Tayvan: WHO’dan dışlanmamız küresel bir tehdittir

Tayvan’ın başkenti Taipei’den bir kare (EPA)
Tayvan’ın başkenti Taipei’den bir kare (EPA)
TT

Tayvan: WHO’dan dışlanmamız küresel bir tehdittir

Tayvan’ın başkenti Taipei’den bir kare (EPA)
Tayvan’ın başkenti Taipei’den bir kare (EPA)

Tayvan Sağlık Bakanı Hsueh Jui-yuan, Tayvan’ın Çin’in uyguladığı baskı sonucu Dünya Sağlık Örgütü'nden (WHO) çıkarılmasının küresel sağlık için tehdit oluşturduğunu söyledi. İsviçre Basın Kulübü'nün Cenevre'de düzenlediği bir etkinliğe katılan Tayvanlı bakan, ülkesinin WHO’dan dışlanmasının Tayvan’daki 23,5 milyon insanın sağlık hakkını tehlikeye atmakla kalmayıp, WHO’nun herkesin sağlığı için gösterdiği çabaları baltaladığını da sözlerine ekledi.

Tayvanlı Bakan bu açıklamaları, WHO’nun en üst karar alma organı olan ve her yıl üye ülke temsilcilerini bir araya getiren ve yine Tayvan'ın katılımı olmadan gerçekleşen Dünya Sağlık Asamblesinin (WHA) dün öğleden sonra gerçekleşen açılışından kısa süre önce yaptı. Tayvan, 2016 yılında Tayvan Adası’nı kendi topraklarının ayrılmaz bir parçası olarak gören Çin’in baskısıyla WHA’daki gözlemci statüsünü kaybetti. Özellikle Kovid-19 pandemisi, bulaşıcı hastalıklarla mücadelede küresel iş birliğine duyulan ihtiyacı bir kez daha gözler önüne serdiğinden, uluslararası toplumdan Tayvan'ın WHA’daki gözlemci statüsüne dönmesine izin verilmesi için birkaç çağrı yapıldı.

Tayvan Sağlık Bakanı, Tayvan'ın WHO’dan dışlanmasının, bulaşıcı hastalıkları önlemek ve gelecekteki herhangi bir salgın tehdidine etkili bir şekilde yanıt vermek için vazgeçilmez olan hızlı ve etkili bilgi paylaşımını engelleyeceğini vurgulayarak “Korkarım Tayvan bir sonraki salgında bir boşluk olacak” diye ekledi. Tayvanlı Bakan, bu konunun ‘tüm dünya üzerinde korkunç bir etki yaratacağına’ dikkati çekti.

Washington, 76. Dünya Sağlık Asamblesi toplanmadan önce Tayvan'ın WHO’dan dışlanmasının olumsuz yansımaları konusunda uyardı. ABD'nin Cenevre'deki diplomatik misyonu Twitter hesabı aracılığıyla, “Dünyada halen insan sağlığına yönelik tehditlerle karşı karşıya olduğumuz bir zamanda, Tayvan'ın WHO’dan çıkarılması, WHO liderliğindeki halk sağlığı alanında kapsayıcı küresel iş birliğini tehlikeye atıyor” açıklamasında bulundu.

Çin Dışişleri Bakanlığı’nın resmi Twitter hesabından paylaşılan bir tweet ile Çin’in Tayvan'ın WHA’daki gözlemci konumuna geri dönmesini amaçlayan çabalara karşı olduğu belirtilerek, ‘bu meselenin gerçekte Tayvan'ın bağımsızlığını amaçladığı’ vurgulandı. Bakanlık, ‘Çin'i kontrol altına almak amacıyla Tayvan kartını oynamayı amaçlayan girişimlerin hiçbir yere varmayacağı’ konusunda uyardı.

Tayvan, Birleşmiş Milletler'deki (BM) koltuğunu Pekin'e kaptırdıktan bir yıl sonra, 1972 yılında WHO’dan çıkarıldı. Tayvan’ın, Çin ile gerilimlerin azaldığı 2009-2016 yılları arasında WHO’nun yıllık toplantılarına gözlemci olarak katılmasına izin verildi.

Ancak Pekin, Tayvan’ın ‘ayrılıkçı’ Devlet Başkanı Tsai Ing-wen'in adada iktidara gelmesinden bu yana özellikle de adanın ‘komünist’ Çin'in ayrılmaz bir parçası olduğunu reddetmesinden ötürü Tayvan üzerindeki baskısını artırdı.



Trump Keşmir konusunda anlaşma ararken, Hindistan'ın diplomatik hırsı sınanıyor

ABD Başkanı Donald Trump, Hindistan Başbakanı Narendra Modi'yi Beyaz Saray'da ağırladı. (Arşiv – AP
ABD Başkanı Donald Trump, Hindistan Başbakanı Narendra Modi'yi Beyaz Saray'da ağırladı. (Arşiv – AP
TT

Trump Keşmir konusunda anlaşma ararken, Hindistan'ın diplomatik hırsı sınanıyor

ABD Başkanı Donald Trump, Hindistan Başbakanı Narendra Modi'yi Beyaz Saray'da ağırladı. (Arşiv – AP
ABD Başkanı Donald Trump, Hindistan Başbakanı Narendra Modi'yi Beyaz Saray'da ağırladı. (Arşiv – AP

Analistler, Hindistan ve Pakistan'ın ABD'nin müdahalesi sayesinde topyekûn savaşın eşiğinden döndüğünü, ancak ABD Başkanı Donald Trump'ın Keşmir anlaşmazlığında arabuluculuk yapmayı teklif etmesinin ardından Yeni Delhi'nin küresel diplomatik güç olma hedefinin büyük bir sınavla karşı karşıya olduğunu söyledi.

Şarku’l Avsat’ın Reuters’tan aktardığına göre Hindistan'ın dünyanın beşinci büyük ekonomisi olma yolundaki hızlı yükselişi, küresel sahnedeki güvenini ve etkisini arttırdı. Hindistan, Sri Lanka'daki ekonomik çöküş ve Myanmar depremi gibi bölgesel krizlerin ele alınmasında önemli bir rol oynadı.

Ancak Keşmir konusunda Pakistan'la yaşanan çatışma Hindistan siyasetinin sinir uçlarına dokunuyor. Son birkaç gündür iki ülke arasında karşılıklı füze atışları ve hava saldırılarıyla şiddetlenen çatışmalarda en az 66 kişi hayatını kaybetti.

Hindistan'ın, Keşmir sorununda kendi çıkarlarından ödün vermeden ticaret gibi konularda Trump'ın gözüne girmek için diplomatik olarak nasıl bir yol izleyeceği büyük ölçüde iç politikaya bağlı olacak ve Keşmir sorununun gelecekteki seyrini belirleyebilecek.

Güney Asya analisti olan Michael Kugelman, “Hindistan (ateşkesin gerektirdiği) daha geniş kapsamlı görüşmelere sıcak bakmıyor. Bu yaklaşıma bağlı kalmak zorlu bir iş olacak” ifadelerini kullandı.

Ateşkesin ne kadar kırılgan olduğunun bir işareti olarak iki hükümet cumartesi gecesi geç saatlerde ciddi ihlal suçlamalarında bulundu.

Kugelman ateşkesin gerilimin en yüksek olduğu dönemde ‘aceleyle sağlandığını’ kaydetti. Trump dün, “Bu iki büyük ulusla ticareti önemli ölçüde arttıracağım” dedi. Hindistan Başbakanı Narendra Modi, çatışmanın başlamasından bu yana kamuoyu önünde herhangi bir yorumda bulunmadı.

Görsel kaldırıldı.Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif (Reuters)

Hindistan Keşmir'i kendi topraklarının ayrılmaz bir parçası olarak görüyor ve özellikle de dışarıdan bir arabulucu aracılığıyla müzakere edilemeyeceğini düşünüyor. Hem Hindistan hem de Pakistan, Keşmir'in bazı kısımlarını kontrol ediyor ve bölgede tam egemenlik iddiasında bulunuyor. Hindistan'ın Pakistan destekli bir isyan olarak tanımladığı durum yüzünden bölge üzerinde iki savaş ve çok sayıda başka çatışma yaşandı. Pakistan ise isyanı desteklediğini reddediyor.

Hindistanlı savunma analisti Brahma Chellaney, “Hindistan, ABD'nin baskısıyla, başladıktan sadece üç gün sonra askeri operasyonları durdurmayı kabul ederek, uluslararası toplumun dikkatini bu krize neden olan Pakistan destekli sınır ötesi terörizme odaklamak yerine Keşmir çatışmasına çekiyor” dedi.

İki ülkenin 1947'de ayrılmasından sonra Hindistan ve Pakistan, Keşmir konusunda süregelen anlaşmazlıklarında Batı tarafından on yıllar boyunca bir ve aynı olarak görüldü. Ancak son birkaç yılda Hindistan'ın ekonomik yükselişi de dahil olmak üzere çeşitli nedenlerle bu durum değişti. Pakistan'ın ekonomisi ise sıkıntıda ve Hindistan'ın yalnızca onda biri büyüklüğünde.

Görsel kaldırıldı.Hindistan Başbakanı Narendra Modi, (EPA)

Trump'ın Keşmir sorununa bir çözüm bulunması önerisi ve ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio'nun Hindistan ve Pakistan'ın tarafsız bir yerde daha geniş konularda görüşmelere başlayacağı yönündeki açıklaması, Hindistan'daki birçok kişiyi hayal kırıklığına uğrattı.

Pakistan, Trump'ın Keşmir konusundaki teklifi için defalarca teşekkür ederken, Hindistan, ateşkesin sağlanmasında herhangi bir üçüncü tarafın rolünü kabul etmeyerek, bunun tamamen iki taraf arasındaki bir anlaşmanın sonucu olduğunu ileri sürdü.

Hindistan'daki analistler ve muhalefet partileri, Yeni Delhi'nin geçtiğimiz çarşamba günü Pakistan'a füze atarak stratejik hedeflerine ulaşıp ulaşmadığını sorgulamaya başladı. Hindistan, bunun geçen ay Keşmir'de turistleri hedef alan ve 26 kişinin ölümüne yol açan saldırıya misilleme olduğunu iddia etti. Yeni Delhi saldırıdan Pakistan'ı sorumlu tuttu, İslamabad ise bu iddiayı reddetti.

Pakistan'ın iç kesimlerine füzelerin ateşlenmesi Modi'nin seleflerine kıyasla risk almaya daha meyilli olduğunu gösterdi. Ancak ani ateşkes Modi'yi ülke içinde nadir görülen eleştirilere maruz bıraktı.

Modi'nin Hindu milliyetçisi Bharatiya Janata Partisi'nden (Hindistan Halk Partisi) eski bir parlamenter olan Swapan Dasgupta, ateşkesin Hindistan'da çeşitli nedenlerle iyi karşılanmadığını, çünkü ‘Trump'ın aniden ortaya çıkıp kararını açıkladığını’ söyledi.

Hindistan'ın ana muhalefet partisi Hindistan Ulusal Kongresi de bu görüşü yineleyerek, hükümetten ‘Washington'un neden ateşkes ilan ettiğini’ açıklamasını talep etti. Hindistan Ulusal Kongresi Sözcüsü Jairam Ramesh, “Üçüncü tarafların arabuluculuğu için kapıları açtık mı?” diye sordu.

Düşmanlıkların sona ermesine rağmen, ilişkilerde Hindistan'ın sertliğini test edecek ve daha katı bir yaklaşım benimsemesine neden olabilecek bir dizi sıcak nokta var.

Diğer yandan Pakistanlı diplomatlar ve hükümet yetkilileri, ülkeleri için en önemli konunun, Hindistan'ın geçen ay askıya aldığı ve Pakistan'daki çok sayıda çiftçi ve hidroelektrik santrali için hayati bir su kaynağı olan İndus Su Anlaşması olacağını söyledi.

Pakistan eski Dışişleri Bakanı ve mevcut hükümeti destekleyen Pakistan Halk Partisi'nin lideri Bilawal Bhutto Zerdari, “ABD'nin daha geniş bir diyalog için verdiği güvence olmasaydı Pakistan ateşkesi kabul etmezdi” dedi.

Pakistan'ın eski Ulusal Güvenlik Danışmanı Moeed Yusuf, Keşmir'le ilgili risk döngüsünü kırmak için kapsamlı bir anlaşmanın gerekli olduğunu söyledi. Yusuf, “Çünkü krizin kökleri halen orada. Her altı ayda, bir yılda, iki ya da üç yılda bir benzer bir şey oluyor ve sonra nükleer bir ortamda savaşın eşiğine geri dönüyoruz” ifadelerini kullandı.