Bakan Yerlikaya, Zonguldak'ta iletişimin kesildiği geminin battığını bildirdi
Bakan Yerlikaya, "Gemide bulunan 12 Türk mürettebat ile halen irtibat kurulamamıştır. Olumsuz hava koşullarının düzelmesiyle hemen arama kurtarma faaliyetlerine başlanacaktır" dedi. Gemide görevli bir denizcinin cesedine ulaşıldığı bildirildi
Bakan Yerlikaya, Zonguldak'ta iletişimin kesildiği geminin battığını bildirdi
Karadeniz'i geçen yük gemisi (Arşiv - Reuters)
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Zonguldak'ın Karadeniz Ereğli ilçesinde limandan çıktıktan sonra iletişimin kesildiği geminin mendireğe çarparak battığını bildirerek, "Gemide bulunan 12 Türk mürettebat ile halen irtibat kurulamamıştır. Sahil Güvenlik Komutanlığı, Deniz Kuvvetleri, AFAD, Kıyı Emniyeti, jandarma, emniyet, itfaiye ekipleri hazır beklemektedir. Olumsuz hava koşullarının düzelmesiyle hemen arama kurtarma faaliyetlerine başlanacaktır." dedi.
Bakan Yerlikaya, Karadeniz Ereğli Kaymakamlığı'nda düzenlediği basın toplantısında, Meteoroloji Genel Müdürlüğünün 19 Kasım'da 29 şehirle ilgili turuncu uyarı verdiğini ancak gün içinde bu sayının 41 kente kadar yükseldiğini söyledi.
Bu kapsamda valilikler koordinasyonunda belediyeler ve sivil toplum kuruluşlarının önemli hazırlıklar yaptıklarını belirten Yerlikaya, şu ana kadar 16 ilde 1611 ihbar geldiğini, 65 çatı uçması, 270 ağaç devrilmesi, 102 su basması ve 1150 diğer olayların bildirildiğini anlattı.
Bakan Yerlikaya, Türkiye genelinde meydana gelen aşırı yağışlar nedeniyle Diyarbakır'da 1, Batman'da 1 olmak üzere 2 kişinin hayatını kaybettiğini ifade ederek, vefat eden vatandaşlara Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diledi.
İhbarlar sonucu 4 ilde 109 kişi kurtarıldı
2 ildeki olaylarda yaralanan 50 kişiye de şifa dileyen Yerlikaya, "Zarar gören araç sayımız 4 ilde 16 ve şu ana kadar 16 ilimizde 7 bin 17 görevli arkadaşımız var. 4 ilde 109 vatandaşımız yapılan ihbarlar üzerine arkadaşlarımız tarafından kurtarıldı." diye konuştu.
Bakan Yerlikaya, "Olumsuz hava ve deniz koşulları nedeniyle İzmir'e gitmek üzere limandan ayrılan Türk bayraklı 'Kafkametler' adlı kuru yük gemisi, sürüklenerek mendireğe çarpmak suretiyle batmıştır. Gemide bulunan 12 Türk mürettebat ile halen irtibat kurulamamıştır. Sahil Güvenlik Komutanlığı, Deniz Kuvvetleri, AFAD, Kıyı Emniyeti, jandarma, emniyet, itfaiye ekipleri hazır beklemektedir. Olumsuz hava koşullarının düzelmesiyle hemen arama kurtarma faaliyetlerine başlanacaktır." ifadesini kullandı.
Yine öğlen saatlerinde Ereğli Limanı'nda bağlı bulunan Kamerun bayraklı "Pallada" isimli kargo gemisinin, halatının kopması nedeniyle karaya oturduğunu söyleyen Yerlikaya, gemide bulunan 13 mürettebatın kurtarıldığını anımsattı.
Bakan Yerlikaya, Kamerun bayraklı bir başka geminin de halatının kopması sonucu sürüklendiğini ve liman römorkörü tarafından 12 mürettebatıyla yedeğe alınarak kurtarıldığını dile getirdi.
Meteorolojiden alınan tahminlerin, havanın yarın sabah itibarıyla daha iyi olacağı yönünde olduğunu aktaran Yerlikaya, dün sabah erken saatlerde rüzgarın zaman zaman 74 nat, dalga boyunun 9 metreye ulaştığı ve görüşün 25 metreye düştüğü bilgisinin paylaşıldığını söyledi.
"Duamız, temennimiz, bu kardeşlerimize bir an önce ulaşmak"
"Bu kadar olumsuz hava koşulu ortamından maalesef 'Kafkametler' adlı gemimizde bulunan 12 vatandaşımız, 12 Türk mürettebatının da arama kurtarma faaliyetini yapamadık, üzülerek bunu belirtmek istiyoruz." diyen Yerlikaya, sabah saatlerinde havanın arama kurtarma çalışması yapmaya fırsat vermesini beklediklerini ifade etti.
Bakan Yerlikaya, tüm ekipler olarak olumsuz hava koşullarının düzelmesiyle çalışmalara başlayacaklarını ve gelişmeleri sürekli olarak kamuoyuyla paylaşacaklarını vurguladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da gelişmeleri anbean takip ettiğini dile getiren Yerlikaya, "Duamız, temennimiz, bu kardeşlerimize bir an önce ulaşmak. Allah, tekrarından, tüm afetlerden ülkemizi, şehrimizi korusun diyoruz. Hepimize geçmiş olsun." dedi.
Gemide görevli bir denizcinin cesedine ulaşıldı
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Denizcilik Genel Müdürlüğü, Zonguldak'ın Karadeniz Ereğli ilçesinde limandan çıktıktan sonra mendireğe çarparak batan Kafkametler gemisinde görevli bir denizcinin cesedine ulaşıldığını bildirdi.
Denizcilik Genel Müdürlüğünün X sosyal medya platformundan yaptığı paylaşımda, şu bilgi verildi:
Karaya oturan ve iletişimin kesildiği Kafkametler gemisinde görevli bir denizcimizin naaşı kurtarma ekiplerince Ereğli sahilinde bulunmuştur. Batan gemideki diğer denizcilerimizi arama kurtarma çalışmaları devam etmektedir. Denizcimize Allah'tan rahmet diliyoruz. Başımız sağ olsun.
Türkiye, İsrail ve Suriye'de uzlaşı arayışıhttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/5130934-t%C3%BCrkiye-i%CC%87srail-ve-suriyede-uzla%C5%9F%C4%B1-aray%C4%B1%C5%9F%C4%B1
Türkiye-İsrail çatışmaları gerginliğin ötesinde, askeri çatışmanın gerisinde (AFP)
İsmail Derviş
ABD Başkanı Donald Trump'ın Ankara ile Tel Aviv arasında Suriye ile ilgili yaşanan gerilime ilişkin açıklamaları, başta İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu olmak üzere herkesi şaşırttı. Netanyahu’ya Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yakın bir ilişkisi olduğunu söyleyen Trump, Netanyahu’nun makul olması gerektiğini belirterek, “Türkiye ile bir problemin varsa bunu çözebilirim” dedi.
Trump'ın bu ifadeleri, ABD için İsrail'in aşılamayacak bir kırmızı çizgi olması ve tüm dünyanın ABD tarafından İsrail’e Gazze Şeridi ve Lübnan'a karşı savaşında verilen sarsılmaz desteğe tanıklık etmesinden dolayı şaşırtıcıydı. Ancak mesele Türkiye ile olası bir çatışmaya ilişkin endişelere geldiğinde, Türkiye Washington'ın bölgedeki en önemli müttefiklerinden biri olduğundan olay başka bir boyut kazandı.
Türkiye ve İsrail arasındaki anlaşmazlıklara rağmen, Ankara ve Tel Aviv arasında diplomasi dilinin hâkim olduğu stratejik ve tarihi ilişki, gerginliğin azaltılmasına ve muhtemelen bir anlaşmaya varılmasına katkıda bulunabilir.
Çatışmaları önleyecek bir anlaşmaya varılması
Suriyeli bir kaynak Independent Arabia'ya yaptığı açıklamada: “Şu an bir anlaşmadan söz ediliyor, ancak bu anlaşma bir ayrılma anlaşması değil, bir çatışmasızlık anlaşması. Çünkü aslında Türkiye ile İsrail arasında Suriye'de bir çatışma yok, başka bir deyişle anlaşma, Suriye hava sahasında bir İsrail uçağı varsa, gideceği yerin bildirilmesi için sınırların çizilmesini öngörüyor” ifadelerini kullandı.
Ankara ve Tel Aviv arasında, iki taraf arasında olası çatışmaların önlenmesini ve Suriye'nin orta kesimlerinde Türkiye’nin askeri üsler kurmasını garanti altına alan bir anlaşma imzalanabilir (AFP)
Suriyeli kaynak, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Genel olarak Suriye arenasında bir tür dengeye ihtiyaç var. Türkiye mevcut politikalarını sürdürerek İsrail'in Suriye topraklarını işgal etme girişimini engelleyebilir. Bunun için Şam ve Ankara hükümetleri arasında resmi bir anlaşma var. Bu da bunun her iki ülkenin de ortak çıkarına olduğu anlamına geliyor. İsrail ile Suriye'nin kuzeydoğusunda Türkiye'nin ulusal güvenliğini tehdit eden silahlı gruplar arasında doğrudan bir temas olması halinde, Türkler de onların ulusal güvenliklerini etkileyecektir.”
Suriyelilerin Türkiye'ye güveni
Şarku'l Avsat'ın Indepenedent Arabia'dan aktardığına göre Birleşmiş Milletler (BM) Koordinatörü Ammar Ebu Halava yaptığı özel açıklamada, “Bugün Suriyeliler olarak Türkiye'nin siyasi diplomasisine güvenmemize bir engel yok. Çünkü Türkiye Suriye halkının isteklerini boşa çıkarmadı. Türkiye ister yardım elini uzatarak ya da sınırlarının istikrarını koruyarak olsun Suriye halkına karşı herhangi bir olumsuz davranışta bulunmadı. Türkiye de istikrarlı bir ülkedir ve Suriye'nin egemenliğinden ödün vermediği sürece Suriyeliler olarak bizim için uygun olan her türlü anlaşmaya açığız” ifadelerini kullandı.
Gelecekte bir çatışma yok
Öte yandan Türkiye ile İsrail arasında Suriye'de gelecekte bir çatışma yaşanmayacağını vurgulayan gazeteci yazar ve siyaset uzmanı Firas Rıdvanoğlu şunları söyledi:
“Suriye'de Türkiye ile İsrail arasında gelecekte bir çatışma olmayacak. ABD’nin, bizzat Başkan Trump’ın İsrail'den Türkiye ile bir çözüm bulmasını istediğinde ortaya koyduğu tutumuna tanık olduk. Trump’ın bu açıklamaları, İsrail'in Suriye dosyasında Türkiye'ye karşı duruşunun ABD tarafından reddedildiğinin bir göstergesidir. Çünkü Suriye dosyasında yapılacak herhangi bir hata büyük bir savaşa yol açabilir. Suriye'deki durum, Lübnan'ın güneyinde duruma benzemez. Zira Hizbullah bölgesel olarak desteklenmiyor olabilir, ancak Şam bölgede önemli bir düğüm noktası olduğundan Suriye'deki durum farklı. Bu yüzden ABD, İsrail'in iddialarını reddetti.”
İstikrar arayışı
Rıdvanoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Türkiye’nin Suriye’de kurmak istediği askeri üslere gelince, Türkiye bu üsleri nereye kuracağını İsrail'in isteklerine göre değil, kendine nasıl uygun geliyorsa ona göre seçecektir. Türkiye’nin bu üsleri Suriye'nin kuzeyi, güneyi, batısı ve doğusundaki tüm sınırlarını gözetlemek amacıyla Suriye'nin merkezinde kuracağı tahmin ediliyor. Öte yandan Suriye hükümeti İsrail ile bir çatışma istemiyor. Türkiye ile İsrail arasında da Suriye’de bir çatışma yaşanmasını istemiyor. Suriye açıkça istikrar istediği ve İsrail’in de bu istikrara hizmet etmek için ne yapması gerekiyorsa onu yapması gerektiği mesajını veriyor.
Güvenlik koordinasyonu
Türkiye ile İsrail arasında güvenlik alanında kesinlikle bir koordinasyon olduğuna ve bu koordinasyonun herkes için en iyisi olduğuna inanan Rıdvanoğlu, “İsrail'in Türk hükümeti aracılığıyla Suriye'ye mesajlar göndermesi mümkün olduğu gibi Suriye'nin de Türkler aracılığıyla İsrail'e mesajlar göndermesi mümkün. Ancak Türkiye’nin Suriye'deki askeri varlığına ilişkin karar, Ankara ve Şam arasında alınması gereken ortak bir karardır ve akıllıca alınmalıdır. Genel olarak uluslararası toplum, ABD ve Avrupa, Suriye'de istikrarın sağlanması yönünde bir eğilim gösteriyor” şeklinde konuştu.
Karşı karşıya gelme korkusu
Suriyeli akademisyen ve araştırmacı Abdurrahman en-Nayif, Independent Arabia’ya yaptığı özel açıklamada, Türkiye ve İsrail arasında Suriye'de yaşanan gerilimin her geçen gün arttığını ve Suriye'nin bir kez daha askeri çatışmaya sürüklenme korkusuyla uluslararası bir rekabet alanı haline geldiğini söyledi. Bu durumun İsrail'in güneydeki kara harekâtından Suriye'nin derinliklerindeki hava saldırılarına kadar uzanan ve Türkiye'nin Suriyelilerin acı çekmeye devam etmelerine neden olacağını ve ülkede istikrarın sağlanmasını engelleyeceğini düşündüğü provokatif hamlelerinden kaynaklandığını ifade eden Nayif, “Türkiye için Suriye'nin istikrara kavuşması kendi çıkarına, zira bu kendi sorunlarının bir kısmını çözecek. Ancak Ankara ile Tel Aviv arasında askeri bir çatışma yaşanmayacak. Çünkü Türkiye bölgesel bir güç ve NATO üyesi. İsrail ise provokasyon tutkusuyla mümkün olduğunca çok şey kazanmayı amaçlıyor” yorumunda bulundu.
Gözlemciler Türkiye'nin Suriye dosyasındaki en önemli aktörlerden biri olduğunda hemfikir (AFP)
İsrail'in düzenlediği saldırıların Türkiye'ye açık bir mesaj vermeyi amaçladığını düşünen Nayif’e göre bu saldırılar bölgesel barışı tehdit ediyor ve terörizmi körüklüyor. Ankara ise Suriye'nin istikrara kavuşmasını istiyor. Çünkü Suriye, özellikle Kürt meselesinde Türkiye'nin istikrarı için kilit bir faktör. Dolayısıyla Suriyeliler anlayış göstermeli, çünkü Suriye tükenmiş durumda.
Siyasette ticaret
Harmoon Araştırmalar Merkezi'nde araştırmacı olan Muhammed es-Sukkari, Beşşar Esed rejiminin düşmesi ve Şam’da yeni bir yönetimin kurulmasının Suriye dosyasındaki bölgesel aktörlerin değişmesine ve dönüşmesine katkıda bulunduğunu söyledi. Belki de en önemli değişikliklerden birinin Birinci Dünya Savaşı'ndan bu yana türünün ilk örneği olan İsrail ile Türkiye’nin coğrafi olarak yakınlaşması olduğunu vurgulayan Sukkari, “İsrail'in sadece çıkarları değil, Washington'daki siyasi itibarı da dahil olmak üzere çeşitli endişeleri var. Dosyayla ilgili güç dengelerini yeniden çizen bu itibar, siyaseti ticarete benzer bir durum olarak gören Trump'ın yaklaşımını etkileyebilir ve Suriye dosyasında İsrail ve Türkiye de dahil olmak üzere ittifaklarını geleneksel politikalardan uzaklaşarak bölgesel değişkenleri maksimize eden etkileşimli politikalara doğru yeniden formüle etmesine neden olabilir” değerlendirmesinde bulundu.
Trump'ın son açıklamalarının İsrail'in artık Suriye'deki tek güç olmadığının ve Türkiye'nin Suriye içindeki ağırlığını arttırarak yeni angajman kuralları çizebileceğine dair işaretler taşıdığına dikkati çeken Sukkari, “Ancak bu kez durum sadece İsrail'in değil, Türkiye'nin de işine geliyor. Bu da iki tarafı çatışmak yerine koordinasyon kurmaya itiyor. Washington'ın Suriye'de İsrail ve Türkiye arasındaki angajman kuralları meselesini çözmek istediğine ve Trump'ın yeni politikasına (bölgede barış) hizmet etmediği için yeni bir savaşa sürüklenmek istemediğine inanıyorum. Tüm bu gerçekler, ABD'nin arabuluculuğuyla Suriye meselesinde ve İsrail ile Türkiye’nin yeni varlığının niteliği konusunda siyasi bir anlaşmaya varma olasılığının arttığını gösteriyor. Mümkün olan en yüksek kazanımları elde edebilecek gerilimin sürekli tırmandırılması bağlamı dışında arabuluculuk dosyası çözüme kavuşturulmadan kuralların belirlenmesi zor olabilir. Türkiye'nin şüphesiz Suriye'nin orta kesimlerinde askeri üsler kurmaktan ziyade Şam ile Türkiye'nin nüfuzunu arttıracak bir ortak savunma anlaşması imzalamayı istiyor” ifadelerini kullandı.
Diğer oyuncular
Öte yandan siyasi uzman Nureddin el-Baba, Suriye'de Türkiye ile İsrail arasında tansiyonun düşeceğini ve öngörülebilir bir gelecekte bir çatışmaya dönüşmeyeceğini düşünüyor. Türkiye’nin Suriye'de askeri üsler kurmasının Türkiye ile İsrail arasında değil, Suriye ile Türkiye arasında bir anlaşmanın yapılmasını gerektirdiğini ifade eden Baba, “Temelde iki taraf arasında bir anlaşma imzalanana kadar iki taraf arasında bir çatışma yok ve her iki taraf da gelecekte çatışma niyetinde değil” değerlendirmesinde bulundu.
Suriye ve İsrail arasında Türkiye'den daha fazla arabuluculuk yapabilecek taraflar olduğunu söyleyen Baba, bu tarafların kimler olduğunu söylemekten kaçındı.
Türk akademisyen ve siyasi uzman Tuşkan Tarık, Ankara ile Tel Aviv arasında olası çatışmaların önlenmesini ve Türkiye tarafından Suriye'nin orta kesimlerinde askeri üsler kurulmasını garanti altına alan bir anlaşma imzalanmasının mümkün olduğunu söyledi. Türkiye ve İsrail arasında Suriye konusunda koordinasyon olduğuna dikkat çeken Tarık, Türkiye'nin Suriye ve İsrail arasında arabulucu rolü oynayabileceğini belirtti.
Türkiye'nin Suriye dosyasındaki en önemli aktörlerden biri olduğu, Şam'ın Türkiye'nin ülkedeki rolünden memnuniyet duyduğu, Türkiye ile stratejik bir ittifak kurmak istediği konusunda hemfikir olan gözlemciler, Ankara ve Tel Aviv arasında doğrudan askeri bir çatışma olmayacağını ve silahların başaramadığını diplomatik yollarla başarabileceklerini vurguladılar.