FBI, baskında el koyduğu kasalardaki malları geri vermemekle itham ediliyor

ABD'de sivil toplum kuruluşu Adalet Enstitüsü (The Institute for Justice), Federal Soruşturma Bürosu (FBI) hakkında, iki sivilin bir firmaya ait kiralık kasalardaki mallarını 2021'de düzenlediği baskında el koyup iade etmediği gerekçesiyle dava açtı.

(AA)
(AA)
TT

FBI, baskında el koyduğu kasalardaki malları geri vermemekle itham ediliyor

(AA)
(AA)

Fox News'un haberine göre, kiralık kasa hizmeti sunan "U.S. Private Vaults" isimli firmaya uyuşturucu ticaretinden edinilen parayı akladığı gerekçesiyle Mart 2021'de FBI tarafından baskın düzenlendi.

Baskında firmanın 1400 müşterisinin kasasına el koyan FBI, operasyonun ardından suçla bağlantısı olmayan müşteriler Don Mellein ve Jeni Pearsons'un mallarının tutulacağını beyan etti.

Bunun üzerine Pearsons Adalet Enstitüsü, Mellein da avukatı aracılığıyla yasal süreç başlattı.

Mahkeme, davacıları haklı bularak malların iadesine hükmetti ancak Mellein yaklaşık 86 milyon dolar değerindeki altınlarının, Pearsons da 20 bin dolar değerindeki gümüşü ile 2 bin dolarlık nakdinin geri verilmediğini iddia etti.

Mellein, Ağustos 2021'de mallarının iadesi için yasal süreç başlattığını, aylar sonra altınlarının yarısından azının geri verildiğini, kalanların iadesi amacıyla FBI'ın kendisinden davayı feshetmesini ve dilekçe yazmasını talep ettiğini ileri sürdü.

Adalet Enstitüsü, Mellein'ın dilekçesine FBI'ın Mart 2023'te soruşturma sonucu süreçte usulsüzlük yapıldığına dair kanıt bulunamadığı cevabını verdiğini aktardı.

Baskın sırasında FBI'ın operasyonu kayda almayı ve el konulan malları listelemeyi ihmal ettiğini belirten Adalet Enstitüsü, listelerde kasa içeriklerinin "bir miktar para" gibi ifadelerle tutulduğunu kaydetti.

Adalet Enstitüsü, başlattığı yasal süreç sonucu Mellein ve Pearsons'un mallarının iadesinin yanı sıra benzer süreçlerden mağdur olan diğer sivillerin de mallarının iadesini sağlamayı hedeflediğini açıkladı.

Değerli mallarını saklamak isteyenlere kasa kiralayan ve merkezi Beverly Hills'te yer alan "U.S. Private Vaults" firmasının kapısına 2021'deki operasyon sonrası kilit vurulmuş, soruşturmanın ardından firma sahipleri suçlu bulunmuştu.



ABD'de Florida ve Texas eyaletlerinin sosyal medya yasaları Yüksek Mahkemede tartışılıyor

(AA)
(AA)
TT

ABD'de Florida ve Texas eyaletlerinin sosyal medya yasaları Yüksek Mahkemede tartışılıyor

(AA)
(AA)

Florida eyaleti, 6 Ocak Kongre baskını sonrası Facebook, Twitter ve YouTube'un, dönemin ABD Başkanı Donald Trump'ın hesaplarını kapatmasının ardından 2021'de, teknoloji şirketlerinin devlet görevlisini yasaklayamayacaklarına ilişkin kanun çıkardı.

Texas eyaleti de Florida'dan kısa süre sonra sosyal medya platformlarını sitelerindeki "siyasi içeriği" kaldırmaktan men eden kanunları kabul etti.

Bu şirketleri temsilen "NetChoice" ve "The Computer&Communications Industry Association" dernekleri, ABD Anayasası Birinci Değişikliği bağlamında gazeteler nasıl kendi içeriğine karar veriyorsa şirketlerin de platformlarına dair kararları verme hakları bulunduğunu savunarak, yasaları temyize taşıdı.

Dernekler, Anayasa'nın Birinci Değişikliği'nin şirketlere istedikleri içeriği platformlarından kaldırma hakkı verdiğini çünkü ürünlerini ve içeriklerini korumaları için editoryal seçimler yapabilme haklarını koruduğunu belirtti.

Davanın dün 4 saatten uzun sözlü duruşmalarında tarafları dinleyen Yüksek Mahkeme yargıçları, Florida ve Texas eyaletlerinin 2021'de geçirdikleri yasaların sakıncalı görülebileceğine, diğer yandan tamamının da bloke edilemeyeceğine dair düşüncelerini ifade etti.

Yargıçlar, söz konusu yasaların, şirketlerin ifade özgürlüğüne yönelik ihlallerdeki editoryal takdir yetkisini sarsabileceği endişesini dile getirdi.

Eyaletlerin yasalarını eleştirenler, yasalarla sosyal medya platformlarında Neonazi gibi aşırıcı içeriklerin daha fazla yayılabileceğini, yasaları savunanlar ise tartışmalı tüm meselelerin sosyal medya platformlarında kaldırılabileceğini belirtiyor.

Bazı uzmanlar, Anayasa'nın Birinci Değişikliği'nin basın özgürlüğünün yanı sıra ifade özgürlüğünü korumayı amaçladığını vurgulayarak, sosyal medya şirketlerine bu madde kapsamında sınırsız güç verilmesinin sonuçlarından da endişeli olduklarını kaydediyor.