'Deprem kahini' Hoogerbeets'in yeni Türkiye paylaşımı tartışma yarattı: 'Umarım pek bir şey olmaz'

Hoogerbeets, şubattaki Maraş-Hatay depremlerini gerçekten bildi mi?

Hoogerbeets, "1984'ten beri geometri ve sayısal titreşimler alanlarında aktif biri" olduğunu söylüyor (Kolaj: Independent Türkçe)
Hoogerbeets, "1984'ten beri geometri ve sayısal titreşimler alanlarında aktif biri" olduğunu söylüyor (Kolaj: Independent Türkçe)
TT

'Deprem kahini' Hoogerbeets'in yeni Türkiye paylaşımı tartışma yarattı: 'Umarım pek bir şey olmaz'

Hoogerbeets, "1984'ten beri geometri ve sayısal titreşimler alanlarında aktif biri" olduğunu söylüyor (Kolaj: Independent Türkçe)
Hoogerbeets, "1984'ten beri geometri ve sayısal titreşimler alanlarında aktif biri" olduğunu söylüyor (Kolaj: Independent Türkçe)

Şubat ayında meydana gelen Kahramanmaraş ve Hatay merkezli depremleri birkaç gün öncesinden öngördüğü ileri sürülen Frank Hoogerbeets, Türkiye'yle ilgili tahminde bulunduğu yeni tweetiyle bir kez daha tartışma yarattı.

Medyanın "deprem kahini" diye nitelediği Hoogerbeets, sarsıntı tahminleri yapmak için kurduğu SSGEOS adlı kurumun, "Afganistan'da veya yakınında daha güçlü artçı şok etkinlikleri mümkündür. Türkiye / Ortadoğu ve muhtemelen Romanya ekstra alarma geçmeli" ifadelerine yer verdiği Twitter (yeni adıyla X) paylaşımını şöyle alıntıladı:

Doğu Türkiye'ye işaret eden bu dalgalanma şubattaki kadar ikna edici değil. Yani bu daha çok 'ne olur ne olmaz' uyarısıdır. Umarım pek bir şey olmaz.

Afganistan, yaklaşık bir haftadır şiddetli depremlerle sarsılıyor. Ülkede cumartesi günü (7 Ekim) meydana gelen 6,3 büyüklüğündeki iki deprem ve şiddetli artçıların ardından 2 bin kişi hayatını kaybetmişti. Birkaç gün sonra aynı büyüklükte üçüncü bir depremin vurduğu ülkede yaralı ve ölü sayısı artıyor.

Hoogerbeets bu depremlerin ardından yaptığı paylaşımda Türkiye'ye dikkat çekerken, pek çok Twitter kullanıcısının da endişeye kapıldığı görüldü.

Öte yandan bazı kullanıcılar, Hoogerbeets'in tahmininin gerçek bir modele dayanmadığını söyleyerek kanıt talep ederken, bazıları da Hoogerbeets'i "şarlatan" diye niteliyor.

Twitter'ın topluluk notlarına üye olan kullanıcılar da Hoogerbeets'in söz konusu paylaşımına çok sayıda uyarı ekledi. Uyarılarda, "Bu deprem tahminlerinin hiçbir bilimsel dayanağı yok. Hakemli araştırmalar, bu yöntemi desteklemiyor" ifadeleri yer aldı. Ayrıca bir dizi teyit haberinin de bağlantılarına yer verildi.

Topluluk Notları, Twitter'ın dezenformasyonla mücadele amacıyla başlattığı bir özellik. Bu özelliği kullanma hakkı olan kullanıcılar, şüpheli gördükleri görüntülerin veya tweetlerin altına notlar ekleyebiliyor. Uyarı niteliğindeki bu notlar, Twitter'daki tüm kullanıcılar tarafından görülebiliyor. Twitter, Topluluk Notları'na üye olmak ve katkıda bulunmak için başvuruda bulunan kullanıcıları özenle seçerek bu şekilde bir doğrulama topluluğu oluşturdu.

Hoogerbeets ise ilk paylaşımına eklediği bir başka tweette kullanıcılara topluluk notlarına "aldırmamalarını" tavsiye etti. Deprem tahmincisi, "Bunlar yöntemlerimizden herhangi birine karşı bilimsel kanıt değil, okuyucunun fikrini sunuyor" diye yazdı.

Hoogerbeets'in "yöntemi"

Çeşitli ülkelere ilişkin sık sık deprem uyarılarında bulunan Hoogerbeets, bu tahminleri gezegenlerin gökyüzündeki dizilimlerine dayandırıyor.

Hoogerbeets, dile getirdiği bölgelerin bazılarında gerçekten de deprem meydana geldiğinde basının ve sosyal medyanın gündeminde hızla yukarılara tırmanıyor. Bu yüzden de "deprem kahini" diye nitelenir hale geldi.

Hollandalı deprem tahmincisi, ilk kez 2015'te ABD'nin batısında en az 8.8 büyüklüğünde bir deprem olacağını iddia ederek adını duyurmuştu. Tahminci bu depremin 9.8 şiddetini bulabileceğini öne sürmüştü.

Hoogerbeets'in bu iddialı tahmini gerçeğe dönüşmemişti.

Jeolog mu yoksa gökbilimci mi: "Sadece deprem heveslisi"

Deprem tahmincisi, halihazırda SSGEOS adlı kurumda araştırmacı olduğunu söylüyor. Kurumun internet sitesinde burada görev alan araştırmacıların "gök cisimleri arasındaki geometriyi incelediği, çünkü bu geometrinin sismik aktiviteyle ilişkili olduğu" ifade ediliyor.

Gezegen geometrisi kabaca Dünya, Ay, Güneş ve diğer gezegenlerin uzaydaki hareketleri boyunca aldığı konumlar olarak tanımlanabilir. Hoogerbeets bu geometri tarafından şekillendirilen elektromanyetik dalgaların sismik hareketliliği tetiklediğine inanıyor. Onu YouTube veya Twitter'da takip eden kullanıcılar ilk bakışta bir gökbilimci veya jeolog olduğu düşüncesine kapılabiliyor.

Zira YouTube kanalında binlerce takipçisi olması ve internet sitesinin düzenli olarak güncellenmesi, onun gerçek bir sismolog olduğu izlenimini veriyor.

Ancak uzmanlara göre Hoogerbeets'in uğraşının bu bilim dallarıyla ilgisi yok. Üstelik kendisi de herhangi akademik unvanının olmadığını kabul etmiş ve kendisini "deprem heveslisi" diye nitelemişti.

Bu şekilde deprem tahmini mümkün mü?

Avustralya'nın önde gelen bilim insanları arasında gösterilen gökbilimci Bryan Gaensler, "Gezegenlerin hizalanmasının depremler üzerinde herhangi bir etkisi yok" diyor.

Gökbilimciler uzun yıllar boyunca Ay'ın okyanuslarda yarattığı gelgitlerin depremleri etkileyip etkilemediğini tartıştı. Ancak bu tartışmalar da büyük ölçüde sonuçsuz kaldı.

ABD'li jeofizikçi Andrew Michael, "Küçük bir etki bulmak için bile büyük veri setlerinin istatistiksel analizi gerekir. Bu yapıldığında bile sonuçlar tartışmalı olmaya devam etti" ifadelerini kullanıyor:

Yani genel olarak, Ay'ın depremler üzerinde tahmin için kullanılacak kadar büyük bir etkisi yok.

Jeofizikçiye göre, Dünya'ya en yakın gök cismi olan Ay'ın etkisi bile tartışmalıyken daha uzak gezegenlerin yeryüzündeki depremleri etkilemesi mümkün değil.

"Jüpiter'in Dünya'ya en yakın olduğu konumu düşünelim. Gezegenin bu konumdaki kütle çekim kuvveti, Ay'ınkinin sadece yüzde 1'ine sahip. Bunu yüzde 0,6'yla Venüs izliyor. Diğerlerininki daha da az" diyen Michael, şöyle ekliyor:

Ay'ın depremler üzerindeki etkisini zar zor gözlemleyebiliyorsak, diğer gezegenlerin etki ettiğini düşünmek akla hayale sığmaz.

Şubattaki Maraş-Hatay depremlerini nasıl bildi?

Uzmanlar, Hoogerbeets ve ona benzer deprem kahinlerinin sarsıntı tahminlerinde çok sık bulunduğuna dikkat çekiyor. Buna göre onlarca yanlış deprem tahmini internet kullanıcılarının dikkatine takılmazken, bunlar arasında doğru gibi görünen tahminler çok hızlı biçimde yayılıyor.

San Diego'daki California Üniversitesi'nde ders veren jeofizik profesörü Duncan Agnew, Hoogerbeets'in tahminlerinin genellikle çok belirsiz olduğunu söylüyor:

Tahmin olarak dile getirdiği sarsıntı süreleri, bir ayın yaklaşık yarısını kaplıyor. Dile getirdiği olası depremlerin şiddeti 6'ya kadar iniyor. Hemen hemen her gün bir yerde bunlardan bir tane oluyor.

Agnew ve meslektaşlarına göre Hoogerbeets'in deprem tahminlerinin doğru çıktığını söyleyebilmesi için önce kullandığı metodunu kanıtlaması gerekiyor. Agnew, şöyle devam ediyor:

Metodunun bir anlam ifade ettiğini kanıtlamak için, tahminde bulunduğu zaman aralıklarında diğer zamanlardan daha fazla deprem olduğunu göstermesi gerek.

Jeologlar zaten uyarıyordu

Öte yandan jeologlar ve gerçek deprem uzmanları da bazı bölgelerdeki deprem riskine dikkat çekebiliyor.

Bu tahminlerse fay hatlarında daha önce meydana gelen ve gelmeyen sarsıntılara, fay hatlarında biriken enerji miktarına dayandırılıyor.

Örneğin Türkiye'nin önde gelen jeologlarından Naci Görür de 3 Şubat'ta Twitter'da yaptığı paylaşımda Maraş kesiminden endişe ettiklerini belirtmişti.

Görür, "Yarbaşı-Düziçi / Osmaniye’de 4,2 deprem oldu. Deprem Doğu Anadolu Fay Zonunda. Bu zonun Çelikhan-Erkenek-Maraş kesiminden endişe ediyoruz" diye yazmıştı.

Independent Türkçe, Snopes, Tech Times, TypePad



Mısır ve Türkiye, ikili ilişkilerde “niteliksel gelişmeyi” temel alacak

Sisi ve Fidan, Gazze Şeridi'nin yeniden işgal edilmesini reddettiklerini vurguladılar (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Sisi ve Fidan, Gazze Şeridi'nin yeniden işgal edilmesini reddettiklerini vurguladılar (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
TT

Mısır ve Türkiye, ikili ilişkilerde “niteliksel gelişmeyi” temel alacak

Sisi ve Fidan, Gazze Şeridi'nin yeniden işgal edilmesini reddettiklerini vurguladılar (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Sisi ve Fidan, Gazze Şeridi'nin yeniden işgal edilmesini reddettiklerini vurguladılar (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Mısır, Türkiye ile ikili ilişkilerde ‘niteliksel gelişmeyi’ sürdürmek amacıyla dün Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ı ağırladı. Fidan, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi ve Dışişleri Bakanı Bedir Abdulati ile görüşmelerde bulundu. Görüşmelerde, iki ülke arasında çeşitli bölgesel konularda tutumların yakınlaştırılması ele alındı. Şarku’l Avsat’a konuşan uzmanlar, bu adımın krizlerin çözülmesine katkıda bulunabilecek önemli bir adım olduğunu belirtti.

Mısır Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Muhammed eş-Şenavi tarafından yapılan açıklamaya göre Akdeniz kıyısındaki el-Alameyn şehrinde bir araya gelen Sisi ve Fidan, Gazze'nin yeniden işgal edilmesini reddederek, ateşkesin derhal sağlanması, insani yardımların ulaştırılması, rehinelerin ve esirlerin serbest bırakılması gerektiğini vurgularken Filistinlilerin yerinden edilmesini reddettiklerine işaret ettiler.

Taraflar Libya, Suriye ve Sudan'daki gelişmeleri de ele aldı. Sisi, bu kardeş ülkelerde barış ve istikrarın sağlanması için Mısır'ın vizyonunu ve bu bağlamdaki çabalarını değerlendirdi. Mısır Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Şenavi’ye göre taraflar, söz konusu ülkelerin egemenliğine saygı duyulmasının, toprak bütünlüğünün ve halklarının kaynaklarının korunmasının önemini vurguladı.

Vizyonların uyumu

Mısır Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Temim Hallaf’ın açıklamasına göre iki ülkenin Dışişleri Bakanları Abdulati ve Fidan, ikili ve genişletilmiş görüşmelerde ‘ortak ilgi alanına giren en önemli bölgesel ve uluslararası dosyaları’ ele aldı.

Abdulati, Türk mevkidaşı ile düzenlediği basın toplantısında, “Mısır ve Türkiye arasında bölgesel krizlerle başa çıkma yolları konusunda görüş birliği var” dedi. Filistinlilerin yerinden edilmesinin hiçbir koşulda kabul edilemez bir kırmızı çizgi olduğunu vurgulayan Abdulati, sistematik açlık ve soykırım politikasının devam etmesinin çatışmayı körüklediği, nefret duygularını derinleştirdiği ve bölgede aşırılığı yaydığı uyarısında bulundu. Ayrıca, Filistin devleti kurulmadan İsrail'in ve bölgenin güvenliği ve istikrarının sağlanamayacağını bir kez daha ifade eden Abdulati, Mısır'ın Katar ve ABD ile ortaklaşa yürüttüğü ateşkes anlaşması ve insani, tıbbi ve acil yardımların ulaştırılmasına yönelik çabaları değerlendirdi.

dfrgt
Abdulati-Fidan görüşmesinden bir kare (Mısır Dışişleri Bakanlığı)

Öte yandan Dışişleri Bakanı Fidan “Filistinlileri yerlerinden etmek için yapılan her türlü girişim boşuna ve başarısız olacaktır” dedi. Filistinlileri yerlerinden etmek için yapılan girişimlere karşı Mısır'ın yanında durmaya devam edeceklerini belirten Fidan, İsrail'in Gazze'de ateşkes çabalarını engellediğini ve bölgede katliamlar yaptığını söyleyerek “Durmak yok, pes etmek yok, İsrail'in planlarına karşı koyacağız” dedi. Fidan, İslam ülkelerinin birleşmesi ve İsrail'in Gazze Şeridi’ni kontrol altına alma planına karşı uluslararası toplumu harekete geçirmesi gerektiğini vurguladı. İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) bu konuda acil bir toplantı çağrısı yaptı. Bölgedeki meseleler konusunda Mısır ile görüşlerin uyumlu olduğunu belirtti.

Mısır ve Türkiye arasındaki normalleşme sürecinin hızlanması

Mısır ve Türkiye arasındaki normalleşme süreci, Sisi'nin 2022 Katar Dünya Kupası açılışında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile tokalaşmasından bu yana hız kazandı. Bu yakınlaşma, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 2024 yılının şubat ayında Kahire'yi ziyaret etmesiyle zirveye ulaştı ve aynı yılın Eylül ayında Sisi'nin Ankara'ya yaptığı benzer ziyaretle iki ülke arasında ‘yeni bir iş birliği dönemi’ başladı.

Mısır eski Dışişleri Bakan Yardımcısı, Mısır Dışişleri Konseyi üyesi Reha Ahmed Hasan, Fidan'ın Mısır ziyaretinin önemini vurguladı. Fidan'ın ziyaretinin, bölgede gelişmelerin yaşandığı ve uluslararası anlaşmaları ve yasaları ihlal eden İsrail'in uygulamalarının devam ettiği bir dönemde gerçekleşmesini onu daha da önemli kıldığını ifade eden Hasan, iki ülke arasında çeşitli bölgesel konularda işbirliği ve koordinasyonun, krizlerle mücadele ve hatta bunların çözümü için çözümler üretilmesine katkıda bulunacağını ve İsrail üzerinde baskı unsuru oluşturabileceğini de sözlerine ekledi.

Demokrasi Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Yardımcısı ve bölgesel meseleler uzmanı Kerem Said de bu görüşe katılıyor. Said, ziyaretin özellikle İsrail'in Gazze Şeridi'ni işgal etme kararının ardından bölgedeki çatışmaları çözmek için tutumları koordine etmek amacıyla yapıldığına dikkati çekti.

Türkiye ile Mısır arasında yapılan geniş kapsamlı istişarelerde, Sudan'daki durum da dahil olmak üzere bölgedeki çeşitli konuların ele alındığını ifade eden Said’e göre iki taraf “ateşkesin sağlanması ve yardımların ulaştırılmasının önemi’ üzerinde durdu.

Öte yandan Mısır Dışişleri Bakanı Abdulati, Suriye'deki duruma ilişkin değerlendirmesinde ‘Mısır'ın Suriye halkının güvenliğini, huzurunu ve istikrarını tehlikeye atacak her türlü hareketi reddettiğini’ vurguladı.

Görüşmelerde ayrıca Afrika Boynuzu bölgesindeki gelişmeler ele alındı. Abdulati, ‘Somali'nin egemenliği, birliği ve toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesi ve iç işlerine müdahale edilmesinin reddedilmesi, böylece ülkenin güvenliği ve istikrarının korunması’ gerektiğini teyit ederken ‘Kızıldeniz'de seyrüsefer özgürlüğünün sağlanması’ gerektiğini de belirtti.

frgty7u
Abdulati ve Fidan, dün el-Alameyn'de ortak basın toplantısı düzenledi (Mısır Dışişleri Bakanlığı)

Mısır-Türkiye görüşmeleri bölgesel meselelerle sınırlı kalmadı, ikili ilişkiler de görüşmelerin önemli bir bölümünü oluşturdu. Sisi, Fidan ile yaptığı görüşmede iki ülke arasındaki ikili ilişkilerin güçlendirilmesine devam edilmesinin önemini vurguladı. Bu bağlamda, özellikle 2024 yılının şubat ayında Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi toplantılarının yeniden başlatılması ve bu toplantıların iki ülkenin cumhurbaşkanları düzeyine yükseltilmesi konusunda ortak bildirinin imzalanmasından sonra Mısır-Türkiye ilişkilerinde yaşanan niteliksel gelişmeye dikkati çekti.

Mısır Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Şenavi, görüşmede ekonomik alandaki iş birliğinin güçlendirilmesi, 15 milyar dolarlık ticaret hacmine ulaşılması ve Türk şirketlerinin doların yaklaşık 48 cuneyh olduğu Mısır'daki yatırım projelerine katılımının artırılması gerektiği konusunda karşılıklı mutabakat sağlandığını söyledi.

Her iki ülkenin dışişleri bakanları, özellikle bu yılın Mısır ile Türkiye arasında diplomatik ilişkilerin kurulmasının 100. yıldönümü olması nedeniyle, çeşitli alanlarda ikili iş birliğini güçlendirmeye yönelik ortak kararlılıklarını vurguladılar.

Bölgesel meseleler uzmanı Said, iki ülke arasındaki yatırımlarda ve ekonomik ilişkilerde bir sıçrama yaşandığını ve her iki tarafın da iş birliğini artırmaya özen gösterdiğini değerlendirdi.

Müslüman Kardeşler dosyasına değinen Said, bu dosyanın halen bir zorluk teşkil etmesine rağmen, çıkarların daha büyük olduğunu ve bu nedenle iki ülkenin bu konuyu pragmatik bir şekilde ele aldığını söyledi. Mısır’ın, Türkiye'den aranan kişilerin iadesini talep etmek için yasal yollara başvuracağını belirten Said, Ankara’nın ise aranan kişileri iade ederek veya başka ülkelere sınır dışı ederek bu dosyanın yükünden kademeli olarak kurtulmaya çalışacağını söyledi.

Mısır-Türkiye ilişkileri, 30 Haziran 2013'teki gösterilerin ardından Mısır'da yasaklanan Müslüman Kardeşler örgütüne Ankara'nın verdiği destek nedeniyle bir on yıl süren kopukluk ve gerginliğin ardından normalleşme yönünde bir eğilim gösterdi. Ankara, 2021 martında Mısır ile diplomatik ilişkilerini yeniden başlatacağını duyurdu. Türk yetkililer, Mekameleen, Vatan ve eş-Şark isimli Müslüman Kardeşler'e yakın üç televizyon kanalını ‘Mısır'a karşı kışkırtıcı programlarını durdurmalarını veya Türkiye topraklarından yayın yapmayı tamamen bırakmalarını’ talep etti.