Türkiye, yabancılara yönelik nefret eylemlerini durdurmak için adımları hızlandırdıhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/t%C3%BCrkiye/4561631-t%C3%BCrkiye-yabanc%C4%B1lara-y%C3%B6nelik-nefret-eylemlerini-durdurmak-i%C3%A7in-ad%C4%B1mlar%C4%B1
Türkiye, yabancılara yönelik nefret eylemlerini durdurmak için adımları hızlandırdı
İstanbul'daki turistler (Arşiv EPA)
Türkiye’de ırkçılıkla mücadele amaçlı atılan adımlar kapsamında, sosyal medya platformları üzerinden Araplara ve yabancılara karşı nefret ve saldırıları teşvik eden grup hesabın yöneticisi gözaltına alındı.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan yapılan açıklamaya göre, sosyal medya platformu X’de (eski adıyla Twitter), Türkiye’ye kaçak yollarla giren Afganların videolarını paylaşan ‘Hudut Namustur’ sayfasının sahibini güvenlik güçleri gözaltına aldı.
Şu ana kadar, sosyal medyada kullanılan nefret söylemleriyle halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme ve halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçlarından 14 ilde 27 şüpheli hakkında gözaltı kararı alındı.
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya da X hesabından yaptığı açıklamada, 14 ilde eş zamanlı operasyonlar kapsamında 27 kişinin gözaltına alındığını duyurdu.
Başsavcılık, şüpheliler hakkında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen suçlardan soruşturma başlattı.
Çarşamba günü gözaltına alınanlar arasında, Suriyeli ve yabancı mültecilerin Türkiye’de bulunmasına karşı çıkmasıyla tanınan, Aykırı Haber Genel yayın yönetmeni Batuhan Çolak da vardı.
Türkiye’deki Suriyeli ve yabancı mültecilere yönelik karşıt söylemleriyle tanınan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, gazeteci Çolak’ın gözaltı kararına tepki gösterdi.
Ankara İl Emniyet Müdürlüğü’nden yapılan açıklamaya göre Çolak’ın gözaltı süresi 24 saat daha uzatıldı.
Türkiye’de sosyal medya üzerinden yapılan yoğun provokasyon, Suriyeli mültecileri hedef alarak başlayan ve Arap vatandaşları ve turistleri de kapsayacak şekilde genişleyen saldırılarla eşi benzeri görülmemiş bir artış gösterdi.
Konu, İstanbul’da Faslı bir turistin taksici tarafından darp edilerek öldürülmesi, Trabzon’da Kuveytli turist Muhammed Raşid El-Ajmi’nin dövülmesi ve bazı Yemenli ve Mısırlılara yönelik saldırılara kadar ulaştı.
Birkaç gün önce hükümetin ‘ülkenin demografik olarak işgaline’ son vermediği takdirde, ekim ayından itibaren Türkiye genelinde yabancıları hedef alacağını açıklayan Müdafaa Hareketi’nin sosyal medya hesabının yönetenlerden Rauf Köse gözaltına alındı.
Müdafaa Hareketi, ÖZGÜR DER’in cumartesi günü İstanbul Saraçhane’de düzenlediği ırkçılık karşıtı mitingi provoke etmişti.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, X hesabında sosyal medyaya yönelik gözaltı operasyonlarını eleştirerek şunları yazdı;
“Her geçen gün büyüyen sığınmacı meselesi Türk Milleti’nin ortak kaygısı ve hassasiyetidir. Sürekli yaptığınız gibi insanlarımızın haklı tepkisini bastırarak, konuyu gündeme taşıyanları susturarak, tutuklayarak sorunu çözemezsiniz. Zaten çözmek gibi bir niyetiniz olmadığını da milletimiz artık çok iyi biliyor. Şunu unutmayın ki Türk Milleti’nin demografik geleceği söz konusu olduğunda, milletini seven hiçbir evladımız bu gidişata sessiz kalmaz ve kalmayacaktır.”
Son dönemde yabancıları ve Arap turistleri hedef alan, önce İstanbul’da yoğunlaşan, daha sonra diğer şehirlere yayılan ırkçı saldırılara ilişkin şikayetler arttı.
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre hükümetin, mart ayı sonunda yapılması planlanan yerel seçimlerden önce uygulamaya başladığı tedbirlerle bağlantılı olarak, ikamet şartlarını ihlal eden binlerce sığınmacı sınır dışı edildi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ağustos ayında yaptığı bir konuşmada şu ifadeleri kullandı:
“Tarihimizde, kültürümüzde, inancımızda yeri olmayan ırkçılık ve yabancı düşmanlığının toplumumuza sirayet etmesine izin veremeyiz. Asırlardır mazlum ve mağdurların sığınağı olmuş devletimizin tertemiz siciline birkaç kendini bilmezin leke sürmesine göz yumamayız.”
Mısır-Türkiye yakınlaşması sıcak bölgesel dosyalara nasıl yansıyor?https://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/5059081-m%C4%B1s%C4%B1r-t%C3%BCrkiye-yak%C4%B1nla%C5%9Fmas%C4%B1-s%C4%B1cak-b%C3%B6lgesel-dosyalara-nas%C4%B1l-yans%C4%B1yor
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Ankara'da düzenlediği ortak basın toplantısında (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır-Türkiye yakınlaşması sıcak bölgesel dosyalara nasıl yansıyor?
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Ankara'da düzenlediği ortak basın toplantısında (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır ve Türkiye, bölgesel ilişkilerin haritasının yeniden çizilmesine katkıda bulunabilecek bir değişimle, yıllar süren gerginliğin ardından kayda değer bir yakınlaşmaya tanıklık ediyor. Dünyanın gözü ise bu gelişen ortaklığa ve bunun Libya, Suriye ve Gazze gibi bölgedeki sıcak meselelerin yanı sıra Afrika Boynuzu ve Doğu Akdeniz'deki gerilimler üzerindeki potansiyel etkisine çevriliyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Şubat ayında Mısır'a yaptığı benzer bir ziyaretin ardından Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi'nin geçtiğimiz çarşamba günü Ankara'ya yaptığı ilk resmi ziyaret, Kahire ile Ankara arasındaki yakınlaşmayı pekiştirdi ve on yıllık gerginliğin ardından ilişkileri ‘yeni bir döneme’ soktu.
Şarku’l Avsat'a konuşan uzmanlar, bu ziyaretin ardından iki ülkenin ikili iş birliğinden bölgesel iş birliğine geçtiğini ve bunun Mısır Cumhurbaşkanı'nın ziyareti sırasında 4 Eylül'de Ankara'da iki ülke tarafından düzenlenen Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi’nin ilk ortak bildirisinin şartlarına da yansıdığını belirtti. Uzmanlar, iki ülkenin ya da bölgenin tanıklık ettiği kritik dosyaların önümüzdeki dönemde yaklaşımlar, anlayışlar ve geniş ve alışılmadık ortak destek için bir yol bulabileceğine işaret ettiler ki bunların başında Kahire ve Ankara'nın bu konudaki etkisi ve dengesi göz önüne alındığında Libya dosyası geliyor.
Libya'nın doğu ve batıda iki hükümet arasında bölünmüş olması ve her iki hükümetin de Mısır ya da Türkiye tarafında güçlü bağlara sahip olması, Mısır-Türkiye yakınlaşmasının bir sonucu olarak çatışan iki hükümet arasındaki uçurumun kapatılması şansını artırıyor.
Bir Türk askeri üssüne ev sahipliği yapan ve Mısırlı barış gücü askerlerini kabul etmeye başlayan Somali, Etiyopya'nın yılbaşından bu yana ayrılıkçı bir bölgede (Somaliland) liman kurma girişimini giderek daha fazla reddediyor. Ankara iki taraf arasında arabuluculuk yapmak için devreye girerken, Türkiye'nin Mısır ile iyi ilişkileri olan Suriye ile temasları da artıyor.
Diğer yandan iki ülke arasında İsrail'in Gazze Şeridi'nde yaklaşık bir yıldır devam eden savaşına karşı ortak tutum ile Nisan 2023'ten bu yana Sudan'da ordu ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasındaki çatışmayı durdurma arzusu var.
Yaklaşımlar
4 Eylül'de Stratejik İşbirliği Konseyi'nin yeniden kurulmasına ilişkin ortak bildiri yayınlandı. Mısır ve Türkiye'nin ‘çevrelerinde barış, refah ve istikrarı teşvik etmeyi amaçladıkları’ belirtildi ve 36 maddeden 9'u ile Gazze Şeridi'nde iki ülke arasındaki koordinasyon ve iş birliği düzeyinin güçlendirilmesi vurgulandı.
Mısır ve Türkiye, Suriye'nin egemenliğinin önemini vurgulayarak, çatışmaya kalıcı ve kapsamlı bir çözüm bulunması ve terörle mücadele konusundaki ortak kararlılıklarını teyit ettiler. Libya'da ise ‘Birleşmiş Milletler (BM) tarafından kolaylaştırılacak bir siyasi süreci desteklemeyi dört gözle beklediklerini’ ifade ettiler.
İki ülke, Afrika Boynuzu'nda ‘barış, güvenlik ve istikrarın sağlanmasının önemi ve her ülkenin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne karşılıklı saygı’ konusunda mutabık kaldı. Ayrıca ‘Sudan'daki çatışmanın sona erdirilmesine yönelik diplomatik çabalara destek’ vurgusu yapıldı.
Yansımalar
Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in Danışmanı Dr. Abdulkadir Azuz'a göre Mısır-Türkiye yakınlaşması ilişkileri ‘normalleşmeden stratejik iş birliğine taşıma’ arzusunu yansıtıyor. Azuz’a göre bu durum iki ülkenin bölgedeki ağırlığı nedeniyle çeşitli bölgesel konulara olumlu yansıyacak.
Sisi’nin basın toplantısında Ankara ile Şam arasındaki yakınlaşmayı memnuniyetle karşılamasının, Türkiye ve Suriye arasındaki meselelerin çözümünde Kahire ile Ankara arasında iş birliği olduğunu gösterdiğini belirten Dr. Azuz, “Mısır bu meselelerin birçoğunun uluslararası hukuk ilkelerine uygun olarak çözümünde önemli bir rol oynayabilir” dedi.
El-Ahram Siyasi ve Stratejik Araştırmalar Merkezi'nde Türkiye meseleleri araştırmacısı olan Dr. Kerem Said de Mısır-Türkiye yakınlaşmasının Türkiye-Suriye yakınlaşmasını olumlu etkileyeceği görüşüne katılıyor. Said, Kahire ile Ankara'nın bölgenin iki ağır ülkesi olduğunu, bölgede geniş bir denge ve etkiye sahip olduklarını ve yakınlaşmalarının bölge için çözüm işaretleri taşıdığını belirtti.
Mısır-Türkiye yakınlaşmasından etkilenecek dosyaların başında Libya dosyasının geldiğini ve bunun seçimlerin hızlandırılması, askeri birlik ve istikrarın teşvik edilmesi temelinde ortak bir yaklaşıma yol açmasını umduklarını belirten Said, “Yakınlaşma ışığında Afrika Boynuzu'nda, özellikle de Somali'de iki ülkenin çıkarları ve bölgenin istikrarı açısından ortak düzenlemeler olacaktır” değerlendirmesinde bulundu.
Nairobi'deki Doğu Afrika Çalışmaları Merkezi Direktörü Abdullah İbrahim, her iki ülkenin de Somali ve Doğu Afrika bölgesinde kendi çıkarları olduğunu ifade etti. İbrahim, ‘iki ülkenin çabalarını birleştirmeleri halinde Somali'nin toparlanma kabiliyetinin, güvenlik ve istikrarının artacağına, bölgenin savaş korkusundan kurtulacağına ve özellikle Doğu Akdeniz, Libya ve Filistin'deki durum gibi bölgesel krizlerin ele alınmasında niteliksel bir sıçrama yaşanacağına’ inanıyor.
Yakınlaşmanın Filistin davasının gidişatına yansıyacağına inanan Filistinli siyasi analist Eymen er-Rakab, “Mısır ve Türkiye arasındaki yakınlaşma Filistin davasına alışılmadık bir şekilde fayda sağlayacaktır. Bu, Arap ve uluslararası arenalarda destekleyici rollerin daha da güçlendirilmesini ve Filistin hakkının tüm arenalarda, özellikle de uluslararası alanda desteklenmesi için daha fazla ortak baskı uygulanmasını ve bundan taviz verilmesinin reddedilmesini gerektirecektir” ifadelerini kullandı.
Dr. Kerem Said, yakınlaşmanın Filistin devletinin kurulmasını destekleyen ortak bir vizyon ışığında ve Türkiye'nin Gazze'deki krizin insani yardım ve müzakere düzeyinde yönetilmesinde Kahire'ye verdiği kayda değer destekle ya da İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Mısır'a yönelik son suçlamalarını reddetmesiyle Filistin davasının gidişatına olumlu yansıyacağına inanıyor.
Türk siyasi analist Taha Avde, “Yakınlaşma dosyaları arasında en büyük zorluk kuşkusuz Gazze dosyası olacak” dedi. Avde’ye göre Mısır ve Türkiye'nin ortak mutabakatı bu dosyadaki uluslararası çabalarını güçlendirecek. Zira Mısır ile Türkiye'nin ilişkileri ikili iş birliğinden bölgesel ortaklığa doğru ilerliyor.
Avde, “Türkiye-Etiyopya ilişkilerinin yanı sıra Doğu Akdeniz'deki Mısır-Yunanistan-Kıbrıs ilişkileri temelinde Mısır-Türkiye yakınlaşması, Kahire ile Addis Ababa arasındaki Rönesans (Nahda) Barajı krizinde ya da bir yandan Ankara, diğer yandan Atina ve Lefkoşa arasında olsun, her iki ülke için de çözümler ve hamleler getirebilir” dedi.
Libya dosyasına gelince, Libyalı siyasi analist Eyub el-Evceli, Mısır ve Türkiye'nin orada önemli oyuncular olduğunu, yeniden inşa projelerine sahip olduklarını ve yakınlaşmalarının, Merkez Bankası Başkanı’nın seçimiyle ilgili mevcut kriz de dahil olmak üzere birçok sorunun çözümünde yeni ufuklar açacağını belirtti. El-Evceli, Libya'da iki ülkeye yakın aktörlerin görüşlerini uzlaştırma, seçimlerin yapılmasını engelleyen konulara çözüm bulma ve herhangi bir çatışmayı önleme olasılığı olduğunu, ancak genel olarak Libya krizini çözmenin çok daha büyük bir mesele olduğunu ve bir gecede çözülemeyeceğini düşünüyor.
Sudanlı siyasi analist Muhammed Turşin'e göre Türkiye, Etiyopya ve Somali arasındaki arabuluculukta önemli bir rol oynayacak ve bu da Mısır'ın ve ulusal güvenliğinin yararına olacak. Ancak Turşin, ‘Türkiye'nin Rönesans Barajı üzerindeki etkisinin sınırlı olacağına’ inanıyor. Turşin, Sudan'ın barışı tesis etmesine ve kalkınma projelerini uygulamasına destek olmak için Mısır-Türkiye koordinasyonunu bekliyor.