Z Kuşağı 212 gençlik hareketi Fas'taki protestolara nasıl öncülük etti?

Hareket, ülkedeki toplumsal eşitsizliklerin en belirgin tezahürleri olarak sağlık ve eğitim sektörlerine odaklandı

 Kazablanka sokaklarında sağlık ve eğitim hizmetlerinde iyileştirme talep eden kitlesel gösteriler düzenlendi, 2 Ekim 2025. (AP)
Kazablanka sokaklarında sağlık ve eğitim hizmetlerinde iyileştirme talep eden kitlesel gösteriler düzenlendi, 2 Ekim 2025. (AP)
TT

Z Kuşağı 212 gençlik hareketi Fas'taki protestolara nasıl öncülük etti?

 Kazablanka sokaklarında sağlık ve eğitim hizmetlerinde iyileştirme talep eden kitlesel gösteriler düzenlendi, 2 Ekim 2025. (AP)
Kazablanka sokaklarında sağlık ve eğitim hizmetlerinde iyileştirme talep eden kitlesel gösteriler düzenlendi, 2 Ekim 2025. (AP)

Z Kuşağı 212 gençlik hareketi, bir hafta önce sağlık ve eğitim sektörlerine odaklanan protestolarla Faslıları şaşırttı, ardından üç kişinin ölümüne yol açan benzeri görülmemiş şiddet olayları yaşandı. Bu hareket hakkında ne biliyoruz? Nasıl oluştu? Hareketin adı, üyelerinin ait olduğu yaş grubu olan ‘Z Kuşağı’ (1990'ların sonu ile 2000'lerin başı arasında doğanlar) ile ülkenin uluslararası telefon kodu olan 212 numarasının birleşmesinden geliyor.

Hareketin ilk üyelerinden birine göre hareket, ülkenin güneyinde bulunan Agadir kentindeki bir devlet hastanesinde sekiz hamile kadının ayrı ayrı ölümünün bildirilmesinin ardından, geçtiğimiz eylül ayı ortasında Discord’da sağlık ve eğitim konularında bir tartışma sayfası açılmasıyla başladı. Resmi bir kaynağa göre, bu ölümlerle ilgili adli soruşturma başlatıldı, ancak sonuçlar henüz açıklanmadı. Kimliğinin açıklanmasını istemeyen kaynağa göre, bu olay başlangıçta ‘yaklaşık 3 bin üyeyi’ çeken ‘kıvılcım’ oldu.

Gösterilere çok sayıda genç kadın ve erkek katıldı. (AP)Gösterilere çok sayıda genç kadın ve erkek katıldı. (AP)

Bu üyeler arasında pazartesi günü Rabat'ta düzenlenen gösteriye katılan 20 yaşındaki Fatıma Zehra da vardı. Zehra, AFP'ye yaptığı açıklamada, “Agadir'de olanları gördük. Bu yüzden haklarımızı savunmak için sokağa çıktık” dedi.

Gösteriler nasıl sokaklara taşındı?

Hareketin kurucuları ve üyeleri kimliklerini açıklamıyor. Her gece, Discord sayfalarının yöneticilerinden birinin moderatörlüğünde tartışma gruplarına katılıyorlar ve hareketin taleplerini ve bunları nasıl ifade edeceklerini tartışıp oylama ile sonuca varıyorlar. Hareket, geçtiğimiz hafta cumartesi ve pazar günleri birkaç şehirde barışçıl gösteriler düzenlemeye karar verdi, ancak ciddiye alınmadı. Yetkililer tarafından izinsiz olduğu gerekçesiyle yasaklanan gösteriler düzenleyen hareket herkesi şaşırttı. Bu yasaklamanın ardından, Discord'daki üye sayısı hızla artarak 170 bine yaklaştı. Ancak, bunların kaçının gerçekten aktif olduğunu belirlemek imkânsız.

Siyasi olmayan bir gençlik hareketinin ortaya çıkışı, siyasi sınıfı ve yetkilileri şaşırttı. (AP)Siyasi olmayan bir gençlik hareketinin ortaya çıkışı, siyasi sınıfı ve yetkilileri şaşırttı. (AP)

Yetkililer diğer şehirlerde gösteri yapmalarına izin verdiğinde, çoğunluğu genç erkek ve kadınlardan oluşan birkaç yüz kişilik gruplar toplandı.

Gösteriler neden sağlık ve eğitime odaklanıyor?

Bu iki sektör, Fas'ta sosyal eşitsizliğin en belirgin tezahürlerini temsil ediyor. Orta sınıf, daha iyi eğitim koşulları sunan özel okullara başvurmak zorunda kalırken, devlet okulları genellikle aşırı kalabalık. Resmi rakamlara göre, genel yoksulluk oranı 2014'te yüzde 11,9'dan 2024'te yüzde 6,8'e düşmesine rağmen, yoksulluk vakalarının yüzde 47,5'inin eğitim eksikliğinden kaynaklandığı belirtilmeli. Öte yandan, 2021'de başlayan genel sağlık sigortası uygulamasına rağmen, kamu sağlık sektörü yatak, doktor ve ekipman eksikliğinden mustarip olup, bu da tedaviye erişimi engelliyor.

Başkent Rabat'ın sokaklarında gösterilerle eşzamanlı olarak uygulanan yoğun güvenlik önlemleri (AP)Başkent Rabat'ın sokaklarında gösterilerle eşzamanlı olarak uygulanan yoğun güvenlik önlemleri (AP)

Zehra, “Bazen devlet hastanesinde yatak bulmak için rüşvet vermek zorunda kalıyoruz” dedi. Bu krizin ortasında Sağlık Bakanı Emin Tehravi çarşamba günü parlamentoda reformların başlatıldığını (en önemlisi bir dizi hastanenin inşaatı ve yenilenmesinin hızlandırılması) doğruladı, ancak bunların ‘boşluğu doldurmak için yetersiz kaldığını’ belirtti. Bu durumun başlıca nedeni, doktor ve sağlık personelinin yetersizliği. Tehravi, tıp fakültelerindeki kontenjanların artırılmasını istedi. Öte yandan hareket, perşembe günü hükümetin istifasını talep etti ve daha sonra taleplerinin nihai versiyonunu yayınlayacağını açıkladı.

Hareket, 2030 Dünya Kupası'nın düzenlenmesini gerçekten reddediyor mu?

Hareket, 35 yıllık başarısız girişimlerin ardından Fas için bir başarı olan İspanya ve Portekiz ile ortaklaşa düzenlenecek 2030 Dünya Kupası hakkında herhangi bir görüş açıklamadı. Ancak, yetkililer tarafından izin verilen bazı gösterilerde ‘Dünya Kupası istemiyoruz’ ve ‘Stadyumlar iyi tasarlanmış, ama hastaneler nerede?’ gibi sloganlar atıldı. Bu da hareketin turnuvanın düzenlenmesini reddettiğini düşündürüyor.

​​​​​​​Protestolar, ülkedeki sosyal eşitsizliğin en belirgin tezahürleri olarak sağlık ve eğitim sektörlerine odaklandı. (EPA)​​​​​​​Protestolar, ülkedeki sosyal eşitsizliğin en belirgin tezahürleri olarak sağlık ve eğitim sektörlerine odaklandı. (EPA)

Hareketin bir üyesine göre, talep tartışmaları sırasında bu konu gündeme getirildi, ancak Dünya Kupası'nı reddetmek için değil, stadyumların inşasında görülen çabanın hastanelerin inşasında da gösterilmesini talep etmek için. Resmi rakamlara göre, altı stadyumun yenilenmesi ve 2028 yılına kadar yeni bir mega stadyumun inşası yaklaşık 1,5 milyar dolara mal olacak. Resmi verilere göre Fas, 2030 yılına kadar demiryolu ulaşımı (yaklaşık 9 milyar dolar), 5G internet (yaklaşık 8 milyar dolar) ve havaalanları (3,8 milyar dolar) gibi altyapı yatırımlarına daha da büyük yatırımlar yapmayı planlıyor.

Protestolar yetkilileri neden şaşırttı?

Fas'ta sosyal protestolar yaygın olsa da, siyasi olmayan bir gençlik hareketinin ortaya çıkması siyasi sınıfı ve yetkilileri şaşırttı. Siyaset bilimi profesörü Muhammed Şukayr, “Gençlerin yıllardır futbol sahalarında öfkelerini dile getirdiklerini ve siyasi örgütlerin bunu absorbe edemediğini unutmamalıyız” dedi.

Z Kuşağı 212 gençlik hareketi, geçtiğimiz hafta sağlık ve eğitim sektörlerine odaklanan protestolarıyla Faslıları şaşırttı. (AFP)Z Kuşağı 212 gençlik hareketi, geçtiğimiz hafta sağlık ve eğitim sektörlerine odaklanan protestolarıyla Faslıları şaşırttı. (AFP)

2011 yılında yaşanan Arap Baharı sonrası oluşan siyasi ivmenin ardından, Fas’ta son yıllarda politikacıların etkisi azalırken, teknokratlar ve iş adamlarının etkisi arttı. Gazeteciler ve aktivistlerin yargılanması, ‘ifade özgürlüğünün azalması’ gerekçesiyle insan hakları örgütlerinin eleştirilerine neden oldu. Filistinlilerle dayanışma gibi oybirliği ile desteklenen konular dışında, siyasi örgütler sokakları harekete geçiremiyor.



Moskova ile Wagner arasındaki güç mücadelesi Afrika'da ‘sessiz’ bir anlaşmazlık yaşandığını gösteriyor

Wagner, üyelerinin Cumhurbaşkanı Faustin-Archange Touadéra'nın koruması olarak çalıştığı Orta Afrika'da varlığını halen güçlü bir şekilde sürdürüyor (AFP)
Wagner, üyelerinin Cumhurbaşkanı Faustin-Archange Touadéra'nın koruması olarak çalıştığı Orta Afrika'da varlığını halen güçlü bir şekilde sürdürüyor (AFP)
TT

Moskova ile Wagner arasındaki güç mücadelesi Afrika'da ‘sessiz’ bir anlaşmazlık yaşandığını gösteriyor

Wagner, üyelerinin Cumhurbaşkanı Faustin-Archange Touadéra'nın koruması olarak çalıştığı Orta Afrika'da varlığını halen güçlü bir şekilde sürdürüyor (AFP)
Wagner, üyelerinin Cumhurbaşkanı Faustin-Archange Touadéra'nın koruması olarak çalıştığı Orta Afrika'da varlığını halen güçlü bir şekilde sürdürüyor (AFP)

Sagir el-Haydari

Orta Afrika Cumhuriyeti son günlerde, Rus yetkililer ile paramiliter grup Wagner arasında bir çekişme sahnesine dönüştü. Wagner grubu, geri çekilmeyi ve görevlerini Rusya Savunma Bakanlığı'nın komutası altında faaliyet gösteren Afrika Kolordusu'na devretmeyi reddediyor.

Batı medyasında yer alan haberlere göre Rusya, Bangui'ye Wagner'in hizmetlerinden vazgeçmesi ve Afrika Kolordusu'na aylık milyonlarca dolar ödeme karşılığında bu hizmetleri Afrika Kolordusu ile sürdürmesi için baskı yapıyor. Orta Afrika Cumhuriyeti yetkilileri ise bu ödemeyi karşılayamayacaklarını belirtiyor. Bu durum, Rusya'nın Afrika kıtasındaki nüfuzunda önemli değişiklik olduğu izlenimini veren bir gelişme yaşandı.

ABD Afrika Komutanlığı (AFRICOM) tarafından yayınlanan Africa Defense Forum (Afrika Savunma Forumu) dergisi, Orta Afrikalı bir yetkilinin “Hükümet, Wagner’in hizmetlerini Afrika Kolordusu'nun hizmetlerine tercih ediyor, çünkü Wagner iyi performans gösteriyor ve ülkemizin coğrafyasını ve kendilerinden ne beklendiğini daha iyi anlıyorlar” dediğini aktardı.

Şahsi çekişmenin bir uzantısı

Devlet Başkanı Vladimir Putin, 2023 yılının ağustos ayında Wagner'in komutanı ve kurucusu Yevgeny Prigojin'in öldürülmesinin ardından, ülkesinin Afrika kıtasındaki nüfuzunu yeniden düzenlemek ve bunu devletle sınırlamak amacıyla Rusya Savunma Bakanlığı'na Afrika Kolordusu'nu kurması için yeşil ışık yaktı.

Ancak Wagner, üyeleri Orta Afrika Cumhurbaşkanı Faustin Archange Touadéra'nın korumaları olarak görev yaptığı ülkede varlığını halen güçlü bir şekilde sürdürüyor. Wagner üyeleri ülkeye geldiklerinden bu yana, gerginliklerin yatışmasına ve yaklaşık iki yıl önce yapılan referandumla anayasanın değiştirilmesine yardımcı oldular.

df
Wagner, madencilik ve koruma sözleşmeleriyle sahadaki varlığını sürdürüyor (AFP)

Afrika işleri uzmanı Fransız siyasi analist Pierre-Louis Raymond, yaptığı değerlendirmede şunları söyledi:

“Orta Afrika Cumhuriyeti'ndeki hızlı gelişmeler, Prigojin ile Putin arasında var olan şahsi çekişmenin boyutunu ortaya koyuyor, ancak elbette bu çatışmanın ötesine geçerek Wagner’in genel olarak Putin rejiminin devam etme kabiliyetine artık inanmadığını söyleyebiliriz.”

Putin'in Ukrayna'ya karşı savaşında bir çıkmaza girdiğini düşünen Raymond, “Bu savaşta kazanan yok, Putin rejiminin Rus İmparatorluğu’nu yeniden kurma arzularıyla uyumlu hale geleceğine dair öngörülebilir bir ihtimal de yok. Bu yüzden Wagner şimdi ayrılmayı seçti. İki taraf arasında bir güç mücadelesi var ve Wagner'in geleneksel nüfuz alanlarında Rusya Savunma Bakanlığı'na hizmet vermeyi bırakma eğilimi giderek güçleniyor.”

Orta Afrika Cumhuriyeti'nde iki taraf arasında nüfuz mücadelesi olduğunu vurgulayan Raymond, ancak sorunun çok daha derin olduğunu ve Wagner'in mevcut liderliğinin Putin'in görevden ayrılacağına ve halefinin Wagner'in kaybettiği nüfuzu geri kazanabileceğine inandığına işaret etti. Bununla birlikte Raymond’a göre Rusya'nın Afrika'daki nüfuzu devam ediyor.

Bangui'deki endişeler

Bu gelişmeler, Kremlin'in Afrika'da nüfuz kazanma çabalarına engel teşkil eden faktörleri ortaya koyuyor. Bu çabalar, yoğun diplomatik faaliyetler ve kıtanın yeni liderleriyle yapılan görüşmelere rağmen sonuç vermiyor.

Bu sorun, Wagner'in pozisyonlarını ve görevlerini devretmeyi reddetmesinden daha derin bir boyuta sahip gibi görünüyor, zira Orta Afrika Cumhuriyeti'nin kendisi de buna hazır görünmüyor. Robert Lansing Küresel Tehditler ve Demokrasiler Araştırma Enstitüsü'nün bir raporuna göre siyasi açıdan, Cumhurbaşkanı Touadéra'nın çevresi, Orta Afrika Cumhuriyeti subaylarıyla bağlantıları olan ve sahada korku salan Wagner'in adamlarına güveniyor. Onları resmi bir Rus birliğiyle değiştirmek, rejimi iktidarda tutan hassas dengeyi bozabileceği konusunda ciddi endişeler söz konusu.

df
Afrika Kolordusu, Rusya ordusundan subay ve personel ile eski Wagner üyelerinden oluşuyor (AFP)

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre Afrika Kolordusu, Rusya ordusundan subay ve personelin yanı sıra eski Wagner üyelerinden oluşuyor. Kolordu şu anda Mali ve Nijer gibi birkaç Afrika ülkesinde faaliyet gösteriyor, ancak Orta Afrika Cumhuriyeti’nde kontrolü ele geçirme çabaları büyük zorluklarla karşı karşıya.

Gerilim ve derin dönüşüm

Uluslararası ilişkiler uzmanı ve siyaset araştırmacısı Halid Muhammed el-Hicazi, Orta Afrika Cumhuriyeti'nde Wagner’in Kremlin'e karşı doğrudan bir isyan başlatmasının olası olmadığını, ancak iki taraf arasındaki ilişkilerin gerginlik ve köklü bir değişim döneminden geçtiğinin kesin olduğunu söyledi. Wagner’in 2018 yılında Orta Afrika Cumhuriyeti'ne girdiğinden beri, Rusya'nın Afrika kıtasındaki en önemli etki aracı haline geldiğini belirten Hicazi, “Hükümet güçlerini eğitiyor ve büyük ekonomik ayrıcalıklar karşılığında altın ve elmas zengini maden sahalarını koruyor. Zamanla Wagner, Rus ordusunun bir kolundan, ülke içinde kendi çıkarlarını korumaya çalışan yarı bağımsız bir aktöre dönüştü ve bu durum Moskova'da endişe yarattı” değerlendirmesinde bulundu.

Hicazi, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Wagner'in 2023 yılının haziran ayında Rusya'da isyan çıkarmasının ardından Moskova, Afrika'daki askeri varlığını yeniden yapılandırmak için Afrika Kolordusu adında yeni bir oluşum kurdu. Bu oluşumun amacı, Wagner'in doğrudan nüfuzunu azaltmak ve Rusya Savunma Bakanlığı'nın kontrolünü artırmaktı. Ancak Wagner üyeleri, onları isyancı gruplara karşı istikrar sağlayan bir güç olarak gören Bangui hükümetiyle hala güçlü ilişkiler içinde ve bu da onlara merkezi Rus karar alma mekanizmasından büyük ölçüde bağımsızlık sağlıyor.”

Sadakat konusundaki bu anlaşmazlığın, Moskova ile Wagner arasında Orta Afrika Cumhuriyeti’nde nüfuz için gizli bir rekabet ortamı yarattığını söyleyen Hicazi, “Rusya, güvenlik ve ekonomi ağları üzerindeki resmi kontrolünü yeniden kazanmaya çalışırken, Wagner madencilik ve koruma sözleşmeleriyle bölgedeki varlığını sürdürerek kolayca göz ardı edilemeyecek bir güç haline geldi. Moskova, kıtada Wagner ile açık bir çatışma istemese de Wagner'in devam eden nüfuzunun disiplinli, merkezi kontrol altındaki bir devlet olarak imajını tehdit ettiğini kabul ediyor” diye ekledi.

Rusya’nın varlığının zayıflaması

Rus yetkililer bu gerginlikler hakkında kamuoyuna herhangi bir açıklama yapmazken bu durum, Moskova'daki siyasi çevrelerde, Kremlin'in Batı ile ilişkilerini koparmak isteyen Afrikalı liderlerle kurduğu ittifakların çökmesine yol açabileceği endişesini uyandırıyor.

Genel olarak Afrika kıtası düzeyinde, bazı Afrika ülkelerinin Moskova ile paralı askerleri arasındaki anlaşmazlığı şüpheyle karşıladığını belirten Hicazi, bu yüzden mevcut gerilimin Rusya'nın varlığını geçici olarak zayıflatabileceğini düşündüğünü ifade etti.

Rusya'nın Afrika'daki varlığının ekonomik ve askeri bağlar sayesinde halen sağlam olduğunu söyleyen Hicazi, ancak özel askeri şirketlere daha az bağımlı olan daha kurumsal bir etki modeline doğru kaymakta olduğunu belirtti.

Uluslararası ilişkiler uzmanı ve siyaset araştırmacısı Hicazi, sözlerini şöyle sonlandırdı:

“Kısacası Wagner, Orta Afrika Cumhuriyeti’nde Kremlin'e karşı isyan etmedi, ancak nispeten bağımsız hareket eden bir varlık haline geldi ve Rusya'yı, araçlarının kontrolünü kaybetmeden Afrika kıtasındaki etkisini sürdürme stratejisini yeniden düşünmeye zorladı.”


Dış güçler Sudan'daki iç savaşa nasıl etki ediyor?

İç savaşın pençesindeki Sudan'da 25 milyondan fazla kişi yardıma muhtaç (Reuters)
İç savaşın pençesindeki Sudan'da 25 milyondan fazla kişi yardıma muhtaç (Reuters)
TT

Dış güçler Sudan'daki iç savaşa nasıl etki ediyor?

İç savaşın pençesindeki Sudan'da 25 milyondan fazla kişi yardıma muhtaç (Reuters)
İç savaşın pençesindeki Sudan'da 25 milyondan fazla kişi yardıma muhtaç (Reuters)

Sudan'da orduyla paramiliter Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasındaki çatışmalarda yaşanan Faşir katliamının yankıları sürerken, Afrika ülkesi yabancı devletlerin sömürüsüne açık hale geliyor. 

CNN'in analizinde, yabancı ülkelerin Sudan'daki iç savaşta oynadığı roller masaya yatırıldı.

Suudi Arabistan iç savaşın sonlanması için ABD'yle arabuluculuk çalışması yürütüyor. Ancak haberde, Riyad yönetiminin gizlice Sudan ordusunu desteklediği iddiaları paylaşılıyor. Suudi Arabistan ise taraflara eşit mesafede yaklaştığını savunuyor.

General Abdülfettah Burhan'la işbirliği yapan Muhammed Hamdan Dagalo, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin soykırımla suçladığı Ömer el Beşir'i 2019'da devirmişti. Halihazırda süren iç savaştaysa Burhan'a bağlı ordu ve Dagalo'ya bağlı HDK birbirleriyle çatışıyor.

Analizde, Mısır'ın da Beşir'in devrilmesi sürecinde Burhan ve Dagalo'ya destek verdiği anımsatılıyor. Ancak Kahire yönetiminin iç savaşta Dagalo karşıtı bir konum alarak Sudan ordusunu desteklemeye başladığına işaret ediliyor. 

"Hemdeti" diye de bilinen HDK komutanı Dagalo, Mısır'ın orduya silah sattığını savunmuş, Kahire ise iddiaları yalanlamıştı. 

CNN, Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) HDK'ye silah sattığına dair iddiaları da hatırlatıyor. 

ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi'nin geçen haftaki raporunda, HDK'nin terör örgütü ilan edilmesi istenmişti. Ayrıca aynı raporda BAE'nin silah satışlarıyla "çatışmaları körüklediği ve bundan kâr elde ettiği" savunulmuştu. BAE ise iddiaları defalarca yalanlamıştı. 

Ukrayna'yla savaşı sürdüren Rusya'nın Sudan'daki çatışmaya müdahil olarak Afrika'daki nüfuzunu geliştirmek istediği de yazılıyor. 

Rus paralı asker şirketi Wagner'in Suriye, Libya ve Orta Afrika Cumhuriyeti üzerinden Dagalo'nun milislerine füze sattığı öne sürülmüştü. Diğer yandan Kremlin'in de Burhan'la görüştüğü ve Kızıldeniz'e erişim için bir liman projesi üzerine çalışıldığı aktarılıyor.

ABD'deki Georgetown Üniversitesi'nden Khalil al-Anani, yıllardır süren şiddet olaylarının Sudan'ı zayıflatarak kaosa sürüklediğine dikkat çekiyor. Akademisyen, olaylara müdahil olan ülkelerin tarafsızlığını koruyamayacağını savunuyor: 

Sudan çatışmasında tarafsız bir aktörün olmadığını düşünüyorum. Her tarafın kendi hedefleri var, herkes çıkarlarını korumak için olaylara müdahale ediyor. Sudan'ı kontrol etmek, tüm Sahraaltı bölgesinde nüfuz sahibi olmak demek.

Sudan iç savaşı

Ordunun başındaki General Burhan, Sudan'ı fiili olarak yönetirken General Dagalo ise 100 bin kişilik paramiliter kuvvet HDK'nin başında.

Ülkeyi sivil yönetime döndürme ve HDK'yi ordu bünyesine dahil etme süreci nedeniyle iki general anlaşmazlığa düşmüş, 2023'te yeniden iç savaş patlak vermişti. 

Faşir'de geçen ay yaşanan katliam da dünya gündemine oturmuştu. Sudan Silahlı Kuvvetleri'nden yapılan açıklamada, ülkenin batısındaki Darfur bölgesinin en büyük kenti Faşir'de HDK milislerinin en az 2 bin sivili katlettiği bildirilmişti.

HDK Komutanı Dagalo da saldırılarda bazı "suiistimallerin" yaşandığını itiraf etmiş, olaylarla ilgili inceleme başlatıldığını duyurmuştu. Türkiye başta olmak üzere birçok ülke katliamı kınamıştı.

Independent Türkçe, CNN, Guardian


Tunus: Muhalefet, tutuklu bir politikacı ile dayanışma amacıyla açlık grevine başladı

İnsan hakları aktivistleri, Tunus'un güneydoğusundaki Bli sivil hapishanesinin dışında, tutuklu aktivist Cevher Bin Mübarek'in serbest bırakılması için toplandı, (AFP)
İnsan hakları aktivistleri, Tunus'un güneydoğusundaki Bli sivil hapishanesinin dışında, tutuklu aktivist Cevher Bin Mübarek'in serbest bırakılması için toplandı, (AFP)
TT

Tunus: Muhalefet, tutuklu bir politikacı ile dayanışma amacıyla açlık grevine başladı

İnsan hakları aktivistleri, Tunus'un güneydoğusundaki Bli sivil hapishanesinin dışında, tutuklu aktivist Cevher Bin Mübarek'in serbest bırakılması için toplandı, (AFP)
İnsan hakları aktivistleri, Tunus'un güneydoğusundaki Bli sivil hapishanesinin dışında, tutuklu aktivist Cevher Bin Mübarek'in serbest bırakılması için toplandı, (AFP)

Nahda Hareketi Lideri Raşid el-Gannuşi'nin de aralarında bulunduğu Tunuslu önde gelen muhalif isimler, dokuz gündür açlık grevinde olan ve sağlık durumunun ciddi şekilde kötüleştiğini söyledikleri tutuklu siyasetçiyle dayanışma amacıyla açlık grevine başlayacaklarını duyurdu.

Gözaltına alınan siyasi aktivist Cevher Bin Mübarek (Şarku'l Avsat)Tutuklu siyasi aktivist Cevher Bin Mübarek (Şarku'l Avsat)

Tunus'un ana muhalefet koalisyonu olan Ulusal Kurtuluş Cephesi'nin kurucu ortaklarından Cevher Bin Mübarek, Şubat 2023'ten beri tutukluluğunu protesto etmek için geçen hafta yiyecek, su ve ilaç talebini reddederek açlık grevine başladı. Nisan ayında, insan hakları örgütleri tarafından eleştirilen toplu bir davada "devlet güvenliğine karşı komplo kurmak" ve "terör örgütüne üye olmak" suçlamalarıyla 18 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığı habere göre Bin Mübarek'in ailesi ve muhalefetteki Nahda ve Cumhuriyetçi partilerin liderleri greve katılacaklarını açıkladı. Bin Mübarek'in babası, deneyimli aktivist İzzeddin Hazgui, Tunus'ta düzenlediği basın toplantısında, "Cevher'in durumu endişe verici ve sağlığı kötüleşiyor" diyerek, "Ailesi olarak yarın dayanışma açlık grevine başlayacağız" ifadelerini kullandı. Ancak hangi akrabalarının eyleme katılacağını belirtmedi. Hazgui, "Aktivistler olarak (Cumhurbaşkanı) Kays Said'i affetmeyeceğiz" dedi. İnsan hakları grupları daha önce, Cumhurbaşkanı Said'in Temmuz 2021'de iktidara gelmesinden bu yana Tunus'ta sivil özgürlüklerde keskin bir düşüş yaşandığı konusunda uyarıda bulunmuş ve eleştiride bulunanların çoğu hapse atılmıştı.

Raşid Gannuşi, Bin Mübarek'le dayanışma amacıyla açlık grevine başladığını duyurdu (EPA)Raşid Gannuşi, Bin Mübarek'le dayanışma amacıyla açlık grevine başladığını duyurdu (EPA)

Uzun bir hapis cezasına çarptırılan 84 yaşındaki Gannuşi, resmi Facebook sayfasından yaptığı paylaşımda açlık grevine katıldığını duyurdu. Gannuşi, açlık grevinin Bin Mübarek’i desteklemeyi ve "yargı bağımsızlığını ve özgürlükleri savunmayı" amaçladığını belirtti. 2023'ten beri hapiste olan Gannuşi, "yasadışı yabancı fonlama" ve "devlet güvenliğine karşı komplo" da dahil olmak üzere çeşitli suçlamalarla 37 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Gannuşi, bağımsızlığı olmayan ve yalnızca Said'in emirlerini yerine getiren yargıçlarla karşı karşıya gelmeyeceğini söyleyerek, tüm davalarda mahkemeye çıkmayı reddetti. Merkez Cumhuriyetçi Parti'nin tutuklu genel sekreteri Issam Chebbi de dün açlık grevine başladığını duyurdu. Parti lideri Wissam Sghaier, bazı parti üyelerinin greve katılacağını belirterek, parti genel merkezinin "oturma eylemi için açık olduğunu ve yarın sabah saat 8:00'de greve başlayacağımızı" vurguladı.

Cevher Bin Mübarek'in birkaç yakını ve Tunus İnsan Hakları Birliği'nden bir heyet, Bin Mübarek'in tutulduğu Tunus'un güneydoğusunda Bli'deki sivil cezaevini ziyaret ederek "sağlığında ciddi bir bozulma" olduğunu bildirdi. Serbest bırakılmasını talep etmek için cezaevi yakınında büyük bir kalabalık toplandı. Tunus İnsan Hakları Birliği, Bin Mübarek'i açlık grevini sonlandırmaya ikna etmek için "çok sayıda girişimde" bulunulduğunu, ancak kendisinin "reddettiğini ve kendisine yönelik adaletsizlik düzeltilene kadar greve devam etme kararlılığını" dile getirdiğini bildirdi. Çarşamba günü cezaevi yetkilileri, Bin Mübarek'in adını vermeden, açlık grevi sonucunda herhangi bir tutuklunun sağlık durumunun kötüleştiğini yalanlayan bir açıklama yayınladı.

Hapishanelerdeki açlık grevleri, Tunus'taki muhalefet liderlerinin çoğunun hapiste olduğu ve muhalefet partilerinin Cumhurbaşkanı Said'i Tunus'u "açık hava hapishanesine" çevirmekle ve yargıyı "otoriter yönetimi" pekiştirmek için kullanmakla suçladığı bir dönemde gerçekleşiyor. Said ise iddiaları kesin bir dille reddediyor.