Cumhurbaşkanlığı seçimine sessiz çoğunluk mı karar verecek?

Erdoğan 7 Mayıs’taki Büyük İstanbul Mitinginde (DPA)
Erdoğan 7 Mayıs’taki Büyük İstanbul Mitinginde (DPA)
TT

Cumhurbaşkanlığı seçimine sessiz çoğunluk mı karar verecek?

Erdoğan 7 Mayıs’taki Büyük İstanbul Mitinginde (DPA)
Erdoğan 7 Mayıs’taki Büyük İstanbul Mitinginde (DPA)

Türkiye'de cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerine 4 gün kala yarış kızışırken, dikkatler Türkiye Cumhuriyeti tarihinin 13. Cumhurbaşkanının kim olacağına çevrildi.

4 adayın yer aldığı seçimlerde yarış Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan  ve muhalefetin adayı Kemal Kılıçdaroğlu arasında yaşanıyor. Yüksek Seçim Kurulu’nun seçim kanunlarına göre anket sonuçlarını yasaklanırken, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turda mı yoksa ikinci turda mı sonuçlanacağı merak konusu.

Hem Erdoğan hem de Kılıçdaroğlu seçimlerin ilk turda sonuçlanmasını beklerken, cumhurbaşkanı adayları Muharrem İnce ve Sinan Ogan seçimlerin ikinci tura taşınacağını düşünüyor.

Şarku’l Avsat Cumhurbaşkanlığı seçimleri için beklenen senaryolar hakkında bir dizi analist, yazar ve uzmanın görüşlerini derledi. Gazeteci yazar Murat Yetkin, seçimin ilk turda biteceğinden emin değilken, kamuoyunun yoklamalarının ve meydanların aynı dili konuşmadığını söyledi.

Seçimin sonucunun ilk turdan mı yoksa ikinci turda  biteceğinin "sessiz çoğunluğun" belirleyeceğine değinene Yetkin, “Kılıçdaroğlu’na ilk turda seçimi kazandırırsa o dip dalga kazandıracak; sessiz çoğunluğun sesi” dedi.

Kılıçdaroğlu taraftarları 6 Mayıs'ta İstanbul'da (AP)
Kılıçdaroğlu taraftarları 6 Mayıs'ta İstanbul'da (AP)

Yetkin, “İktidar mitinglerinde kalabalıklar devletin bütün imkânları kullanılarak toplanırken, muhalefet mitinglerinde ise devletin bütün imkânlarına rağmen toplanıyor" ifadelerini kullandı.

Gazeteci Yetkin, Erdoğan’ın seçim kampanyasında umut-korku dengesini değiştirdiğine dikkati çekerek,  “Biz gidersek Türkiye batar” tehditleri ve bu yönde afişler düzenlendiğini kaydetti.

Siyaset bilimci Evren Balta ise Kılıçdaroğlu'nun muhalefetin mevcut durumdan şikayet etme ve eleştirmeye yönelik geleneksel çizgisini umut eken ve "baharın gelişini" müjdeleyen bir söyleme dönüştürme başarısının muhalefet adayı lehine fark yarattığına inanıyor. Balta, aynı sloganın 2019 yerel seçimlerinde İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun kampanyasında da başarıya ulaştığına dikkat çekti.

Sert vuruş

Öte yandan Hürriyet gazetesinin Erdoğan'a yakın yazarı Abdülkadir Selvi, cumhurbaşkanı ve iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi'nin zafer elde edeceğini ve   Erdoğan'ın yüzde 52 oyla ilk turda kazanacağını söyledi.

Selvi Erdoğan’ın geçtiğimiz Pazar günü Büyük İstanbul Mitingi’nin ardından sonuçları açıklamayan bir ankete işaret ederek, seçmen katılımının yüzde 85 ile 90 arasında değişeceğini ve seçmen katılımının ülke tarihinde benzeri görülmemiş bir rekora ulaşacağını ifade etti.

Erdoğan'ın destekçilerinden oluşan kalabalık 7 Mayıs'ta İstanbul'da (Reuters)
Erdoğan'ın destekçilerinden oluşan kalabalık 7 Mayıs'ta İstanbul'da (Reuters)

Anketlere göre seçimin ilk turda biteceğine inanların yüzde 65, ikinci turda biter diyenlerin ise yüzde 25 olduğuna dikkati çekti.

Türk seçmenin istikrarı sevdiğini söyleyen yazar, seçim tarihi yaklaştıkça Muharrem İnce ve Sinan Oğan'ın oylarının azaldığını ve Erdoğan'ın birinci turda kazanma şansının yüksek olduğunu kaydetti.

Selvi, Yetkin'in aksine "sessiz çoğunluğun" Erdoğan'a oy vereceğini, kararsız muhafazakar seçmenin sandıkta ders vermeye hazırlandığını aktardı.

21 yıllık yorgunluk

Yazar ve siyasi analist Çetiner Çetin ise, iktidardaki AK Parti teşkilatların, Orta Anadolu'daki mitinglerde gözlemlenen coşkusunu yitirmesine neden olan 21 yıllık yorgunluğun yansımalarıyla karşı karşıya olduğuna dikkat çekti.

Milliyetçi Hareket Partisi’nin (MHP) büyük şehirlerde yok olduğunu ve oyların büyük çoğunluğunun İyi Parti liderliğindeki Meral Akşener’e gideceğini söyleyen Çetin, Cumhuriyet Halk Partisi’nin Kürt bölgelerinde tüm partileri geçeceğini vurguladı.

İstanbul’da bir çarşıda alışveriş yapanlar (Reuters)
İstanbul’da bir çarşıda alışveriş yapanlar (Reuters)

Kılıçdaroğlu'nun ilk turdan itibaren seçimleri belirlemeye en yakın taraf olduğu ve akıl almaz bir şekilde oy toplayabileceğine değinen yazar Çetin, Erdoğan'ın seçmeninin bir kısmını ve  MHP seçmeninin yaklaşık yarısını kaybettiğini ve karşılaştığı en büyük sorunun seçimleri boykot eden muhafazakar seçmenler ile Kürt seçmenler olduğunu bildirdi.

MAK Araştıma’nın sahibi Mehmet Ali Kulat, Kılıçdaroğlu'nun seçimi ilk turda bitireceğini öngörüyor.

Türkiye Raporu Başkanı Can Selçuki ise, seçimlerin büyük oranda ilk turda belirleneceğini söyledi.



Öcalan'dan görüntülü çağrı geldi

Öcalan'dan görüntülü çağrı geldi
TT

Öcalan'dan görüntülü çağrı geldi

Öcalan'dan görüntülü çağrı geldi

İmralı Cezaevi’nde tutuklu bulunan Abdullah Öcalan, 19 Haziran 2025 tarihli mektubunda PKK’nin Fesih Kongresi’ne atıfla “varlık inkarına dayalı ve ayrı devlet amaçlı PKK hareketinin sona erdiğini” belirtti. Demokratik siyaset ve toplumsal barış vurgusu yapan Öcalan, “silahların gönüllüce bırakılmasını” talep etti. TBMM çatısı altında kurulacak komisyonun önemine dikkat çeken Öcalan, “Bu bir kayıp değil, tarihi bir kazanım olarak değerlendirilmelidir” dedi.

İşte Öcalan’ın çağrısından öne çıkan bölümler:

“27 Şubat 2025 tarihli Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nı savunmaya devam etmekteyim”

Sizlerin PKK’nin 12. Fesih Kongresi’yle, buna kapsamlı oldukça doğru bir içerikle pozitif yanıt vermenizi tarihi bir karşılık olarak değerlendirmekteyim. Tarihi bir dönüşüm sayılması gereken bir Demokratik Toplum Manifestosu hazırladım. Bu manifesto, yaklaşık 50 yıllık ‘Kürdistan Devriminin Yolu’ manifestosunu başarıyla ikame edecek niteliktedir.

“Varlık tanındı, ana amaç gerçekleşti”

Öcalan, mektubunda PKK’nin kuruluş amacına işaret ederek bu amacın gerçekleştiğini belirtti:

Varlık inkarına dayalı ve ayrı devlet amaçlı PKK hareketi ve dayandığı ulusal kurtuluş savaş stratejisine son verilmiştir. Varlık tanınmış, dolayısıyla ana amaç gerçekleşmiştir. Gerisi aşırı tekrar ve açmaz olarak değerlendirilmiştir. Bu temelde kapsamlı eleştiri-öz eleştiri devam edecektir.

“Silahları bırakın, mekanizmaları kurun”

Barış sürecinin somutlaşması için atılması gereken adımlara dikkat çeken Öcalan, mektubunda şunları kaydetti:

Sürecin geneli olarak silahların gönüllüce bırakılması ve TBMM’de yetkili ve kanunla kurulması düşünülen kapsamlı komisyon çalışması önemlidir. Silah bırakma mekanizmasının kurulması süreci ileri taşıyacaktır. Yapılan silahlı mücadele aşamasından demokratik siyaset ve hukuk aşamasına gönüllüce geçiştir. Bu bir kayıp değil, tarihi bir kazanım olarak değerlendirilmek durumundadır.

“Kendi özgürlüğümü bireysel bir sorun olarak görmedim”

Abdullah Öcalan, bireysel özgürlüğü kolektif özgürlük bağlamında ele alarak şu değerlendirmeyi yaptı:

Ben hiçbir zaman kendi özgürlüğümü bireysel bir sorun olarak görmedim. Felsefi olarak da kişi özgürlüğü toplumdan soyut olamaz. Birey özgürleştiği oranda toplum, toplum özgürleştiği oranda birey özgür olabilir.

“Demokratik Modernite Güçleri yeni evreye hazırlanmalı”

Öcalan, mektubunun son bölümünde yeni bir stratejik döneme işaret ederek şu çağrıyı yaptı:

Bu tartışmalar tüm ülke, bölge, küresel düzeyde bizleri, Demokratik Modernite Güçlerini yeni bir teorik program, stratejik ve taktik evreye ulaştıracağına, şimdiden bunun hazırlık çabası içinde olunduğuna dair çok iyimser ve hazır olduğumu, arzulu ve coşkulu olarak belirtirim. Önümüzdeki döneme çağrım, kongre kararları ve en son bu yazıda dile getirdiğim görüş ve öneriler doğrultusunda yüklenelim ve başarı temelinde gelişmeler sağlayalım.

Mektubun tamamı şöyle:

Değerli yoldaşlar

Komünalist yoldaşlık hareketimizin geldiği aşamayı, yaşadıkları somut durumu, sorun ve çözüm yollarına ilişkin kapsamlı bir mektupla tekraren de olsa açıklayıcı ve yaratıcı yanıtlar vermeyi, sizlere karşı etik bir görev saymaktayım.

27 Şubat 2025 tarihli Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nı savunmaya devam etmekteyim.

Sizlerin PKK’nin 12. Fesih Kongresi’yle, buna kapsamlı oldukça doğru bir içerikle pozitif yanıt vermenizi tarihi bir karşılık olarak değerlendirmekteyim.

Gelinen nokta oldukça değerli ve tarihi nitelikte sayılmak durumundadır. Bu arada köprü ilişkide bulunan yoldaşların çabası aynı değerde ve takdire şayandır.

Tüm yaşanan gelişmeler sonunda tarihi bir dönüşüm sayılması gereken bir Demokratik Toplum Manifestosu hazırladım. Bu manifesto, yaklaşık 50 yıllık ‘’Kürdistan Devriminin Yolu’’ manifestosunu başarıyla ikame edecek niteliktedir. Sadece Kürt tarihsel toplumu için değil, bölgesel ve küresel toplum için de tarihsel toplumsal bir içerik taşıdığına inanmaktayım. Tarihi manifesto geleneğinin başarılı bir örneğini teşkil ettiğinden kuşku duymamaktayım.

Tüm bu gelişmelerin İmralı’da gerçekleştirdiğim görüşmeler neticesinde yaşandığını açıkça belirtmek durumundayım. Görüşmelerin özgür irade temelinde yürütülmesine azami dikkat gösterilmiştir.

Varılan aşama, yeni adımlarla pratiğe geçmeyi gerekli kılmaktadır. Bu aşamanın ve gerekli adımların da tarihi nitelikte olduğunun önemle belirtilmesi, anlaşılması ve gereklerine bağlı kalınması, yol alınması açısından kaçınılmazdır.

Varlık inkarına dayalı ve ayrı devlet amaçlı PKK hareketi ve dayandığı ulusal kurtuluş savaş stratejisine son verilmiştir. Varlık tanınmış, dolayısıyla ana amaç gerçekleşmiştir. Miadını doldurma bu anlamdadır. Gerisi aşırı tekrar ve açmaz olarak değerlendirilmiştir. Bu temelde kapsamlı eleştiri-öz eleştiri devam edecektir.

Siyaset boşluk tanımayacağına göre, boşluk, Barış ve Demokratik Toplum başlıklı program, ‘’demokratik siyaset’’ stratejisi ve temel taktik olarak bütüncül hukukla doldurulmak durumundadır. Tarihsel nitelikte ve kader belirleyici bir süreçten bahsediyoruz.

Sürecin geneli olarak silahların gönüllüce bırakılması ve TBMM’de yetkili ve kanunla kurulması düşünülen kapsamlı komisyon çalışması önemlidir. Kısır mantıklı, önce sen-ben kısırlığına düşmeden, adımların atılmasında dikkat ve hassasiyetin gösterilmesi şarttır. Atılan adımların boşa çıkmayacağını biliyorum. Samimiyeti görüyor ve güveniyorum.

Dolayısıyla daha da pratik ve somut kilit açıcı adımlara geçilmeye çalışılmaktadır. Benim tarafımdan ileri sürülen tezlerin belli başlı olanları şunlardır:

Herkesin üzerine düşeni yapması, Barış ve Demokratik Toplum hedefine ulaşılması, pozitif entegrasyonalist bir perspektifle mümkündür. Tüm anlatılanlardan çıkarılan sonuç: PKK ulus devletçi bir amaçtan vazgeçmiş, bu temel amaçtan vazgeçişle birlikte temel savaş stratejisinden de vazgeçmiş, varlığını sona erdirmiştir. Gelinen tarihi noktanın daha da ileriye götürülmesi beklenmektedir.

Gerek TBMM ve komisyon için anlam ifade edecek, gerek kamuoyundaki şüpheleri giderecek ve sözümüzün gereğini karşılayacak şekilde silahların bırakılmasını, ilgili çevre ve kamuoyuna açık olarak temin etmeniz doğal karşılanmalıdır. Silah bırakma mekanizmasının kurulması süreci ileri taşıyacaktır. Yapılan silahlı mücadele aşamasından demokratik siyaset ve hukuk aşamasına gönüllüce geçiştir. Bu bir kayıp değil, tarihi bir kazanım olarak değerlendirilmek durumundadır. Silah bırakmaya ilişkin detaylar belirlenecek ve hızlıca hayata geçirilecektir.

Meclisin çatısı altında bulunan DEM, diğer partilerle birlikte bu sürecin başarıya ulaşması için üzerine düşeni yapacaktır.

Bu arada tüm karar metinlerinde vazgeçilmez bir şart olarak benim özgür kalma durumuma gelince; biliyorsunuz ki ben hiçbir zaman kendi özgürlüğümü bireysel bir sorun olarak görmedim. Felsefi olarak da kişi özgürlüğü toplumdan soyut olamaz. Birey özgürleştiği oranda toplum, toplum özgürleştiği oranda birey özgür olabilir. Bu eğilimin gereğine bağlı kalınacağı tabidir. 

Silahın değil, siyasetin ve toplumsal barışın gücüne inanıyorum. Ve sizi de bu ilkeyi hayata geçirmeye çağırıyorum.

Son günlerde bölgede yaşanan gelişmeler, attığımız bu tarihi adımın önemini ve aciliyetini açıkça teyit ediyor.

Sürece yönelik her türlü eleştiri ve önerilerinizi, katkılarınızı dört gözle beklediğimi belirtmeliyim. Bu tartışmalar tüm ülke, bölge, küresel düzeyde bizleri, Demokratik Modernite Güçlerini yeni bir teorik program, stratejik ve taktik evreye ulaştıracağına, şimdiden bunun hazırlık çabası içinde olunduğuna dair çok iyimser ve hazır olduğumu, arzulu ve coşkulu olarak belirtirim.

Önümüzdeki döneme çağrım, kongre kararları ve en son bu yazıda dile getirdiğim görüş ve öneriler doğrultusunda yüklenelim ve başarı temelinde gelişmeler sağlayalım.

Daimi yoldaşça selam ve sevgiyle kalın.

19 Haziran 2025 / Abdullah Öcalan

Independent Türkçe