Rüstem Mahmud
Beklentilerin aksine, İran-İsrail savaşı sona erer ermez İran'ın Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ne (IKBY) yönelik bir dizi güvenlik ve siyasi baskısı başladı. İran medyası, bölgedeki sivil yerleşim yerlerine yönelik saldırıları “İsrail Mossad'ının karargahını hedef alan saldırılar” olarak nitelendirmeye başladı. Bu arada, İran'a yakın Irak Koordinasyon Çerçevesi Güçleri, Irak hükümetini IKBY çalışanlarının maaşlarını kesmeye zorladı. Bölgedeki petrol sahalarına yönelik bir dizi istisnai saldırı başladı ve saldırıların mesajı ve kaynağı açıkça ortadaydı. Öte yandan İran'a yakın Irak medya ve siyaset platformları, federal hükümetin bölgeyle petrol ihracatı, maaş ödemeleri ve finansal düzenlemeler konusunda yapabileceği herhangi bir anlaşmayı reddederek, bölgeye karşı koordineli bir kışkırtma kampanyası başlattı. Tüm bunların, Tahran'ın “yenilgisi” sonrasında İran'a yakın Iraklı güçleri saran “yeniden prestij kazanma girişimi” dışında mantıklı bir açıklaması yok.
Bunlar, IKBY'nin söz konusu savaştaki açık siyasi ve lojistik duruşuna rağmen gerçekleşiyor. IKBY’nin siyasetçileri ve liderleri, savaş sırasında İran karşıtı herhangi bir davranışta bulunmadı, Haşdi Şabi Güçleri ve İran destekli Koordinasyon Çerçevesi Güçlerine karşı herhangi bir söylemde bulunmadı. Dahası IKBY, İran'ın kendisinden bile “övgü” aldı. Ancak tüm bunların, Irak'ta İran'ın müttefikleri ile karşıtları arasındaki büyük rekabet bağlamında hiçbir önemi yok gibi görünüyor. İran’a sadık olanlar yenilgiyi ve nüfuzunun gerilediğini inkâr etmeye çalışırken, IKBY liderliğindeki muhalifler bu gerilemenin etkilerinden faydalanmayı hedefliyor.
İsrail'in İran'ın bölgesel kanatlarını kırması ve ardından İran'a karşı son savaşı, Iraklı güçlerin görünür sessizliği ve boyun eğişi altında gerçekleşti
Bu durum, DEAŞ'a karşı savaşın sona ermesinden bu yana, son on yıldır İran'a yakın/ilişkili merkezi Irak Şii güçleri ile IKBY arasındaki ilişkiyi şekillendiren ve meşgul eden dört önemli sorundan sonra yaşanıyor. Tüm bu konularda, bahsi geçen güçler İran'ın çıkarlarını, stratejik vizyonunu ve nüfuzunu, IKBY ile kendilerini buluşturabilecek herhangi bir “yüksek ulusal çıkar”ın önüne koydu. İran'ın Irak'taki emellerinden ve muazzam gücünden sürekli olarak faydalandı.
Bu güçler IKBYnin petrol ve doğal gaz sektörlerinde, özellikle de doğal gaz sektöründe kalkınma ve bağımsızlık girişimlerini tamamen engellediler. Hatta bölgedeki petrol sahalarına karşı sürekli askeri operasyonlar düzenleyecek ve Irak devlet kurumlarının tamamını ve meşruiyetini kullanarak bölgenin petrol ihraç etmesini engelleyecek kadar ileri gittiler. Tüm bunlar, İran'ın yaptırımlar altında en önemli döviz kaynağı haline gelen Irak ekonomisi ve doğal gaz ihracatı üzerindeki “hegemonyasını” sürdürmesine hizmet etti. Bu güçler ayrıca, İran'ın bölgenin kendisine “asi bir komşu” haline gelmesini engellemek için onu “sürekli siyasi kaygı” içinde tutma arzusuna uygun olarak, çeşitli Irak hükümetlerinin bölgeye yönelik seçim vaatlerini, yazılı olanlar da dahil, yerine getirmesini engellediler.

Bu iki meselenin yanı sıra bu güçler, Kürt güçleri arasında siyasi kargaşa ve çatışma yaratmak için mümkün olan en geniş alanı oluşturmaya çalıştılar; bölgedeki sorunları çözmek için bir çatışmanın gerektiği izlenimi vermek amacıyla, biriyle diğerinin aleyhine yakınlaştılar. Bunu, Kürt güçlerini İran'dan yardım istemeye ve İran'ın kendi içindeki genel stratejisine boyun eğmeye zorlamak için yaptılar. Ayrıca, bölgeye ABD'nin Irak'taki askeri varlığı konusunda şantaj yapmaya çalıştılar. Yine ve her zaman olduğu gibi, İran'ın çevresindeki ABD varlığından kurtulma emelleri için bölgeyi suçlayıp, onu ABD himayesinden çıkarma konusunda mümkün olan her şeyi yapmaya çalışmakla tehdit ettiler.
İsrail'in İran'ın bölgesel kanatlarını kırması ve ardından İran'a karşı son savaşı, yıllardır “taşkın bir kahramanlık” ve destansı savaşlara karşı “erkeksi” bir coşku iddiasında bulunan bir üstünlük söylemi pompalayan Iraklı güçlerin görünür sessizliği ve boyun eğişi altında gerçekleşti. Bu savaştan sonra söz konusu güçlerin iddia ettikleri gibi olmadıkları, siyasi ve ekonomik gelecekleri için oldukça endişeli, dış dayatmaların üstesinden gelme gücünden, güç dengesinde kayda değer bir askeri ve lojistik yetenekten yoksun oldukları ortaya çıktı.Şarku’l Avsat’ın al Majalla’dan aktardığı analize göre bu anlamda, bu güçler mekanik bir şekilde hareket ederek Irak hükümetine, egemen oldukları Irak siyasi alanına ve daha geniş bölgesel denklemdeki konumlarına karşı “prestijlerini yeniden kazanmaya” çalışıyorlar. Ancak, her şeyden önce, kendileri ve daha önce örtülü olan iddiaların gerçekliğinin farkına varan “sadık” yerel Irak toplumları nezdinde prestijlerini geri kazanmalılar.
İran’ın nüfuzu aşınıyor ve dağılıyor; en rahat “oyun alanı” olan Irak'ta artık diğer tüm araçlarını kaybetmiş olması ve açık şiddetten başka bir şekilde karşılık verememesi de bunu kanıtlıyor
Bunu başarma yolunda İran, IKBY’i hedeflerine en düşük ve en hızlı maliyetle ulaşabilecek “işlevsel bir düşman” olarak görüyor. Sonuç olarak IKBY, Irak denkleminde yalnızca önyargılı siyasi ve ideolojik suçlamalarla dolu bir cephaneliği kuşanmış, hem siyasi alanda hem de sahada aynı şekilde karşılık verme yeteneğinden yoksun bir “azınlık” konumunda.

Ancak, İran'ın en rahat “oyun alanı” olan Irak'ta, diğer tüm araçlarını kaybetmiş olması nedeniyle artık açık şiddet dışında bir yanıt verememesi, İran'ın etkisinin giderek azaldığını ve parçalandığını kanıtlamaktadır. Ayrıca, bölgede yarattığı kutuplaşmanın, en azından siyasi düzeyde, onu daha da radikal bir bölünmeye iteceğini ve ardından İran'a karşı olan güçlerle, özellikle Sadr hareketi gibi “Şii” gruplar olmak üzere çok sayıda İran karşıtı güçlerle mutlak siyasi ittifaklara iteceğini de fark etmiyorlar. Keza böyle bir davranışta bulunmanın bir “bahar yolculuğu” olmadığını, bunun, ilkelere ve dengeye bağlı olanların ateşini yeniden körükleyebileceğini anlamıyorlar. Bu hataları, geçmiş olaylarda belirli bir sınırı aşan diğer grupların "hatalarından" daha az maliyetli olmayabilir.
*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli al Majalla dergisinden çevrilmiştir.