Afrika ikinci Rusya- Afrika zirvesinden nasıl yararlanır?

Gıda güvenliği ve Wagner’in geleceği, St. Petersburg toplantısının ana gündemini oluşturuyor.

Afrikalı liderler, Rusya Devlet Başkanı Putin ile Soçi’deki ilk zirvelerinde (Rusya Devlet Başkalığı)
Afrikalı liderler, Rusya Devlet Başkanı Putin ile Soçi’deki ilk zirvelerinde (Rusya Devlet Başkalığı)
TT

Afrika ikinci Rusya- Afrika zirvesinden nasıl yararlanır?

Afrikalı liderler, Rusya Devlet Başkanı Putin ile Soçi’deki ilk zirvelerinde (Rusya Devlet Başkalığı)
Afrikalı liderler, Rusya Devlet Başkanı Putin ile Soçi’deki ilk zirvelerinde (Rusya Devlet Başkalığı)

Karmaşık bir uluslararası sahne ortasında St. Petersburg şehri, 27- 28 Temmuz tarihleri arasında ikinci Rusya- Afrika zirvesine ev sahipliği yapacak. Toplantı gündeminin ön sıralarında ise gıda güvenliği ve Wagner Grubu’nun Afrika’daki geleceği yer alıyor. Rusya Dışişleri Bakanlığı Özel Misyonlar Büyükelçisi ve Rusya- Afrika Ekonomik ve İnsani İşbirliği Forumu Genel Sekreterliği Başkanı Oleg Ozerov’a göre zirve, Rusya ile Afrika ülkeleri arasındaki ilişkileri niteliksel olarak güçlendirmeyi ve Rusya’nın 2019’daki ilk Soçizirvesinde Afrika kıtasına dönüş aşamasından karşılıklı yarar temelinde gelişme aşamasına geçmesini hedefliyor.

Rus yetkili tarafından pazar günü yaptığı açıklamalara göre Rusya- Afrika ilişkileri, 2019’daki ilk zirvenin ardından hızlanan adımlara sahne oldu. Ancak Koronavirüs pandemisinin ve Ukrayna krizinin olumsuz yansımaları, Moskova’ya ikili ilişkileri geniş ölçekte ilerletme fırsatı vermedi.

Zirve programı, Rusya ile Afrika ülkeleri arasındaki işbirliğinin en önemli konularına ilişkin 30’dan fazla tartışma oturumu ve etkinlik içeriyor. Rusya Dışişleri Bakanlığı Afrika Dairesi Başkan Yardımcısı AleksandrPolyakov, ABD’nin Afrika hükümetlerine katılmama yönündeki baskısına rağmen, 49 ülkenin katılımını beklediğini dile getirdi. 

Rusya - Batı rekabeti

Uzmanların Şarku’l Avsat’a belirttiğine göre zirve, kıtada öncelikle Rus ve Çin nüfuzunu frenlemeyi amaçlayan yeni bir strateji benimsemiş ABD liderliğindeki Rusya ile Batılı güçler arasında, Afrika kıtasında nüfuz için şiddetli bir stratejik rekabetin ortasında geliyor.

Afrika uzmanı Eritreli bir araştırmacı olan Abdulkadir Muhammed Ali, kıtadaki uluslararası rekabetin, Afrikalı liderlere ‘kalkınma süreçlerinde gerekli ortaklıklar ve diğer konularda farklı alternatifler’ sunduğunu söyledi. Muhammed Ali’ye göre bu durum, Afrikalı liderlerin önce Moskova’nın uzmanlık sağlayabileceği Afrika ihtiyaçlarını karşılayan orta ve uzun vadeli planları yapılandırmak için net stratejiler oluşturmasını gerektiriyor.

Rusya’nın bu zirveye ilişkin amaçladıkları arasında, ‘izole etmek değil, Batı sistemi dışında müttefikleri ve dostları olduğu mesajını vermek ve yanında durması veya tarafsız kalması için daha fazla Afrika ülkesini yanına çekmek’ yer alıyor. Aynı şekilde Şarku’l Avsat’akonuşan Abdulkadir Muhammed Ali, “Bunu sağlamak, Batı’nın hibeler, yatırımlar, siyasi yakınlaşma, tecrit ve yaptırım tehditleri karşılığında kıtadaki pozisyonunu değiştirmesi yönündeki baskıları ortasında, habersiz de olsa giderek zorlaşıyor. Bu nedenle Afrika, tüm dünya güçlerinin kendisine olduğu kadar ona da ihtiyaç duyduğu gerçeğinden yola çıkarak düşünmelidir” dedi.

Afrika meseleleri konusunda Mısırlı bir uzman olan Rami Zuhdi, kıta ülkelerini ‘her alanda tüm güçlerle işbirliği için öncelikler belirleyen, görece de olsa üzerinde anlaşmaya varılmış stratejik ilkelere ulaşmaya’ çağırdı. 

Zuhdi, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada “Afrika, her alanda, büyük kıtanın yeteneklerine güvene dayalı olarak tüm taraflarla güçlü müzakere pozisyonlarına bağlı kalmalıdır” dedi. 

Şanghay Üniversitesi’nde uluslararası ilişkiler alanında doktora araştırmacısı olan Hasan Aydın, “Rusya- Ukrayna savaşı gibi istisnai durumların gölgesinde kalan bu zirveler ve toplantılar, iki ucu keskin kılıç gibidir. Afrika’nın savaşın bir sonucu olarak maruz kaldığı doğrudan sonuçlardan bahsetmek, sürdürülebilir işbirliğini bir öncelik olarak geri plana atıyor” dedi. Şarku’l Avsat’a konuşan Aydın, “Afrikalı liderler, gelecekteki stratejik müzakerelere odaklanmalıdır. Bu da Afrika kurumlarının liderlerinin ve kıta liderlerinin davranış biçimlerinde büyük değişiklikler gerektiriyor. Ayrıca Uluslararası koşullar ne olursa olsun, elbette acil durumu göz ardı etmeden, halklarının çıkarlarını korumayı garanti eden gündemler ve planlar benimsemelidirler” dedi. 

Gıda güvenliği

Afrika’nın Moskova’nın tahıl anlaşmasından çekilmesinin etkilerinden duyduğu korku ve ilgili uluslararası kuruluşların kıtlık ve bu çekilme sonucunda kıtayı etkileyen büyük riskler konusundaki uyarıları ortasında, gıda güvenliği dosyasının zirve tartışmalarına hâkim olması bekleniyor.

Kazablanka’daki II. Hasan Üniversitesi’nde iş hukuku ve ekonomi profesörü olan Bedr ez-Zaher el-Ezrak, zirve tartışmalarına kıtanın Rusya- Ukrayna savaşı nedeniyle maruz kaldığı gıda güvenliği sorunlarının hâkim olacağına dikkati çekti. Bedr ez-Zaher el-Ezrak, “Afrikalı liderler, halklarının gelecekte kendileriyle hiçbir ilgisi olmayan çatışmalar için resmi garantiler ve anlaşmalar yoluyla bedel ödemeyeceğinden emin olarak çıkarlarını garanti altına alıyor” dedi. 

Ezrak, “Moskova ile bu tür bir anlaşmaya varılsa bile Afrikalı liderler, kaynaklarını Brezilya, Hindistan, Çin ve benzeri çatışmalardan uzak diğer ülkelerden ve güçlerden çeşitlendirerek temel ihtiyaçlarının karşılanmasını sağlamalıdır” şeklinde konuştu. 

Abdulkadir Muhammed Ali ise zirvenin, Afrika ülkeleri için Rusya ile başta buğday ve temel ürünler olmak üzere gıda maddelerine erişimi garanti eden bireysel anlaşmalar yapma fırsatı sunduğuna inanıyor. Ayrıca Muhammed Ali’ye göre bu bireysel anlaşmalar, gübre gibi tarımsal gereksinimlerin yanı sıra, Rusya’nın ihracat ihtiyacı ve isteği göz önüne alındığında ve birçok nedenden dolayı iptal edilebilecek uluslararası anlaşmalara bağlı olmaksızın rekabetçi fiyatlar ve tekliflere erişimi de garanti edecek. 

Askeri nüfuz ve güvenlik

Moskova’nın askeri ve güvenlik işbirliği açısından Afrika’daki büyük Rus nüfuzuna rağmen Afrika, Wagner grubunun Rusya’da başlattığı başarısız isyanın gelişmelerini en hevesle izleyenler arasındaydı. Wagner’e bağlı güçler birçok ülkede alenen veya gizli olarak faaliyet gösteriyor. 

Muhammed Ali, Moskova’nın zirve sırasında Afrikalı liderleri, ana aracı Wagner şirketinin faaliyetleri olan jeopolitik nüfuzunu genişletmeye ikna etmeye çalışacağına dikkati çekti. Muhammed Ali, “İsyan girişiminin sonuçları henüz netlik kazanmamış olsa da Moskova’nın diğer güvenlik şirketleriyle ve hatta dış varlık konusunda Wagner ile anlaşarak kıta üzerindeki etkisini sürdürmeye çalışması muhtemeldir. Wagner ile anlaşmanın mümkün olmaması durumunda Moskova, Afrikalı liderleri Wagner’in kendi ülkelerindeki varlığını baltalamaya ikna etmeye çalışacak. Ancak bunu Rus etkisinin sürekliliğini garanti edecek şekilde diğer Rus güvenlik şirketleriyle değiştirmek şartıyla yapacaktır” açıklamasında bulundu. 

Öte yandan Afrika meseleleri konusunda Moritanyalı bir uzman olan Muhammed el-Emin Velid ed-Dah, “Moskova, Wagner veya benzeri bir şeye dayanan jeostratejik yaklaşımından vazgeçtiğini duyurmak ve dost liderlerle alternatif mekanizmalar üzerinde müzakere etmek için zirveden faydalanmalıdır. Çünkü Wagner, isyandan önce bile tamamen gözden düşmüştü. Mali, Burkina Faso ve Orta Afrika ülkelerindeki varlığı, asıl amacı bu ülkelerin liderleriyle siyasi ve maddi çıkarlar sağlamak olduğu kadar vatandaşlar için bir güvenlik sağlamadı” dedi.

Velid ed-Dah, “Sorumluluk, diğer güçlerle işbirliği yapma arzusu nedeniyle herhangi bir gücün tehdidine varan baskılara veya koşullara boyun eğmeden çeşitli güçlerle çeşitli ve çoklu güvenlik ortaklıkları kurması gereken Afrikalı liderlerin elindedir” şeklinde konuştu. 

Hasan Aydın ise Rusya’nın kıta ile ilişkisinde olumlu bir faktör olduğuna dikkati çekerken, “Rusya yönetimi rejimler ve hükümetler üzerinde idealizmden ve cezalandırıcı politikalardan uzak gerçekçi bir yaklaşım sergilemeye çalıştığı için demokrasi, insan hakları ve benzeri alanlarda kendisine gündemini dayatan ülkelerin içişlerine karışmamaktadır” dedi. Aydın’a göre istikrarsız ülkelerdeki Afrikalı liderlerle yakınlaşma, halkın bu tür bir işbirliğinin geleceğinden memnun olması anlamına gelmediği için Rusya’nın bu yaklaşımının riskleri var. Bu nedenle Moskova’nın, sürdürülebilir bir şekilde fikir birliğine varılabilecek meşru ortaklara ve liderlere ulaşmak için bu zirvede Afrika ülkeleriyle iyi yönetişim, kapsamlı kalkınma ve çoğu Afrika ülkesinin mustaripolduğu etnik ve ırksal çatışmaların üstesinden gelinmesine yardım alanlarında işbirliği formülleri başlatması gerekiyor. 

Ekonomi ve kalkınma

Son yıllarda kıtadaki Rus nüfuzunun artmasına rağmen, ekonomik katılımının ölçeği bu etkiyle orantılı değil. Ezrak, yaptığı açıklamada “Moskova ile kıta arasında uzun vadeli ortak planların çizilebileceği geniş ekonomik işbirliği alanları var. Örneğin, madencilik endüstrileri, fosil enerji endüstrileri, nükleer enerji teknolojisi, yenilenebilir enerji, tarım teknolojisi ve ayrıca altyapı ve ulaşım projeleri” dedi.

Bedr ez-Zaher el-Ezrak, “Rusya, özel sektörünü kıtada yalnızca güvenlik veya siyasi nüfuza bağlı olmayan rekabetçi bir şekilde yatırım yapmaya zorlamalı. Ancak bu rekabet, Çin’in büyük varlığının yanı sıra devasa ekonomilerine sahip Batı ve ABD’nin varlığı ışığında zor bir görev olacak” ifadelerini kullandı. 

Öte yandan Zuhdi ise, “Rusya, her şeye ihtiyacı olan ülkeler de dahil olmak üzere elliden fazla ülkenin bulunduğu bir kıtada, başta Cezayir, Mısır ve Güney Afrika olmak üzere dört beş ülkeye odaklanmaya dayalı ekonomik yaklaşımını sürdüremez. Moskova’nın sunabileceği çok şey var” şeklinde konuştu.



Hartum'da paralel bir "hızlı destek" hükümeti

Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti) Şarku'l Avsat'la daha önce yaptığı bir röportajda
Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti) Şarku'l Avsat'la daha önce yaptığı bir röportajda
TT

Hartum'da paralel bir "hızlı destek" hükümeti

Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti) Şarku'l Avsat'la daha önce yaptığı bir röportajda
Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti) Şarku'l Avsat'la daha önce yaptığı bir röportajda

Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK), Sudan'ın başkenti Hartum'da, başkanlık sarayı ve bakanlıklar da dahil olmak üzere Hartum Eyaleti’nin büyük bölümünün kontrolünü ele geçirdikten 19 ay sonra bir sivil yönetim (eyalet hükümeti) kurulduğunu duyurdu.

Ordu destekli hükümete paralel bu yönetimin başına Abdullatif Abdullah el-Amin el-Hassan atanırken, Nayel Babiker Nayel el-Mak Nasır başkanlığında 90 kişilik bir sivil kurucu konsey (eyalet yasama konseyi) “hizmet sağlamak, güvenliği tesis etmek” ve vatandaşlara insani yardım ulaştırılmasını kolaylaştırmakla görevlendirildi.

Başkentin fiilen Kızıldeniz kıyısındaki Port Sudan'a taşınmasından bu yana Hartum hükümetsiz ve sivil yönetimsiz kalırken, ordu komutanı tarafından atanan “Hartum valisi” Omdurman şehri ve Karri bölgesinden yönetiliyor. Öte yandan Sudan ordusu dün yaptığı açıklamada, ülkenin kuzeyindeki Marawi havaalanını hedef alan drone saldırılarının, Nisan 2023'te ordu ile “Hızlı Destek” arasındaki savaşın başladığı kasabayı hedef alan en büyük saldırıyla engellediğini duyurdu.