Erdoğan ve Suriyelilerin tutumlarındaki farklılık

Şam’da hayal kırıklığı, Kamışlı’da endişe ve İdlib’de sevinç…

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Erdoğan ve Suriyelilerin tutumlarındaki farklılık

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

İbrahim Hamidi

Suriyelilerin Türkiye’deki cumhurbaşkanlığı seçimlerine bölgedeki diğer ülkelerden daha fazla ilgi göstermesi, anlaşılır bir durum. Zira Türkiye, Suriye’den yaklaşık bin kilometre uzaklıkta bir komşu ülke. Üstelik topraklarında yaklaşık 4 milyon Suriyeli mülteci barındırıyor ve ordusu Suriye’nin kuzeyinde ve yarısı yerinden edilmiş 4 milyon Suriyelinin bulunduğu yerleşim bölgelerinde varlık gösteriyor.

Bununla birlikte bu Suriyeli ilgi, tek ve birleşik değil. Türkiye cumhurbaşkanlığı seçimleri, ayrışmayı görünür kılan yeni bir vesile oldu. Suriyeliler, son on yıl içerisinde derinleşen Suriye parçalanmasında olduğu gibi Türkiye “oyları” konusunda da ayrışmış durumdaydı.

Recep Tayyip Erdoğan, 13’üncü cumhurbaşkanı. Erdoğan, sarayın anahtarını yine Erdoğan’a teslim etti. Cumhuriyet devrinin ilk yüz yılından ikinci yüzyılına yumuşak bir geçiş yapıldı. Bu, önümüzdeki beş yılda her kesimden Suriyelinin birlikte yaşamak zorunda olduğu bir gerçekliktir. Bu noktada çok sayıda soru ve beklenti, az sayıda cevap ve rahatlama içeren üç Suriyeli yönelimden bahsedilebilir.

“Suriyeli ilgi, tek ve birleşik değil. Türkiye cumhurbaşkanlığı seçimleri, bölünmeyi gözler önüne seren yeni bir vesile oldu. Suriyeliler, son on yılda derinleşen Suriye parçalanmasında olduğu gibi Türk “oylarında” da ayrışmış durumdaydı”

Öncelikle Şam’ın tutumunu ele alalım. Bilindiği üzere Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed’e (İran’ın da katılımıyla) üçlü bir Suriye-Türkiye-Rusya zirvesi düzenlemesi için çok baskı yaptı. Esed, Türkiye Suriye’nin kuzeyindeki askerî varlığını çekmediği, çekilme sözü vermediği ya da çekilme için bir takvim belirlemediği sürece bu görüşmeyi kabul etmediğini belirtti. Bununla birlikte Esed’in itirazının asıl sebebi, hasmı Erdoğan’ın bir kez daha cumhurbaşkanı olmasına destek vermek istememesidir. Esed, Şam ile ittifakı ve bağlantısı olan rakip aday Kemal Kılıçdaroğlu üzerine oynuyordu.

Putin ile Hamaney’in baskısı altında Esed, Dışişleri Bakanı Faysal el-Mikdad’ın Türkiyeli mevkidaşı Mevlüt Çavuşoğlu ile Moskova’da görüşmesini onayladı. Pratikte Suriye-Türkiye normalleşmesi, bir çekilme veya çekilme taahhüdü olmaksızın/olmadan önce güvenlik düzeyinden siyasi düzeye taşındı. Bu, Esed’in Putin’e bir armağanıdır.

Şimdi Türkiye’nin 13’üncü cumhurbaşkanıyla durum ne olacak? Kuvvetle muhtemel Rusya ve İran, Suriye-Türkiye yakınlaşmasını üst düzeye çıkarmak için baskı yapacaktır. Ama bir farkla: Erdoğan şu an zaman ve sandık baskısı altında değil. Zaten Çavuşoğlu da birkaç gün önce terör tehdidi ortadan kalkana kadar Türk ordusunun Suriye’de kalacağını söylememiş miydi? Yeni bir gerçeklik mevcut: Erdoğan yıllardır sahnede. Esed de öyle. Ve ikisi de Putin’e muhtaç. Mesele, bu iki aktörün yeni gerçeklik karşısında nasıl bir tavır alacağıdır. Şarku’l Avsat’ın Majalla’dan aktardığı analize göre sorunun cevabı kısmen Putin’de. Tabi o da Suriye meselesini düşünmek için Ukrayna savaşından başını kaldırabilirse...   

“Şimdi ne olacak? Kuvvetle muhtemel Rusya ve İran, Suriye-Türkiye yakınlaşmasını üst düzeye çıkarmak için baskı uygulayacaktır. Ama bir farkla: Erdoğan şu an zaman ve sandık baskısı altında değil”

İkinci olarak Kamışlı’daki durumu bakalım. Suriye Kürtlerinin gözü de “Osmanlı Sultanı”nın saraydan çıkmasındaydı. Bu temenninin de ötesinde, Erdoğan’ın gideceğine ve yerine Kürtlerin ve Alevilerin müttefiki olan rakip adayın geleceğine dair bir inançtı.

Şam’da nasıl hayal kırıklığı yaşanıyorsa Kamışlı’da da öyle bir tedirginlik hâkim. Türkiye’nin 13’üncü Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’nin kuzeydoğusunda “terörle mücadele etme” ve PKK’nın Suriye’deki kolu YPG ve onun müttefiki olan ABD güçleriyle savaşma yetkisine sahip olduğunu düşünüyor.

Bu birinci durum. İkincisi de şu: Suriye’de Fırat’ın doğusunda yer alan ABD’ye göre Erdoğan, önümüzdeki yılların bir gerçekliği. Erdoğan; Rusya’yla ilişki, NATO ve Ukrayna savaşı özelinde denklemin bir parçası.

Olası senaryolardan biri, Erdoğan’ın Fırat’ın doğusunda askerî olarak hareket etmekte ve ABD’nin Kürt müttefiklerine baskı yapmakta serbest olmasıdır. Bir diğer senaryo da Rusya’nın, ABD’nin müttefiklerine karşı bir Suriye-Türkiye mutabakatı için baskı yapmasıdır. ABD’nin müttefikleri derken Suriye Demokratik Güçleri’ni kastediyoruz.

“Erdoğan’ın zaferi, muhalifler ve mülteciler tarafından kutlamalarla karşılandı. Birçok anlaşmanın ve jeopolitik hesabın olduğu Arap, bölgesel ve uluslararası denklemler arasında hissettikleri duygular ve yaptıkları hesaplarda haklı olup olmadıklarını günler gösterecek”

Üçüncü olarak halkı, yerinden edilmişleri ve mültecileri açısından İdlib’deki duruma bakalım. Erdoğan’ın zaferinin ilanından sonra Türkiye’deki pek çok Suriyeli mültecinin ilk tepkisi, rahat bir nefes almak oldu. Türkiye’deki muhalefetin söylemi, Türkiye’de bulunan yaklaşık 4 milyon Suriyeli ve Suriye’nin kuzeyindeki benzerleri arasında korku ve endişeye sebep oldu. Onların gözünde Kılıçdaroğlu’nun kazanması demek, geri dönmeleri için mültecilere yönelik baskı ve muhalefetin aleyhine olarak Şam ile iş birliği demekti.

Erdoğan’ın zaferi, muhalifler ve mülteciler tarafından kutlamalarla karşılandı. Birçok anlaşmanın ve jeopolitik hesabın olduğu Arap, bölgesel ve uluslararası denklemler arasında onların hissettikleri duygular ve yaptıkları hesaplarda haklı olup olmadıklarını önümüzdeki günler gösterecek. Bu konuda yapılan planlardan biri, Suriyelilerin “gönüllü ve güvenli bir şekilde” ülkelerine dönmeleri için Suriye’nin kuzeyinde Türkiye’nin etkin olduğu bölgelere konutlar inşa etmek için yapılacak Türk-Arap iş birliğidir.

“Türkiye; Libya, Irak, Suriye ve başka yerlerde birçok Arap sahnesine müdahil oluyor. Kimilerine göre yayılmayı ve “derinliklere nüfuz etmeyi” durdurma noktası, Suriye’dedir”

Erdoğan’ın zaferinin Suriye’ye yansımaları çok. Şam’ın Arap Birliği’ne dönüşü ve Esed’in Cidde’deki Arap zirvesine katılımıyla yeni bir ivme kazanan ‘Şam ile normalleşme treni’ muhtemelen hız kazanacak. Türkiye; Libya, Irak, Suriye ve başka yerlerde birçok Arap sahnesine müdahale ediyor. Bazıları, yayılmayı ve “derinliklere nüfuz etmeyi” durdurma noktasının Suriye’de ve bu denklemin ortağı olan Şam’da olduğunu düşünüyor. Onlara göre “Suriye devletini” güçlendirmek ve Şam’daki Arap rolünü pekiştirmek de bu direnişe katkı sağlayabilir.

Bu yönelimi pekiştiren şeylerden biri, Erdoğan’ın seçimleri kazanmasının ardından bölgedeki normalleşme politikalarından uzaklaşmasıdır. O zaman Suriye, birçok dönüşüm, sürpriz ve anlaşma için bir laboratuvar olacak.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından majalla dergisinden çevrilmiştir.



Erdoğan, Terörsüz Türkiye sürecine desteğini yineledi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Kasım gecesi İstanbul'da yaptığı konuşmada, ‘çözüm sürecini’ başarıya ulaştırma kararlılığını vurguladı. (Cumhurbaşkanlığı)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Kasım gecesi İstanbul'da yaptığı konuşmada, ‘çözüm sürecini’ başarıya ulaştırma kararlılığını vurguladı. (Cumhurbaşkanlığı)
TT

Erdoğan, Terörsüz Türkiye sürecine desteğini yineledi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Kasım gecesi İstanbul'da yaptığı konuşmada, ‘çözüm sürecini’ başarıya ulaştırma kararlılığını vurguladı. (Cumhurbaşkanlığı)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Kasım gecesi İstanbul'da yaptığı konuşmada, ‘çözüm sürecini’ başarıya ulaştırma kararlılığını vurguladı. (Cumhurbaşkanlığı)

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kürt tarafının ‘barış ve demokratik toplum süreci’ olarak adlandırdığı ve terör örgütü PKK’nın tasfiyesi ile silahsızlanmasını öngören ‘terörden arındırılmış Türkiye’ hedefini başarıya ulaştırma kararlılığını dile getirdi.

Bu açıklama, PKK yönetiminin, cezaevinde bulunan örgüt lideri Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılması ve hükümetin Kürtlerin haklarını genişletecek ciddi yasal adımlar atması yönündeki talepleri karşılanmadığı takdirde sürece dair yeni bir adım atmayacaklarını söylemesinin ardından geldi.

Erdoğan, “Türkiye, terörün ortadan kalktığı; kardeşliğin ve istikrarın her karış toprağa hâkim olduğu bir döneme doğru ilerliyor” dedi.

Farklı tutumlar

Erdoğan, İstanbul’daki Atatürk Kültür Merkezi’nde (AKM) düzenlenen 4. İlim Yayma Ödülleri töreninde yaptığı konuşmada, “Terörden arındırılmış Türkiye hedefine yaklaştıkça, sabotaj girişimleri, medya kampanyaları ve siyasi-sosyal mühendislik faaliyetleri artıyor” ifadelerini kullandı.

cdf
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Kasım gecesi İstanbul'da düzenlenen İlim Yayma Ödülleri töreninde konuştu. (Cumhurbaşkanlığı)

Erdoğan, “Terörsüz Türkiye sürecinin başarısı için iktidarımızın da, ittifakımızın da, devletimizin de kararlılığının tam olduğunun bilinmesini isterim” dedi.

Aynı dönemde PKK yönetimi, Abdullah Öcalan serbest bırakılmadığı ve Ankara somut, kapsamlı yasal adımlar atmadığı sürece ‘çözüm süreci’ kapsamında yeni bir adım atmayacağını belirterek tehditlerini artırdı. PKK, geçtiğimiz mayıs ayında, Öcalan’ın 27 Şubat’ta İmralı Cezaevi’nden yaptığı ‘barış ve demokratik toplum’ çağrısına yanıt olarak kendini feshettiğini duyurmuştu.

xcdf
Terör örgütü PKK’nın 11 Temmuz'da Irak'ın kuzeyindeki Kandil Dağı'nda düzenlenen silah yakma töreninden (Reuters)

PKK’lı 30 militanın 11 Temmuz’da Kandil Dağı’nda düzenlenen sembolik bir törenle silah bırakmasının ardından, örgüt 26 Ekim’de tüm mensuplarını Türkiye’den Kuzey Irak’a çektiğini açıkladı. Ardından örgütün Zap bölgesindeki güçleri de olası çatışmaları önlemek amacıyla geri çekildiğini duyurdu. Bu adımların tamamı, örgüt lideri Abdullah Öcalan’ın talimatları doğrultusunda PKK tarafından tek taraflı olarak atılmıştı. Ancak PKK yöneticilerinden Amed Malazgirt cumartesi günü AFP’ye yaptığı açıklamada, Öcalan’ın öncülüğünde atılan bu adımlara rağmen örgütün ‘çözüm süreci’ kapsamında artık yeni bir adım atmayacağını söyledi. Malazgirt, Ankara’nın iki temel şartı karşılamaması halinde sürecin ilerlemeyeceğini vurguladı: ‘Öcalan’a özgürlük’ ve ‘Türkiye’de Kürt halkının anayasal olarak tanınması’.

Bu açıklamalar, KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Bese Hozat’ın, Türkiye’nin Kürt meselesi demokratik temelde çözülmediği ve Öcalan ‘baş müzakereci’ olarak muhatap alınmadığı takdirde ‘ciddi risklerle’ ve bir ‘beka sorunu’ ile karşı karşıya kalacağı yönündeki uyarılarının üzerinden sadece birkaç gün sonra geldi.

Kürt televizyonlarından birine konuşan Bese Hozat, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) geçtiğimiz ağustos ayında kurduğu Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu üyelerinin 24 Kasım’da İmralı’da Öcalan ile gerçekleştirdiği görüşmeyi ‘olumlu ve iyi bir adım’ olarak nitelendirdi, ancak ‘güçlü bir adım olarak değerlendirilemeyeceğini’ söyledi.

PKK yöneticisi Hozat, aynı röportajda, “Türkiye, Kürt meselesini demokratik bir zeminde çözmezse; Kürtlerin varlığını ve kimliğini tanımazsa, köklü yasal reformlar ve değişiklikler yapmazsa, ülkenin geleceği gerçekten karanlık olur” ifadelerini kullandı.

xcvfg
Terör örgütü PKK’nın silahsızlandırılması için yasal bir çerçeve oluşturmakla görevli Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu 4 Aralık'ta toplanacak. (Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin resmi X hesabı)

Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nda yer alan siyasi partiler, sürecin işleyişine ilişkin raporlarını hazırlayarak 4 Aralık’ta yapılması planlanan toplantıda sunmak üzere çalışıyor. Öcalan’ı ziyaret eden heyetin (AK Parti, MHP ve DEM Parti’den üç milletvekili) görüşmeye dair bir bilgilendirme yapması bekleniyor.

Barzani’den destek

Diğer yandan Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) lideri Mesud Barzani, Türkiye’deki çözüm sürecine destek verdiğini açıkladı. Barzani, “Bizden ne istenirse yapmaya hazırız” dedi.

Şırnak’ın Cizre ilçesinde yaptığı konuşmada Barzani, Türkiye’deki çözüm sürecini ‘bölge için köklü bir değişim’ olarak nitelendirdi.

dfgr
Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) lideri Mesud Barzani, 29 Kasım'da Şırnak'ta düzenlenen bir etkinlikte konuştu. (Türk medyası)

Barzani, 2013’te başlayan ve 2015’te sona eren barış sürecine daha önce de destek vermiş bir lider olarak, bu kez sürecin halkın, parlamentonun ve siyasi partilerin devlete verdiği destek sayesinde ‘daha organize bir şekilde’ yürütüldüğünü söyledi.

Kürt lider, Türkiye’de barış kapısının açılmasına katkıları nedeniyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a, TBMM’ye ve Türk halkına teşekkür ederken, süreç kapsamında attığı olumlu adımlar nedeniyle Öcalan’a da teşekkür etti. Barzani, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) sürece ‘tüm gücüyle destek vereceğini’ vurguladı.


İstanbul'da tatil yaparken hayatını kaybeden ailenin odasında zehirli gaz bulundu

Ölen üç Alman turistin kaldığı Fatih ilçesindeki otelin yakınına İstanbul polisi tarafından güvenlik kordonu oluşturuldu (DPA)
Ölen üç Alman turistin kaldığı Fatih ilçesindeki otelin yakınına İstanbul polisi tarafından güvenlik kordonu oluşturuldu (DPA)
TT

İstanbul'da tatil yaparken hayatını kaybeden ailenin odasında zehirli gaz bulundu

Ölen üç Alman turistin kaldığı Fatih ilçesindeki otelin yakınına İstanbul polisi tarafından güvenlik kordonu oluşturuldu (DPA)
Ölen üç Alman turistin kaldığı Fatih ilçesindeki otelin yakınına İstanbul polisi tarafından güvenlik kordonu oluşturuldu (DPA)

Anadolu Ajansı'nda dün yer alan habere göre, İstanbul'da hayatını kaybeden Hamburg’dan tatil için gelen Türk ailenin otel odasında zehirli gaz fosfin bulundu.

Adli tıp raporuna atıfta bulunan ajans, maddenin odadan alınan sürüntü örneklerinde ve otel havlularında da tespit edildiğini belirtti. Ancak ölüm nedeni henüz bilinmiyor.

Alüminyum fosfit, zararlılarla mücadelede yaygın olarak kullanılır. Suyla veya yeterli miktarda atmosferik nemle temas ettiğinde, zehirli bir gaz olan fosfin üretir. Bu gaz, memelilerde hücrelere zarar verir ve yüksek konsantrasyonlarda kanda oksijen taşınmasını engeller.

İnsanlarda fosfin, kuru öksürük, kusma ve karaciğer ve böbrek fonksiyonlarında bozulma gibi semptomlara neden olabilir ve solunduğunda ölümcül olabilir.

Hamburg’dab gelen Türk ailenin dört üyesi, kasım ayının ortasında İstanbul'da tatildeyken hayatını kaybetti.

Adli tıp ön raporuna göre ailenin odasının altındaki odada bulunan pestisitler ölümlerine neden olmuş olabilir, ancak bu henüz doğrulanmadı.

AA’nın haberine göre, ailenin yemek yediği yerlerde yapılan tetkiklerde herhangi bir anormalliğe rastlanmaması üzerine ölüm nedeninin gıda zehirlenmesi olduğu yönündeki ilk şüpheler de reddedildi.


Türkiye, İsrail'in muhalefetine rağmen Gazze'ye destek vermek istiyor

Türkiye, İsrail'in muhalefetine rağmen Gazze'ye destek vermek istiyor
TT

Türkiye, İsrail'in muhalefetine rağmen Gazze'ye destek vermek istiyor

Türkiye, İsrail'in muhalefetine rağmen Gazze'ye destek vermek istiyor

Konuya yakın Türk yetkililere göre, İsrail'in muhalefetine rağmen Türkiye, Gazze Şeridi'ndeki çoğunluğu Müslüman, ABD destekli bir güce binlerce asker göndermeye hazırlanıyor.

Şarku’l Avsat’ın Bloomberg'ten aktardığı habere göre isimlerinin açıklanmasını istemeyen kaynaklar, ABD, Ankara'nın geçen ay Mısır ve Katar ile birlikte Gazze'de ateşkes sağlanması için arabuluculuk yapmasının ardından, ABD tarafından önerilen çok aşamalı bir planın parçası olan uluslararası istikrar gücüne Türkiye'nin katılımını genel olarak desteklediğini belirtti.

Konuşlanmada muharebe ve istihkam birliklerinin yer alması beklenirken, Türkiye, İsrail'in Gazze Şeridi'ne girmesinin ardından Washington'un İsrail'in askeri güç kullanımını sınırlamasını istiyor.

dcfr
Gazze Şeridi'ndeki Cibaliye'de yıkımın ortasında bir sebze tezgahı (AP)

Türkiye'nin, Trump'ın ateşkesin kalıcı bir barışa dönüşmesini sağlama planının önemli bir bileşeni olan uluslararası istikrar gücüne İsrail'in onayı olmadan nasıl katılabileceği henüz belirsizliğini koruyor.

Türk hükümeti, ABD'nin baskı yapması halinde İsrail'in sonunda geri adım atabileceğine inanıyor, ancak şu ana kadar İsrail hükümetinin geri adım atacağına dair bir işaret yok.