Erdoğan'ın galibiyeti, ABD basınında nasıl yorumlandı?

ABD basını, ilk turda olduğu gibi ikinci turu da yakından takip etti

AA
AA
TT

Erdoğan'ın galibiyeti, ABD basınında nasıl yorumlandı?

AA
AA

İlk turda hiçbir adayın gerekli oy oranına ulaşamamasıyla ikinci tura kalan seçimlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yüzde 52,18 oranında oyla sandıktan galip çıktı. Millet İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu ise yüzde 47,82 oyla mağlup oldu.

ABD basını, ilk turda olduğu gibi ikinci turu da yakından takip etti. 

Analizlerde, Erdoğan'ın seçimleri ilk turda kazanamaması, Türkiye'deki kutuplaşma ve izlenecek olası politikalar masaya yatırıldı. 

"Erdoğan seçimleri kazanmış olabilir ama halkın sevgisini kaybetti"

ABD'nin önde gelen medya kuruluşlarından CNN'de yayımlanan "Erdoğan'ın galibiyeti göründüğü gibi değil" başlıklı analizde, seçimlerin ikinci tura kalmasını sağlayan ana muhalefetin aslında başarılı olduğu savunuldu. 

New York Üniversitesi'nden tarihçi Ruth Ben-Ghiat'ın kaleme aldığı analizde, Kılıçdaroğlu'nun ikinci turda yüzde 47,82 oranında oy toplamasına dair "Muhalefeti giderek daha fazla baskı altına alan bir otokratla rekabet etmenin zorlukları göz önüne alındığında, bu muhalefet için çok sağlam bir sonuçtu" değerlendirmesi yapıldı.

Yazıda, Erdoğan'ın muhalefet üzerindeki baskısını özellikle 2016'daki darbe girişiminden sonra artırarak daha da otoriterleştiği iddia edildi. Ben-Ghiat, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun da seçimleri "darbe teşebbüsü" diye nitelediğini hatırlattı. 

"İmamoğlu, muhtemelen Erdoğan'ı yenebilecek tek kişiydi"

Analizde, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'na 2 yıl 7 ay hapis cezası verilmesiyle ilgiliyse "Muhtemelen Erdoğan'ı yenebilecek tek kişiydi ve bu nedenle otokratik bir bakış açısından, onu oyun dışı bırakmak mantıklı bir hamleydi" yorumu yapıldı.

Ben-Ghiat'ın, Erdoğan'ın 5 yıl daha iktidarda kalmaya hak kazanmasıyla muhalifler üzerindeki baskısını daha da artırabileceğini savunarak, "Bu seçimi kazanmış olabilir ama Türk halkının büyük bir kısmının sevgisini ve inancını yitirdi" diye yazdı. 

"Erdoğan, Batılı müttefikleriyle çıkmazları aşmaya odaklanacak"

Ülkenin önde gelen gazetelerinden Wall Street Journal'ın (WSJ) "Erdoğan'ın seçim zaferi: Türkiye'nin dünya sahnesindeki rolünü şekillendirmek" başlıklı analizinde, cumhurbaşkanının sandıktan galip çıkarak gücünü pekiştirdiği belirtildi. 

WSJ'nin Ortadoğu muhabiri Jared Malsin'in analizinde, Erdoğan'ın yeni dönemine dair şu yoruma yer verildi: 

Dünya, bir darbe girişimini ve ülke içindeki birçok krizi atlattıktan sonra kendi mirasını güvence altına almaya yönelen, artık hem müttefiklerinden hem de düşmanlarından taviz koparmaya alışmış, öngörülemez bir figürle mücadele etmek zorunda kalacak.

Analizde, Erdoğan'ın Rusya'yla ilişkilerini geliştirerek ABD ve Avrupa'yı kızdırdığına işaret edilirken, liderin yeni döneminde "Batılı müttefikleriyle ilişkilerindeki çıkmazları aşmaya odaklanacağı" değerlendirmesi yapıldı.

Öte yandan Malsin, Erdoğan'ın Türkiye vizyonunu hayata geçirmesinin önündeki en büyük engelin mali sıkıntılar olduğunu savundu. Yazıda, Erdoğan'ın Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır ve İsrail gibi ülkelerle ilişkilerini düzelterek, ekonomiyi uzun vadede rayına oturtmayı hedeflediğine işaret edildi.

"Seçilmiş otokrat"

Ülkenin tanınmış gazetelerinden Washington Post'tan (WP) Ishaan Tharoor'un analizinde Erdoğan "seçilmiş otokrat" diye nitelendi. 

Tharoor, Erdoğan'ı İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Hindistan Başbakanı Narendra Modi, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Macaristan Başbakanı Viktor Orban'a benzeterek, cumhurbaşkanının bu liderleri "gölgede bıraktığını" yazdı. 

Analizde, Erdoğan'ın izlediği siyasete dair şu yorumlara yer verildi: 

Dünya sahnesinde çok az devlet adamı, kendi ulusları üzerinde böylesine belirleyici bir iz bırakmıştır. Yine çok az lider, Erdoğan'ın kurnazlığı ve acımasızlığıyla seçimlerdeki zorlukların üstesinden gelmiş, dindar ve milliyetçi seçmenlerden oluşan çekirdek bir bloğu aralıksız kültür savaşıyla seferber etmiş ve aynı zamanda devlet aygıtı üzerindeki ezici kontrolünü kendi lehine kullanmıştır.

Tharoor, analizinde "Erdoğan'ın medya üzerindeki tekeli ve devlet kurumları üzerindeki kontrolü göz önüne alındığında, seçimlerin 'adil' olarak nitelenmesi imkansız" değerlendirmesini de paylaştı.

"Demokratik direncin kanıtı"

ABD merkezli düşünce kuruluşu Brookings Enstitüsü'nden Aslı Aydıntaşbaş ise WP'de yayımlanan yazısına "Erdoğan Türkiye'deki seçimleri kazandı. Ancak bu hikayenin sonu değil" başlığını attı.

Aydıntaşbaş, seçimlerin ikinci turda kafa kafaya geçtiğine dikkat çekerek, şöyle yazdı: 

Bu Türkiye için hikayenin sonu değil. Erdoğan bir 5 yıl daha iktidarda kalabilir. Bu 5 yılın kurumların içinin daha da boşaltılmasına ve otoriter siyasi alışkanlıkların ülkenin bilincine işlemesine yol açacağı neredeyse kesin. Ancak seçimler özgür ve adil olmasa da çok çekişmeli geçti.

Yazıda, Kılıçdaroğlu'nun ikinci turda 25 milyondan fazla oy aldığına işaret edilerek bu, "Türk toplumunun süregelen demokratik direncinin bir kanıtı" diye nitelendi. 

Independent Türkçe, CNN, Washington Post, Wall Street Journal



MİT Başkanı siyasi krizin ortasında Libya'yı ziyaret etti

Türkiye İstihbarat Başkanı İbrahim Kalın (Reuters)
Türkiye İstihbarat Başkanı İbrahim Kalın (Reuters)
TT

MİT Başkanı siyasi krizin ortasında Libya'yı ziyaret etti

Türkiye İstihbarat Başkanı İbrahim Kalın (Reuters)
Türkiye İstihbarat Başkanı İbrahim Kalın (Reuters)

Trablus hükümetinin destekçileri petrol ihracatını durduran ve dört yıllık göreceli istikrarı tehlikeye atan siyasi çıkmazdan bir çıkış yolu ararken, Türkiye'nin istihbarat şefi Libya'yı ziyaret etti.

Bir Türk güvenlik kaynağı bugün yaptığı açıklamada, Türkiye'nin ulusal istihbarat servisinin başkanı İbrahim Kalın'ın dün Başbakan Abdulhamid Dibeybe ve diğer yetkililerle görüştüğünü söyledi. Dibeybe Libya'nın BM tarafından tanınan ve Türkiye tarafından desteklenen ulusal birlik hükümetine başkanlık ediyor.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'ten aktardığına göre kaynak, Kalın'ın Ankara'nın Libya'daki çatışmaları “ulusal anlaşma ve gerilimi daha da azaltma yoluyla” çözme umudunu dile getirdiğini ve Ankara'nın Libya'nın birliği ve istikrarına olan bağlılığını vurguladığını belirtti.

Kalın'ın ziyareti, Dibeybe’nin mayıs ayı sonunda Ankara'ya yaptığı ziyaretten beri iki taraf arasındaki en üst düzey temas olup, rakip Libyalı yetkililerin geçen ay Libya Merkez Bankası Başkanı Sıddık el-Kebir'in görevden alınmasına odaklanan siyasi açmazı yatıştırmaya çalıştığı bir dönemde gerçekleşti. Libya Merkez Bankası, neredeyse tüm ulusal gelirin ana kaynağı olan Libya'nın petrol ihracatından elde edilen gelirleri alıyor ve dağıtıyor.

Kriz sırasında Libya'nın doğusundaki gruplar, Kebir'in görevden alınmasının geri alınmasını talep ederek, tüm petrol üretimini durdurduklarını açıkladılar. Bu gelişme, 2011'den bu yana çok az barış yaşayan ve 2014'te doğu ve batıdaki gruplar arasında bölünen Libya'da dört yıllık göreceli istikrarı sona erdirme riski taşıyor.