WHO: Sudan'da bir yılda yaklaşık 100 bin kolera vakası görüldü

Kuzey Darfur'da Birleşmiş Milletler tarafından işletilen geçici bir klinikte Sudanlı bir kolera hastası (Arşiv-Reuters)
Kuzey Darfur'da Birleşmiş Milletler tarafından işletilen geçici bir klinikte Sudanlı bir kolera hastası (Arşiv-Reuters)
TT

WHO: Sudan'da bir yılda yaklaşık 100 bin kolera vakası görüldü

Kuzey Darfur'da Birleşmiş Milletler tarafından işletilen geçici bir klinikte Sudanlı bir kolera hastası (Arşiv-Reuters)
Kuzey Darfur'da Birleşmiş Milletler tarafından işletilen geçici bir klinikte Sudanlı bir kolera hastası (Arşiv-Reuters)

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) dün yaptığı açıklamada, iç savaşın sürdüğü Sudan'da Temmuz 2024'ten bu yana yaklaşık 100 bin kolera vakası kaydedildiğini duyurdu ve kötüleşen yetersiz beslenme, nüfus göçü ve hastalıkların yayılması konusunda uyardı.

Agence France-Presse’ın (AP) haberine göre DSÖ Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus Cenevre'de düzenlediği basın toplantısında, "Sudan'da devam eden şiddet yaygın kıtlığa, hastalıklara ve acıya neden oldu" dedi.

Ghebreyesus, "Sudan'da kolera salgını yayıldı ve tüm eyaletlerde salgınlar bildirildi. Geçen yılın Temmuz ayından beri yaklaşık 100 bir vakanın bildirildiğini" belirtti.

Tedros, başkent Hartum da dahil olmak üzere birçok eyalette kolera aşılama kampanyaları yürütüldüğünü açıkladı.

WHO Genel Direktörü ayrıca, "ülkenin büyük bir bölümünde meydana gelen son sel felaketinin yetersiz beslenmeyi şiddetlendirmesi ve kolera, sıtma, dang humması ve diğer hastalıkların yeni salgınlarına yol açması bekleniyor" uyarısında bulundu.

Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre kolera, genellikle dışkı yoluyla bakteri bulaşmış yiyecek ve su yoluyla yayılan akut bir bağırsak enfeksiyonudur. Şiddetli ishal, kusma ve kas kramplarına neden olur. Tedavi edilmezse hastalık saatler içinde ölümcül olabilir.

Kolera vakaları ve yayılımı 2021'den sonra dünya çapında arttı.

Tedros, gıdaya erişimin zorluğuyla ilgili olarak, kuşatma altındaki Kuzey Darfur eyaletinin başkenti El Faşir'den gelen ve insanların hayatta kalmak için hayvan yemi tükettiğini bildiren haberlere atıfta bulundu.

Sudan genelinde milyonlarca insan açlık çekiyor ve WHO bu yıl beş yaşın altındaki yaklaşık 770 bin çocuğun akut yetersiz beslenmeden muzdarip olabileceği konusunda uyardı.

Ülke, Nisan 2023'ten bu yana Abdülfettah el-Burhan liderliğindeki ordu ile Burhan'ın eski müttefiki Muhammed Hamdan Dagalo liderliğindeki Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasında bir savaşa sürüklendi. Bu savaş, on binlerce kişinin ölümüne ve milyonlarca kişinin de yerinden edilmesine neden oldu.



Hafter, AB ile yaşanan diplomatik kriz üzerinden nüfuzunu pekiştiriyor

Mareşal Halife Hafter (Libya Ulusal Ordusu internet sitesi)
Mareşal Halife Hafter (Libya Ulusal Ordusu internet sitesi)
TT

Hafter, AB ile yaşanan diplomatik kriz üzerinden nüfuzunu pekiştiriyor

Mareşal Halife Hafter (Libya Ulusal Ordusu internet sitesi)
Mareşal Halife Hafter (Libya Ulusal Ordusu internet sitesi)

Analistler, Mareşal Halife Hafter’in Libya'nın doğusuna gelen Avrupa bakanlar heyetini uzaklaştırarak ‘net bir mesaj’ vermek ve uluslararası toplum tarafından tanınmasa da ‘vazgeçilmez’ taraf olarak konumunu sağlamlaştırmak istedi.

“Diplomatik normların açıkça ihlali”

Avrupa Komisyonu’ndan bir heyet ve Yunanistan, İtalya ve Malta’dan bakanlar, 8 Temmuz'da düzensiz göç meselesini görüşmek üzere Libya'yı ziyaret ettiler ve başkent Trablus'un ardından ülkenin doğusundaki Bingazi'ye geçtiler.

Avrupa Komisyonu heyeti Bingazi Havaalanı’na vardığında, Doğu Libya yetkilileri heyet üyelerinden ülkeyi terk etmelerini istedi. Usame Hammad’ın başbakanı olduğu paralel İstikrar Hükümeti, heyetin ‘diplomatik normları açıkça ihlal ettiğini, ulusal egemenliği hiçe saydığını ve yabancı diplomatların giriş, seyahat ve ikametine ilişkin düzenlemelere uymadığını’ iddia eden sert bir açıklama yayınlayarak, heyet üyelerine ‘Libya topraklarını terk etmeleri ve istenmeyen kişiler olarak kabul edildiklerini’ bildirdi.

“Protokolün üzücü bir ihlali yaşandı”

Brüksel'de bir AB yetkilisi yaptığı açıklamada, Libya’da ‘protokolün talihsiz bir şekilde ihlal edildiğini’ belirterek, buna toplantının yapılacağı Libya tarafıyla ilgili ‘büyük bir yanlış anlaşılmanın’ neden olduğunu söyledi. Avrupa Komisyonu da Libya'nın ikinci büyük kentine yapılacak ziyaretin iptal edilmesine neden olan ‘protokol sorunundan’ bahsetti.

Avrupa Dış İlişkiler Konseyi araştırmacısı Tarık el-Mecrisi, heyetin geri çevrilmesinin ‘iyi düşünülmüş bir adım’ olduğunu söyledi. Libya'dan Yunanistan'ın Girit adasına göçmen akını sürerken, el-Mecrisii, Hafter'in göç krizini, hükümetinin fiili durumunu (Avrupa'nın) tanıması için kullanmaya çalıştığını, böylece Avrupa ile ilişkilerini, yerel bir askeri lider olarak etkileşimden öteye genişletmek istediğini belirtti.

Karmaşık durum

Libya'daki karmaşık durum diplomatları manevra yapmaya zorluyor. Avrupalılar uluslararası olarak tanınan hükümeti destekliyor, ancak doğudaki paralel İstikrar Hükümeti’ni desteklemiyorlar. Buna karşın, Mareşal Halife Hafter ve oğullarının komutasındaki Libya Ulusal Ordusu (LUO) ile iletişim halindeler.

Heyet, Bingazi ziyareti sırasında Doğu Libya'dan askeri yetkililerle görüşecekti, ancak heyet üyeleri havaalanına vardıklarında, ‘istenmeyen kişi ilan edildiklerini’ öğrendiler. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre Brüksel'de isminin açıklanmasını istemeyen bir AB yetkilisi, görüşme yapmadan oradan ‘ayrılmak zorunda kaldıklarını’ belirtirken, bunun ‘doğal olarak paralel hükümetin tanınmasıyla ilgili’ olduğunu vurguladı.

Göç ve denizcilik konuları

Uluslararası Kriz Grubu’ndan (ICG) Libya uzmanı olan Claudia Cassini, Bingazi'deki Avrupa heyetinin uzaklaştırılmasının ‘önceden planlanmış' bir adım olmadığına inandığını belirtti. Ancak ‘Hammad hükümetinden bakanların neden havaalanına geldikleri ve Hafter'in neden olayların bu şekilde gelişmesine izin verdiği’ sorularının sorulması gerektiğini söyleyen Cassini, ‘heyette temsil edilen ülkelerden biriyle ikili bir anlaşmazlık’ yaşanmış olabileceği ihtimaline işaret etti.

Libya işleri uzmanı Celal Harşavi, Yunanistan ile bir anlaşmazlık olabileceğini düşündüğünü belirterek, Yunanistan Dışişleri Bakanı'nın 6 Temmuz'da göç ve denizcilik konularında tavizler talep ettiğini, ancak somut bir teşvik sunmadığına dikkati çekti. Hafter'in Dışişleri Bakanı Yorgos Yerapetritis’i kabul ettiği ziyaretin ‘hiçbir sonuç vermediğini’ belirten Harşavi, iki gün sonra Yunan temsilcinin bu kez AB heyeti içinde, aynı gün Trablus'taki rakip hükümetle müzakere etmek ve iki hükümeti eşit konuma getirmek istediğini belirterek, ‘Bingazili yetkililerin bunu bir hakaret olarak gördüklerini ve Atina'yı cezalandırmak istedikleri’ yorumunda bulundu. Bu olayın Hafter'in dış politikasının ‘küçümsenmemesi’ gerektiğini gösterdiğini ifade eden Libya işleri uzmanı, “İster göçmen akını ister enerji projeleri olsun Hafter ailesi, Libya'nın doğu kıyılarının güvenliğini elinde tuttuğu için vazgeçilmez bir bölgesel aktördür” dedi. Verilen mesajın ‘açık olduğunu’ vurgulayan Harşavi, “Doğu kampını ciddiye alın” dedi. Hafter ve oğullarının, kontrol ettikleri stratejik varlıklar açısından ‘mali olarak güçlü ve etkili’ olduklarını belirten Harşavi, ‘meşruiyetlerini pekiştirmek’ için temaslarını yoğunlaştırdıklarına dikkati çekti.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, geçtiğimiz şubat ayında Halife Hafter'i kabul etmişti. Hafter daha sonra mayıs ayında Moskova'yı ziyaret ederek destekçisi Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüştü. Oğlu Saddam ise ABD, Türkiye, İtalya ve Nijer'i kapsayan yurt dışı gezileri gerçekleştirdi.

Hafter'in saldırısı

Hafter'in 2020 yılı ortalarında başkent Trablus'a saldırısını püskürtmek için Ulusal Mutabakat Hükümeti'ni (UMH) destekleyen Türkiye bile, özellikle inşaat projeleri aracılığıyla Hafter ailesiyle yakın ilişkiler kurmaya çalışıyor. Avrupa Dış İlişkiler Konseyi araştırmacısı Mecrisi, Ankara'nın da jeopolitik hedefleri olduğunu ve Hafter'in Trablus ile imzalanan ve Atina'nın ‘yasadışı’ olarak nitelendirdiği Akdeniz'de Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması Anlaşması’nı onaylamasını istediğini belirtti.