Devrik Pakistan Başbakanı İmran Han, Independent Urdu'ya konuştu: Pakistan'da hukukun üstünlüğü yok. Orman kanunu var

TT

Devrik Pakistan Başbakanı İmran Han, Independent Urdu'ya konuştu: Pakistan'da hukukun üstünlüğü yok. Orman kanunu var

Pakistan'ın eski başbakanı İmran Han, 19 Mayıs 2023'te Lahor'daki mahkemeden ayrılıyor (AP)
Pakistan'ın eski başbakanı İmran Han, 19 Mayıs 2023'te Lahor'daki mahkemeden ayrılıyor (AP)

Independent Urdu, kefaletle serbest bırakılmasına karar verilen eski Pakistan Başbakanı İmran Han'la bir röportaj gerçekleştirdi. Nisan 2022'de görevden düşen İmran Han, hakkında açılan 90 üzerindeki dava nedeniyle 9 Mayıs'ta cezaevine gönderilmişti.

Eski kriket yıldızı Han, 18 Ağustos 2018 - 10 Nisan 2022 tarihlerinde Pakistan başbakanlığı görevini üstlenmişti. Halen Pakistan Adalet Hareketi Başkanı olan Han, Independent Urdu'nun sorularına yanıt verirken, "PTI'nın iktidara gelmesini engelleyemeyecekler" ve "bu mesele eninde sonunda Pakistan içinde çözülecek" vurgularında bulundu. 

Öncelikle sağlığınızı sormak istiyorum.  Son birkaç gündür hastaneye gittiğinizi duyuyoruz.  İyi misiniz, sağlığınız yerinde mi?

Hastaneye check-up yaptırmak için gittim, kapsamlı bir check-up, çünkü 4 gün hapiste kaldım ve kendimi pek iyi hissetmiyordum. Orada bir şeyler yedim, bu yüzden düzgün bir kontrol istedim.

Şimdi iyiyim, teşekkürler. Yüce Allah'a şükürler olsun. 

Yarın İslamabad'a geliyor musunuz? Beklentiniz nedir? Tutuklanacağınızı düşünüyor musunuz?

Herhangi bir dava olmamasına rağmen tutuklanma ihtimalimin yüzde 80 olduğunu düşünüyorum. Tüm davalarda kefaletim var. Ama biliyorsunuz Pakistan'da hukukun üstünlüğü yok. Orman kanunu var. Sürekli tutuklanıyorlar. Tüm üst düzey yöneticilerimi tutukladılar. Aslında şu anda hapiste 10 binden fazla PTI (Pakistan Adalet Hareketi) çalışanı ve destekçisi var. Ve hiçbir suçlama yok.  

Sadece tutuklanıyorlar. Mahkemeye gidiyorlar ve bir fatura alıyorlar. Çıkar çıkmaz tekrar içeri alınıyorlar. Yani, olan biten eşi benzeri görülmemiş bir şey ve korkarım ki tek umut mahkemeler. Ancak hükümet mahkemeleri dinlemiyor bile. Yani, dediğim gibi, mahkemeler rahatlama sağladığında bile, hükümet umursamıyor. 

Peki, bu durumdan çıkış yolu nedir? Siz ne düşünüyorsunuz? Çıkış yolu nedir? 

Bakın, tek bir çözüm var, o da özgür ve adil seçimler. Bu yıl seçim yılı ama yapmaya çalıştıkları şey, müesses nizamın, (müesses nizamdan kasıt ordunun başı ve PDM [Pakistan Demokratik Hareketi] partileri) yapmaya çalıştığı şey seçimden önce partiyi ezmek çünkü şu anda partinin oy oranı yüzde 70'in üzerinde. Bu, halk oylaması açısından tarihimizdeki en popüler parti ve son birkaç ay içinde yaptığımız ara seçimlerde parti 37 ara seçimin 30'unu kazandı. Dolayısıyla, eğer seçim olursa, bizim seçimleri silip süpüreceğimize inanmış durumdalar ve bu nedenle de şimdi partiyi ezmeye çalışıyorlar. Yani seçimleri sadece PTI tamamen yıkıldığında yapmak istiyorlar ama yıkılan sadece bir parti değil; bu, demokrasimizin yıkılması anlamına geliyor. Yani temelde tehdit çok daha büyük. Söz konusu olan demokrasi ve özgürlüğümüzdür.  

Yani, belki de ortak noktada buluşup uzlaşmak için bir çıkış yolu bulunmalı. Ordunun başı ve Başbakan’la görüşmeye hazır mısınız? 

Bakın, Başbakan'ın konuyla ilgisi yok. Tüm kararları veren kişi ordunun başı. Halihazırda sosyal medyada açıklamaları var. Yani, bu açıklamalar korkutucu. Söylediklerini okursanız, ne olursa olsun partim PTI'nın yıkılmasını sağlayacağını söylüyor. Yani, son birkaç gündür ortaya çıkan şey bu. Peki, kiminle konuşursunuz? Başbakanın konuyla ilgisi yok, onlar sadece kukla ve bu arada, son birkaç aydır iyi niyetimi belli ettim, bilirsiniz, ben bir politikacıyım, ordunun başı veya müesses nizam dahil herkesle diyalog kurmak istiyorum ama korkarım ki tango yapmak için iki kişi gerekiyor. Konuşacak kimse yok.

Ama yine de onlarla konuşmaya hazır mısınız?

Elbette. Bir politikacı her zaman herkesle diyalog kurma fırsatına sahip olmalı çünkü politikacılar farklılıkları diyalog yoluyla çözerler, silahla değil. 

Bu krizde Başkan'dan ne yapmasını bekliyorsunuz?  

Başkan denedi, biliyorsunuz diyalogdan bahsetti. Bu diyaloğu başlatmaya çalıştı, biraz diyalog olması için bunları başlatmaya çalıştı ama dediğim gibi, muhatap yok. Herhangi bir cevap alamıyor. 

Ve tüm bu durumla birlikte, Birleşik Krallık'taki çocuklarınızla iletişim halinde misiniz, size ne söylüyorlar? Hayatınız için endişeleniyorlar mı?  

Evet. Bilirsiniz, oğullarınızın endişelenmesi doğal. Onlarla konuşuyorum. Evet, endişeliler çünkü bana karşı bir suikast girişimi oldu ve o zaman beni görmeye geldiler ama doğal olarak, yani sadece suikast ve hapse atılma korkusu değil. Bilirsiniz, oğullarınız için bununla başa çıkmak epey zor.

Sayın Han tutuklanırsa ya da siyasetten men edilirse, partinin başkan vekili kim olacak?

Şu anda başkan yardımcısı hapiste, genel sekreter hapiste. Sanırım hapisten kim çıkarsa görevi o devralacak.

Sizinle hükümet arasında arabuluculuk yapmaları için dünya liderlerinden, Pakistan dışından siyasetçilerden herhangi bir temas oldu mu? 

Hayır, hayır, böyle bir temas yok. Ama bakın, bu mesele eninde sonunda Pakistan içinde çözülecek ve demokrasi özgürlük demektir diyen Pakistan halkı sayesinde olacak. Demokrasi hukukun üstünlüğü demektir. Demokrasi, halkın temel haklarının korunması demektir ve bence bu bir zaman meselesi, halk haklarının arkasında duracak çünkü bu durum savunulamaz. Bu çok uzun süre devam edemez çünkü Pakistan'daki en büyük siyasi partiyi yıkmaya çalışamazsınız. Federal bir parti olan tek parti, bunu bilemezsiniz, sadece onu yok etmeniz gerekir çünkü partiler mevcut değildir ve birkaç zihin lideri vardır.

Parti milyonlarca Pakistanlının kalbinde ve zihnindedir, eğer en büyük partiyse, onu silip atamazsınız. Bu tarihimizde daha önce bir kez denendi ve şunu söyleyeyim, 1970’te seçimleri kazanan en büyük parti Muciburrahman'ın Bangladeş Avami Ligi ve Doğu Pakistan'dı ve daha sonra politikacı Zülfikar Ali Butto da orduyla, ordu şefiyle bir araya geldi. Onu başbakan olarak kabul etmek yerine orduyu en büyük parti olan Bangladeş Avami Ligi'nin üzerine sürdü ve Muciburrahman hapse atıldı ve sonuç olarak ülke parçalandı, biliyorsunuz Doğu Pakistan ve Batı Pakistan'la dünyanın en büyük Müslüman ülkesi olabilirdik. Ama orası Bangladeş oldu, çünkü onlara kendi liderlerini seçme hakkı vermedik ve seçimleri kazanan adamın Başbakan olmasına izin vermedik. 

Sayın Han, sizce de ordunun başının adını kamuoyu önünde anmak, Sayın İmran Han'la ordunun başı arasında kişisel bir mesele haline gelmiyor mu? 

Olay ne yazık ki ordunun başının sözleriyle kişiselleştirildi, ona karşı hiçbir olumsuz söz söylemedim. Söylediğim tek şey, İslamabad Yüksek Mahkemesi binasından kaçırıldığımda bunun polis tarafından değil, ordu tarafından yapıldığıydı, şimdi ordu, ordunun başının emri olmadan hareket edemez. Bu yüzden tek söylediğim, bunun onun rızası olmadan gerçekleşmiş olamayacağıydı. Bu sadece bir gerçek.

Ama onun hakkında hiçbir zaman aşağılayıcı ifadeler kullanmadım. Ancak ne yazık ki düşmanlığın diğer taraftan kaynaklandığını düşünüyorum. Benim tarafımdan değil.

Yarın (Salı) İslamabad'da tutuklanırsanız, destekçilerinizi tekrar protestoya çağıracak mısınız?

Bakın, tutuklandığımda hiçbir şey söyleme şansım yoktu çünkü beni alıp hapse attılar ve 4 gün boyunca ne olduğunu bilmiyordum. Yaşanan yıkımı ancak hapisten çıktıktan sonra fark ettim. 27 yıllık siyaset hayatımda sıfırdan kurduğum partim şu anda Pakistan'ın en büyük partisi. Protestocularımdan hiçbir zaman şiddete başvurmalarını istemedim, tüm protestolarımız haklarımız dahilindeydi, anayasal hakkımız olan barışçıl protestolar ve tüm liderlerimizin ben tutuklandığımda yaptıkları açıklamalara bakarsanız, hepsi barışçıl protestolar yapacağımızı söyledi, hiçbiri binaları ve her şeyi yakmak istediğimizi söylemedi. Bu biz değildik. 

O zaman kim? 

Bence olması gereken şey bir soruşturmaydı. Bunu kışkırtan kişileri gösterecek güvenlik kameraları var, biz olmadığımızı biliyoruz, zaten sosyal medyada PTI’yla hiçbir ilgisi olmayan kişilerin yüzleri var, halkı Lahor'daki kolordu komutanının evine girmeye kışkırtıyorlardı. Pencap'ın başındaki bu kadın, nöbetçi kulübesinde oturuyor ve halka içeri girmemelerini söylüyordu. Peki, halkı içeri girmeleri için kışkırtan bu adam kimdi, içeri girdiklerinde kaçtı. Düzgün bir soruşturma istiyor muyuz? Bakın, 25 kişi kurşun yarasıyla öldü, barışçıl protestocular, yüzlerce kişi kurşun yarası aldı, tek bir soruşturma bile yapılmadı. Tek yaptıkları devlet binalarının kundaklanması bahanesini kullanarak PTI'a hiç göz açtırmamak oldu ve bugün sadece hapishaneyle ilgili olan herkesle, üst düzey liderlerimden hiçbiriyle konuşamıyorum, ikinci kademe liderlerimle konuşamıyorum çünkü ya saklanıyorlar ya da hapisteler.

Son sorum, bu koşullar altında, iktidara geri döneceğinizden emin misiniz? 

Bakın, gelecek tamamen Yüce Allah'ın elinde, bildiğiniz gibi ben Müslümanım, ne olacağını kimse bilemez. Ancak şu anda Pakistan'daki durum göz önüne alındığında, ne zaman seçim olursa olsun, ne yaparlarsa yapsınlar PTI'nın iktidara gelmesini engelleyemeyecekler çünkü tarihimizde hiçbir parti şu anda sahip olduğu kadar popüler olmadı ve bu baskının yaptığı tek şey partiye duyulan sempatiyi arttırmak oldu ve baskılar siyasi partilerin büyümesini durdurmaz, desteği söküp alamazsınız, siyasi partiler ideolojileri öldüğünde ölürler. Ancak kişilerin kalplerinde ve zihinlerinde yaşadıkları sürece bir siyasi partiyi yok edemezsiniz. Dolayısıyla, tüm bu baskıcı yöntemler devam ediyor, yani insanları partiden ayrılmaya zorluyorlar, yani güç sahipleri gidip onlara baskı yapıyor. İşyerlerini kapatıyorlar, evlerine giriyorlar ve evlerini yağmalıyorlar, bu daha önce bu ülkede hiç yaşanmadı. Ancak bu yöntemlerle bir siyasi partinin seçimleri kazanmasını engelleyemezsiniz çünkü bir oy deposu var, oy deposu olduğu sürece onu yenemezsiniz.
 
Zaman ayırdığınız için çok teşekkür ederim Sayın Han.



Çin: Rusya ve Ukrayna müzakerelere kapıyı kapatmadı

Çin'in Avrasya İşlerinden Sorumlu Özel Temsilcisi Li Hui ve eski Rusya Başbakanı Dmitry Medvedev. (Reuters-Arşiv)
Çin'in Avrasya İşlerinden Sorumlu Özel Temsilcisi Li Hui ve eski Rusya Başbakanı Dmitry Medvedev. (Reuters-Arşiv)
TT

Çin: Rusya ve Ukrayna müzakerelere kapıyı kapatmadı

Çin'in Avrasya İşlerinden Sorumlu Özel Temsilcisi Li Hui ve eski Rusya Başbakanı Dmitry Medvedev. (Reuters-Arşiv)
Çin'in Avrasya İşlerinden Sorumlu Özel Temsilcisi Li Hui ve eski Rusya Başbakanı Dmitry Medvedev. (Reuters-Arşiv)

Çin'in Avrasya İşlerinden Sorumlu Özel Temsilcisi Li Hui, hali hazırda  müzakereleri yürütmekte yaşanan zorluklara rağmen Rusya ve Ukrayna'nın krizi çözmek için müzakerelere kapıyı ‘tamamen’ kapattığına inanmadığını’ söyledi.

Şarku’l Avsat’ın Reuters’tan aktardığı habere göre Li Hui, Rus tarafının Çin'in Ukrayna krizine barışçıl bir çözüm bulma arzusunu ve çabalarını takdir ettiğini vurguladı.

Li geçtiğimiz mayıs ayında, 12 günlük bir Avrupa turuna çıktı. Savaşa siyasi bir çözüm bulma umuduyla Kiev, Varşova, Paris, Berlin, Brüksel ve Moskova'yı ziyaret etti.

Yaptığı açıklamada “Rusya-Ukrayna savaşının hız kazanma riski halen yüksek” diyen Li, tüm tarafların ‘durumu yatıştırmak’ ve nükleer tesislerin güvenliğini sağlamak için somut adımlar atması gerektiğini ifade etti.

Çinli yetkili ayrıca ülkesinin durumu sakinleştirmeye katkıda bulunacak her şeyi yapmaya hazır olduğunu bildirdi.

Diğer yandan Kremlin de Rusya'nın çatışmayı sona erdirmek için müzakerelere açık olduğunu duyurdu.

Ukrayna, Rusya'nın tek taraflı olarak ilhak ettiği drt bölgeden ve 2014'te ilhak ettiği Kırım'dan çekilmesi de dahil olmak üzere herhangi bir barış planını görüşmeden önce Rus kuvvetlerinin topraklarının her karışını terk etmesi gerektiğini savunuyor.


Kuzey Kore liderinin kız kardeşi, yakında 'düzgün' şekilde uzaya uydu fırlatacaklarını açıkladı

Kuzey Kore lideri Kim Jong-un'un kız kardeşi Kim Yo-jong (AP)
Kuzey Kore lideri Kim Jong-un'un kız kardeşi Kim Yo-jong (AP)
TT

Kuzey Kore liderinin kız kardeşi, yakında 'düzgün' şekilde uzaya uydu fırlatacaklarını açıkladı

Kuzey Kore lideri Kim Jong-un'un kız kardeşi Kim Yo-jong (AP)
Kuzey Kore lideri Kim Jong-un'un kız kardeşi Kim Yo-jong (AP)

Kuzey Kore lideri Kim Jong-un'un kız kardeşi Kim Yo-jong, ülkesinin başarısızlıkla sonuçlanan askeri casus uydu fırlatma denemesine ilişkin, yakında uzaya "düzgün" şekilde uydu fırlatacaklarını belirtti.

Yonhap'ın haberine göre, Kim Yo-jong, ABD'nin, Kuzey Kore'nin uzaya balistik uydu fırlatma girişimini kınamasına tepki gösterdi.

Kim Yo-jong, yaptığı yazılı açıklamada, "Eğer Kuzey Kore'nin uydu fırlatması özellikle engellendiyse, binlerce uydu fırlatan ABD ve diğer ülkeler kınanmalıdır. Kuzey Kore'nin askeri casus uydusunun yakında düzgün şekilde uzaya gönderileceği ve görevine başlayacağı kesin." ifadesini kullandı.

Ülkesinin askeri casus uyduya ulaşabilmesinin "düşmanların" en korktuğu şey olduğunun bir kez daha kanıtlandığına işaret eden Kim Yo-jong, keşif uydusu geliştirmek için daha fazla çaba sarf etmeleri gerektiğinin farkında olduklarını vurguladı.

Kim Yo-jong, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin (BMGK), Kuzey Kore'nin balistik teknoloji kullanmasını yasaklayan kararının ülkesinin uzaydan yararlanma hakkını ihlal ettiği ve bunun "haydutluk" olduğu değerlendirmesinde bulundu.

Ülkesine karşı "düşmanca politikalar" izleyen ABD ile diyalog kurmaya gerek duymadıklarına dikkati çeken Kim Yo-jong, "Daha saldırgan bir tavırla karşı koyma tarzımıza devam edeceğiz ki onlar da Kuzey Kore'ye yönelik düşmanca politikaların faydası olmayacağını anlasın." ifadesini kullandı.

Kuzey Kore'nin güdümlü füze teknolojisiyle fırlatış yapması yasaklanmıştı

Kuzey Kore'nin dün sabah saatlerindeki fırlatışının, taşıyıcı roket sisteminde yaşanan arıza nedeniyle başarısız olduğu bildirilmişti.

ABD ve Birleşmiş Milletler (BM) de Kuzey Kore'nin balistik füze teknolojisi kullanarak yaptığı başarısız askeri casus uydu fırlatma denemesini kınamıştı.

BMGK, nükleer silah programı nedeniyle uyguladığı yaptırımlar kapsamında Kuzey Kore'nin güdümlü füze teknolojisiyle fırlatış yapmasını yasaklamıştı.


İran ve Afganistan su anlaşmazlığı nedeniyle savaşın eşiğinde

Görsel: Independent Arabia
Görsel: Independent Arabia
TT

İran ve Afganistan su anlaşmazlığı nedeniyle savaşın eşiğinde

Görsel: Independent Arabia
Görsel: Independent Arabia

İran ve Afganistan arasındaki su krizi kökleri onlarca yıl öncesine dayanmasına rağmen, son zamanlarda ülkeler arasındaki gerilim, sözlü tartışmalar ve buna eşlik eden saha çatışmalarıyla yeniden ortaya çıktı.

İran ve Afganistan, Helmend Nehri'nin kaynaklarından yararlanma konusundaki anlaşmazlık nedeniyle savaşın eşiğine geldi.

Helmend Nehri, Afganistan'ın dağlarından doğar, ülkenin sınırındaki birkaç eyaletten geçerek İran topraklarına girer ve İran'ın güneydoğusundaki Hâmun Gölü'ne dökülüyor.

Helmend, yaklaşık bin 150 kilometre uzunluğunda olup Fırat ve Sind Nehirleri arasında yer alan en büyük Asya nehirlerinden biri.

Yıllar boyunca Afganistan ve İran'ın farklı bölgelerinde tarım ve içme suyu kaynağı oldu.

Ancak, özellikle barajların nehri etkileyen kalkınma ve endüstri projelerinin başlatılmasıyla birlikte, iki ülke arasında anlaşmazlığa yol açan bir mesele haline geldi.

Bu projeler, nehrin su seviyesini etkileyerek nehrin rotasını değiştiriyor ve anlaşmazlıklara neden oluyor.

Son zamanlarda, İran'ın Belucistan bölgesi su kıtlığı kriziyle karşı karşıya kaldı. Nehrin kuruması, Helmend Nehri'nin döküldüğü Hâmun Gölü'nün kuruması tehlikesiyle karşı karşıya kalmasına neden oldu.

İran halkı protesto gösterilerinde, İran yetkililerinden, Taliban'a karşı tutumlarını alarak İran'ın su payının ülkenin topraklarına ulaşmasını sağlamalarını talep etti.

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, Taliban'ı tehdit ederek, "Afganistan yöneticilerine, taleplerimizi normal bir şekilde ele almamalarını söylüyorum. Bizimle ciddi bir şekilde iletişime geçmeleri gerekiyor. Afganistan'daki yetkililer ve yöneticileri Sistan ve Belucistan bölgesindeki vatandaşların taleplerini hızla karşılamaları konusunda uyarıyorum" dedi.
 

Helmend Nehri, Afganistan'ın dağlarından doğar ve Afganistan'ın sınırındaki birkaç eyaletten geçerek İran topraklarına girer / Fotoğraf İran Haber Ajansı
Helmend Nehri, Afganistan'ın dağlarından doğar ve Afganistan'ın sınırındaki birkaç eyaletten geçerek İran topraklarına girer / Fotoğraf İran Haber Ajansı

 

Afganistan, Reisi’nin tehditlerini aşağılayıcı ve küçümseyici bir şekilde karşıladı. Hızlı ve İran'a karşı olumsuz bir şekilde algılanabilecek bir üslupla yanıt verildi.

Taliban hükümetinin açıklaması diplomasiden ve ülkeler arasındaki anlaşmalara atıfta bulunmaktan oluşurken, bir Afgan yetkili, İran Cumhurbaşkanı'na yönelik bir video mesaj iletmek için çaba gösterdi.

Afganistan'ın üst düzey askeri liderlerinden biri, bir nehir kenarına giderek plastik bir kap doldururken İran Cumhurbaşkanına "Bu suyu al ve tehdit etmeyi bırak. Bizi bundan daha fazla tehdit etme. Senden korkuyoruz" ifadeleriyle seslendi. 

Taliban hükümeti tarafından yapılan açıklamada, "İran ile Afganistan arasındaki su anlaşması 1972'den beri var ve İslam Emirliği taahhütlerine uyuyor. Son yıllarda Afganistan ve bölge su seviyelerini etkileyen kuraklık yaşandı. Helmend Nehri de bundan etkilendi. İran'ın suyla ilgili talepleri ve medyadaki uygunsuz açıklamalar sadece zarar getirir" ifadelerine yer verildi. 

Afgan hükümetinin açıklamasında ayrıca, "Helmend suyuyla ilgili bilgilerinizi tamamlamalı ve ardından taleplerinizi uygun bir şekilde iletmelisiniz" ifadeleri kullanıldı.

İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, resmi Twitter hesabından yaptığı açıklamada "Son aylarda Afganistan Dışişleri Bakanlığı yetkilisi Molla Taki'den, Helmend Anlaşması'ndaki taahhütlerini yerine getirmelerini ve teknik komitelere su seviyesini ölçme izni vermelerini talep ettim, ancak bunu yapmadılar. Sistan bölgesi kuraklıkla mücadele ediyor. Su varlığı veya su yetersizliği siyasi beyanlarla değil, teknik komiteler tarafından ortaya konulmalı" diye konuştu.

İçişleri Bakanı Ahmed Vahidi de "İran ve Afganistan arasındaki su sorununun diyalog yoluyla çözülmesi gerektiğini ve Taliban'ın Kemal Khan Barajı'nı ziyaret etmek için yetkililerimize izin vermesi gerektiğini" ifade etti.

İran, Afganistan'ı Helmend Nehri üzerine barajlar inşa etmek ve nehrin akışını Afgan topraklarına çevirmekle suçluyor.

Bunun, nehrin ana yatağına bitişik topraklarda tuzluluğun artmasına ve İran'ın su payını sağlama taahhüdünün yerine getirilmemesine yol açtığını ileri sürüyor.

Tahran, nehrin akışını kanıtlayan uydu görüntülerine sahip olduğunu iddia ediyor.

Saha çatışmaları

İran ve Afganistan arasındaki sözlü çatışmalara, İran sınır güvenlik birimleri ve Afgan güçleri arasında gerçekleşen çatışmalar eşlik etti.

İki ülke, su anlaşmazlığındaki pozisyonlarını güçlendirmek için askeri teçhizatların sınıra sevkiyatını gösteren görüntüler yayımladı.

Geçen pazar günü, iki İran sınır muhafızı Taliban askerleriyle çatışma sonucunda hayatını kaybetti.

Her iki taraf da tehdit içeren tepkilerini sürdürdü. Taliban hükümetinin önde gelen isimlerinden Nasır Bedri olarak bilinen Abdulhamid Horasani, bir video yayımlayarak videoda, "Taliban askerlerinin ABD’lilere karşı yürütülen mücadeleden daha büyük bir coşkuyla savaşacaklarını" söyledi.

Geçen cumartesi günü, İran-Afganistan sınırında şiddetli çatışmalar ve silah sesleri duyuldu.

İran, çatışmaların Taliban unsurlarının İran topraklarına sızmaya çalışmasından kaynaklandığını söyledi.

Ayrıca, yayımlanan görüntüler Taliban üyelerinin İran tarafında bulunan sınır karakollarına ağır silahlarla ateş ettiğini ortaya koydu.

Geçen 27 Mayıs'ta İran-Afganistan sınırında şiddetli çatışmalar ve yoğun silah sesleri duyuldu. İran'ın Belucistan sınır güvenlik birimi, "tanımlanamayan silahlı kişilerin" Afganistan'dan İran'a girmek için plan yaptıklarını ve bu durumun çatışmalara yol açtığını açıkladı.

İran, sınırlarda olağandışı olayları işaret eden bir girişim olarak üst düzey kara kuvvetleri ve güvenlik yetkililerini sınır bölgelerine gönderdi.

İran Polis Yardımcısı Kasım Rezai, ülkesinin Taliban tarafından beklenmeyen bu adımlarıyla ilgili olarak "Afganistan'ın mevcut liderlerinin haksız ve uluslararası ilkelerle çelişen eylemlerinden dolayı hesap vermeleri gerektiğini" belirtti.

İran tarafındaki sınır bölgelerinde çok sayıda kişi evlerini boşaltırken, sınır bölgeleri iki taraf arasında yer yer çatışmalara sahne oldu.

İranlı sınır muhafızlarının ölümü, özellikle sağcı aşırılık yanlısı bir kesim tarafından İran Cumhurbaşkanı Reisi hükümetine yönelik geniş çaplı eleştirilere neden oldu.

Bu grup, Taliban hükümetini sert bir şekilde eleştirerek İran'ın su hakları konusunda haksızlık yapmakla suçluyor.

İran Dini Lideri Ali Hamaney’in Sistan ve Belucistan'daki temsilcisi, Reisi hükümetini "ABD’yi defalarca tehdit ettiniz, ancak Afganistan'dan haklarımızı geri alma yeteneğine sahip değilsiniz. Sorunlar konuşarak çözülmez" ifadeleriyle eleştirdi.

Sosyal medya platformları, İranlıların Taliban ile yüzleşme ve haklarını Afganistan'dan geri alma çağrılarıyla dolup taşıyor.

Yurt dışındaki muhalefetin İran sınır muhafızlarının öldürülmesi konusundaki zayıf tutum eleştirileri de bu çağrılara eşlik ediyor.

Tarihi arka plan

İran ile Afganistan arasında Helmend Nehri'nin sularının kullanımına ilişkin anlaşmazlık, uzun yıllar devam etti.

İki ülke arasında 1972 yılında imzalanan ve Helmend Anlaşması olarak bilinen bir anlaşma ile sona erdi.

Bu anlaşmaya göre, Afganistan, İran'ın Helmend Nehri'nden 820 milyon metreküp su almasını sağlama taahhüdünde bulundu.

Ancak İran, Afganistan'ı defalarca taahhütlerinden vazgeçmekle ve nehrin akış yönünü değiştirmekle suçladı.

Kajaki Barajı ve Kemal Khan Barajı’nın inşası nehirden su seviyesinin düşmesine yol açtı. Nehrin Afgan toprakları içinde sellere tanık olduğu mevsimlerde bile su İran'a ulaşmadı.

Eski Afganistan Cumhurbaşkanı Eşref Gani, Kemal Khan Barajı’nın açılışında, Helmend Nehri'nin yıllar boyunca Afganistan'dan çıktığını, bugün yönetiminin Afganların elinde olduğunu ve İran ile petrol karşılığında su alışverişi yapacağını vurgulamıştı.

İran, eski Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani o dönem Eşref Gani'nin açıklamalarını protesto etmiş ve Helmend Nehri sularından payına düşeni alma hakkını savunmuştu.

Kabil'in Taliban’ın eline geçmesiyle birlikte, İran'ın Afganistan'ın Helmend Nehri boyunca üzerinde çalıştığı tesisleri ziyaret etmesi yönündeki tekrarlanan talepleri arasında mevcut yetkililer aynı yaklaşımı izliyor.

Ancak Taliban, İran delegasyonlarının kendi topraklarında keşif ziyaretleri yapmasına izin vermeyi reddediyor.

Afgan vatandaşlarının Helmend Nehri'nin nimetlerinden yararlanma haklarına bağlılığını teyit ediyor.

Independent Arabia


Pekin’den Güney Çin Denizi'ndeki gerilimden dolayı Washington’a kınama

Çin ordusunun savaş gemileri ve savaş uçakları, Güney Çin Denizi'ndeki askeri geçit törenine katılıyor (Arşiv-Reuters)
Çin ordusunun savaş gemileri ve savaş uçakları, Güney Çin Denizi'ndeki askeri geçit törenine katılıyor (Arşiv-Reuters)
TT

Pekin’den Güney Çin Denizi'ndeki gerilimden dolayı Washington’a kınama

Çin ordusunun savaş gemileri ve savaş uçakları, Güney Çin Denizi'ndeki askeri geçit törenine katılıyor (Arşiv-Reuters)
Çin ordusunun savaş gemileri ve savaş uçakları, Güney Çin Denizi'ndeki askeri geçit törenine katılıyor (Arşiv-Reuters)

Pekin hükümeti, Güney Çin Denizi üzerinde uçan Çin savaş uçağı ile ABD askeri keşif uçağı arasında meydana gelen olaydan sonra Washington’u provokasyon yapmakla suçlayarak kınadı.

Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mao Ning, bu provokatif ve tehlikeli manevraların deniz güvenliği içi sorun kaynağı olduğuna değinerek, ABD'nin bu tehlikeli provokasyonları derhal durdurması gerektiğini vurguladı.

ABD Hint-Pasifik Kuvvetleri Komutanlığı (INDO-PACOM) Çin'e ait bir J-16 savaş uçağının, Güney Çin Denizi'nde ABD RC-135 keşif uçağına agresif bir manevra yaptığını bildirdi.

Bu, Pekin ve Washington arasındaki ilişkilerin Tayvan ve 2022'nin sonlarında ABD üzerinde Çin’e ait balonun uçuşu gibi konularda gerilimlerin yaşandığı bir döneme denk geliyor.


Çin, uzay istasyonuna yeni taykonot ekibini yolladı

Kıdemli astronot Zheng Haping, mühendis Gu Yangju ve uzaya giden ilk sivil olan Ge Haishu (AFP)
Kıdemli astronot Zheng Haping, mühendis Gu Yangju ve uzaya giden ilk sivil olan Ge Haishu (AFP)
TT

Çin, uzay istasyonuna yeni taykonot ekibini yolladı

Kıdemli astronot Zheng Haping, mühendis Gu Yangju ve uzaya giden ilk sivil olan Ge Haishu (AFP)
Kıdemli astronot Zheng Haping, mühendis Gu Yangju ve uzaya giden ilk sivil olan Ge Haishu (AFP)

Çin İnsanlı Uzay Programı Ajansından (CMSA) yapılan açıklamaya göre, taykonotlar Cing Haypıng, Cu Yangcu ve Gui Hayçao'yu taşıyan Şıncou-16 uzay mekiği, Long March 2F roketiyle Gobi Çölü'ndeki Ciuçüen Uydu Merkezi'nden fırlatıldı.

Uzay istasyonunda 5 ay görev yapacak taykonot ekibinin, kuantum fenomenlerini, genel görelilik alanlarında deneyler ve yüksek hassasiyette uzay-zaman frekans testleri yürüteceği bildirildi.

Uzayda ilk Çinli sivil

Şıncou-16 seferiyle Çin, ilk kez sivil bir taykonotu uzaya gönderiyor. Pekin Havacılık ve Uzay Bilimleri Üniversitesi olarak bilinen Beyhang Üniversitesinde uzay mühendisliği profesörü olan Gui, Çin'in uzaya yolladığı ilk sivil oldu.

Çin uzay programında bugüne dek yalnızca Çin Halk Kurtuluş Ordusu Hava Kuvvetlerinden seçilen taykonotlar görev almıştı.

Uzay mekiği dinamiği ve yük taşıma konusunda uzman olan Gui, bilim deneyleri ve testler için kullanılacak malzeme ve donanımların yörüngedeki işleyişinden sorumlu olacak.

Seferin komutanlığını üstlenecek Cing Haypıng, daha önce Şıncou-7, Şıncou-9 ve Şıncou-11 görevlerinde yer almıştı. Tümgeneral rütbesindeki bir asker olan 56 yaşındaki Cing, Çinli taykonotlar arasında 4. kez uzaya çıkan ilk kişi olacak.

Ekipteki diğer asker Cu ise ilk kez katılacağı uzay seferinde uçuş mühendisi ve operatör görevini üstlenecek.

Çin'in uzay istasyonu kurma planı

Çin, ABD'nin uzay araştırmaları alanındaki işbirliğini yasaklaması ve Uluslararası Uzay İstasyonu (ISS) programına katılımını engellemesi nedeniyle kendi uzay istasyonunu kurmak için çalışmalar yürütüyor.

Bir çekirdek modül, iki laboratuvar modülü ve uzay teleskobundan oluşması planlanan "Tiengong" (gök sarayı) istasyonu, tamamlandığında Rusya'nın artık faal olmayan Mir Uzay İstasyonu ile yaklaşık aynı boyutlarda olacak.

İstasyonun ana parçası "Tienhı" (göksel uyum) adı verilen çekirdek modül, 29 Nisan 2021'de, ilk laboratuvar modülü "Vıntien" (gökleri aramak) 24 Temmuz 2022'de, 2. laboratuvar modülü "Mıngtien" (gökleri düşlemek) ise 31 Ekim 2022'de fırlatılmıştı.

Çekirdek modüle laboratuvar modüllerinin eklenmesiyle istasyonun "T" biçimli ana iskeleti tamamlanmış, kurulum aşamasının ardından "uygulama ve geliştirme aşaması" başlamıştı.

"Şüntien" (gökleri dolaşmak) adı verilen uzay teleskobunun da ayrı bir modül olarak istasyona eklenmesi planlanıyor.

3 kişilik taykonot ekibi dönüşümlü görev yaptığı istasyona "Şıncou" (kutsal gemi) mekikleriyle personel, "Tiencou" (gök gemisi) mekikleriyle ikmal malzemeleri taşınıyor.


Pakistan'ın kuzeyinde çığ düşmesi sonucu 11 kişi öldü

Kurtarma ekipleri, Pakistan'ın Astor kentinde göçebe bir kabilenin üyelerinin çığ altında kalarak ölmesinin ardından bir cenaze aracını karda itiyor (Reuters)
Kurtarma ekipleri, Pakistan'ın Astor kentinde göçebe bir kabilenin üyelerinin çığ altında kalarak ölmesinin ardından bir cenaze aracını karda itiyor (Reuters)
TT

Pakistan'ın kuzeyinde çığ düşmesi sonucu 11 kişi öldü

Kurtarma ekipleri, Pakistan'ın Astor kentinde göçebe bir kabilenin üyelerinin çığ altında kalarak ölmesinin ardından bir cenaze aracını karda itiyor (Reuters)
Kurtarma ekipleri, Pakistan'ın Astor kentinde göçebe bir kabilenin üyelerinin çığ altında kalarak ölmesinin ardından bir cenaze aracını karda itiyor (Reuters)

Pakistan Afet Yönetimi Kurumu cumartesi günü yaptığı açıklamada, ülkenin kuzeyindeki dağlık bir bölgeden geçerken çığ düşmesi sonucu göçebe bir kabileden en az 11 kişinin öldüğünü 13 kişinin ise yaralandığını bildirdi.

Şarku’l Avsat’ın Reuters’den aktardığı habere göre Pakistan’ın Showunter Top Pass Dağ Geçidi’nde göçebe ailelere isabet eden çığda 11 kişi hayatını kaybetti, 13 kişi yaralandı.

Geçit deniz seviyesinden 4420 metre yükseklikte yer alıyor.

Yetkililer tarafından yapılan açıklamada kurbanların cesetlerine ulaşıldığı ve aralarında bir çocuğun da bulunduğu yaralıların durumlarının kritik olduğu ve yerel bir hastaneye kaldırıldıkları belirtildi.

Kötü hava koşulları kurtarma operasyonunu engellemiş ve kaza mahalline ulaşmayı zorlaştırdı.

Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif yaptığı açıklamada “İklim değişikliğinin etkisiyle Pakistan'da bu tür olaylar artıyor” dedi.

Pakistan iklim değişikliği nedeniyle doğal afet riski en yüksek on ülke arasında yer alıyor.

Şerif, uluslararası toplumu iklim değişikliğinin olumsuz etkileri nedeniyle ekonomik zorluklarla karşı karşıya kalan gelişmekte olan ülkeleri kurtarma sorumluluğunu üstlenmeye çağırdı.


Çin’e at bir uçak gemisi Tayvan Boğazı’nı geçti

Shandong uçak gemisi (Reuters)
Shandong uçak gemisi (Reuters)
TT

Çin’e at bir uçak gemisi Tayvan Boğazı’nı geçti

Shandong uçak gemisi (Reuters)
Shandong uçak gemisi (Reuters)

Tayvan Savunma Bakanlığı, Çin uçak gemisi Shandong’un bugün diğer iki gemiyle birlikte Tayvan Boğazı'ndan geçtiğini duyurdu.

Bakanlık, 2019 yılında hizmete giren Shandong gemisinin gün ortasına yakın boğazdan kuzeye doğru yola çıktığını ve iki taraf arasında resmi olmayan bir engel olan ortanca hattın Çin tarafına geçtiğini açıkladı.

Açıklamada, Tayvan ordusunun Çin gemilerini yakından izlediği ve uygun şekilde karşılık verdiği aktarıldı.

Shandong, geçtiğimiz ay Tayvan çevresindeki Çin askeri tatbikatlarına katıldı ve Batı Pasifik'te faaliyet gösterdi.

Geçtiğimiz yılın Mart ayında Shandong, Çin ve ABD başkanları arasındaki görüşmelerden saatler önce Tayvan Boğazı'ndan geçti.

Çin, geçtiğimiz ay savaş oyunlarını resmen sonuçlandırmasının ardından Tayvan çevresinde sınırlı ölçekte askeri faaliyetlerine devam ediyor.

Tayvan Savunma Bakanlığı, son 24 saat içinde sekiz Çin savaş uçağının boğazın orta hattını geçtiğini bildirdi.


Hindistan'da yeni parlamento binasının açılışını 21 parti birden boykot edecek

Yeni parlamento binasıyla birlikte Hindistan'daki vekil sayısı da 793'ten 1188'e yükselecek (Reuters)
Yeni parlamento binasıyla birlikte Hindistan'daki vekil sayısı da 793'ten 1188'e yükselecek (Reuters)
TT

Hindistan'da yeni parlamento binasının açılışını 21 parti birden boykot edecek

Yeni parlamento binasıyla birlikte Hindistan'daki vekil sayısı da 793'ten 1188'e yükselecek (Reuters)
Yeni parlamento binasıyla birlikte Hindistan'daki vekil sayısı da 793'ten 1188'e yükselecek (Reuters)

Hindistan yeni inşa edilen parlamento binası için 28 Mayıs'ta yapılacak açılış törenine hazırlanıyor.

Ancak Narendra Modi hükümetinin ülkenin sömürge geçmişinin izlerini silme çabalarının bir parçası olarak görülen yeni parlamento binasının açılış töreni 21 muhalefet partisinin boykot kararıyla gölgelendi.

96 yıllık parlamento binasının yenilenmesiyle ilgili tüm partilerde fikir birliği olsa da, Modi hükümetinin açılışla ilgili attığı sembolik adımlar muhalefet partilerinden rahatsızlık yarattı.

Açılış töreninin Hindu milliyetçiliğinin sembol isimlerinden Veer Savarkar'ın doğumgününde yapılacak olması muhalefetin tepki gösterdiği adımlardan biri olarak öne çıkıyor.

Savarkar'ın bağımsızlık öncesi döneme dair ayrıştırıcı figürlerden biri olduğunu savunan muhalefet partileri daha önce de şimdiki parlamento binasına Savarkar'ın portresinin asılmasına karşı çıkmıştı.

Planlanan açılış seramonisinde "Sengol" adı verilen sembolik bir asanın Hindistan Başbakanı Narendra Modi tarafından parlamentoya yerleştirilecek olması da tartışma yaratan konulardan biri. Zira Hindistan'da devlet başkanlığı görevini Cumhurbaşkanı Droupadi Murmu yürütüyor.

Muhalefet partileri, parlamentonun cumhurbaşkanı olmadan işlevsiz olacağını belirterek, Modi'nin açılış seremonisine liderlik etmesinin Hindistan demokrasisine doğrudan bir saldırı olduğu görüşünü paylaşıyor.

19 siyasi partiden yapılan ortak açıklamada, "Demokrasi ruhu parlamentodan sökülüp atılırken, yeni bir binanın değeri olmadığını düşünüyoruz" dendi.

Muhalefet tarafından otoriter olmakla suçlanan Narendra Modi'nin liderlik ettiği Hindu milliyetçisi Hindistan Halk Partisi (BJP) ve rakipleri arasındaki siyasi ve kültürel savaşın devam ettiği bir dönemde gerçekleşecek açılış, inşa edilen yapının maliyeti nedeniyle de tartışma konusu haline geldi.

Muhalefet 2,4 milyar dolara mal olan yeni parlamento binasını "gösteriş projesi" olarak tanımlıyor.

Independent Türkçe, India Today, CNN


Avustralya'da polisin elektroşok silahıyla vurduğu 95 yaşındaki kadın yaşam savaşını kaybetti

Clare Nowland, 80. yaşını paraşütle atlayarak kutlayınca gündem olmuştu (AP)
Clare Nowland, 80. yaşını paraşütle atlayarak kutlayınca gündem olmuştu (AP)
TT

Avustralya'da polisin elektroşok silahıyla vurduğu 95 yaşındaki kadın yaşam savaşını kaybetti

Clare Nowland, 80. yaşını paraşütle atlayarak kutlayınca gündem olmuştu (AP)
Clare Nowland, 80. yaşını paraşütle atlayarak kutlayınca gündem olmuştu (AP)

Avustralya'da polisin elektroşok silahıyla vurduğu yaşlı kadın yaşamını yitirdi. Ailesi, Clare Nowland'ın çarşamba günü hastanede vefat ettiğini duyurdu. Nowland ailesi ölüm sebebini açıklamazken hastane personeline teşekkür etti.

Yeni Güney Galler eyaletinde 17 Mayıs'ta gerçekleşen olayda huzurevi personeli, demans hastası kadını elinde bıçakla görünce polisi çağırmıştı. 95 yaşındaki Nowland, polis memurlarına doğru hareket edince memurlardan biri elektroşok silahıyla kadını vurmuştu. Yere düşüp kafasını zemine vuran Nowland hastaneye kaldırılmıştı.

Kristian White adlı polis memuru olayın ardından geçici olarak görevden uzaklaştırılmıştı.

Sky News Australia olaya dair yeni detaylar aktardı. Buna göre Newland'a müdahale eden diğer polis, White'a bıçağı alabileceğini söyledi. Ancak White "Hayır, lanet olsun" deyip elektroşok silahını kullandı. 

Nowland hayatını kaybetmeden önce, White hakkında zarar verme ve saldırı gibi suçlardan dava açıldı. 33 yaşındaki White'ın 5 Temmuz'da hakim karşısına çıkması bekleniyor.

Komiser Karen Web yaşlı kadının ölümünün ardından White hakkındaki suçlamaların ağırlaşabileceğini söyledi.

 

Independent Türkçe, Insider, Sky News Australia


Afganistan'da meydana gelen seller nedeniyle 13 kişi hayatını kaybetti

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Afganistan'da meydana gelen seller nedeniyle 13 kişi hayatını kaybetti

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Afganistan'ın çeşitli vilayetlerinde son günlerde etkili olan yağışlar sonucunda oluşan seller nedeniyle 13 kişi öldü, 8 kişi yaralandı.

Taliban geçici hükümetinin Doğal Afetlerden Sorumlu Devlet Bakanlığı sözcüsü Şafiullah Rahimi konuyla ilgili basına açıklamalarda bulundu.

Rahimi, sel ve taşkınların en çok Lağman, Paktiya, Daykundi, Host, Nangerhar, Meydan Vardak, Kandahar, Bağlan ve Gor vilayetlerinde etkisini gösterdiğini söyledi.

Bugüne kadar 13 kişinin hayatını kaybettiğini, 8 kişinin yaralandığını açıklayan Rahimi, bazı bölgelerde yolların ve su kanallarının tahrip olduğunu aktardı.

Rahimi, 3 bin dönümden fazla tarım alanı ve 56 evin de hasar gördüğünü kaydetti.

- Altyapı eksiklikleri can kayıplarına neden oluyor

Afganistan'da uzun yıllardır süren çatışmalı ortam nedeniyle ülke genelinde altyapının geliştirilememesi, yaşanan doğa olaylarının etkisini artırıyor ve ciddi oranda can kayıplarına neden olabiliyor.

Son yılların en şiddetli kışını atlatan Afganistan'da, 180'e yakın kişi hayatını kaybetmişti.

Ayrıca yaz ayları yaklaşırken kuzey ve iç kesimlerdeki yüksek dağlarda eriyen kar, yağışlarla birleşerek sel ve taşkınlara neden oluyor.