelerin sayısı hakkındaki açıklamalarının ‘aileleri sarsmış’ olduğunu ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'yu müzakere seçeneğine geri dönmeye itebileceğini bildirdi.

Beyaz Saray'da basın mensuplarına konuşan Trump, ocak ve mart ayları arasında yapılan son ateşkes anlaşması sırasında rehinelerin serbest bırakılmasından övgüyle bahsetti ve son grup rehinelerin evlerine dönmesi için sarfedilen çabaları anlattı. Trump, “Şu anda 20 rehine var. Ancak ikisi artık hayatta olmadığı için bu sayı 20’den az olabilir” ifadelerini kullandı. Trump, açıklamasında 20'den az rehinenin hayatta olduğu iddiasını ayrıntılı olarak açıklamadı ve “Rehineleri serbest bırakmak için elimizden geleni yapıyoruz, bu kolay değil” dedi.

Hamas'ın rehineleri alıkoyması ve müzakerelere atıfta bulunan Trump, “Bu durum sona ermeli... Bu şantajdır ve sona ermelidir” şeklinde konuştu. Trump'a, rehinelerin aileleri buna karşı çıkmasına ve çocuklarının ölüm cezasına çarptırılmasından korkmasına rağmen, ABD'nin İsrail'in Gazze şehrini ele geçirme kararını neden desteklediği sorulduğunda, “Hepsi değil” diye cevap verdi ve rehinelerin akrabalarının bir kısmının genişletilmiş Gazze operasyonunu desteklediğini ima etti.

İsrail Kanal 12 televizyonu, bilgi sahibi kaynaklara dayanarak, rehinelerin serbest bırakılmasının, özellikle Trump'ın hayatta kalan rehinelerin sayısının az olduğuna dair açıklamaları ışığında, mevcut durumlarının ciddiyeti nedeniyle acil olduğunu bildirdi. İsrail'in rehinelerden sorumlu hükümet yetkilisi Gal Hirsch, “Elimizdeki bilgilere göre, hayatta olan rehinelerin sayısında herhangi bir değişiklik yok. Rehinelerin 20'si hayatta, 2'si ciddi tehlike altında ve 28'i öldü” şeklinde bir açıklama yaptı.

Bu gelişmeler, Netanyahu'nun Gazze'de savaşan askeri birlikleri teftişi sırasında, ordunun Gazze şehrini kontrol altına alma ve Hamas'ı ‘yenme’ planlarını onayladığını ve tüm rehinelerin serbest bırakılması ve savaşın ‘İsrail'in kabul edebileceği şartlarda’ sona erdirilmesi için derhal müzakerelerin başlatılmasını emrettiğini açıklamasından bir gün sonra geldi.

dfvgth
Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye'ye düzenlenen İsrail hava saldırısının ardından yükselen dumanlar (AFP)

İsrail-Filistin ilişkilerinde uzmanlaşmış siyaset bilimi profesörü Dr. Tarık Fehmi, Trump'ın Netanyahu'yu ateş altında müzakerelere zorlayarak Hamas'ı daha fazla taviz vermeye ve müzakere koşullarını kendi lehine iyileştirmeye zorlamak ya da yaklaşan askeri operasyonu meşrulaştırmak istediğini düşünüyor. Fehmi, Mısırlı arabulucunun her halükârda saldırıların geçici olarak durdurulması veya savaşın sona erdirilmesi için bir uzlaşma sağlanması amacıyla temaslarını sürdüreceğini belirtti.

Filistinli siyasi analist Nizar Nazzal, Trump'ın açıklamalarının kaçamak olduğunu ve bir yandan rehinelerin ailelerinin duygularına hitap ederken, diğer yandan Netanyahu'nun Gazze Şeridi'nin işgalini hızlandırmasını desteklediğini düşünüyor. Bu açıklamaların arabulucuların çabalarını desteklemediğini vurgulayan Nazzal, İsrail'in operasyonun başlamasını onaylamasının şaka ya da müzakere taktiği değil, uygulanacak ciddi bir tutum olduğunu ifade etti.

Bu değerlendirmeler, İsrail Kanal 12 televizyonunun cuma günü yayınladığı, ‘anlaşma görüşmelerinin tarihi ve yerini koordine etmek için müzakerelerin sürdüğü ve İsrail heyetinin önümüzdeki günlerde ayrılması beklendiği’ yönündeki haberinin ardından geldi.

Kanal 12, bir kaynağın ‘İsrail ile Hamas arasındaki teklifte önemli bir fark bulunmadığını ve bir anlaşmaya varılabileceğini, ancak kararın Netanyahu'nun elinde olduğunu’ söylediğini aktardı. Kanal 12, Gazze şehrine yönelik yeni saldırının, saldırı için gerekli yedek kuvvetlerin çağrılmasından yaklaşık iki hafta sonra, eylül ayı ortasında başlayacağını belirtti.

Axios internet sitesi, üst düzey bir İsrailli yetkilinin şu sözlerini aktardı: “Müzakerelerin yeri belirlendiğinde, Başbakan tüm rehineler -hayatta olanlar ve ölenler- için müzakere etmek ve İsrail'in şartlarına göre savaşı sona erdirmek üzere bir İsrail heyetinin gönderilmesini emredecek.”

Bazı yetkililerin defalarca dile getirdiği İsrail'in şartları, Hamas'ın geçtiğimiz pazartesi günü kabul ettiği kısmi teklife resmi bir yanıt gelmemesiyle birlikte ortaya çıktı. Teklif, 60 günlük ateşkesin ilk aşaması kapsamında Gazze Şeridi'nde tutulan 10 rehinenin serbest bırakılmasını ve 18 cesedin teslim edilmesini öngörüyor. Geriye kalan rehineler ise daha kapsamlı bir çözüm için yürütülen müzakerelere paralel olarak ikinci aşamada serbest bırakılacak. Ancak İsrail, tüm rehinelerin aynı anda serbest bırakılması konusunda ısrar ediyor.

xcdfgth
Gazze şehrindeki bir aşevinin önünde boş kaplarla pirinç pilavı almayı bekleyen Filistinli çocuklar (AFP)

Hamas liderlerinden Mahmud Merdavi, cuma günü televizyonda yaptığı açıklamada, hareketin tüm Filistinli mahkumların ve İsrailli rehinelerin serbest bırakılmasına yol açacak kapsamlı bir anlaşma imzalamaya hazır olduğunu, ancak Netanyahu'nun “müzakereleri kasten engellediğini ve savaşı sona erdirmek yerine sürdürmeye çalıştığını, arabuluculara yanıt vermediğini ve çelişkili açıklamalarla kaçtığını” söyledi. Hamas'ın savaşı sona erdirmeye, Filistinli mahkumları ve İsrailli rehineleri serbest bırakmaya ve tamamen Filistinli bir vizyonla yardım ve yeniden yapılanmanın sağlanmasına yol açan herhangi bir formüle karşı çıkmadığını vurguladı.

Fehmi, İsrail'in Hamas'a yönelik askeri operasyonun baskısı altında dayatmak istediği yeni koşullarla ve ABD'nin İsrail'e bunları uygulaması için yeşil ışık yakması nedeniyle Tel Aviv’in müzakerelere katılmasını bekliyor. Bu senaryo göz önüne alındığında, müzakerelerin bir anlaşmaya varacağı söylenemez.

Nazzal, İsrail'in Hamas'ın silahsızlandırılması da dahil olmak üzere sadece kendi koşullarını görüşmek için heyetini göndereceğini ve ardından Hamas'ın beklenen reddiyle zaman kaybedeceğini düşünüyor. Nazzal, anlaşma veya uzlaşma ihtimalinin ufukta görünmediğini, aksine tüm işaretlerin askeri operasyona işaret ettiğini, müzakerelerin müzakere için yapılmasının hiçbir sonuç vermeyeceğini vurguladı.


Netanyahu ordunun Gazze'yi işgal etmesini istedi

Gazze'de dün bir yardım kuruluşunun mutfağının önünde yiyecek almak için ağlayarak boş tenceresine uzatan Filistinli çocuk (AFP)
Gazze'de dün bir yardım kuruluşunun mutfağının önünde yiyecek almak için ağlayarak boş tenceresine uzatan Filistinli çocuk (AFP)
TT

Netanyahu ordunun Gazze'yi işgal etmesini istedi

Gazze'de dün bir yardım kuruluşunun mutfağının önünde yiyecek almak için ağlayarak boş tenceresine uzatan Filistinli çocuk (AFP)
Gazze'de dün bir yardım kuruluşunun mutfağının önünde yiyecek almak için ağlayarak boş tenceresine uzatan Filistinli çocuk (AFP)

İsrail kaynakları, Başbakan Binyamin Netanyahu'nun Gazze işgalini durdurma niyetinde olmadığını ve bu yöndeki açıklamalarına rağmen tutukluların serbest bırakılması için müzakerelerde bulunma konusunda acele etmediğini vurguladı. Hatta Netanyahu, şehrin işgal takviminin hızlandırılması ve operasyonun adının değiştirilmesi konusunda orduyla bile anlaşmazlığa düştü.

İsrail'in Kanal 12 televizyonunun askeri muhabiri Nir Dvori, ordunun Gazze Şehri'ni işgal hazırlıklarına başladığını ve 4 tugayın Gazze Şeridi'ndeki şehir merkezinin dış kesimlerinde ve çevre mahallelerde tatbikatlar yürüttüğünü yazdı.

Şarku’l Avsat’ın İsrail'in “Maariv” gazetesinden aktardığına göre bir askeri kaynak, “Başbakanın operasyonu sonuna kadar sürdürme konusunda kararlı olduğu izlenimi var, çünkü operasyondan vazgeçerse hükümetin birliğini koruyamayacağını ve hükümetin çökeceğini biliyor” ifadelerini kullandı.

Yaz tatilinin sona ermesinin ardından 2 Eylül'de kuvvetlerin yeniden yapılandırılması ve yedek kuvvetlerin seferber edilmesi, askeri harekâta tamamen hazır olduklarının bir kanıtı olarak değerlendiriliyor.

Resmi İsrail Yayın Kurumu (Kan ordunun, Gazze şehrinin işgaline zemin hazırlamak amacıyla “Gideon 2” planını uygulamaya başladığını ve bu plan kapsamında şehrin kuzey ve güneyindeki Zeytun ve Cibaliye mahallelerinde askeri faaliyetlerini genişlettiğini duyurdu.