SAM Başkanı Yılmaz: Coğrafyamızda yükselen her güç İsrail ile karşı karşıya gelmek zorunda

Dışişleri Bakanı Başdanışmanı ve Dışişleri Bakanlığı Stratejik Araştırmalar Merkezi (SAM) Başkanı Nuh Yılmaz, "Coğrafyamızda yükselen her güç İsrail ile karşı karşıya gelmek zorunda" dedi

Dışişleri Bakanı Başdanışmanı ve Dışişleri Bakanlığı Stratejik Araştırmalar Merkezi (SAM) Başkanı Nuh Yılmaz (AA)
Dışişleri Bakanı Başdanışmanı ve Dışişleri Bakanlığı Stratejik Araştırmalar Merkezi (SAM) Başkanı Nuh Yılmaz (AA)
TT

SAM Başkanı Yılmaz: Coğrafyamızda yükselen her güç İsrail ile karşı karşıya gelmek zorunda

Dışişleri Bakanı Başdanışmanı ve Dışişleri Bakanlığı Stratejik Araştırmalar Merkezi (SAM) Başkanı Nuh Yılmaz (AA)
Dışişleri Bakanı Başdanışmanı ve Dışişleri Bakanlığı Stratejik Araştırmalar Merkezi (SAM) Başkanı Nuh Yılmaz (AA)

İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi (İÜEF) Sosyoloji Bölümünün düzenlediği Sosyoloji Günleri'nin 65'incisinin konuğu Dışişleri Bakanı Başdanışmanı ve Dışişleri Bakanlığı SAM Başkanı Yılmaz oldu.

İÜEF Kurul Odasında, "Cumhuriyetin 100. Yılında Filistin Meselesi" başlığıyla düzenlenen programda konuşan Yılmaz, Türkiye'nin stratejik çıkarının bölgede barış, istikrar ve refahın hakim olmasından geçtiğini ve bunun için çalıştıklarını söyledi.

Küresel sistemde yaşanan sorunların bölgedeki barış ve istikrar ortamına zarar verdiğini belirten Yılmaz, "Gazze bunun en somut örneği. Dünyada bir şeyler oluyor, herkesin vicdanını yaralıyor, herkesin bu böyle gitmez diyeceği şeyler oluyor ama buna rağmen hiçbir şey değişmiyor. Aslında küresel sistemin çalışmadığına dair bundan daha somut bir delil yok." ifadelerini kullandı.

Yılmaz, "Var olan çok taraflı sistem ya da liberal uluslararası sistem çalışmıyor. Buna alternatif olarak biz neler yapabiliriz, bunları gündeme getiriyoruz. Yapılacak şeyin en temel özelliği ne? Kapsayıcı, adil bir düzen olması, uluslararası hukuka uyması." diye konuştu.

Stratejik sabır ve kararlılığın önemine dikkati çeken Yılmaz, Türk Devletleri Teşkilatı örneğini vererek Türkiye'nin yeni ittifak ve işbirliği modelleri oluşturmaya çalıştığını belirtti.

Yılmaz, Filistin meselesinin herkesin üzerinde hassasiyetle durduğu post-kolonyal bir konu olduğunu ve bu sorunun Osmanlı İmparatorluğu'nun dağılmasıyla ortaya çıktığı için "Türklerin olmaması" sorunu olarak adlandırılabileceğini söyledi.

İsrail'in "sömürgeci-yerleşimci bir devlet" olarak bölgenin demografik yapısını değiştirerek yerli halkı kendi rengine dönüştürmeye çalıştığını vurgulayan Yılmaz, bu bakımdan İsrail'in kuruluşunun ABD'nin kuruluşuna benzediğini ve İsrailli yetkililerin ABD'ye bu benzerlik üzerinden de yaklaştığını dile getirdi.

Yılmaz, "Var olan bu uluslararası düzen dönüşmeden orada adil bir yönetimin kurulması epey zor. Yani şartların oluşması zor. Niye? Az önce bahsettiğim nedenlerden dolayı." dedi.

Bölgesel güç olma yolunda hangi ülke adım atarsa atsın bir şekilde İsrail ile karşı karşıya geleceğini ifade eden Yılmaz, "Bu istisnası olmayan bir kuraldır. Bizim coğrafyamızda yükselen her güç İsrail ile karşı karşıya gelmek zorunda. Bunun farklı nedenleri var. Bir tanesi, belli noktaya gelince adaletsizliğe karşı bir şey söylemek zorunda." değerlendirmesinde bulundu.

Yılmaz, ABD'nin politikalarının da bunda etkisi olduğunu, dolayısıyla Filistin meselesini uluslararası sistemden bağımsız olarak okumanın eksik bir okuma olacağını kaydetti.

Türkiye'nin ilk olarak konuyu ateşkesten ziyade "devlet" tartışmasına çekerek sorunu temelden ve kalıcı olarak çözmek için çaba sarf ettiğini aktaran Yılmaz, iki ayrı ideolojiyi temsil eden İslam İşbirliği Teşkilatı ile Arap Birliğini ilk defa bir araya getirme girişiminin de önemli olduğunu vurguladı.

Yılmaz, bu iki yapının bir araya gelmesi ve Filistin meselesinin çözümü için oluşturulan "Dışişleri Bakanları Temas Grubu" hakkında şunları söyledi:

Bir yürütme kurulu gibi faaliyet yürütebilecek bir irtibat grubu oluşturuldu. Bu irtibat grubu 7 ülkenin dışişleri bakanlarından oluşuyor. Bu 7 ülkenin dışişleri bakanları başta Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi daimi üyesi olan 5 ülke olmak üzere NATO, BM, Akdeniz Birliği gibi bütün küresel örgütlere grup olarak giderek Filistin devletiyle ile ilgili konuyu sürekli gündeme getirip, sadece devlet üzerinden tartışmayı kabul ederek ortak bir irade oluşturmayı başardı. Diplomasi yavaş işleyen bir süreç olduğu için bunun sonuçlarını belki ileride göreceğiz.



Suriye'de çatışmayı önlemek için Türkiye-İsrail görüşmeleri

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Suriyeli geçici mevkidaşı Ahmed eş-Şara'nın 4 Şubat'ta Ankara'da gerçekleştirdiği görüşmeden (Türkiye Cumhurbaşkanlığı)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Suriyeli geçici mevkidaşı Ahmed eş-Şara'nın 4 Şubat'ta Ankara'da gerçekleştirdiği görüşmeden (Türkiye Cumhurbaşkanlığı)
TT

Suriye'de çatışmayı önlemek için Türkiye-İsrail görüşmeleri

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Suriyeli geçici mevkidaşı Ahmed eş-Şara'nın 4 Şubat'ta Ankara'da gerçekleştirdiği görüşmeden (Türkiye Cumhurbaşkanlığı)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Suriyeli geçici mevkidaşı Ahmed eş-Şara'nın 4 Şubat'ta Ankara'da gerçekleştirdiği görüşmeden (Türkiye Cumhurbaşkanlığı)

Türk ve İsrailli kaynaklar dün yaptıkları açıklamada, Türk ve İsrailli yetkililerin, her iki tarafın ordularının da aktif olduğu Suriye'de olay ya da çatışmaları önlemek amacıyla görüşmelere başladıklarını belirtti.

Türk kaynaklar, çarşamba günü Azerbaycan'da gerçekleşen teknik görüşmelerin, İsrail'in Suriye'deki askeri tırmanışının ardından “bölgedeki askeri operasyonlarla ilgili olası yanlış anlamaları” önlemek için bir iletişim kanalı açmayı amaçladığını söyledi.

İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu'nun ofisi “Ulusal Güvenlik Danışmanı Tzahi Hanegbi başkanlığındaki İsrailli bir heyetin Türk yetkililerle görüştüğünü” doğruladı.

Bu arada Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bugün Antalya Diplomasi Forumu çerçevesinde Suriyeli mevkidaşı Cumhurbaşkanı Ahmed eş Şara ile Suriye'de Türk askeri üslerinin kurulması konusunu görüşmesi bekleniyor.