ABD'de 5 Kasım'da yapılacak 60. başkanlık seçimleri Iowa'daki ön seçimlerle başlıyor

ABD'de siyasi tartışmaların gölgesinde 5 Kasım'da yapılacak başkanlık yarışı için ön seçim süreci bugün Iowa eyaletinde başlarken 2020 yılında olduğu gibi Demokrat Joe Biden ile Cumhuriyetçi Donald Trump'ın bir kez daha karşı karşıya gelmesi bekleniyor.

Kar, eyaletin başkenti Des Moines'teki Iowa Eyaleti Meclis Binası'nı kapladı (AP)
Kar, eyaletin başkenti Des Moines'teki Iowa Eyaleti Meclis Binası'nı kapladı (AP)
TT

ABD'de 5 Kasım'da yapılacak 60. başkanlık seçimleri Iowa'daki ön seçimlerle başlıyor

Kar, eyaletin başkenti Des Moines'teki Iowa Eyaleti Meclis Binası'nı kapladı (AP)
Kar, eyaletin başkenti Des Moines'teki Iowa Eyaleti Meclis Binası'nı kapladı (AP)

ABD'de kasımdaki başkanlık seçimleri için geri sayım sürerken hazirana kadar devam edecek ön seçim süreci bugün Iowa'da başlıyor.

Amerikan halkı, her 4 yılda bir yapılan başkanlık seçimleri için önce aday adayları arasından kendi partilerinin başkan adaylarını seçmek üzere ön seçim sürecinde oy kullanacak, ardından Demokrat Parti adayı ile Cumhuriyetçi Parti adayı arasındaki tercihini 5 Kasım'da yapacak.

2020 yılındaki kritik seçimlerde olduğu gibi Biden ile Trump'ı karşı karşıya getirmesi beklenen yarışın galibi, 20 Ocak 2025'te yemin ederek ABD'nin 47. başkanı olacak.

5 Kasım'da başkanlık seçimleriyle birlikte yapılacak Kongre seçimlerinde ise 100 üyesi bulunan Senatonun üçte biri ve 435 üyesi bulunan Temsilciler Meclisinin tamamı değişecek.

Eski Florida Valisi Ron DeSantis (Getty)
Eski Florida Valisi Ron DeSantis (Getty)

ABD'de başkanlık seçim takvimi nasıl işliyor?

ABD'de 15 Ocak'ta Iowa'da başlayan ön seçim süreci, 8 Haziran'daki son ön seçimlerle tamamlanacak ve 50 eyalet ile bağlı bölgelerde halk hem Demokrat Parti hem de Cumhuriyetçi Partinin aday adayları arasından tercihini yapacak.

Bazı eyaletlerde hem Demokrat Parti hem de Cumhuriyetçi Parti aynı gün ön seçim yaparken bazı eyaletlerde ise iki parti farklı zamanlarda ön seçim düzenleyecek.

Ön seçimlerde birçok eyalette "primary" denen ve seçmenlerin geleneksel olarak sandığa gidip oy verdikleri sistem kullanılırken bazı eyaletlerde ise parti toplantısı formatında yapılan ve "caucus" denilen sistem tercih ediliyor.

ABD'de başkanlık seçimleri geleneksel olarak Iowa'da başlarken 23 Ocak'ta New Hampshire, 3 Şubat'ta Güney Carolina, 6 Şubat'ta Nevada, 24 Şubat'ta Güney Carolina, 27 Şubat'ta Michigan, 2 Mart'ta Idaho ile Missouri, 3 Mart'ta başkent Washington DC (Cumhuriyetçiler), 4 Mart'ta ise Kuzey Dakota'daki seçmenler, kendi partilerinin ön seçimlerinde oy kullanacak.

Başkanlık yarışının en kritik günlerinden biri kabul edilen ve çok sayıda eyalette ön seçimlerin yapıldığı "Süper Salı" olan 5 Mart'ta Alabama, Alaska, Amerikan Samoası, Arkansas, California, Colorado, Iowa, Maine, Massachusetts, Minnesota, Kuzey Carolina, Oklahoma, Tennessee, Texas, Utah, Vermont ve Virginia'da ön seçimler gerçekleştirilecek.

16 eyalette seçmenlerin aday adayları arasından tercihlerini yapacağı Süper Salı'da kazançlı çıkan adayların yarışta rakiplerinin önüne geçme ihtimali önemli ölçüde artıyor.

Eski ABD Başkanı Donald Trump (AP)
Eski ABD Başkanı Donald Trump (AP)

Ön seçim süreci 12 Mart'ta Georgia, Hawaii, Mississippi, Washington ve Kuzey Mariana Adaları, 16 Mart'ta Guam, 19 Mart'ta ise kritik eyaletlerden Arizona, Florida, Illinois, Kansas ve Ohio'daki seçimlerle devam edecek.

23 Mart'taki Louisiana ve Missouri'deki ön seçimleri 30 Mart'taki Kuzey Dakota ön seçimleri izleyecek.

Connecticut, Delaware, New York, Rhode Island ve Wisconsin eyaletlerindeki ön seçimler 2 Nisan'da gerçekleştirilecek, 6 Nisan'da da Alaska, Hawaii ve Kuzey Dakota'daki seçmenler tercihlerini yapacak.

Demokratlar Wyoming'da 13 Nisan'da, Cumhuriyetçiler ise 18 Nisan'da ön seçimlerini yapacak, 21 Nisan'da Puerto Rico'da Cumhuriyetçiler, 28 Nisan'da da Cumhuriyetçiler oylarını kullanacak. 23 Nisan'da ise kritik eyaletlerden Pennsylvania'da ön seçimler gerçekleştirilecek.

Mayıs ayının 7'sinde Indiana, 14'ünde Maryland, Nebraska ve Batı Virginia, 21'inde ise Kentucky ve Oregon'da ön seçimler düzenlenecek.

4 Haziran'da Montana, New Jersey, New Mexico, Güney Dakota ve başkent Washington DC'deki (Demokratlar) seçmenler, aday adayları arasından tercih yapacak. 
ABD'de ön seçim süreci, 8 Haziran'daki Guam ve Virgin Adaları'nda yapılacak ön seçimlerle son bulacak.

Parti kongreleri temmuz ve ağustosta

Haziranda tamamlanacak ön seçim sürecinde her eyaletten belirlenen parti delegeleri, parti kongrelerinde aday adaylarına oy vererek söz konusu ismin o partinin resmi adayı olmasını sağlıyor.

Bu yıl Cumhuriyetçi Parti, 15-18 Temmuz'da Milwaukee'de düzenleyeceği parti kongresi ile başkan adayını resmen belirleyecek, Demokrat Parti ise 19-22 Ağustos'ta Illinois'deki parti kongresinde kendi başkan adayını açıklayacak.

Demokratların başkan adayı ile Cumhuriyetçilerin başkan adayını karşı karşıya getirecek canlı televizyon yayınları ise 16 Eylül, 1 Ekim ve 9 Ekim tarihlerinde yapılacak.

"Seçiciler Kurulu" sistemi nedir?

Amerikan seçim sistemi, en fazla oyu alan adayın değil daha fazla delegeye ulaşan adayın başkanlık koltuğuna oturduğu yapıya dayanıyor.

ABD'de "Seçiciler Kurulu" (Electoral College) adı verilen ve ülkenin anayasasında yer alan bu sistemde her eyalete farklı ağırlıklarla dağıtılmış toplam 538 delege bulunuyor ve bu sayının yarıdan 1 fazlasına yani 270 delegeye ulaşan aday, başkan olmaya hak kazanıyor.

Eski ABD Büyükelçisi Nikki Haley (Getty)
Eski ABD Büyükelçisi Nikki Haley (Getty)

Bu sistemde seçmenler, esasen doğrudan başkan adayına değil eyaletin Seçiciler Kurulu üyelerine oy veriyor. Bu üyelerin görevi, ABD'nin başkanı ve başkan yardımcısını seçmek oluyor.

Kurul, her 4 yılda bir seçimlerden birkaç hafta sonra toplanarak bu görevini yerine getiriyor. Bu yılki başkanlık seçimlerinin ardından şekillenecek Seçiciler Kurulu, 17 Aralık'ta başkent Washington'da bir araya gelerek başkan ve başkan yardımcısını resmen belirleyecek.

ABD'de her eyaletin Seçiciler Kurulunda kaç delegenin olacağı ise eyaletin nüfusuna göre belirleniyor. Her eyalet, ABD Kongresinin iki kanadı Senato (100) ve Temsilciler Meclisindeki (435) toplam üye sayısı kadar delegeye sahip oluyor. Ayrıca Kongre'de temsilcisi olmayan başkent Washington'ın da Seçiciler Kurulunda 3 üyesi bulunuyor.

Örneğin California, 54 delege ile Seçiciler Kurulunda en çok üyesi bulunan eyalet olarak öne çıkarken Texas'ın 40, Florida'nın 30, New York'un 28, Illinois ve Pennsylvania'nın 19'ar delegesi yer alıyor.

2020'deki genel oy sayımına göre yeniden dağıtılan delege sayılarının, bir önceki delege dağılımına kıyasla Cumhuriyetçilerin 3 delege daha fazla kazanmasına imkan vereceği öngörülüyor.

Eyaletlerin birçoğunda o eyalette çoğunluğu kazanan aday, bu eyaletteki tüm delegelerin oyunu almaya hak kazanıyor. Örneğin, Texas eyaletinde bir aday, oyların yüzde 50,1'ini bile alsa 40 delegenin tamamına sahip oluyor.

Ülkede birçok eyalet, geleneksel olarak Cumhuriyetçi ya da Demokrat çoğunlukta ve bu eyaletlerde adaylara kesin gözüyle bakıyor ancak farklı seçimlerde farklı parti adaylarına yönelen eyaletlere "kararsız eyaletler" ya da "salıncak eyaletler" deniliyor ve esasen seçimin kaderini bu eyaletler belirliyor.

Iowa'da kar bir kamyonu yoldan çıkardı (EPA)
Iowa'da kar bir kamyonu yoldan çıkardı (EPA)

2024 seçimleri için Kuzey Carolina, Georgia, Pennsylvania, Wisconsin, Arizona ve Michigan'ın kararsız eyaletler olarak seçimin kaderini belirlemede önemli rol oynayacağı tahmin ediliyor.

Öte yandan özellikle Michigan'da yoğunlaşan Müslüman Amerikalı nüfusun, Gazze'deki tutumu dolayısıyla Biden'a oy vermeyebileceği, bunun da kritik eyaletteki seçim sonucunu etkileyeceği yorumları yapılıyor.

Demokrat Parti ile Cumhuriyetçi Partide aday adayları kimler?

2020'deki seçimlerde Trump'a üstünlük sağlayarak ABD Başkanı olan Joe Biden, Demokratların parti kongresi ağustosta yapılacak olsa da partinin kesin adayı konumunda. 81 yaşında ülke tarihinin en yaşlı başkanı olarak yarışa girecek Biden, 25 Nisan 2023'te yeniden başkan seçilmek istediğini resmen açıklamıştı.

Herhangi bir şansları bulunmasa da Demokrat Partide yarışan giren diğer iki aday adayı ise Minnesota Vekili Dean Phillips ile yazar Marianne Williamson.

Diğer yandan 2016-2020 yıllarında ülkede başkanlık koltuğunda oturan 77 yaşındaki Trump ise Cumhuriyetçilerin açık ara en güçlü adayı durumunda.

Trump'ın yanı sıra Cumhuriyetçi Partide ismi öne çıkan diğer adaylar, ABD'nin eski BM Daimi Temsilcisi Nikki Haley, Florida Valisi Ron DeSantis, yatırımcı Vivek Ramaswamy, eski Arkansas Valisi Asa Hutchinson şeklinde sıralanıyor.

Trump, ülke geneli Cumhuriyetçi seçmen anketlerinde yüzde 60'ların üzerinde desteğe sahipken en yakın rakibi Haley'in oy oranları yüzde 11'ler düzeyinde seyrediyor.
Diğer yandan, ülke genelinde yapılan anketlerin ortalamalarına göre muhtemel eşleşmede Trump yüzde 46, Biden ise yüzde 44,8 düzeyinde oy alıyor.



Gazze Şeridi'nde ateşkesin ardından geçici uluslararası bir yönetimin kurulması

Görsel: Axel Rangel Garcia
Görsel: Axel Rangel Garcia
TT

Gazze Şeridi'nde ateşkesin ardından geçici uluslararası bir yönetimin kurulması

Görsel: Axel Rangel Garcia
Görsel: Axel Rangel Garcia

James Jeffrey

ABD Başkanı Joe Biden'ın 31 Mayıs'ta İsrail'in yeni ateşkes planını onaylaması, Gazze'deki savaşın tüm dinamiğini değiştirdi. O tarihten bu yana yapılan yorumların çoğu, İsrail'in Gazze Şeridi’ne yönelik stratejisinde algılanan değişimden ziyade Hamas Hareketi’nin kısa süre önce açıkladığı yanıta ve önerinin ayrıntılarına yönelikti. Biden tarafından açıklanan ve İsrail'in Gazze Şeridi’nden tamamen çekilmesini ve kalıcı ateşkes yapılmasını öngören teklif, 'ertesi gün' için kapsamlı bir planlama yapılması ihtiyacını daha da belirgin hale getirdi. Ancak ertesi gün ile ilgili ne İsrail'de ne de Washington'da henüz detaylı bir planlama yapılmış değil.

Birkaç aydır, düşünce kuruluşları ve medyadan meslektaşlarla birlikte Gazze'de savaş sonrası uluslararası bir yapının oluşturulmasına ilişkin bir plan üzerinde çalışıyorum. Bu plan, yerel yetkililer belirli düzenlemeler altında yeni bir hükümet ve hem Gazzelilere hem de İsraillilere barış getirecek umut verici bir güvenlik yapısı kurmadan önce, Gazze'nin yeniden ayağa kalkmasına yardımcı olunması gerektiğine dikkati çekmeyi amaçlıyor. Geçtiğimiz mayıs ayında Wilson Centre Forumu'nda tartışılan ve resmi internet sitesinde yer alan plan, İsrailli ve Amerikalı hükümet yetkilileri ve çeşitli Arap taraflarla görüşülerek hazırlandı. Planın göze çarpan unsurlarına geçmeden önce İsrail'in ateşkes önerisinde nelerin yeni olduğuna ve bu planın buna nasıl uyduğuna bir göz atalım.

İsrail, ateşkesle ilgili düşüncesinin detaylarını şimdiye kadar kamuoyuna açıklamadı. Bu yüzden (dört buçuk sayfa olduğu söylenen) teklifin yapısal çerçevesini anlamamız için Başkan Biden'ın açıklamalarını ve İsrail'in farklı ve bazen de çelişkili tepkilerini masaya yatırmalıyız. İsrail'in öncelikle, müzakerelerin başarılı olması halinde, teklifin ikinci aşamasının sonunda İsrail Savunma Kuvvetlerinin Gazze'den tamamen çekilmesini kabul ettiği açıkça görülüyor.

Plan, ilk etapta Gazze'yi yönetecek çok uluslu bir idarenin kurulmasını ve bu idarenin Uluslararası Temas Grubu’na rapor vermesine odaklanıyor.

İkinci olarak, İsrail, Gazze Şeridi için daha sonra gelecek üçüncü aşamada kapsamlı bir yeniden inşa planını kabul etmeye hazır görünüyor. Bu önemli bir gelişme, zira Başkan Biden'ın da kabul ettiği üzere İsrail'de bazıları halen Gazze Şeridi'nin İsrail’in yarı kalıcı işgali altında olmasını bekliyor. Üstelik, herhangi bir büyük yeniden inşa planı, güvenlik kaygıları, birçok kilit öneme sahip sınır kapısını kontrol etmesi ve su, elektrik, iletişim gibi temel hizmetleri sağlaması göz önünde bulundurulduğunda İsrail'in desteğinin alınması gerekiyor. Senatör Lindsey Graham da İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile görüşmesinin hemen ardından 9 Haziran'da Face the Nation adlı televizyon programında, İsrail'in ateşkes önerisi doğrultusunda Gazze'nin yeniden inşasına ve yönetimine ilişkin bir planı olduğunu ifade etmişti. Bu, edindiğim başka bilgilerle de tutarlı.

Geliştirdiğimiz plan, 11 Haziran'da ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan tarafından açıklanan ve Arap devletlerinin ‘Gazze'nin istikrara kavuşturulması ve yeniden inşasında rol oynayacağı geçici bir güvenlik oluşumu ile idari yapı oluşturmasını’ öneren ABD yönetiminin görüşüyle de oldukça uyumlu.

Çok uluslu bir idari yapı

Planımız ilk etapta Gazze'yi yönetecek ve belirli bir ülke veya bölgedeki barış ve güvenlik krizini yönetmek amacıyla uluslararası aktörlerin çabalarını koordine etmek için özel amaçlarla kurulmuş gayri resmi ve daimî olmayan uluslararası bir organ olan Uluslararası Temas Grubu'na (ICG) rapor verecek, çok uluslu bir idari yapı kurulmasını öngörüyor. Bu iki oluşum ABD, İsrail, Mısır, önde gelen diğer Arap ülkeleri ve G7 üyesi ülkeler tarafından ortaklaşa hazırlanan uluslararası bir tüzük çerçevesinde kurulacaktır. Filistin Yönetimi ile istişare için bir mekanizmaya sahip olacak ve mümkünse, 10 Mayıs’taki ateşkes kararını takiben BMGK’da alınacak bir kararla desteklenecektir. İsrail'in önerisinin ikinci aşaması için ateşkes müzakerelerinde başka hukuki temeller de atılabilir.

Bosna deneyiminden çıkarılan bir ders olarak geçici idari yapının resmi yetkiye sahip olması gerekiyor.

Çok uluslu yönetim, üst düzey bir temsilci tarafından yönetilecek ve ICG’ye katılan ülkelerin yanı sıra, diğer ülkelerden gelen bağışlarla finanse edilecek. Finans, güvenlik, ulaşım, bakanlıklarla koordinasyon, kamuoyu yoklaması ve halkla ilişkiler için özel ekipleri olacak ve İsrail, Mısır ve diğer ülkelerden lojistik destek alacak. Kapsamlı yönetim ve güvenlik gözetiminden başlayarak işleyişinde merkezi yetkilere sahip olacak.

ABD ve ICG üyesi ülkeler, Hamas sonrası güvenlikle ilgili sorumlulukları üstlenecek sivil polis ve jandarma güçleri (sivil halk arasında konuşlu hafif silah kolluk kuvveti) eğitilene kadar güvenlik devriyeleri gerçekleştirmek için çok uluslu yönetime bağlı çok uluslu bir polis gücü oluşturacaklar. Aralarında az sayıda da olsa ABD'li sivil ve askeri yetkili de yer alacak. Ateşkesin ikinci aşaması için yapılacak müzakerelerde, özel güvenlik düzenlemeleri üzerinde yeniden çalışılması gerekiyor.

Bu yapı aynı zamanda Gazze'ye insani yardımların ulaştırılması, istikrarın sağlanması, kalkınma, yeniden inşa ve diğer her türlü yardımın erişiminde yer alan uluslararası, hükümet ve hükümet dışı kurum ve kuruluşların faaliyetlerini harekete geçirme, koordine etme ve birleştirme yeteneğine de sahip olacak.

Merkezi kontrol

Güvenlik, yeniden yapılanma ve diğer uluslararası destek türlerinin ateşkese uyulmasıyla bağlantılı olmasını sağlamak için merkezi kontrol gerekiyor. Bosna deneyiminden çıkarılan bir ders olarak geçici idari yapının, halk ya da yerel yetkililer güvenliği engellerse yahut radikalleşmenin önlenmesi ve uzun vadeli istikrar için gerekenlerin yapılmasına engel olursa diye, yeniden yapılanma ve diğer hizmetlerin sağlanması için (Dayton Anlaşmalarında öngörüldüğü üzere) resmi yetkiye sahip olması gerekiyor.

Hiçbir uluslararası polis teşkilatı ABD'nin desteği ya da en azından ABD’nin sahada kısmen varlığı olmadan güvenliği etkin bir şekilde sağlayamaz.

Son olarak plan, bunların her biri ve yukarıda belirtilen diğer çeşitli gündemler için ayrıntılı eylemler içeriyor. Bunlar modüler bir temelde düzenlenmiştir ve Gazze için planlamaya dahil olan hükümetler unsurları seçmekte özgürdür.

Bu planla (ya da Gazze'ye yönelik neredeyse tüm diğer planlarla) ilgili akla birtakım sorunlar gelebilir. Bunların başında, Biden yönetiminin ‘sahada Amerikan askeri bulunmayacağı’ açıklaması açısından başta askeri personel olmak üzere ABD’li personelin Gazze’deki varlığı yer alıyor. Ancak bazen Başkan tarafından yapılan açıklamaların yerine getirilmesi gerekir. ABD'nin halihazırda Gazze kıyısında inşa ettiği yüzer iskelede konuşlanmış askerleri var. Washington'ın yaklaşık 25 ülkede konuşlandırılmış askeri birlikleri bulunuyor. Bu birliklerden bazıları son zamanlarda sahillerde ya da suda saldırıya uğradı. Hiçbir uluslararası polis teşkilatı, ABD'nin desteği ya da en azından ABD’nin sahada kısmen varlığı olmadan güvenliği etkin bir şekilde sağlayamaz.

Yönetim ve Hamas

İkinci konu ise Filistin Yönetimi'nin rolü. Plan, yukarıda belirtilen ICG ve Filistin Yönetimi arasındaki koordinasyonun ötesinde, maaşların ödenmesi, yerel hizmetlerin finanse edilmesi ve seyahat belgelerinin verilmesi de dahil olmak üzere Filistin Yönetimi'nin dahil olacağı alanları ortaya koyuyor. Özellikle çok uluslu yönetimin çekilmesinin ardından Filistin Yönetimi'nin Gazze Şeridi’nin yönetimindeki rolüyle ilgili olarak tüm taraflar arasında daha fazla müzakere yapılması gerekecektir.

Siyasi bir çözüm, Hamas'ın geleceğini ve yükümlülüklerini de içerebilir.

Üçüncü konu, Hamas'ın geleceğidir. Planın kendisi Gazze'de kalan Hamas üyelerinin rolünü tartışmıyor. Ancak ne bu planın ne de Gazze'de yönetim, güvenlik ve yeniden yapılanmaya yönelik başka herhangi bir planın, İsrail karşıtı gündemiyle Hamas'ın etkin bir şekilde kontrolü elinde tutması halinde başarılı olamayacağını söyleyebiliriz. İsrail Başbakanı Netanyahu, Başkan Biden’ın İsrail'in önerisini tartışmasına cevaben, bu öneri altında bile Hamas'ın yenilgiye uğratılması gerektiğini vurguladı. Aynı şekilde Başkan Biden da ‘Gazze'nin Hamas'ın iktidarda olmadığı daha güzel günler göreceğinin’ altını çizdi. Siyasi bir çözüm,- Başkan Biden'ın atıfta bulunduğu ateşkes çerçevesinde - Hamas'ın geleceğini ve yükümlülüklerini de içerebilir. Tüm bunlar İsrail'in teklifinin ikinci aşamasının müzakerelerinde ele alınacaktır.

Bu aşamada yukarıda belirtilen hususlar, Gazze Şeridi’nde savaşın ertesi günü için geçici çözüm kapsamında en ciddi olan konulardır. Gazze’deki savaşın, bölgenin güvenliğine yönelik oluşturduğu olağanüstü tehdit, sadece Gazze ve İsrail vatandaşları için değil tüm bölge halkları için daha iyi bir gelecek arayışındaki tüm tarafların olağanüstü çaba sarf etmesini ve büyük riskler almasını gerektiriyor.

*Bu yazı Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.