Devrim Muhafızları Başkomutanı Muhammed Pakpur, İran parlamentosundaki Ulusal Güvenlik ve Dış Politika Komitesi üyelerine, "12 Gün Savaşı"nın sonuçları hakkında bilgi verdi ve güçlerinin olası bir tehdide yanıt vermek üzere en üst düzeyde hazırlık ve teyakkuzda olduğunu belirtti.
Komite sözcüsü Milletvekili İbrahim Rızai, Pakpur ve İslam Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) İstihbarat Teşkilatı Başkanı Tuğgeneral Mecid Hatemi'nin parlamento komitesiyle kapalı bir toplantı gerçekleştirdiğini bildirdi. Toplantıda, haziran ayında İsrail ile yaşanan 12 günlük savaşın ardından ülkenin güvenlik durumu, mevcut bölgesel durum ve olası tehditler ele alındı.
Pakpur, savaşın sonucunun DMO'nun hazırlık düzeyini benzeri görülmemiş seviyelere taşıdığını belirtti. Rızai, Tahran merkezli Hemşehri gazetesine yaptığı açıklamada, Pakpur'un son birkaç aydaki DMO faaliyetleri ve operasyonları hakkında ayrıntılı bir rapor sunduğunu ifade etti.
Pakpur, İran'ın İsrail'e füze müdahalesini "başarılı" olarak nitelendirerek, operasyonların "düşmanın yenilgiye uğratılması ve saldırgan rejime karşı intikam alınmasıyla sonuçlandığını" söyledi.
Rızai, Pakpur'un "(Devrim Muhafızları) birliklerinin herhangi bir tehdit veya düşmanca eyleme yanıt verme konusunda en üst düzeyde hazır olduğunu" söylediğini aktardı ve hazırlık seviyesinin "12 günlük savaş sırasındaki seviyenin çok üzerinde" olduğunu ve "şu anda savunma ve operasyonel gücünün zirvesinde" bulunduğunu belirtti.
Rızai'ye göre Devrim Muhafızları Ordusu İstihbarat Teşkilatı Başkanı, ülkenin güvenlik durumu hakkında, kurumunun güvenliği artırmak ve dış ve iç tehditlere karşı koymak için aldığı önlemleri de içeren ayrıntılı bir rapor sundu.
Rızai, komite üyelerinin parlamentonun Devrim Muhafızları Ordusu'nun misyonuna "tam desteğini" ve parlamentonun "İslam Muhafızları Ordusu'nun istikrar ve savunmayı güçlendirme çabalarını desteklemek için tüm yasal yetkilerini kullanacağını" vurguladıklarını açıkladı.
Ulusal Güvenlik Komitesi Başkanı Milletvekili İbrahim Azizi, ülkenin stratejik caydırıcılık kapasitesinin güçlendirilmesi çağrısında bulundu.
Hem Pakpur hem de Hatemi, Devrim Muhafızları'nın üst düzey komutanlarının karargahlarını hedef alan ani saldırılarla başlayan savaş sırasında göreve getirildi. Bu saldırılar, Genelkurmay Başkanı Muhammed Bakıri, DMO Komutanı Hüseyin Selami, Harekât Komutanı Gulam Ali Raşid, İstihbarat Şefi Muhammed Kazımi ve iki yardımcısının yanı sıra, General Emir Ali Hacızade de dahil olmak üzere Devrim Muhafızları füze birliği komutanları ve Devrim Muhafızları'nın dış operasyon kolu olan Kudüs Gücü'nün saha komutanlarının ölümüne yol açtı.
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre İsrail saldırıları, nükleer tesislerin yanı sıra İran'ın 31 vilayetinden 18'indeki Devrim Muhafızları füze üslerini ve radar sistemlerini hedef aldı. ABD ise savaşın son gününde saldırılara katıldı.
Yeni bir savaş olasılığı göz önüne alındığında, füze kabiliyetlerini yeniden canlandırmak Tahran için önceliktir; özellikle de füzeler Tahran'ın başlıca caydırıcı unsurlarından biri olduğundan. Katı yakıtlı füzeler, fırlatılmadan hemen önce doldurulması gereken sıvı yakıtlı füzelerden çok daha hızlı fırlatılabilir. Bu hız hayati önem taşır çünkü İsrail ile savaşta olduğu gibi, bir füzeyi fırlatmak ile fırlatma rampasında imha etmek arasındaki farkı belirleyebilir.
İran, Tahran'ın yakınlarında bulunan Hocir ve Parchin'de ve başkentin yaklaşık 350 kilometre kuzeydoğusundaki Şahrud'da katı yakıtlı füze üretim tesislerine sahiptir. Son savaştan önce bile tüm bu tesisler, iki ülke arasındaki gerginlik sırasında Ekim 2014'te İsrail tarafından hedef alınmıştı. Yeniden yapılanmanın hızlı temposu, Tahran'ın füze programına verdiği önemi yansıtmaktadır. Ancak İran'da bombalanan nükleer tesislerde aynı düzeyde yeniden yapılanma faaliyeti görülmedi.
Washington'daki Yahudi Ulusal Güvenlik İşleri Enstitüsü'nün (JINSA) tahminlerine göre, İran savaş sırasında İsrail'e 574 balistik füze fırlattı. JINSA'nın İsrail ordusuyla yakın bağları bulunuyor. Aynı araştırma merkezine göre, İran savaştan önceki iki çatışmada da 330 füze fırlatmıştı.
İsrail ordusu, İran'ın toplam füze cephaneliğinin yaklaşık 2 bin 500 füze olduğunu tahmin ediyor; bu da füzelerinin üçte birinden fazlasının bu dönemde fırlatıldığı anlamına geliyor.
İlgili bir gelişmede, İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) sözcüsü Ali Muhammed Naeyni, güçlerinin ve ülkenin İsrail tarafından "sürpriz" saldırılara maruz kaldığı iddialarını bir kez daha yalanladı.
Naeyni, "ne diplomasi, ne askeri manevralar, ne de caydırıcı güç gösterileri İsrail'i savaş açma kararından vazgeçiremez" dedi.
Naeyni, İran kamuoyuna seslenmek ve savaşın resmi anlatısını güçlendirmek amacıyla üst düzey güvenlik yetkilileriyle röportajlar yapma kampanyası kapsamında Channel One'da yayınlanan, DMO tarafından desteklenen "Savaşın Hikayesi" adlı bir podcaste konuştu.
Savaşın son gününe ve ateşkes ilan edilmeden önce iki tarafça gerçekleştirilen tartışmalı saldırılara işaret eden Naeyni, "İsrail, tıpkı ABD'nin nükleer tesisleri bombaladığı gibi, gücünü göstermek için boş binaları hedef alıyordu" dedi.
Cuma günü saat 04:00'te bir İHA saldırısı planlanmıştı. Savaşın ilk gecesinde birkaç üst düzey Devrim Muhafızı komutanının hayatını kaybetmesine rağmen, güçlerinin hızlı bir şekilde karşılık verdiğini açıkladı.
Yeni bir çatışma olasılığı hakkındaki soruya yanıt olarak Naeyni, "Bugünkü İsrail düşmanı, yeni bir savaş yürütecek kapasiteye ve hedeflere sahip değil" dedi. "Düşman (İsrail) teknolojik sorunlardan muzdarip ve şu anda savaş yürütecek kaynaklardan yoksun" diyerek, "Düşmanın sorunları sadece mühimmat eksikliğiyle sınırlı değil, aynı zamanda askeri teknolojisindeki yapısal kusura da uzanıyor" değerlendirmesinde bulundu.
İsrail'in "ülkeyi parçalamak ve rejimi devirmek amacıyla İran'a saldırdığını", ancak "savunma sanayisinin tüm unsurlarına ve Batı desteğine sahip olmasına rağmen kendini savunamadığını" ifade etti.
İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO), Tahran'daki ABD büyükelçiliğine düzenlenen baskının 46. yıldönümünü kutlayan resmi bir açıklamada, "Belgeler casusluk yuvasını ve diplomasi alanının Amerikan bakış açısından, sızma ve aldatmaca için bir örtü olduğunu ortaya koyuyor" ifadeleri yer aldı.
            
                                    
                                    
                                    