BM, AB ve Türkiye işbirliğinde, 3 yıllık mayın temizleme projesi tamamlandı

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP), Avrupa Birliği (AB) ile Milli Savunma Bakanlığına (MSB) bağlı Milli Mayın Faaliyet Merkezi (MAFAM) işbirliğinde, Türkiye'nin doğu sınırlarındaki 94 mayın tarlası ve 50 bin kara mayını temizlendi

Proje ile Ermenistan ve İran sınırında 4,2 milyon metrekarelik alan, bölgede yaşayan sivil halk ve sınır yönetim personeli için güvenli hale getirildi (AA)
Proje ile Ermenistan ve İran sınırında 4,2 milyon metrekarelik alan, bölgede yaşayan sivil halk ve sınır yönetim personeli için güvenli hale getirildi (AA)
TT

BM, AB ve Türkiye işbirliğinde, 3 yıllık mayın temizleme projesi tamamlandı

Proje ile Ermenistan ve İran sınırında 4,2 milyon metrekarelik alan, bölgede yaşayan sivil halk ve sınır yönetim personeli için güvenli hale getirildi (AA)
Proje ile Ermenistan ve İran sınırında 4,2 milyon metrekarelik alan, bölgede yaşayan sivil halk ve sınır yönetim personeli için güvenli hale getirildi (AA)

UNDP Türkiye tarafından konuya ilişkin yazılı açıklama yapıldı.

Açıklamada, proje kapsamında Türkiye'nin doğu sınırlarında 94 mayın tarlası ve 50 bin kara mayınının temizlendiği ve 3 yıl süren 23,8 milyon dolar bütçeli projenin "başarıyla" tamamlandığı vurgulandı.

"Proje ile Ermenistan ve İran sınırında 4,2 milyon metrekarelik alan, bölgede yaşayan sivil halk ve sınır yönetim personeli için güvenli hale getirildi." denilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

Ayrıca ülkedeki tüm diğer faal kara mayınlarının haritalandırılması da tamamlandı. AB'nin 21,3 milyon ve Türkiye’nin 2,5 milyon dolar tutarında desteğiyle finanse edilen bu başarı, önceki 2 aşama ile birlikte 2016'dan bu yana, toplam 47,5 milyon doları bulan finansman ile 95 bin mayının temizlenmesi ve 8,9 milyon metrekarelik alanın mayından arındırılmasını sağladı.

UNDP Türkiye Mukim Temsilcisi Louisa Vinton, "Mayın temizleme sıklıkla yanlış yorumlanıyor ancak gerçek şu ki kara mayınları, başta sınırları korumakla görevli personel için olmak üzere, sınırları daha güvenli değil, daha güvensiz kılıyor. Kara mayınlarını temizlemekle hem Türkiye'nin sınır yönetiminde insani yaklaşım uygulamasına hem de çobanlar ve diğer sivillerin güven içinde yaşamasına, sınır devriyelerinin de güvenli biçimde görevlerini yürütmesine destek oluyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut da "Kara mayınlarının temizlenmesine AB'nin sağladığı destek, antipersonel mayınların kullanılmasını yasaklayan Ottawa Antlaşması kapsamında Türkiye'nin sorumluluklarını yerine getirmesini sağlıyor. Son 8 yılın başarılarına bakarak Türkiye'nin Antlaşma kapsamındaki taahhütlerini tümüyle yerine getirme yolunda ilerlemesini hızlandırma konusunda kapasitesine inanıyoruz." ifadelerini kullandı.

Proje kapsamında Türkiye'nin ilk 2 kadın MAK eğitmeni yetiştirildi

UNDP’nin anlaşmalı olduğu yüklenici firmaların, mayın temizleme faaliyetlerinin yanı sıra doğu ve güney sınırlarında 3 bin 451 faal mayın tarlasının yerini tespit etmek üzere de 3 yıl boyunca MAFAM ile işbirliği yaptığı belirtilen açıklamada, "Ülkedeki tüm faal kara mayınlarının haritasını tamamlayan bu çalışma, gelecekte yapılacak mayın temizleme çalışmalarına ilişkin her türlü planlama açısından hayati önem taşıyor." ifadesine yer verildi.

Proje kapsamında mayın temizlemenin yanı sıra kalite yönetimi, mayın arama köpekleriyle (MAK) çalışma, veri yönetimi ve veri analizini de içeren teknik keşif faaliyetleri, toplumsal cinsiyet eşitliğinin desteklenmesi gibi alanlarda MAFAM personeline eğitim sağlanarak Türkiye'nin ilk 2 kadın MAK eğitmeni yetiştirildi ve istihdam edildi.

Proje ayrıca mayın temizleyici, sağlık personeli ve şoför gibi görevlerde 300’den fazla istihdam sağladı.

Antipersonel kara mayınlarının kullanımı, üretimi, depolanması ve naklini yasaklayan 1999 tarihli Ottawa Antlaşması'nı 2004'te imzalayan Türkiye, UNDP'nin mayın temizleme faaliyetlerini ve ulusal mayın faaliyeti kurumlarını desteklemek için çalıştığı 30 ülkeden biri.



Muhammed bin Selman, Starmer ve Erdoğan ile son gelişmeleri görüştü

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman (Şarku'l Avsat)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman (Şarku'l Avsat)
TT

Muhammed bin Selman, Starmer ve Erdoğan ile son gelişmeleri görüştü

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman (Şarku'l Avsat)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman (Şarku'l Avsat)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman bin Abdulaziz ile Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer arasında dün yapılan telefon görüşmesinde, bölgedeki anlaşmazlıkların diplomatik yollarla çözülmesi gerektiği vurgulandı.

Görüşmede, bölgedeki son gelişmeler ve İsrail'in İran'a yönelik askeri operasyonlarının yansımaları ele alınırken, tüm anlaşmazlıkların diplomatik yollarla çözülmesi ve gerilimin azaltılması için her türlü çabanın sarf edilmesinin önemine değinildi.

Diğer yandan İsrail'in İran'a yönelik saldırısı bağlamında Suudi Arabistan ve Türkiye, gerilimin düşürülmesi ve itidalli davranılması için her türlü çabanın sarf edilmesi gerektiğini ve diyaloğa dönülerek tüm anlaşmazlıkların diplomatik yollarla çözülmesinin önemini vurguladı.

Şarku’l Avsat’ın Suudi Arabistan resmi haber ajansı SPA’dan aktardığına göre, Veliaht Prens Muhammed bin Selman ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasındaki telefon görüşmesinde, İsrail'in İran'a yönelik saldırısının ardından bölgede yaşanan gelişmeler gözden geçirildi ve söz konusu gelişmelerin krizin çözümüne yönelik mevcut diyaloğun kesintiye uğramasına yol açtığı ifade edildi.

Türk devlet televizyonu TRT, iki tarafın bölgesel ve küresel konuları ele aldığını belirtti. Erdoğan'ın, Başbakan Binyamin Netanyahu liderliğindeki İsrail'in ‘bölgenin istikrar ve güvenliğine en büyük tehdidi oluşturduğunu’ söylediği ve bu tehdidin İran'a yönelik saldırıyla bir kez daha ortaya çıktığını belirttiği aktarıldı.

Erdoğan, ABD ile İran arasında nükleer müzakereler yoluyla uzlaşma arayışlarının sürdüğü bir dönemde İsrail'in İran'a yönelik saldırısının barış çabalarını baltalamayı amaçladığını ve İsrail saldırılarının İsrail'in ‘bölgesel ve küresel güvenliği sorumsuzca tehdit ettiğini’ bir kez daha ortaya koyduğunu belirtti.

Görüşme sırasında Erdoğan, ‘bölgenin yeni bir krizi kaldıramayacağı ve yıkıcı bir savaşın bölgedeki tüm ülkelere düzensiz göç dalgaları yaratabileceği’ uyarısında bulunarak, ‘nükleer anlaşmazlığın ancak devam eden müzakereler yoluyla çözülebileceğini’ vurguladı.