Beyaz Saray: Biden, ABD'de 3 Filistinli öğrenciye yapılan silahlı saldırı karşısında dehşete düştü

Beyaz Saray, ABD Başkanı Joe Biden'ın, Vermont eyaletinde, Filistin kökenli 3 öğrenciye düzenlenen silahlı saldırı için "dehşete düştüğünü" belirtti

(AA)
(AA)
TT

Beyaz Saray: Biden, ABD'de 3 Filistinli öğrenciye yapılan silahlı saldırı karşısında dehşete düştü

(AA)
(AA)

Beyaz Saray basın sözcüsü Karine Jean-Pierre, günlük basın toplantısında, Vermont'ın Burlington şehrinde 3 Filistinli üniversite öğrencisine yönelik saldırıyı değerlendirdi.

Jean-Pierre, Biden'ın silahlı saldırıyı öğrenince "dehşete düştüğünü" dile getirerek, "Başkan, devam eden soruşturmayla ilgili ekibinden güncellemeler almaya devam ediyor." diye konuştu.

Başkan, eşi ve Beyaz Saray'daki herkesin, ülke genelindeki ABD'lilerle birlikte 3 gencin tamamen iyileşmesi için dua ettiğini söyleyen Sözcü, 3 öğrencinin "hastane odasında değil, sınıf arkadaşlarıyla birlikte okula dönmesi" gerektiğini söyledi.

Jean-Pierre, soruşturmayla ilgili daha fazla bilgi beklediklerini kaydederek, "Amerika'da şiddete veya nefrete kesinlikle yer olmadığını biliyoruz. Hiç kimse günlük yaşamını sürdürürken hedef alınma endişesi taşımasın." diye konuştu.

Hişam Awartani, Kinan Abdalhamid, ve Tahsin Ahmad adlı her biri 20 yaşındaki 3 Filistinli öğrenci, 25 Kasım'da Vermont'un Burlington şehrinde bir akraba ziyaretinden dönerken yolda silahlı saldırıya uğramıştı.

Hastaneye kaldırılan 3 gençten birinin "çok daha ciddi yaralanmalara" maruz kaldığı belirtilirken, diğer ikisinin ise durumunun stabil olduğu açıklanmıştı.

Burlington polisi, soruşturmalar sonucunda 48 yaşındaki Jason J. Eaton adlı şüphelinin gözaltına alındığını duyurmuştu.

Burlington Polis Şefi Jon Murad, konuyla ilgili basın toplantısında, "Üç genç adam sebepsiz ve korkunç bir suçun kurbanı oldu ve hayatları sonsuza dek değişti. Özellikle biri ömür boyu sürebilecek yaralanmalarla iyileşmek için büyük bir mücadele veriyor." ifadelerini kullanmıştı.

Kurbanların aileleri yetkililerden saldırının nefret suçu olarak soruşturulmasını isterken, Burlington'daki Bölge Savcısı Sarah George, müfettişlerin henüz nefret suçunu doğrulayacak deliller ortaya çıkarmadıklarını kaydetmiş ancak "bunun nefret dolu bir eylem olduğuna şüphe yok" ifadesini kullanmıştı.

ABD Adalet Bakanı Merrick Garland da Adalet Bakanlığının saldırının nefret suçu olup olmadığını belirlemek için ayrı bir soruşturma yürüttüğünü açıklamıştı.



ABD'de Florida ve Texas eyaletlerinin sosyal medya yasaları Yüksek Mahkemede tartışılıyor

(AA)
(AA)
TT

ABD'de Florida ve Texas eyaletlerinin sosyal medya yasaları Yüksek Mahkemede tartışılıyor

(AA)
(AA)

Florida eyaleti, 6 Ocak Kongre baskını sonrası Facebook, Twitter ve YouTube'un, dönemin ABD Başkanı Donald Trump'ın hesaplarını kapatmasının ardından 2021'de, teknoloji şirketlerinin devlet görevlisini yasaklayamayacaklarına ilişkin kanun çıkardı.

Texas eyaleti de Florida'dan kısa süre sonra sosyal medya platformlarını sitelerindeki "siyasi içeriği" kaldırmaktan men eden kanunları kabul etti.

Bu şirketleri temsilen "NetChoice" ve "The Computer&Communications Industry Association" dernekleri, ABD Anayasası Birinci Değişikliği bağlamında gazeteler nasıl kendi içeriğine karar veriyorsa şirketlerin de platformlarına dair kararları verme hakları bulunduğunu savunarak, yasaları temyize taşıdı.

Dernekler, Anayasa'nın Birinci Değişikliği'nin şirketlere istedikleri içeriği platformlarından kaldırma hakkı verdiğini çünkü ürünlerini ve içeriklerini korumaları için editoryal seçimler yapabilme haklarını koruduğunu belirtti.

Davanın dün 4 saatten uzun sözlü duruşmalarında tarafları dinleyen Yüksek Mahkeme yargıçları, Florida ve Texas eyaletlerinin 2021'de geçirdikleri yasaların sakıncalı görülebileceğine, diğer yandan tamamının da bloke edilemeyeceğine dair düşüncelerini ifade etti.

Yargıçlar, söz konusu yasaların, şirketlerin ifade özgürlüğüne yönelik ihlallerdeki editoryal takdir yetkisini sarsabileceği endişesini dile getirdi.

Eyaletlerin yasalarını eleştirenler, yasalarla sosyal medya platformlarında Neonazi gibi aşırıcı içeriklerin daha fazla yayılabileceğini, yasaları savunanlar ise tartışmalı tüm meselelerin sosyal medya platformlarında kaldırılabileceğini belirtiyor.

Bazı uzmanlar, Anayasa'nın Birinci Değişikliği'nin basın özgürlüğünün yanı sıra ifade özgürlüğünü korumayı amaçladığını vurgulayarak, sosyal medya şirketlerine bu madde kapsamında sınırsız güç verilmesinin sonuçlarından da endişeli olduklarını kaydediyor.