Kremlin'den Trump'a yanıt: Rusya bir ayıdır, kâğıttan kaplan değilhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/5189847-kremlinden-trumpa-yan%C4%B1t-rusya-bir-ay%C4%B1d%C4%B1r-k%C3%A2%C4%9F%C4%B1ttan-kaplan-de%C4%9Fil
Kremlin'den Trump'a yanıt: Rusya bir ayıdır, kâğıttan kaplan değil
Kremlin'den Trump'a yanıt: Rusya bir ayıdır, kâğıttan kaplan değil(foto altı) Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov (DPA)
Kremlin bugün, ABD Başkanı Donald Trump'ın Rusya'yı ‘kâğıttan kaplan’ olarak nitelendirdiği açıklamasını reddetti ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Ukrayna krizini çözme çabalarını takdir ettiğini vurguladı.
Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Rusya'nın kaplan değil ayı olduğunu ve ‘kâğıt ayı diye bir şeyin olmadığını’ söyledi. Peskov, bir radyo röportajında Trump'ın açıklamalarına yanıt vererek, Rus ordusunun Ukrayna'da ilerlediğini ve cephedeki dinamiklerin açık olduğunu ifade etti. Şarku’l Avsat’ın Reuters'tan aktardığına göre Peskov, Rus ekonomisinin istikrarının garanti altında olduğunu bildirdi.
Kremlin dün, Ukrayna'daki saldırıya devam etmekten başka bir seçenek olmadığını belirterek, Washington ile Moskova arasındaki yakınlaşmanın sonuçlarını ‘neredeyse yok’ olarak değerlendirdi.
Peskov bugün, Rusya ile ABD arasındaki ilişkilerin normale dönmesinin ‘istenen hızdan çok daha yavaş’ ilerlediğini söyledi.
Kremlin'in ikili ilişkilerde ‘endişe verici faktörleri’ ortadan kaldırmak için hızlı bir şekilde çalışmak istediğini belirten Peskov, iş birliğinin her iki ülkenin çıkarlarına hizmet edebileceği birçok alana işaret etti.
Trump dün yaptığı açıklamada, Ukrayna'nın Rusya'nın ele geçirdiği tüm toprakları geri alabileceğine inandığını ve Moskova'nın ‘önemli’ ekonomik sorunlarla karşı karşıya olduğu göz önüne alındığında Kiev'in şimdi harekete geçmesi gerektiğini söyledi. Trump’ın bu açıklamaları, Ukrayna lehine şaşırtıcı ve dikkat çekici bir söylem değişikliğini temsil ediyor.
Çin, konvansiyonel askeri kuvvetlerinin ve nükleer cephaneliğinin inşasını hızlandırdı (AFP)
Refik Huri
Rebecca Lessner ve Mira Rapp-Hooper'ın “Yaratılışta Yokluk” başlıklı makalelerinde belirttikleri gibi, Başkan Donald Trump 2029'da Beyaz Saray'dan ayrıldığında ABD “tekrar harika” olmayacak. Keza ondan sonraki hiçbir başkanın ondan öncesine dönmesi kolay olmayacak, çünkü dört yıl içinde ittifaklarda, çok taraflı örgütlerde ve uluslararası anlaşmalarda dönüşümler yaşanmış olacak.
Bu başlık, Dean Acheson'ın “Yaratılışta Var Olmak” adlı anı kitabının başlığının tam aksi. Kitabın başlığı ise, İspanya Kralı Bilge Alfonso'nun “Yaratılışta hazır olsaydım, evren için daha iyi bir düzen konusunda bazı fikirler verebilirdim” sözünden alıntılanmış. Trump'ın yaptıkları, sanki konuşmayı bırakmaktan korkuyormuş gibi, televizyonların spot ışıkları altında amatörce siyaset yapmak. Bu, yönetimin ve ABD'nin İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra kurduğu ve Dışişleri Bakanı Marco Rubio'nun “ihmal değil, bize karşı kullanılan bir silah” olarak tanımladığı liberal dünya düzeninin dışında bir siyaset.
Elçiler, dost ve zengin iş adamları. Hiçbir deneyimi olmayan Steve Witkoff, Rusya, Ukrayna, İsrail, Gazze ve Arap arabulucular arasındaki oyunu yönetiyor. Türkiye Büyükelçisi ve Suriye ve Lübnan Özel Temsilcisi Tom Barrack, bilmediği şeyler hakkında gevezelik ediyor. Bishara Bahbah, rehine meselesinde Hamas ile arabuluculuk yapıyor.
Ulusal güvenlik danışmanı ve uzmanların yokluğunda Trump, Gazze'deki “ertesi gün” ile ilgili düzenlemelerde eski İngiltere başbakanı Tony Blair ve damadı Jared Kushner'a güveniyor. En favori oyun ise Dünya Ticaret Örgütü'nün tüm düzenlemelerine rağmen, en büyük ticaret savaşında gümrük tarifeleri uygulamak. Bu gümrük tarifeleri, düşmanlardan çok müttefikleri ve dostları hedef alıyor. Ekonomi alanında Nobel ödüllü Paul Krugman'ın “Amerikalıların yüzde 80'inden fazlasına karşı bir sınıf savaşı” olarak gördüğü ticaret savaşı söz konusu. Krugman’a göre servet, fakirlerden zenginlere aktarılıyor. Gümrük tarifeleri görünüşte yabancıları hedef alıyor, ancak Amerikalılar arasındaki gelir dağılımı üzerinde önemli bir etkiye sahip.
Trump'ın, Alaska zirvesinde kendisini aldatan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Şanghay İşbirliği Örgütü zirvesinde Çin ile stratejik ortaklığı güçlendirmesini gördükten, Başkan Şi Cinping'in Hindistan Başbakanı Narendra Modi'ye “Ejderha ile filin birlikte dans etme zamanı geldi” dediğini duyduktan sonra, “Rusya ve Hindistan'ı Çin'e kaptırdık” demesi hiç de önemsiz değil. Hindistan'a uygulanan fahiş gümrük tarifeleri, ABD'nin Yeni Delhi ile 25 yıllık iyi ilişkilerini mahvetti. Rusya, Çin ve Hindistan arasında üçlü bir ittifak olasılığı, Trump'ı ABD'ye karşı “komplo”dan bahsetmeye itti.
Trump'ın ABD ve Çin arasındaki çekişme, rekabet, iş birliği ve yüzleşme için planlananları başarması zor. Çevreleme stratejisinin, Sovyetler Birliği'ne kıyasla Çin'e karşı uygulanması çok daha zor. Keza Jennifer Lind ve Daryl Press'in Foreign Affairs dergisinde yazdığı gibi “avantaj stratejisi”nin uygulanması da.
Stratejinin arkasındaki mantık, Çin'in ABD için birincil jeopolitik ve büyük jeoekonomik meydan okumayı oluşturduğudur. Washington'un kaynakları ise sınırlı ve bölgelerini yönetmek için dünya çapındaki müttefiklerine güvenmek zorunda. Çin ile mücadele için Asya'ya odaklanma konusunda kendisini bağlayan bir şey olmamalı, zira ABD'nin ulusal borcu, 29 trilyon dolara ulaştı, yani neredeyse gayri safi milli gelirine eşit.
Ekonomide ABD ile neredeyse aynı seviyede olan ve teknolojik liderlik konumuna ulaşan Çin’in, Komünist Devrimin zaferinin arifesinde, İkinci Dünya Savaşı sırasında uğradığı Japon işgaline karşı zaferin 80. yıldönümünde düzenlediği göz kamaştırıcı askeri geçit töreninde sergilenenler, dünyayı Çin zamanının geldiğine ikna etti. Şi'nin ve ondan öncekilerin akıl hocası olan reformist lider Deng Şiaoping'in meşhur tavsiyesi şudur: “Gücünü sakla ve zamanını bekle.”
Çin'in konvansiyonel askeri kuvvetlerini ve nükleer cephaneliğini hızla inşa etmesinden sonra, Şi'ye göre bu zaman geldi. Yeni bir Çin belgesine göre hedef, 1949'da Mao Zedong önderliğindeki devrimin zaferinin yüzüncü yılı olan “2049 yılına kadar dünya standartlarında bir ordu oluşturmak.” Herhangi bir ordu değil, “askeri rekabetin merkezi sahnesini işgal edebilecek ve akıllı savaş ve yapay zeka çağında en yüksek küresel standartlara ulaşarak ön saflarda kalabilecek” bir ordu.
Washington'a göre, bu meydan okumanın üstesinden gelmek için Hint ve Pasifik Okyanuslarındaki rolü, Avrupa ve Ortadoğu'daki yükleri hafifletmeyi gerektiriyor. Avrupa, NATO'nun 50 trilyon dolarlık gelirine kıyasla 2 trilyon dolarlık geliriyle Rusya ile rekabet edebilecek kapasitede. Ancak NATO Genel Sekreteri Mark Rutte'ye göre Rusya, NATO ülkelerinden dört kat daha fazla mühimmat üretiyor. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre İsrail, Türkiye, Mısır ve Suudi Arabistan da Ortadoğu'daki çatışmaları yönetme kapasitesine sahip. Trump yönetimi “Küresel Güney”deki politikalarla veya orada nüfuz arayışıyla hiçbir biçimde ilgilenmiyor.
Ancak bu gerçekçi değil. Avrupa, Amerikan nükleer şemsiyesi, Washington'un Rusya'ya karşı oynadığı rol ve Rus savaşına karşı Ukrayna'ya verdiği destek olmadan yapamaz. Ortadoğu, krizlerini ve çatışmalarını Amerikan rolü olmadan yönetemez. Nitekim ABD, Ortadoğu'daki yüklerini hafifletmeye çalıştığı her seferinde, bu yükler Washington’a kadar onu takip ediyor. Dahası Gazze, Lübnan, Suriye ve hatta Doha'daki Hamas liderlerini öldürmek amacıyla Katar'ı acımasızca bombalayan İsrail'in, kendisini korumak için Amerikan gücüne ihtiyacı var. Küresel Güney’e gelince, ona karşı kayıtsızlık büyük bir stratejik ve jeopolitik hatadır, çünkü Çin, Rusya ve Hindistan kriz ve çözüm masalarında kartlarını en iyi oynayabilen ülkelerdir.
Birkaç yıl önce Suzanne Chirac, Çin'i “kırılgan bir süper güç” olarak tanımlamıştı ve Pekin de hep “Biz bir süper güç değiliz, Küresel Güney'in bir parçasıyız” diyordu. Ancak Washington, Çin'in kırılgan bir süper güç olmaktan çok uzak olduğunu ve ABD'nin kendisinin “haydut süper güç” rolünü üstlendikten sonra kırılgan bir süper güç olmaya aday olduğunu biliyor.
İsrail'in sahadaki baskısı ve muhalif gruplar... Hamas sahada ne hale geldi?https://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/5189816-i%CC%87srailin-sahadaki-bask%C4%B1s%C4%B1-ve-muhalif-gruplar-hamas-sahada-ne-hale-geldi
İsrail'in sahadaki baskısı ve muhalif gruplar... Hamas sahada ne hale geldi?
Gazze şehrindeki bombardımanlardan kaçan yerinden edilmiş insanlar, 23 Eylül 2025 (Reuters)
İsrail'in savaşı Gazze Şeridi'ni tahrip eden tek şey değil; çünkü artan askeri operasyonlar sırasında ortaya çıkan yeni silahlı gruplar arasında şiddetli çatışmalar yaşanıyor. Bu durum, Hamas'ın bölgedeki statüsü ve kısmen de olsa halen kontrolü elinde tutup tutmadığı konusunda soru işaretleri yaratıyor.
Gözlemciler, hareketin yaklaşımında ‘çete’ taktiklerinin hâkim hale geldiğini söylüyorlar. Bu taktikler, hem İsrail'le hem de sahneye çıkan ve Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerinde sabotaj eylemleri gerçekleştiren ve halkı terörize eden silahlı gruplarla yüzleşmede kullanılıyor.
Bazıları bunu Hamas'ın sahadaki gücünün azalması ve popülaritesinin daha da düşmesi olarak görüyor; nüfusun çoğunluğu artık Hamas'ı maruz kaldıkları ölüm, yıkım, yerinden edilme ve açlıktan sorumlu tutuyor.
Ancak Hamas içindeki kaynaklar, İsrail'in hareketin sadece liderlerini değil, yerel yetkilileri, polis memurlarını ve diğer isimleri de yoğun bir şekilde takip etmesi nedeniyle bu durumun normal olduğunu düşünüyor.
Gazze şehrindeki eş-Şati Mülteci Kampı’na İsrail'in düzenlediği saldırıların yol açtığı yıkımı inceleyen Filistinliler, 23 Eylül 2025 (Reuters)
Şarku’l Avsat'a konuşan kaynaklar, hareketin savaş sona erdikten sonra, Gazze Şeridi'nde herhangi bir anlaşma sağlanana kadar, yönetim organı kurulana dek kontrolü yeniden ele geçirme yeteneğine sahip olduğunu doğruladı.
Kaynaklar, hareketin ‘gerçek bir parçalanma’ yaşadığına inanmıyor, ancak devam eden suikastlar ve askeri operasyonlar arasında, bazı konuların yönetimiyle ilgili, özünden çok biçimsel sorunlara işaret ediyorlar.
Silahlı gruplar arasındaki anlaşmazlıklar
Diğer yandan farklı silahlı gruplar arasında kamuoyuna yansıyan anlaşmazlıklar ortaya çıkmaya başladı. Bunlar arasında, ‘Halk Güçleri’ olarak bilinen grupların lideri Yaser Ebu Şebab, Facebook sayfasında yayınladığı bir açıklamada, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta faaliyet gösteren bir silahlı grubun kurulduğunu duyuran eski Filistinli güvenlik görevlisi Husam el-Astal ile herhangi bir bağlantısı olduğunu reddetti.
Ayrıca, Gazze şehrinin doğu mahallelerinde, özellikle Şucaiyye'de benzer bir grup kurmadan önce El Fetih'te aktif olan Gazzeli üç kişiyle herhangi bir bağlantısı olduğunu da reddetti.
Daha sonra sildiği açıklamasında Ebu Şebab, bu kişilerle liderliğini yaptığı Halk Güçleri arasında idari veya örgütsel bir bağlantı olmadığını söyledi. Gazze'deki vatandaşları sindirmek için bu grupların yaptığı eylemleri reddettiğini vurguladı.
İki gün sonra Ebu Şebab, grubunu kurma amacının Filistinlilere yönelik adaletsizliği ve terörizmi sona erdirmek olduğunu belirten başka bir açıklama yayınladı; sivillere yönelik her türlü saldırıyı kınadı ve bu saldırılarla hiçbir bağlantısı olmadığını ifade etti.
Ebu Şebab'ın açıklamaları, el-Astal'ın Times of Israel gazetesine yaptığı ve Ebu Şebab ile sürekli koordinasyon ve iletişim halinde olduğunu söylediği açıklamaların ardından geldi.
Şarku’l Avsat’ın görgü tanıklarından aktardığına göre bu açıklamalar, Han Yunus'ta el-Astal ve Gazze'de Rami Halas liderliğindeki diğer grupların Filistinli sivillerin barınaklarını ve evlerini hedef alan bir dizi operasyon düzenlemesinden sonra geldi. Bu operasyonlar arasında, Gazze şehrinde bir grup sağlık görevlisinin gözaltına alınması, sorgulanması ve araçlarına el konulması da vardı. Bu kişiler, haftalardır İsrail ordusunun operasyonlarının sürdüğü şehrin kuzeyindeki Şeyh Rıdvan mahallesinde kimlik belgeleri ve paralarına el konulduktan sonra serbest bırakıldılar.
Bu gruplar, en-Nasr mahallesinde ve Şifa Tıp Kompleksi çevresinde silahlı operasyonlar düzenledi, vatandaşların mallarını yaktı, birkaç gün önce Baptist Hastanesi’ne saldırdı ve Hamas üyesi olduğu düşünülen bir vatandaşı kaçırmaya teşebbüs etti.
Aileleri onları reddetti, Hamas pusu kurdu
Söz konusu silahlı kişilerin eylemleri, ailelerinin onları reddetmesine neden oldu. El-Astal ve Halas aileleri, İsrail işgaliyle herhangi bir iş birliğini reddettiklerini doğruladılar.
Şarku’l Avsat’a konuşan saha kaynakları, Hamas güvenlik güçlerinin Gazze şehrinde, Gazze Şeridi’nin orta kesiminde ve güneyinde düzenlenen pusularda Ebu Şebab, el-Astal, Halas ve diğer isimlerin liderliğindeki silahlı gruplar için çalışan bir grup kişiyi öldürdüğünü açıkladı.
Gazze'nin kuzeyinden yerinden edilen aileler eşyalarıyla birlikte sahil yolunda yürüyorlar, 23 Eylül 2025 (AP)
Hamas, Gazze Şeridi'ndeki mahallelere ve şehirlere giren güçlerle hemen çatışmaya girmeden, bu unsurların istediklerini yapmalarına izin verdikten sonra, ya akrabaları aracılığıyla ya da İsrail güçlerinin varlığında güvenli olduğuna inandıkları bölgelerde kurdukları pusularla çeşitli şekillerde tuzağa düşürdü.
Geçtiğimiz hafta bir güvenlik gücü, iç güvenliği tehlikeye atan eylemlerde bulunduğu gerekçesiyle Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat Mülteci Kampı’nda Filistin Yönetimi’nin güvenlik görevlisini öldürdü. Ayrıca, Deyr el-Balah'ta iki kişiyi yakındaki bir yere çekerek öldürdü ve Han Yunus'ta dördüncü bir kişiyi vurdu.
Geçtiğimiz pazar akşamı Gazze şehrinde çekilen bir videoda, silahlı kişiler İsrail için çalıştıkları suçlamasıyla üç kişiyi öldürdü ve Ebu Şebab, Halas ve silahlı grupların diğer liderlerine tehditkâr bir mesaj gönderdi.
Sahadaki durum
İsrail güçleri Gazze şehrindeki operasyonlarını yoğunlaştırıyor. Kara kuvvetlerinin, şehrin batısındaki eş-Şati Mülteci Kampı’nın kuzeyinde ve en-Nasr mahallesinde ilerlediği, aynı zamanda Şeyh Rıdvan mahallesi ve el-Cela Caddesi'ndeki bazı bölgelere girdiği görüldü.
Gazze şehrinin kuzey bölgelerine keskin nişancılar konuşlandırıldı. Keskin nişancılar, er-Rimal mahallesi ile Şifa Tıp Kompleksi çevresine ateş açarken, İsrail kara kuvvetlerinin şehrin güneyindeki Tel el-Heva mahallesinde ilerlediği ve bu bölgelerdeki operasyonların bir parçası olarak bazı bölgelerden geri çekildiği gözlemlendi.
Ürdün Silahlı Kuvvetleri, İsrail operasyonları nedeniyle Tel el-Heva mahallesindeki Ürdün sahra hastanesini tahliye etti ve faaliyetlerini geçici olarak Han Yunus'taki el-Mevasi’ye taşıdı.
Gazze şehrinde İsrail ateşiyle öldürülen iki çocuğun cenazelerini taşıyan Filistinliler, 23 Eylül 2025 (Reuters)
İsrail güçleri ayrıca, Baptist Hastanesi'nden birkaç metre uzaklıktaki Filistin Meydanı'na doğru operasyonlarını derinleştirmeye çalışıyor. Ancak, henüz karadan bir ilerleme kaydedemeden, bölgeyi ateşle etkili bir şekilde kontrol altında tutuyorlar.
İsrail güçleri, Gazze şehrinin çeşitli bölgelerinde onlarca ev ve konut binasını bombaladı, Gazze Şeridi’nin çeşitli bölgelerinde saldırılar düzenledi ve dün şafak vaktinden öğlene kadar 30'dan fazla Filistinliyi öldürdü.
Gazze Şeridi’ndeki Sağlık Bakanlığı, pazartesi öğlen ile dün öğlen arasındaki 24 saatte Gazze Şeridi hastanelerinde 38 vefat ve 190 yeni yaralının kaydedildiğini bildirdi. Böylece 7 Ekim 2023'ten bu yana toplam vefat sayısı 65 bin 382’ye, yaralı sayısı ise 166 bin 985'e ulaştı.
Aynı dönemde yardım bekleyen üç Filistinli öldürüldü ve 15 kişi yaralandı. Böylece, ABD yardım merkezlerinin açılmasının ardından mayıs sonundan bu yana hayatını kaybedenlerin sayısı 2 bin 526'ya, yaralı sayısı ise 18 bin 511'e ulaştı.
İsrail'in sahadaki baskısı ve muhalif gruplar... Hamas sahada ne hale geldi?https://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/5189813-i%CC%87srailin-sahadaki-bask%C4%B1s%C4%B1-ve-muhalif-gruplar-hamas-sahada-ne-hale-geldi
İsrail'in sahadaki baskısı ve muhalif gruplar... Hamas sahada ne hale geldi?
Gazze şehrindeki bombardımanlardan kaçan yerinden edilmiş insanlar, 23 Eylül 2025 (Reuters)
İsrail'in savaşı Gazze Şeridi'ni tahrip eden tek şey değil; çünkü artan askeri operasyonlar sırasında ortaya çıkan yeni silahlı gruplar arasında şiddetli çatışmalar yaşanıyor. Bu durum, Hamas'ın bölgedeki statüsü ve kısmen de olsa halen kontrolü elinde tutup tutmadığı konusunda soru işaretleri yaratıyor.
Gözlemciler, hareketin yaklaşımında ‘çete’ taktiklerinin hâkim hale geldiğini söylüyorlar. Bu taktikler, hem İsrail'le hem de sahneye çıkan ve Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerinde sabotaj eylemleri gerçekleştiren ve halkı terörize eden silahlı gruplarla yüzleşmede kullanılıyor.
Bazıları bunu Hamas'ın sahadaki gücünün azalması ve popülaritesinin daha da düşmesi olarak görüyor; nüfusun çoğunluğu artık Hamas'ı maruz kaldıkları ölüm, yıkım, yerinden edilme ve açlıktan sorumlu tutuyor.
Ancak Hamas içindeki kaynaklar, İsrail'in hareketin sadece liderlerini değil, yerel yetkilileri, polis memurlarını ve diğer isimleri de yoğun bir şekilde takip etmesi nedeniyle bu durumun normal olduğunu düşünüyor.
Gazze şehrindeki eş-Şati Mülteci Kampı’na İsrail'in düzenlediği saldırıların yol açtığı yıkımı inceleyen Filistinliler, 23 Eylül 2025 (Reuters)
Şarku’l Avsat'a konuşan kaynaklar, hareketin savaş sona erdikten sonra, Gazze Şeridi'nde herhangi bir anlaşma sağlanana kadar, yönetim organı kurulana dek kontrolü yeniden ele geçirme yeteneğine sahip olduğunu doğruladı.
Kaynaklar, hareketin ‘gerçek bir parçalanma’ yaşadığına inanmıyor, ancak devam eden suikastlar ve askeri operasyonlar arasında, bazı konuların yönetimiyle ilgili, özünden çok biçimsel sorunlara işaret ediyorlar.
Silahlı gruplar arasındaki anlaşmazlıklar
Diğer yandan farklı silahlı gruplar arasında kamuoyuna yansıyan anlaşmazlıklar ortaya çıkmaya başladı. Bunlar arasında, ‘Halk Güçleri’ olarak bilinen grupların lideri Yaser Ebu Şebab, Facebook sayfasında yayınladığı bir açıklamada, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta faaliyet gösteren bir silahlı grubun kurulduğunu duyuran eski Filistinli güvenlik görevlisi Husam el-Astal ile herhangi bir bağlantısı olduğunu reddetti.
Ayrıca, Gazze şehrinin doğu mahallelerinde, özellikle Şucaiyye'de benzer bir grup kurmadan önce El Fetih'te aktif olan Gazzeli üç kişiyle herhangi bir bağlantısı olduğunu da reddetti.
Daha sonra sildiği açıklamasında Ebu Şebab, bu kişilerle liderliğini yaptığı Halk Güçleri arasında idari veya örgütsel bir bağlantı olmadığını söyledi. Gazze'deki vatandaşları sindirmek için bu grupların yaptığı eylemleri reddettiğini vurguladı.
İki gün sonra Ebu Şebab, grubunu kurma amacının Filistinlilere yönelik adaletsizliği ve terörizmi sona erdirmek olduğunu belirten başka bir açıklama yayınladı; sivillere yönelik her türlü saldırıyı kınadı ve bu saldırılarla hiçbir bağlantısı olmadığını ifade etti.
Ebu Şebab'ın açıklamaları, el-Astal'ın Times of Israel gazetesine yaptığı ve Ebu Şebab ile sürekli koordinasyon ve iletişim halinde olduğunu söylediği açıklamaların ardından geldi.
Şarku’l Avsat’ın görgü tanıklarından aktardığına göre bu açıklamalar, Han Yunus'ta el-Astal ve Gazze'de Rami Halas liderliğindeki diğer grupların Filistinli sivillerin barınaklarını ve evlerini hedef alan bir dizi operasyon düzenlemesinden sonra geldi. Bu operasyonlar arasında, Gazze şehrinde bir grup sağlık görevlisinin gözaltına alınması, sorgulanması ve araçlarına el konulması da vardı. Bu kişiler, haftalardır İsrail ordusunun operasyonlarının sürdüğü şehrin kuzeyindeki Şeyh Rıdvan mahallesinde kimlik belgeleri ve paralarına el konulduktan sonra serbest bırakıldılar.
Bu gruplar, en-Nasr mahallesinde ve Şifa Tıp Kompleksi çevresinde silahlı operasyonlar düzenledi, vatandaşların mallarını yaktı, birkaç gün önce Baptist Hastanesi’ne saldırdı ve Hamas üyesi olduğu düşünülen bir vatandaşı kaçırmaya teşebbüs etti.
Aileleri onları reddetti, Hamas pusu kurdu
Söz konusu silahlı kişilerin eylemleri, ailelerinin onları reddetmesine neden oldu. El-Astal ve Halas aileleri, İsrail işgaliyle herhangi bir iş birliğini reddettiklerini doğruladılar.
Şarku’l Avsat’a konuşan saha kaynakları, Hamas güvenlik güçlerinin Gazze şehrinde, Gazze Şeridi’nin orta kesiminde ve güneyinde düzenlenen pusularda Ebu Şebab, el-Astal, Halas ve diğer isimlerin liderliğindeki silahlı gruplar için çalışan bir grup kişiyi öldürdüğünü açıkladı.
Gazze'nin kuzeyinden yerinden edilen aileler eşyalarıyla birlikte sahil yolunda yürüyorlar, 23 Eylül 2025 (AP)
Hamas, Gazze Şeridi'ndeki mahallelere ve şehirlere giren güçlerle hemen çatışmaya girmeden, bu unsurların istediklerini yapmalarına izin verdikten sonra, ya akrabaları aracılığıyla ya da İsrail güçlerinin varlığında güvenli olduğuna inandıkları bölgelerde kurdukları pusularla çeşitli şekillerde tuzağa düşürdü.
Geçtiğimiz hafta bir güvenlik gücü, iç güvenliği tehlikeye atan eylemlerde bulunduğu gerekçesiyle Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat Mülteci Kampı’nda Filistin Yönetimi’nin güvenlik görevlisini öldürdü. Ayrıca, Deyr el-Balah'ta iki kişiyi yakındaki bir yere çekerek öldürdü ve Han Yunus'ta dördüncü bir kişiyi vurdu.
Geçtiğimiz pazar akşamı Gazze şehrinde çekilen bir videoda, silahlı kişiler İsrail için çalıştıkları suçlamasıyla üç kişiyi öldürdü ve Ebu Şebab, Halas ve silahlı grupların diğer liderlerine tehditkâr bir mesaj gönderdi.
Sahadaki durum
İsrail güçleri Gazze şehrindeki operasyonlarını yoğunlaştırıyor. Kara kuvvetlerinin, şehrin batısındaki eş-Şati Mülteci Kampı’nın kuzeyinde ve en-Nasr mahallesinde ilerlediği, aynı zamanda Şeyh Rıdvan mahallesi ve el-Cela Caddesi'ndeki bazı bölgelere girdiği görüldü.
Gazze şehrinin kuzey bölgelerine keskin nişancılar konuşlandırıldı. Keskin nişancılar, er-Rimal mahallesi ile Şifa Tıp Kompleksi çevresine ateş açarken, İsrail kara kuvvetlerinin şehrin güneyindeki Tel el-Heva mahallesinde ilerlediği ve bu bölgelerdeki operasyonların bir parçası olarak bazı bölgelerden geri çekildiği gözlemlendi.
Ürdün Silahlı Kuvvetleri, İsrail operasyonları nedeniyle Tel el-Heva mahallesindeki Ürdün sahra hastanesini tahliye etti ve faaliyetlerini geçici olarak Han Yunus'taki el-Mevasi’ye taşıdı.
Gazze şehrinde İsrail ateşiyle öldürülen iki çocuğun cenazelerini taşıyan Filistinliler, 23 Eylül 2025 (Reuters)
İsrail güçleri ayrıca, Baptist Hastanesi'nden birkaç metre uzaklıktaki Filistin Meydanı'na doğru operasyonlarını derinleştirmeye çalışıyor. Ancak, henüz karadan bir ilerleme kaydedemeden, bölgeyi ateşle etkili bir şekilde kontrol altında tutuyorlar.
İsrail güçleri, Gazze şehrinin çeşitli bölgelerinde onlarca ev ve konut binasını bombaladı, Gazze Şeridi’nin çeşitli bölgelerinde saldırılar düzenledi ve dün şafak vaktinden öğlene kadar 30'dan fazla Filistinliyi öldürdü.
Gazze Şeridi’ndeki Sağlık Bakanlığı, pazartesi öğlen ile dün öğlen arasındaki 24 saatte Gazze Şeridi hastanelerinde 38 vefat ve 190 yeni yaralının kaydedildiğini bildirdi. Böylece 7 Ekim 2023'ten bu yana toplam vefat sayısı 65 bin 382’ye, yaralı sayısı ise 166 bin 985'e ulaştı.
Aynı dönemde yardım bekleyen üç Filistinli öldürüldü ve 15 kişi yaralandı. Böylece, ABD yardım merkezlerinin açılmasının ardından mayıs sonundan bu yana hayatını kaybedenlerin sayısı 2 bin 526'ya, yaralı sayısı ise 18 bin 511'e ulaştı.
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة