NATO Zirvesi’nin gündeminde Türkiye'nin İsveç'in NATO üyeliğine onayı var

Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy, destek toplamak için Vilnius'a gelecek. Pekin, Kiev'e misket bombası temin edilmesine karşı olanların safında yer alacak.

İngiltere Kralı 3. Charles, Vilnius'ta yapılması planlanan NATO Zirvesi öncesi Windsor Kalesi'nde ABD Başkanı Joe Biden'ı ağırladı (Reuters)
İngiltere Kralı 3. Charles, Vilnius'ta yapılması planlanan NATO Zirvesi öncesi Windsor Kalesi'nde ABD Başkanı Joe Biden'ı ağırladı (Reuters)
TT

NATO Zirvesi’nin gündeminde Türkiye'nin İsveç'in NATO üyeliğine onayı var

İngiltere Kralı 3. Charles, Vilnius'ta yapılması planlanan NATO Zirvesi öncesi Windsor Kalesi'nde ABD Başkanı Joe Biden'ı ağırladı (Reuters)
İngiltere Kralı 3. Charles, Vilnius'ta yapılması planlanan NATO Zirvesi öncesi Windsor Kalesi'nde ABD Başkanı Joe Biden'ı ağırladı (Reuters)

Litvanya'nın başkenti Vilnius'taki NATO Zirvesi, Ukrayna'nın ‘açık güvenlik garantileri’ taleplerinin ritmiyle ve Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne (AB) katılması karşılığında İsveç'in NATO üyeliğini onaylayabileceği açıklamasıyla başlıyor.

Zirve öncesi ABD Başkanı Joe Biden’ın Ukrayna'nın henüz NATO'ya katılmaya hazır olmadığı yönündeki açıklaması, NATO’nun Ukrayna'da savaşın başlamasından bu yana düzenlediği dördüncü zirvedeki ana gündem maddesinin sınırlarını belirliyor gibiydi. NATO üyelerinin çoğunluğunun fısıldadığı, Biden'ın ise açıkça söylediği, Ukrayna'nın NATO'ya üyeliğinin Rusya ile doğrudan savaşa girmek anlamına gelmesi dikkat çekici.

Zirveye destek toplamak için katılacak olan Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy ise ülkesinin NATO’ya katılmadan önce açık güvenlik garantileri alması gerektiğini söyledi.

Vilnius’taki NATO Zirvesi’nin büyük önem taşıdığına dikkat çeken Zelenskiy, Ukrayna’nın NATO üyeliği konusunda fikir birliği yoksa, önemli olanın uygun tabiri bulup Ukrayna'yı davet edecek siyasi iradenin olması gereğini vurguladı.

Zelenskiy, sözlerini şöyle sürdürdü:

“NATO'nun Rusya'dan korkmadığını söylemek önemli bir mesaj olacaktır. Ukrayna, net bir şekilde güvenlik garantileri almalı. Ukrayna, NATO üyesi değil.”

Öte yandan NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İsveç'in NATO üyeliğini kabul ettiğini ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) götüreceğini ve onaylanmasını sağlayacağını söyledi.

Türkiye daha önce, AB’ye katılım müzakerelerinin canlandırılması ve Türkiye’nin AB’ye üye olması, bazı NATO ülkelerinin uyguladığı silah ambargosunun kaldırılması ve F-16 savaş uçaklarını satın alınmasının Ankara’nın İsveç'in üyeliğini onaylamasına bağlanmaması gibi üç şart öne sürdü.

Diğer taraftan Çin, Rusya'ya karşı savaşta kullanılmak üzere Ukrayna'ya misket bombası temin edilmesine karşı çıkanların safında yer aldı. Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mao Ning, “Misket bombalarının sorumsuzca gönderilmesi insani sorunlara neden olabilir” dedi.

 



Muhammed bin Selman, Starmer ve Erdoğan ile son gelişmeleri görüştü

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman (Şarku'l Avsat)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman (Şarku'l Avsat)
TT

Muhammed bin Selman, Starmer ve Erdoğan ile son gelişmeleri görüştü

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman (Şarku'l Avsat)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman (Şarku'l Avsat)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman bin Abdulaziz ile Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer arasında dün yapılan telefon görüşmesinde, bölgedeki anlaşmazlıkların diplomatik yollarla çözülmesi gerektiği vurgulandı.

Görüşmede, bölgedeki son gelişmeler ve İsrail'in İran'a yönelik askeri operasyonlarının yansımaları ele alınırken, tüm anlaşmazlıkların diplomatik yollarla çözülmesi ve gerilimin azaltılması için her türlü çabanın sarf edilmesinin önemine değinildi.

Diğer yandan İsrail'in İran'a yönelik saldırısı bağlamında Suudi Arabistan ve Türkiye, gerilimin düşürülmesi ve itidalli davranılması için her türlü çabanın sarf edilmesi gerektiğini ve diyaloğa dönülerek tüm anlaşmazlıkların diplomatik yollarla çözülmesinin önemini vurguladı.

Şarku’l Avsat’ın Suudi Arabistan resmi haber ajansı SPA’dan aktardığına göre, Veliaht Prens Muhammed bin Selman ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasındaki telefon görüşmesinde, İsrail'in İran'a yönelik saldırısının ardından bölgede yaşanan gelişmeler gözden geçirildi ve söz konusu gelişmelerin krizin çözümüne yönelik mevcut diyaloğun kesintiye uğramasına yol açtığı ifade edildi.

Türk devlet televizyonu TRT, iki tarafın bölgesel ve küresel konuları ele aldığını belirtti. Erdoğan'ın, Başbakan Binyamin Netanyahu liderliğindeki İsrail'in ‘bölgenin istikrar ve güvenliğine en büyük tehdidi oluşturduğunu’ söylediği ve bu tehdidin İran'a yönelik saldırıyla bir kez daha ortaya çıktığını belirttiği aktarıldı.

Erdoğan, ABD ile İran arasında nükleer müzakereler yoluyla uzlaşma arayışlarının sürdüğü bir dönemde İsrail'in İran'a yönelik saldırısının barış çabalarını baltalamayı amaçladığını ve İsrail saldırılarının İsrail'in ‘bölgesel ve küresel güvenliği sorumsuzca tehdit ettiğini’ bir kez daha ortaya koyduğunu belirtti.

Görüşme sırasında Erdoğan, ‘bölgenin yeni bir krizi kaldıramayacağı ve yıkıcı bir savaşın bölgedeki tüm ülkelere düzensiz göç dalgaları yaratabileceği’ uyarısında bulunarak, ‘nükleer anlaşmazlığın ancak devam eden müzakereler yoluyla çözülebileceğini’ vurguladı.


Starmer ve Macron Gazze ve Ukrayna'daki durumu görüştü

Filistinliler dün Gazze'nin güneyindeki Han Yunus'taki bir yardım mutfağından yiyecek almakta zorlanıyor (AP)
Filistinliler dün Gazze'nin güneyindeki Han Yunus'taki bir yardım mutfağından yiyecek almakta zorlanıyor (AP)
TT

Starmer ve Macron Gazze ve Ukrayna'daki durumu görüştü

Filistinliler dün Gazze'nin güneyindeki Han Yunus'taki bir yardım mutfağından yiyecek almakta zorlanıyor (AP)
Filistinliler dün Gazze'nin güneyindeki Han Yunus'taki bir yardım mutfağından yiyecek almakta zorlanıyor (AP)

Downing Street sözcüsü dün akşam yaptığı açıklamada, İngiltere Başbakanı Keir Starmer'ın Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile görüştüğünü söyledi.

Açıklamada, “Gazze'deki durumu değerlendiren iki lider, son gelişmelerden duydukları derin endişeyi dile getirdiler ve barış sürecinin yeniden başlatılması gerektiği konusunda mutabık kaldılar” ifadeleri yer aldı.

İki lider, Ukrayna'daki durumla ilgili olarak anlamlı barış görüşmelerinin sağlanması için Rusya'nın 30 günlük ateşkese uyması gerektiğini vurguladı.

df
Ukrayna'nın Sumi bölgesinde Rusya sınırında askeri bir aracın yanında duran Ukraynalı askerler,  16 Ağustos 2024 (Reuters)

 


Polonya Başbakanı: Avrupa “savaş öncesi döneme” girdi

Polonya Başbakanı Donald Tusk (DPA)
Polonya Başbakanı Donald Tusk (DPA)
TT

Polonya Başbakanı: Avrupa “savaş öncesi döneme” girdi

Polonya Başbakanı Donald Tusk (DPA)
Polonya Başbakanı Donald Tusk (DPA)

Polonya Başbakanı Donald Tusk, Ukrayna'daki çatışmanın Avrupa için oluşturduğu tehdit konusunda uyarıda bulunarak, kıtanın İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesinden bu yana ilk kez "savaş öncesi döneme" girdiğini söyledi.

Tusk, Avrupa gazetelerinin en büyük ittifakını içeren “LENA” medya ağına verdiği röportajda şunları söyledi:

 “Savaş artık geçmişte kalan bir kavram değil. Bu gerçek ve iki yıldan fazla bir süre önce başladı. Şu anda en endişe verici olan şey, herhangi bir senaryonun mümkün olmasıdır. 1945'ten beri böyle bir durum görmedik."

Tusk sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunun özellikle genç nesil için kulağa yıkıcı geldiğini biliyorum, ancak yeni bir dönemin başladığı gerçeğine alışmamız gerekiyor: savaş öncesi dönem. Abartmıyorum, bu, her geçen gün daha da netleşiyor."

Rusya'nın iki yıldan fazla bir süre önce Ukrayna'yı işgal etmesi Avrupalı ​​liderlerin savaş sonrasındaki istikrarlı barış duygusunu sarstı ve birçok Avrupa ülkesini Kiev'e ve güçleri için ihtiyaç duyduğu silahları sağlamak için üretimlerini hızlandırmaya yöneltti.

Ülkesi komşu Ukrayna'nın en önde gelen destekçilerinden biri olan eski Avrupa Konseyi başkanı Cuma günü, Kiev'in savaşı kaybetmesi halinde Avrupa'da kimsenin kendini güvende hissetmeyeceğini belirtti.

Kıtanın endişelerinin başında, eski ABD Başkanı Donald Trump'ın, özellikle NATO'ya yönelik bilinen şüpheci duruşunun ardından Beyaz Saray'a dönme olasılığı da etkili oluyor.

Tusk verdiği röportajda, "Misyonumuz, Amerikan başkanının kim olduğuna bakılmaksızın transatlantik ilişkilerini güçlendirmektir" ifadelerini kullandı.