Türkiye 85 milyon 279 bin 553 kişilik nüfusuyla 194 ülke arasında 18. sırada

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Türkiye 85 milyon 279 bin 553 kişilik nüfusuyla 194 ülke arasında 18. sırada

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Dünya nüfusu 2022'de tahmini 8 milyara ulaşırken, Türkiye 85 milyon 279 bin 553 kişilik nüfusuyla 194 ülke arasında 18. sırada yer aldı.

TÜİK'in Dünya Nüfus Günü 2023 bültenine göre, Birleşmiş Milletler (BM) Kalkınma Programı tarafından 1989 yılında dünya nüfusunun 5 milyar insana ulaştığı "11 Temmuz 1987" tarihi "Dünya Nüfus Günü" olarak kabul edildi. Bu özel günde Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) tarafından her yıl nüfusa ilişkin öne çıkan konuları ele alan bir tema belirlenerek buna ilişkin farkındalık oluşturmaya yönelik çalışmalar yapılıyor.

Dünya nüfusunun 1999'da 6 milyara, 2011'de 7 milyara ve 2022'de 8 milyara ulaştığı tahmin edildi.

BM nüfus tahminlerine göre 2022'de en fazla nüfusa sahip ülke 1 milyar 425 milyon 887 bin 337 kişi ile Çin olurken, bu ülkeyi 1 milyar 417 milyon 173 bin 173 kişi ile Hindistan, 338 milyon 289 bin 857 kişi ile ABD izledi. Bu 3 ülke dünya toplam nüfusunun yüzde 39,9'unu oluşturdu.

Türkiye 85 milyon 279 bin 553 kişilik nüfusuyla 194 ülke arasında 18. sırada yer alırken, dünya toplam nüfusundan yüzde 1,1 pay aldı.

Çocuk nüfus oranının en yüksek olduğu ülke Orta Afrika Cumhuriyeti

Ülkelerin toplam nüfusları içindeki 0-17 yaş grubu çocuk nüfus oranları incelendiğinde, 2022'de en yüksek çocuk nüfus oranına sahip ülke yüzde 55,8 ile Orta Afrika Cumhuriyeti oldu. Bu ülkeyi yüzde 55,6 ile Nijer ve yüzde 54,3 ile Çad takip etti.

Çocuk nüfus oranının en düşük olduğu ülke yüzde 14,2 ile Kore Cumhuriyeti olarak belirlenirken, bu ülkeyi yüzde 14,3 ile Japonya ve Singapur, yüzde 15,3 ile İtalya ve Monako izledi.

Çocuk nüfus oranı dünya ortalaması 2022 yılında yüzde 30 oldu. Türkiye'deki çocuk nüfus oranının yüzde 26,5 ile dünya çocuk nüfus ortalamasının altında kaldığı tespit edildi.

Türkiye'nin çocuk nüfus oranı AB ülkelerinden yüksek

Avrupa Birliği (AB) üyesi 27 ülkenin çocuk nüfus oranları incelendiğinde, 2022 yılında en yüksek çocuk nüfus oranına sahip ülkelerin sırasıyla yüzde 23,6 ile İrlanda, yüzde 21,1 ile İsveç ve yüzde 20,9 ile Fransa olduğu belirlendi. Çocuk nüfus oranının en düşük olduğu ülkeler ise sırasıyla yüzde 15,3 ile İtalya, yüzde 15,6 ile Malta ve yüzde 16,2 ile Portekiz olarak sıralandı.

Türkiye'nin çocuk nüfus oranının yüzde 26,5 ile AB ülkelerinin çocuk nüfus oranlarından daha yüksek olduğu görüldü.

Genç nüfus oranının en yüksek olduğu ülke Suriye

Ülkelerin toplam nüfusları içindeki 15-24 yaş grubu genç nüfus oranları incelendiğinde, 2022 yılında en yüksek genç nüfus oranına sahip ülke yüzde 23,6 ile Suriye oldu. Bu ülkeyi yüzde 22,3 ile Doğu Timor ve yüzde 22,1 ile Orta Afrika Cumhuriyeti izledi. Genç nüfus oranının en düşük olduğu ülkeler de yüzde 7,2 ile Katar, yüzde 7,8 ile Ukrayna, yüzde 8,4 ile Monako olarak belirlendi.

Genç nüfus oranı dünya ortalaması 2022 yılında yüzde 15,5 oldu. Türkiye'nin genç nüfus oranı yüzde 15,2 ile dünya genç nüfus ortalamasının hemen altında kaldı.

Türkiye'nin genç nüfus oranı AB ülkelerinden yüksek

AB üyesi 27 ülkenin genç nüfus oranları incelendiğinde, 2022 yılında en yüksek genç nüfus oranına sahip ülkelerin sırasıyla yüzde 13 ile İrlanda, yüzde 12,1 ile Danimarka ve Hollanda, yüzde 11,8 ile Fransa olduğu tespit edildi.

En düşük genç nüfus oranına sahip ülkelerin ise sırasıyla yüzde 9,2 ile Bulgaristan, yüzde 9,4 ile Çekya, yüzde 9,5 ile Malta, Slovenya ve Litvanya olduğu belirlendi.

Türkiye'nin genç nüfus oranının yüzde 15,2 ile AB üyesi 27 ülkenin genç nüfus oranlarından daha yüksek olduğu kaydedildi.

Monako yaşlı nüfus oranı en yüksek ülke

Ülkelerin toplam nüfusları içindeki 65 ve daha yukarı yaştaki yaşlı nüfus oranları incelendiğinde, geçen yıl en yüksek yaşlı nüfus oranına sahip ülke yüzde 35,9 ile Monako oldu.

Bu ülkeyi yüzde 29,9 ile Japonya, yüzde 24,1 ile İtalya izledi. Yaşlı nüfus oranının en düşük olduğu ülke, yüzde 1,5 ile Katar oldu. Bu ülkeyi yüzde 1,7 ile Uganda ve Zambiya, yüzde 1,8 ile Birleşik Arap Emirlikleri izledi.

Yaşlı nüfus oranı dünya ortalaması, 2022 yılında yüzde 9,8 oldu. Türkiye'nin yaşlı nüfus oranının yüzde 9,9 ile dünya yaşlı nüfus ortalamasının hemen üzerinde olduğu görüldü.

AB üyesi 27 ülke arasında en yüksek yaşlı nüfus oranına sahip olan ülkeler sırasıyla yüzde 24,1 ile İtalya, yüzde 23,3 ile Finlandiya ve yüzde 22,9 ile Portekiz oldu. En düşük yaşlı nüfus oranına sahip olan ülkelerin ise yüzde 14,8 ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, yüzde 15 ile Lüksemburg, yüzde 15,1 ile İrlanda olduğu tespit edildi.

Türkiye'nin yaşlı nüfus oranı yüzde 9,9 ile AB üyesi 27 ülkenin yaşlı nüfus oranlarından daha düşük seviyede kaldı.

Türkiye'nin erkek ve kadınlar için doğuşta beklenen yaşam süresinin dünya ortalamasından yüksek olduğu belirtildi.

Buna göre, ülkelerin toplam doğurganlık hızları incelendiğinde, 2022'de en yüksek toplam doğurganlık hızına sahip ülke 6,75 çocuk ile Nijer oldu. Bu ülkeyi 6,22 çocuk ile Çad ve 6,2 çocuk ile Somali izledi. Toplam doğurganlık hızı en düşük ülke 0,87 çocuk ile Kore Cumhuriyeti oldu. Bu ülkeyi 1,04 çocuk ile Singapur ve 1,14 çocuk ile Andorra ve San Marino izledi.

Toplam doğurganlık hızı dünya ortalaması, 2022'de 2,31 çocuk oldu. Türkiye'nin toplam doğurganlık hızının 1,62 çocuk ile dünya ortalamasının altında kaldığı görüldü.

AB üyesi 27 ülkenin toplam doğurganlık hızları incelendiğinde, 2022'de en yüksek toplam doğurganlık hızına sahip ülke, 1,79 çocuk ile Fransa oldu. Bu ülkeyi 1,76 çocuk ile İrlanda ve 1,74 çocuk ile Romanya takip etti. Toplam doğurganlık hızının en düşük ülke, 1,2 çocuk ile Malta olarak kayıtlara geçti. Bu ülkeyi 1,29 çocuk ile İspanya ve İtalya, 1,31 çocuk ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi izledi.

Toplam doğurganlık hızı 2022'de 1,62 olan Türkiye, AB üyesi ülkeler arasında 10. sırada yer aldı.

Erkekler için doğuşta beklenen yaşam süresi en yüksek Monako'da görüldü

Birleşmiş Milletler dünya nüfus tahminlerine göre 2022 için doğuşta beklenen yaşam süresinin dünya genelinde 71,7 yıl, erkekler için 69,1 yıl ve kadınlar için 74,4 yıl olduğu görüldü. Ülkelerin 2022 yılı için doğuşta beklenen yaşam süreleri incelendiğinde, erkekler için doğuşta beklenen yaşam süresi en yüksek ülke 85,1 yıl ile Monako olarak kayıtlara geçti.

Bu ülkeyi 83 ile Lihtenştayn ve 82,5 ile İsviçre izledi. Erkekler için doğuşta beklenen yaşam süresi en düşük ülke, 50,3 yıl ile Lesotho oldu. Bu ülkenin ardından 51,3 ile Çad ve 52,3 ile Orta Afrika Cumhuriyeti geldi.

Türkiye'nin erkekler için 75 yıl olan doğuşta beklenen yaşam süresinin dünya ortalamasından yüksek olduğu görüldü.

AB üyesi 27 ülkenin erkekler için doğuşta beklenen yaşam süreleri incelendiğinde, erkekler için 2022'de doğuşta beklenen yaşam süresi en yüksek ülke 82 ile İtalya oldu. Bu ülkeyi 81,9 ile İsveç ve 81,6 ile Malta takip etti.

Erkekler için doğuşta beklenen yaşam süresinin en düşük ülke 68,3 yıl ile Bulgaristan oldu. Bu ülkeyi 69,5 ile Litvanya ve 70,7 ile Romanya izledi.

Türkiye'nin erkekler için 75 yıl olan doğuşta beklenen yaşam süresinin AB üye ülkeleri ortalamasından düşük olduğu belirlendi.

Ülkelerin 2022'de doğuşta beklenen yaşam süreleri incelendiğinde, kadınlar için doğuşta beklenen yaşam süresi en yüksek ülke 88,9 yıl ile Monako oldu. Bu ülkenin ardından 87,8 ile Japonya ve 87,1 ile Kore Cumhuriyeti geldi.

Doğuşta beklenen yaşam süresi en düşük ülke, 54 yıl ile Nijerya oldu. Bu ülkeyi 54,8 ile Çad ve 55,9 ile Lesotho takip etti.

Türkiye'nin kadınlar için 80,5 yıl olan doğuşta beklenen yaşam süresinin dünya ortalamasından yüksek olduğu görüldü.

Kadınlar için doğuşta beklenen yaşam süresinin en yüksek olduğu AB ülkesi İspanya oldu

Birleşmiş Milletler dünya nüfus tahminlerine göre AB üyesi 27 ülkenin kadınlar için doğuşta beklenen yaşam süreleri incelendiğinde, kadınlar için 2022'de doğuşta beklenen yaşam süresi en yüksek ülke, 86,5 yıl ile İspanya oldu.

Bu ülkeyi 86 ile İtalya ve Fransa, 85,7 ile Malta takip etti. Doğuşta beklenen yaşam süresi en düşük ülkenin 75,1 yıl ile Bulgaristan olduğu tespit edildi. Bu ülkeyi 77,6 ile Romanya ve 78,3 ile Macaristan izledi.

Türkiye'nin kadınlar için 80,5 yıl olan doğuşta beklenen yaşam süresinin AB üye ülkeleri ortalamasından düşük olduğu görüldü.



Somali'de Türk kuvvetlerinin konuşlandırılmasının askeri ve siyasi sonuçları

Somali'ye konuşlandırılması beklenen Türk askerlerinin toplam sayısının 2 bin 500'ü aşabileceği belirtiliyor (AFP)
Somali'ye konuşlandırılması beklenen Türk askerlerinin toplam sayısının 2 bin 500'ü aşabileceği belirtiliyor (AFP)
TT

Somali'de Türk kuvvetlerinin konuşlandırılmasının askeri ve siyasi sonuçları

Somali'ye konuşlandırılması beklenen Türk askerlerinin toplam sayısının 2 bin 500'ü aşabileceği belirtiliyor (AFP)
Somali'ye konuşlandırılması beklenen Türk askerlerinin toplam sayısının 2 bin 500'ü aşabileceği belirtiliyor (AFP)

Mahmud Ebu Bekir

Somali medyası, yaklaşık 500 asker taşıyan iki Türk askeri uçağının, Ankara ile Mogadişu arasında artan askeri iş birliğini yansıtacak şekilde, Somali'nin başkenti Mogadişu'daki Aden Adde Uluslararası Havalimanı'na ulaştığını bildirdi.

Somali'ye konuşlandırılması beklenen Türk askerlerinin toplam sayısının 2 bin 500'ü aşabileceği belirtiliyor. Resmi bir açıklama yapılmamış olsa da Türk medya kaynakları bu yıl toplam asker sayının 5 bini bulabileceğine işaret ediyor.

Bu kuvvetler, Somali hükümetinin eş-Şebab hareketine karşı operasyonlarını yoğunlaştırdığı bir dönemde Mogadişu’ya ulaştı. Hükümet, Türk savaş uçaklarının hava desteğiyle harekete ait hedeflere yönelik saldırılar gerçekleştiriyor.

Temmuz 2024'te Türkiye Büyük Millet Meclisi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imzaladığı Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Somali'de iki yıl süreyle konuşlanmasına izin veren tezkereyi onaylamıştı. Bu adım, bölgesel ve uluslararası ortaklarla iş birliği yaparak, Somali Federal Hükümeti'nin terörle mücadele çabalarına destek sağlamayı amaçlıyor.

Mogadişu ile Ankara arasında son dönemde imzalanan anlaşmaların özellikle bir yandan Somali-Etiyopya anlaşmazlığının, diğer yandan da Kızıldeniz Havzası'ndaki bölgesel gerginliğin yaşandığı bir döneme denk geldiği göz önüne alındığında gözlemciler, Türk kuvvetlerinin misyonunun yalnızca terörle mücadeleyle sınırlı olmadığını, bunun siyasi, askeri ve ekonomik sonuçları da olduğunu düşünüyor.

Addis Ababa'nın Somaliland bölgesi ile denize erişim ve iki askeri üs kurmak amacıyla imzaladığı mutabakat zaptının ardından Mogadişu, Etiyopya'nın Somali kıyılarına yönelik müdahalelerinin önüne geçmek için bölgesel ittifaklar kurmaya çalışıyor. Mutabakat zaptı Etiyopya’nın bunlar karşılığında Somaliland'ın bağımsızlığını tanıyıp, uluslararası alanda tanınmayan bu Somali bölgesinin uluslararası toplum tarafından mümkün olan en üst düzeyde tanınması için uluslararası forumlarda çaba göstermesini öngörüyor.

Güvenlik endişeleri

Afrika Boynuzu uzmanı Abdurrahman Seyyid ise Türk kuvvetlerinin Mogadişu'ya gelişinin, son dönemde Somali devletine karşı bir dizi askeri eylem düzenleyen Somalili terör örgütü Şebab'ın ilerleyişini durdurmak amacıyla Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud'un acil talebi üzerine gerçekleştiğini düşünüyor.

Seyyid, bu hareketin yönetimin dizginlerini ele geçirmesinin Somali'nin ulusal ve bölgesel istikrarının daha da kötüleşmesine yol açabileceğine inanıyor. Bunun yanı sıra ülkedeki Türk çıkarlarını, özellikle madencilik ve Somali kıyılarında petrol arama faaliyetlerini tehdit ettiğini belirtiyor. Ona göre Ankara, altyapı yatırımlarına katkıda bulunarak ve ekonomiyi canlandırarak Somali hükümetinin güvenlik, askeri ve ekonomik alanlardaki çabalarını desteklemekten de çekinmedi. Ayrıca Somalili öğrencilere Türk üniversitelerine kayıt imkânı sağlanarak iki ülke arasında bilimsel alanda da iş birliği bulunuyor. Buna bir de 2 bin 500 askere varan askeri iş birliği anlaşması ekleniyor. Seyyid, Türkiye'nin hayati jeopolitik ve ekonomik çıkarları olan bölgesel bir güç olduğunu, Akdeniz, Kızıldeniz, Ortadoğu ve Orta Asya gibi dünyanın birçok bölgesinde fırsatları değerlendirip nüfuzunu artırmayı hedeflediğini belirtiyor.

Afrika Boynuzu uzmanı, Somali'nin Hint Okyanusu'na en uzun kıyı şeridine ve Kızıldeniz ile Aden Körfezi bölgesine kadar uzanan stratejik bir coğrafi alana sahip olduğunu belirtiyor. Bunun da bilhassa uluslararası seyrüsefer açısından stratejik bir geçiş noktası olan Kızıldeniz havzasında yaşanan gerginlikler göz önüne alındığında, uluslararası ve bölgesel planlarda stratejik önemini iki katına çıkardığını ifade ediyor.

Seyyid’e göre Somali birçok alanda Türkiye'nin desteğine ve iş birliğine ihtiyaç duyuyor. Mogadişu ayrıca Türkiye'yi, özellikle Etiyopya ve Kenya'nın yayılmacı emelleri karşısında Somali çıkarlarını savunmada güvenilir ve sadık bir müttefik olarak görüyor. Zira Türkiye'nin müttefiklerini savunma konusunda ciddi bir geçmişi var. Trablus'taki Libya hükümetinin Halife Hafter güçlerinin eline geçmesini engellemedeki rolü, Azerbaycan'ın 30 yıllık Ermeni işgali sonrasında Dağlık Karabağ'daki topraklarını geri almasına verdiği destek buna örnek verilebilir.

Güvenli ittifak

Seyyid, Ankara'nın Suriye, Azerbaycan ve Libya gibi çatışma bölgelerinde koordinasyon yeteneğini kanıtladığını, başka ülkelerle karşı karşıya geldiğinde bile, çoğu zaman bir iş birliği ve çatışmasızlık formülü bularak, Türkiye ile bölge ülkeleri arasında herhangi bir çatışma ihtimalini ortadan kaldırdığını düşünüyor. Dahası anlaşma iki bağımsız devlet arasında yapılmış olup, belirli bir devleti hedef almıyor ve güvenliğin sağlanması ile terörle mücadele alanlarında iki başkentin hayati çıkarlarına odaklanıyor.

Seyyid, son dönemde Kızıldeniz ülkelerinde bölgede artan yabancı askeri varlığına ilişkin bir hassasiyet oluştuğunu ve bu hassasiyetin, onları Kızıldeniz Ülkeleri Forumu adı altında bir oluşum kurmak zorunda bıraktığını belirtiyor. Ancak forum henüz kuruluş aşamasında ve bölgesel bir güvenlik sistemi oluşturacak çerçeve ve yapılar henüz tamamlanmadı. Ayrıca Türkiye, Etiyopya'da ekonomik varlığı, Sudan'da güvenlik ve askeri varlığı ve Somali ile yıllardır süren kapsamlı iş birliği ile bölgedeki nüfuzunu pekiştirme konusunda bu forumdan önce davrandı. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre bundan dolayı Türkiye’yi Kızıldeniz ve Afrika Boynuzu denkleminin dışında tutmak zor. Afrika Boynuzu uzmanı Abdurrahman Seyyid, hayati çıkarları ile çatışmadığı sürece Türkiye’nin katılımının bu ülkeler için doğrudan bir endişe yaratmasının muhtemel olmadığını söylüyor.

Jeopolitik etkiler

Somalili siyasi analist İdi Muhammed ise Mogadişu'yu Ankara'ya bağlayan stratejik çıkarlar göz önüne alındığında, Türk askeri misyonunun görevinin terörizm ve organize suç ile mücadeleye odaklandığını düşünüyor. Somali'de inşaat ve altyapı gelişimine yönelik katkılarına ilave olarak, özellikle petrol arama ve madencilik alanlarında artan Türk yatırımlarına dikkat çekiyor.

Muhammed, Türk askeri varlığının misyonunun terörle mücadele ve Somali'deki Türk çıkarlarını koruma gibi güvenlik boyutuyla sınırlı olmasına rağmen, Somali kıyılarını bölgesel emellerden korumak da dahil olmak üzere birçok jeopolitik anlamı olduğunu da vurguluyor. Etiyopya'nın, ülkenin kuzeyindeki ayrılıkçı bölge ile imzaladığı mutabakatla Somali kıyılarını işgal etme ve kalıcı askeri üsler kurma çabaları da bu emellere dahil.

Muhammed, Türk askeri gücünün Somali'nin birliğini ve tüm toprakları üzerindeki egemenliğini korumaya katkı sağlayacağını vurguluyor. Buna ilaveten, Somali egemenliğindeki liman hizmetlerinden Etiyopya'nın yararlanmasını öngören Addis Ababa ile Mogadişu arasındaki Ankara Anlaşması'nın aslına sadık bir şekilde uygulanmasını sağlamaya yönelik katkısının da altını çiziyor.

Siyasi analist, Türk askeri varlığının, Kızıldeniz'de bulunan bölgesel ve uluslararası güçlerle, özellikle Cibuti'deki yabancı üslerle, uluslararası nakliye yolu olarak Kızıldeniz'in girişlerini güvence altına almak amacıyla, koordinasyon fırsatları yaratabileceğini ifade ediyor. Zira dünya deniz ticaretinin yüzde 12'si, Asya-Avrupa ticaretinin ise yaklaşık yüzde 40'ı buradan geçiyor.

Muhammed, Türk kuvvetlerinin Somali'ye konuşlandırılmasının, Afrika Boynuzu ve Kızıldeniz bölgesindeki aşırılıkçı grupların oluşturduğu tehdidi azaltacağına dikkati çekiyor. Nitekim el-Kaide örgütünün Doğu Afrika'daki bir kolu olan Somalili Şebab hareketi son dönemde varlığını güçlendirdi ve eylemlerini artırdı. Bu eylemlerinden biri de Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed’in orada bulunduğu bir sırada Mogadişu Havaalanı’nı hedef alan saldırısıydı. Bu da Somali hükümetinin Türk kuvvetleriyle koordineli olarak hareketin mevzilerine karşı şiddetli saldırılar düzenlemesini gerektirdi. Zira hareketin askeri kabiliyetlerini geliştirdiği ve birçok cephede ilerlediği yönünde haberler geliyor.

İdi Muhammed, Türk kuvvetlerinin Kızıldeniz Havzası'nda yaşanan gerginlikte olumsuz bir rolünün olduğu iddialarını reddediyor. Türkiye’nin, Suudi Arabistan, Ürdün, Eritre ve Sudan ile iyi ilişkilere sahip olduğunu, ayrıca Mısır ile de yakın zamanda ilişkilerini normalleştirdiğini belirtiyor. Dahası Etiyopya'nın Kızıldeniz'de askeri üs kurma planlarına karşı çıkan kararlı duruş ile kıyaslandığında, Somali ile Türkiye arasındaki Türk kuvvetlerinin konuşlandırılması anlaşmasının, Kızıldeniz'e kıyısı olan ülkelerde herhangi bir sonuca ve tepkiye neden olmadığını söylüyor.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.