Burhan'ın yardımcısı HDK'nin tasfiyesi için nisan sonuna kadar süre verdi

Hartum'daki saldırılarda bir hafta içinde 50 kişi öldü, onlarca kişi kaçırıldı

Batı Sudan'da savaş nedeniyle yerinden edilen insanlar (UNHCR)
Batı Sudan'da savaş nedeniyle yerinden edilen insanlar (UNHCR)
TT

Burhan'ın yardımcısı HDK'nin tasfiyesi için nisan sonuna kadar süre verdi

Batı Sudan'da savaş nedeniyle yerinden edilen insanlar (UNHCR)
Batı Sudan'da savaş nedeniyle yerinden edilen insanlar (UNHCR)

Sudan Egemenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Malik Agar, Sudan ordusunun nisan ayı sonuna kadar ülkenin birçok eyaletinde Hızlı Destek Kuvvetleri’ni (HDK) ortadan kaldırmayı hedeflediğini söyledi. Bu arada Sudan ordusu ile HDK arasında başkent Hartum'un merkezi çevresinde yaşanan şiddetli vur-kaç çatışmaları, her iki taraftan da kayıpların olduğu haberleriyle birlikte üçüncü gün de devam etti.

Güney Afrika Cumhurbaşkanı Cyril Ramaphosa ile görüşmesinin ardından yaptığı açıklamada Agar, Ramaphosa'ya ‘Sudan Hükümeti'nin reform planı ve savaş sona erdiğinde yeniden inşa süreciyle bağlantılı olarak toplumsal bileşenler arasındaki çıkarları geliştirme stratejisi’ hakkında bilgi verdiğini söyledi. Agar, ‘Kenya hükümetinin HDK'nin paralel hükümet kurma çabalarına verdiği desteği’ kınadı. Bunu ‘uluslararası yasaların ve Afrika Birliği (AfB) tüzüklerinin açık bir ihlali, Sudan'a karşı düşmanca bir hareket ve egemenliğinin açık bir şekilde hedef alınması’ olarak nitelendirdi.

Ordu Hartum'da ilerliyor

Sudan ordusu başarılı olarak nitelendirdiği baskın ve sızma operasyonları gerçekleştirdiğini açıklayarak, zırhlı birliklere bağlı özel ve seçkin kuvvetlerin Hartum'un merkezindeki el-Muslimiye Köprüsü'nü geçtiğini ve başkentin merkezindeki Genel Komutanlık Karargâhı’nda konuşlu güçleriyle birleştiğini belirtti. HDK'nin özel kuvvetleri ise Sudan ordusunun Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na ve şehirdeki önemli yerlere erişimini kesmek için çalışıyor.

Sudan ordusu pazartesi günü, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın iki kilometreden daha yakınındaki bazı mevzileri kontrol ederek ‘önemli ilerleme’ kaydetmelerinin ardından, güçlerinin HDK üzerinde tam bir kuşatma uygulamaya yakın olduğunu duyurdu. HDK kaynakları ise ordu güçleri tarafından gerçekleştirilen tüm sızma operasyonlarının önlendiğini ve ordu güçlerinin daha önce girdikleri mevzilerden çıkarıldığını bildirdi.

Aynı kaynaklar Şarku’l Avsat'a, ‘HDK’nin bu güçlere birkaç saldırı düzenleyerek ağır kayıplar verdirdiğini ve kalan savaşçıları bu mevzilerden geri çekilmeye zorladığını’ söyledi.

Hartum'un güneyi Sudan ordusu ile HDK arasında kanlı çatışmalara sahne oluyor. (AFP)Hartum'un güneyi Sudan ordusu ile HDK arasında kanlı çatışmalara sahne oluyor. (AFP)

Sudan ordusuna ve ordu saflarında savaşan İslamcı tugaylara yakın sosyal medya hesapları, aralarında zırhlı birliklerde görevli bir albayın da bulunduğu çok sayıda ölünün yasını tuttu.

Ordu güçleri doğu tarafından Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na doğru ilerlemeye devam ederken, iki taraf arasındaki çatışmalar Hartum'un merkezindeki dar bir alanda gerçekleşiyor. Sudan ordusunun mensupları tarafından paylaşılan videolarda, el-Muslimiye Köprüsü üzerinden Genel Komutanlık Karargâhı’na sızıldığı görülüyor. Ordu, HDK'nin Hartum'un güneyinde kontrol ettiği bölgelerden herhangi bir askeri malzeme ya da takviye savaşçı almasını engellemeyi ve Cumhurbaşkanlığı Sarayı’ndaki güçlerini kuşatma altına almayı amaçlıyor.

HDK Komutanı Korgeneral Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti), güçlerinin Hartum'u, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nı ve el-Mukrin bölgesini terk etmeyeceğini ve zafer elde edilene kadar savaşacağını yineledi. HDK halen Hartum'un doğu ve güneyindeki mahalleleri ve Hartum'daki önemli egemenlik alanlarını kontrol ediyor.

Onlarca ölü

Hartum Acil Servisi tarafından dün yapılan açıklamaya göre, geçtiğimiz hafta Sudan'ın başkentinde 10'u gönüllü olmak üzere 50 kişi HDK tarafından gerçekleştirilen bombardımanda öldürüldü. Açıklamada, 12 gönüllü dahil olmak üzere yaklaşık 70 kişinin kaçırılıp gözaltına alındığı bildirildi. Ayrıca, HDK ve müttefik milisler tarafından Hartum’un birçok bölgesinde vatandaşlara yönelik yaygın ihlallere dikkat çekildi.

Hartum Acil Servisi, Sudan'ın başkentinde farklı mahallelerdeki acil servisler arasında koordinasyon sağlayan bağımsız bir yardım girişimidir.

Acil Servis’in açıklamasına göre, çok sayıda tecavüz vakası kaydedildi, ancak ‘toplumun bu tür olayları bildirmekten çekinmesi nedeniyle’ kesin sayı halen belirsizliğini koruyor. Hartum’un merkezi, güneyi ve doğusundaki bölgelerde ‘yaygın zorla yerinden edilme’ yaşandığı belirtilen açıklamada, özellikle çocuklar, yaşlılar ve hamile kadınlar arasında yetersiz beslenmenin ‘ciddi şekilde arttığına’ ve mart ayının başından bu yana yedi çocuğun ölümüne yol açtığına dikkat çekildi.

Hartum'da Sudan ordusu ile Hızlı Destek Güçleri arasında çıkan çatışmalar sonucu yükselen dumanlar (Arşiv - Reuters)Hartum'da Sudan ordusu ile Hızlı Destek Güçleri arasında çıkan çatışmalar sonucu yükselen dumanlar (Arşiv - Reuters)

Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), Sudan'da beş yaşın altındaki 3,2 milyon çocuğun akut yetersiz beslenme riski altında olduğunu açıkladı. Birleşmiş Milletler (BM) destekli Entegre Gıda Güvenliği Evre Sınıflandırması raporuna atıfta bulunan BM kuruluşlarına göre kıtlık beş bölgeye yayılmış durumda. Hartum Acil Servisi’nden yapılan açıklamada, sivillere ve gönüllülere yönelik suç ve ihlallerin derhal durdurulması ve vatandaşların çatışmalardan korunması çağrısında bulunuldu. Nisan 2023'ten beri Sudan'da Orgeneral Abdulfettah el-Burhan liderliğindeki ordu ile Hamideti olarak bilinen eski yardımcısı Muhammed Hamdan Daklu liderliğindeki HDK arasında bir savaş yaşanıyor. Çatışmalar on binlerce kişinin ölümüne, 12 milyon kişinin yerinden edilmesine ve ciddi bir insani krize neden oldu. BM bu durumu ‘dünyadaki en büyük yerinden edilme krizi’ olarak tanımladı.



Somali'de Türk kuvvetlerinin konuşlandırılmasının askeri ve siyasi sonuçları

Somali'ye konuşlandırılması beklenen Türk askerlerinin toplam sayısının 2 bin 500'ü aşabileceği belirtiliyor (AFP)
Somali'ye konuşlandırılması beklenen Türk askerlerinin toplam sayısının 2 bin 500'ü aşabileceği belirtiliyor (AFP)
TT

Somali'de Türk kuvvetlerinin konuşlandırılmasının askeri ve siyasi sonuçları

Somali'ye konuşlandırılması beklenen Türk askerlerinin toplam sayısının 2 bin 500'ü aşabileceği belirtiliyor (AFP)
Somali'ye konuşlandırılması beklenen Türk askerlerinin toplam sayısının 2 bin 500'ü aşabileceği belirtiliyor (AFP)

Mahmud Ebu Bekir

Somali medyası, yaklaşık 500 asker taşıyan iki Türk askeri uçağının, Ankara ile Mogadişu arasında artan askeri iş birliğini yansıtacak şekilde, Somali'nin başkenti Mogadişu'daki Aden Adde Uluslararası Havalimanı'na ulaştığını bildirdi.

Somali'ye konuşlandırılması beklenen Türk askerlerinin toplam sayısının 2 bin 500'ü aşabileceği belirtiliyor. Resmi bir açıklama yapılmamış olsa da Türk medya kaynakları bu yıl toplam asker sayının 5 bini bulabileceğine işaret ediyor.

Bu kuvvetler, Somali hükümetinin eş-Şebab hareketine karşı operasyonlarını yoğunlaştırdığı bir dönemde Mogadişu’ya ulaştı. Hükümet, Türk savaş uçaklarının hava desteğiyle harekete ait hedeflere yönelik saldırılar gerçekleştiriyor.

Temmuz 2024'te Türkiye Büyük Millet Meclisi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imzaladığı Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Somali'de iki yıl süreyle konuşlanmasına izin veren tezkereyi onaylamıştı. Bu adım, bölgesel ve uluslararası ortaklarla iş birliği yaparak, Somali Federal Hükümeti'nin terörle mücadele çabalarına destek sağlamayı amaçlıyor.

Mogadişu ile Ankara arasında son dönemde imzalanan anlaşmaların özellikle bir yandan Somali-Etiyopya anlaşmazlığının, diğer yandan da Kızıldeniz Havzası'ndaki bölgesel gerginliğin yaşandığı bir döneme denk geldiği göz önüne alındığında gözlemciler, Türk kuvvetlerinin misyonunun yalnızca terörle mücadeleyle sınırlı olmadığını, bunun siyasi, askeri ve ekonomik sonuçları da olduğunu düşünüyor.

Addis Ababa'nın Somaliland bölgesi ile denize erişim ve iki askeri üs kurmak amacıyla imzaladığı mutabakat zaptının ardından Mogadişu, Etiyopya'nın Somali kıyılarına yönelik müdahalelerinin önüne geçmek için bölgesel ittifaklar kurmaya çalışıyor. Mutabakat zaptı Etiyopya’nın bunlar karşılığında Somaliland'ın bağımsızlığını tanıyıp, uluslararası alanda tanınmayan bu Somali bölgesinin uluslararası toplum tarafından mümkün olan en üst düzeyde tanınması için uluslararası forumlarda çaba göstermesini öngörüyor.

Güvenlik endişeleri

Afrika Boynuzu uzmanı Abdurrahman Seyyid ise Türk kuvvetlerinin Mogadişu'ya gelişinin, son dönemde Somali devletine karşı bir dizi askeri eylem düzenleyen Somalili terör örgütü Şebab'ın ilerleyişini durdurmak amacıyla Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud'un acil talebi üzerine gerçekleştiğini düşünüyor.

Seyyid, bu hareketin yönetimin dizginlerini ele geçirmesinin Somali'nin ulusal ve bölgesel istikrarının daha da kötüleşmesine yol açabileceğine inanıyor. Bunun yanı sıra ülkedeki Türk çıkarlarını, özellikle madencilik ve Somali kıyılarında petrol arama faaliyetlerini tehdit ettiğini belirtiyor. Ona göre Ankara, altyapı yatırımlarına katkıda bulunarak ve ekonomiyi canlandırarak Somali hükümetinin güvenlik, askeri ve ekonomik alanlardaki çabalarını desteklemekten de çekinmedi. Ayrıca Somalili öğrencilere Türk üniversitelerine kayıt imkânı sağlanarak iki ülke arasında bilimsel alanda da iş birliği bulunuyor. Buna bir de 2 bin 500 askere varan askeri iş birliği anlaşması ekleniyor. Seyyid, Türkiye'nin hayati jeopolitik ve ekonomik çıkarları olan bölgesel bir güç olduğunu, Akdeniz, Kızıldeniz, Ortadoğu ve Orta Asya gibi dünyanın birçok bölgesinde fırsatları değerlendirip nüfuzunu artırmayı hedeflediğini belirtiyor.

Afrika Boynuzu uzmanı, Somali'nin Hint Okyanusu'na en uzun kıyı şeridine ve Kızıldeniz ile Aden Körfezi bölgesine kadar uzanan stratejik bir coğrafi alana sahip olduğunu belirtiyor. Bunun da bilhassa uluslararası seyrüsefer açısından stratejik bir geçiş noktası olan Kızıldeniz havzasında yaşanan gerginlikler göz önüne alındığında, uluslararası ve bölgesel planlarda stratejik önemini iki katına çıkardığını ifade ediyor.

Seyyid’e göre Somali birçok alanda Türkiye'nin desteğine ve iş birliğine ihtiyaç duyuyor. Mogadişu ayrıca Türkiye'yi, özellikle Etiyopya ve Kenya'nın yayılmacı emelleri karşısında Somali çıkarlarını savunmada güvenilir ve sadık bir müttefik olarak görüyor. Zira Türkiye'nin müttefiklerini savunma konusunda ciddi bir geçmişi var. Trablus'taki Libya hükümetinin Halife Hafter güçlerinin eline geçmesini engellemedeki rolü, Azerbaycan'ın 30 yıllık Ermeni işgali sonrasında Dağlık Karabağ'daki topraklarını geri almasına verdiği destek buna örnek verilebilir.

Güvenli ittifak

Seyyid, Ankara'nın Suriye, Azerbaycan ve Libya gibi çatışma bölgelerinde koordinasyon yeteneğini kanıtladığını, başka ülkelerle karşı karşıya geldiğinde bile, çoğu zaman bir iş birliği ve çatışmasızlık formülü bularak, Türkiye ile bölge ülkeleri arasında herhangi bir çatışma ihtimalini ortadan kaldırdığını düşünüyor. Dahası anlaşma iki bağımsız devlet arasında yapılmış olup, belirli bir devleti hedef almıyor ve güvenliğin sağlanması ile terörle mücadele alanlarında iki başkentin hayati çıkarlarına odaklanıyor.

Seyyid, son dönemde Kızıldeniz ülkelerinde bölgede artan yabancı askeri varlığına ilişkin bir hassasiyet oluştuğunu ve bu hassasiyetin, onları Kızıldeniz Ülkeleri Forumu adı altında bir oluşum kurmak zorunda bıraktığını belirtiyor. Ancak forum henüz kuruluş aşamasında ve bölgesel bir güvenlik sistemi oluşturacak çerçeve ve yapılar henüz tamamlanmadı. Ayrıca Türkiye, Etiyopya'da ekonomik varlığı, Sudan'da güvenlik ve askeri varlığı ve Somali ile yıllardır süren kapsamlı iş birliği ile bölgedeki nüfuzunu pekiştirme konusunda bu forumdan önce davrandı. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre bundan dolayı Türkiye’yi Kızıldeniz ve Afrika Boynuzu denkleminin dışında tutmak zor. Afrika Boynuzu uzmanı Abdurrahman Seyyid, hayati çıkarları ile çatışmadığı sürece Türkiye’nin katılımının bu ülkeler için doğrudan bir endişe yaratmasının muhtemel olmadığını söylüyor.

Jeopolitik etkiler

Somalili siyasi analist İdi Muhammed ise Mogadişu'yu Ankara'ya bağlayan stratejik çıkarlar göz önüne alındığında, Türk askeri misyonunun görevinin terörizm ve organize suç ile mücadeleye odaklandığını düşünüyor. Somali'de inşaat ve altyapı gelişimine yönelik katkılarına ilave olarak, özellikle petrol arama ve madencilik alanlarında artan Türk yatırımlarına dikkat çekiyor.

Muhammed, Türk askeri varlığının misyonunun terörle mücadele ve Somali'deki Türk çıkarlarını koruma gibi güvenlik boyutuyla sınırlı olmasına rağmen, Somali kıyılarını bölgesel emellerden korumak da dahil olmak üzere birçok jeopolitik anlamı olduğunu da vurguluyor. Etiyopya'nın, ülkenin kuzeyindeki ayrılıkçı bölge ile imzaladığı mutabakatla Somali kıyılarını işgal etme ve kalıcı askeri üsler kurma çabaları da bu emellere dahil.

Muhammed, Türk askeri gücünün Somali'nin birliğini ve tüm toprakları üzerindeki egemenliğini korumaya katkı sağlayacağını vurguluyor. Buna ilaveten, Somali egemenliğindeki liman hizmetlerinden Etiyopya'nın yararlanmasını öngören Addis Ababa ile Mogadişu arasındaki Ankara Anlaşması'nın aslına sadık bir şekilde uygulanmasını sağlamaya yönelik katkısının da altını çiziyor.

Siyasi analist, Türk askeri varlığının, Kızıldeniz'de bulunan bölgesel ve uluslararası güçlerle, özellikle Cibuti'deki yabancı üslerle, uluslararası nakliye yolu olarak Kızıldeniz'in girişlerini güvence altına almak amacıyla, koordinasyon fırsatları yaratabileceğini ifade ediyor. Zira dünya deniz ticaretinin yüzde 12'si, Asya-Avrupa ticaretinin ise yaklaşık yüzde 40'ı buradan geçiyor.

Muhammed, Türk kuvvetlerinin Somali'ye konuşlandırılmasının, Afrika Boynuzu ve Kızıldeniz bölgesindeki aşırılıkçı grupların oluşturduğu tehdidi azaltacağına dikkati çekiyor. Nitekim el-Kaide örgütünün Doğu Afrika'daki bir kolu olan Somalili Şebab hareketi son dönemde varlığını güçlendirdi ve eylemlerini artırdı. Bu eylemlerinden biri de Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed’in orada bulunduğu bir sırada Mogadişu Havaalanı’nı hedef alan saldırısıydı. Bu da Somali hükümetinin Türk kuvvetleriyle koordineli olarak hareketin mevzilerine karşı şiddetli saldırılar düzenlemesini gerektirdi. Zira hareketin askeri kabiliyetlerini geliştirdiği ve birçok cephede ilerlediği yönünde haberler geliyor.

İdi Muhammed, Türk kuvvetlerinin Kızıldeniz Havzası'nda yaşanan gerginlikte olumsuz bir rolünün olduğu iddialarını reddediyor. Türkiye’nin, Suudi Arabistan, Ürdün, Eritre ve Sudan ile iyi ilişkilere sahip olduğunu, ayrıca Mısır ile de yakın zamanda ilişkilerini normalleştirdiğini belirtiyor. Dahası Etiyopya'nın Kızıldeniz'de askeri üs kurma planlarına karşı çıkan kararlı duruş ile kıyaslandığında, Somali ile Türkiye arasındaki Türk kuvvetlerinin konuşlandırılması anlaşmasının, Kızıldeniz'e kıyısı olan ülkelerde herhangi bir sonuca ve tepkiye neden olmadığını söylüyor.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.