MOSSAD'ın ajan belirleme tekniği deşifre edildi

İsrail istihbarat servisi MOSSAD'ın özel dedektif ve taktik elemanlarına yönelik yürütülen çalışmalarda, servisin çalışacağı kişileri hangi yöntemle belirlediği ve sonrasında yaptırdığı eylemler ortaya çıkarıldı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

MOSSAD'ın ajan belirleme tekniği deşifre edildi

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Milli İstihbarat Teşkilatınca (MİT) yürütülen çalışmalar sonucu, edindikleri bilgileri özel dedektifler aracılığıyla İsrail istihbarat servisi MOSSAD'a sattıkları belirlenen şüphelilerin seçilme süreçleri ve eylemleri ortaya çıkarıldı.

Güvenlik kaynaklarından edinilen bilgiye göre, İsrail istihbarat servisi MOSSAD'ın casuslarına yönelik yürütülen operasyonlar 2022'de başladı.

Bu operasyonlarla ajan ağına yönelik çalışmalarını genişleten MİT, 68 kişinin bağlantılarını inceledi. Bu yönden yapılan çalışmalarda, kişilerin görüşme ağı çözülerek, İsrail istihbaratı ile bağlantısı olan diğer özel dedektifler belirlendi.

Ajan belirleme tekniği açığa çıktı

Yürütülen soruşturmada, istihbarat servisinin çalışmalarını ne şekilde yürüttüğü de ortaya çıkarıldı. MOSSAD'ın ilk teması, araştırma şirketi maskesi ile kurduğu saptanırken, görüştüğü her özel dedektifi ağına katmadığı, işbirliği kurmaya yatkın dedektifleri tercih ettiği bilgisine ulaşıldı.

İsrail istihbarat servisinin, kuracağı ağda yer alacak kişileri belirlemek için kişilere önce basit araştırma işleri verdiği, zaman içerisinde bu görevlere gasp ve suikast gibi eylemleri eklediği, bu eylemlerden sonra keşif yaptırdığı öğrenildi.

Çalışmalarda, dedektiflerin yabancı bir ülkenin istihbarat teşkilatı için çalıştıklarını bildikleri ve Orta Doğulu kişileri takip ettiklerinden dolayı bu istihbarat servisinin MOSSAD olduğunun farkında oldukları, ancak maddi çıkarlarını önde tuttukları için ilişkilerini deşifre olana kadar sürdürdükleri saptandı.

MOSSAD'ın kaynakları üzerinden hedeflerine yönelik resmi kayıtlardaki bilgilerinden ikametlerindeki ADSL-IP adreslerine kadar birçok bilgiye ulaştığı belirlenen çalışmalarda, kaynaklarına eleman şebekesi kurdurma, canlı kurye temin etme, araştırma, keşif ve adres tespit etme, para transferi, darp/yaralama ile hedeflere yönelik soygun gibi eylemleri de yaptırdığı bilgisine ulaşıldı.

Araştırmalarda, İsrail istihbarat servisinin kaynaklarını, haberleşme uygulamaları üzerinden grup kurdurup yönetme, web sitesi kurdurma, internet sitesi tasarlama, operasyonel hat temini, bilgisayar korsanı bulma gibi teknolojik faaliyetlerde de kullandığı ve güvenli ev temini, ihtiyaç halinde kullanmak için ambulans temini, kundaklama eylemleri, sınırlardan kaçak insan ve mal teminine kadar birçok eylemde bulunduğu da öğrenildi.

Bu soruşturmaya yönelik bu sabah İstanbul ve İzmir'de düzenlenen operasyonlarda gözaltına alınan 7 şüphelinin sorgusuna başlandığı bilgisine de ulaşıldı.

Ne olmuştu?

MOSSAD'ın Türkiye'deki hedeflerini özel dedektifler aracılığıyla takip ettiğinin belirlenmesi üzerine yürütülen soruşturma kapsamında MİT, Aralık 2022'de MOSSAD'ın özel dedektif ve taktik elemanlarına yönelik operasyon düzenlemiş, yakalanan 68 kişi hakkında da işlem yapılmıştı.

Bunun yanı sıra İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma çerçevesinde 9 şüphelinin de edindikleri bilgileri, özel dedektifler aracılığıyla MOSSAD'a sattığı tespit edildi. Şüphelilerin HTS kayıtları ve MASAK verilerinin incelenmesinde, belirlenen hedeflere yönelik, adres tespiti, uçuş bilgileri gibi verilerin maddi menfaat karşılığında MOSSAD'a aktarıldığı anlaşılmıştı.

Bunun üzerine harekete geçen İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şubesi ile Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince sabah saatlerinde İstanbul ve İzmir'de eş zamanlı operasyon düzenlenmişti.

Operasyonda, haklarında gözaltı kararı bulunan 9 şüpheliden 7'si yakalanmıştı. Şüpheliler A.Y. ve M.K'nin ise aynı soruşturma kapsamında daha önce tutuklandığı anlaşılmıştı.

Öte yandan, bugün operasyonun, MİT ve İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü tarafından İsrail istihbarat servisinin faaliyetlerinin deşifresine yönelik geçmişte yapılan çalışmalarda, özel dedektiflerle temas sağlanarak temin edilen bilgilerin İsrail istihbarat servisine aktarılmasıyla ilgili yaklaşık 130 şüpheliye yönelik düzenlenen operasyonların devamı olduğu bilgisine ulaşılmıştı.



Öcalan'dan görüntülü çağrı geldi

Öcalan'dan görüntülü çağrı geldi
TT

Öcalan'dan görüntülü çağrı geldi

Öcalan'dan görüntülü çağrı geldi

İmralı Cezaevi’nde tutuklu bulunan Abdullah Öcalan, 19 Haziran 2025 tarihli mektubunda PKK’nin Fesih Kongresi’ne atıfla “varlık inkarına dayalı ve ayrı devlet amaçlı PKK hareketinin sona erdiğini” belirtti. Demokratik siyaset ve toplumsal barış vurgusu yapan Öcalan, “silahların gönüllüce bırakılmasını” talep etti. TBMM çatısı altında kurulacak komisyonun önemine dikkat çeken Öcalan, “Bu bir kayıp değil, tarihi bir kazanım olarak değerlendirilmelidir” dedi.

İşte Öcalan’ın çağrısından öne çıkan bölümler:

“27 Şubat 2025 tarihli Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nı savunmaya devam etmekteyim”

Sizlerin PKK’nin 12. Fesih Kongresi’yle, buna kapsamlı oldukça doğru bir içerikle pozitif yanıt vermenizi tarihi bir karşılık olarak değerlendirmekteyim. Tarihi bir dönüşüm sayılması gereken bir Demokratik Toplum Manifestosu hazırladım. Bu manifesto, yaklaşık 50 yıllık ‘Kürdistan Devriminin Yolu’ manifestosunu başarıyla ikame edecek niteliktedir.

“Varlık tanındı, ana amaç gerçekleşti”

Öcalan, mektubunda PKK’nin kuruluş amacına işaret ederek bu amacın gerçekleştiğini belirtti:

Varlık inkarına dayalı ve ayrı devlet amaçlı PKK hareketi ve dayandığı ulusal kurtuluş savaş stratejisine son verilmiştir. Varlık tanınmış, dolayısıyla ana amaç gerçekleşmiştir. Gerisi aşırı tekrar ve açmaz olarak değerlendirilmiştir. Bu temelde kapsamlı eleştiri-öz eleştiri devam edecektir.

“Silahları bırakın, mekanizmaları kurun”

Barış sürecinin somutlaşması için atılması gereken adımlara dikkat çeken Öcalan, mektubunda şunları kaydetti:

Sürecin geneli olarak silahların gönüllüce bırakılması ve TBMM’de yetkili ve kanunla kurulması düşünülen kapsamlı komisyon çalışması önemlidir. Silah bırakma mekanizmasının kurulması süreci ileri taşıyacaktır. Yapılan silahlı mücadele aşamasından demokratik siyaset ve hukuk aşamasına gönüllüce geçiştir. Bu bir kayıp değil, tarihi bir kazanım olarak değerlendirilmek durumundadır.

“Kendi özgürlüğümü bireysel bir sorun olarak görmedim”

Abdullah Öcalan, bireysel özgürlüğü kolektif özgürlük bağlamında ele alarak şu değerlendirmeyi yaptı:

Ben hiçbir zaman kendi özgürlüğümü bireysel bir sorun olarak görmedim. Felsefi olarak da kişi özgürlüğü toplumdan soyut olamaz. Birey özgürleştiği oranda toplum, toplum özgürleştiği oranda birey özgür olabilir.

“Demokratik Modernite Güçleri yeni evreye hazırlanmalı”

Öcalan, mektubunun son bölümünde yeni bir stratejik döneme işaret ederek şu çağrıyı yaptı:

Bu tartışmalar tüm ülke, bölge, küresel düzeyde bizleri, Demokratik Modernite Güçlerini yeni bir teorik program, stratejik ve taktik evreye ulaştıracağına, şimdiden bunun hazırlık çabası içinde olunduğuna dair çok iyimser ve hazır olduğumu, arzulu ve coşkulu olarak belirtirim. Önümüzdeki döneme çağrım, kongre kararları ve en son bu yazıda dile getirdiğim görüş ve öneriler doğrultusunda yüklenelim ve başarı temelinde gelişmeler sağlayalım.

Mektubun tamamı şöyle:

Değerli yoldaşlar

Komünalist yoldaşlık hareketimizin geldiği aşamayı, yaşadıkları somut durumu, sorun ve çözüm yollarına ilişkin kapsamlı bir mektupla tekraren de olsa açıklayıcı ve yaratıcı yanıtlar vermeyi, sizlere karşı etik bir görev saymaktayım.

27 Şubat 2025 tarihli Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nı savunmaya devam etmekteyim.

Sizlerin PKK’nin 12. Fesih Kongresi’yle, buna kapsamlı oldukça doğru bir içerikle pozitif yanıt vermenizi tarihi bir karşılık olarak değerlendirmekteyim.

Gelinen nokta oldukça değerli ve tarihi nitelikte sayılmak durumundadır. Bu arada köprü ilişkide bulunan yoldaşların çabası aynı değerde ve takdire şayandır.

Tüm yaşanan gelişmeler sonunda tarihi bir dönüşüm sayılması gereken bir Demokratik Toplum Manifestosu hazırladım. Bu manifesto, yaklaşık 50 yıllık ‘’Kürdistan Devriminin Yolu’’ manifestosunu başarıyla ikame edecek niteliktedir. Sadece Kürt tarihsel toplumu için değil, bölgesel ve küresel toplum için de tarihsel toplumsal bir içerik taşıdığına inanmaktayım. Tarihi manifesto geleneğinin başarılı bir örneğini teşkil ettiğinden kuşku duymamaktayım.

Tüm bu gelişmelerin İmralı’da gerçekleştirdiğim görüşmeler neticesinde yaşandığını açıkça belirtmek durumundayım. Görüşmelerin özgür irade temelinde yürütülmesine azami dikkat gösterilmiştir.

Varılan aşama, yeni adımlarla pratiğe geçmeyi gerekli kılmaktadır. Bu aşamanın ve gerekli adımların da tarihi nitelikte olduğunun önemle belirtilmesi, anlaşılması ve gereklerine bağlı kalınması, yol alınması açısından kaçınılmazdır.

Varlık inkarına dayalı ve ayrı devlet amaçlı PKK hareketi ve dayandığı ulusal kurtuluş savaş stratejisine son verilmiştir. Varlık tanınmış, dolayısıyla ana amaç gerçekleşmiştir. Miadını doldurma bu anlamdadır. Gerisi aşırı tekrar ve açmaz olarak değerlendirilmiştir. Bu temelde kapsamlı eleştiri-öz eleştiri devam edecektir.

Siyaset boşluk tanımayacağına göre, boşluk, Barış ve Demokratik Toplum başlıklı program, ‘’demokratik siyaset’’ stratejisi ve temel taktik olarak bütüncül hukukla doldurulmak durumundadır. Tarihsel nitelikte ve kader belirleyici bir süreçten bahsediyoruz.

Sürecin geneli olarak silahların gönüllüce bırakılması ve TBMM’de yetkili ve kanunla kurulması düşünülen kapsamlı komisyon çalışması önemlidir. Kısır mantıklı, önce sen-ben kısırlığına düşmeden, adımların atılmasında dikkat ve hassasiyetin gösterilmesi şarttır. Atılan adımların boşa çıkmayacağını biliyorum. Samimiyeti görüyor ve güveniyorum.

Dolayısıyla daha da pratik ve somut kilit açıcı adımlara geçilmeye çalışılmaktadır. Benim tarafımdan ileri sürülen tezlerin belli başlı olanları şunlardır:

Herkesin üzerine düşeni yapması, Barış ve Demokratik Toplum hedefine ulaşılması, pozitif entegrasyonalist bir perspektifle mümkündür. Tüm anlatılanlardan çıkarılan sonuç: PKK ulus devletçi bir amaçtan vazgeçmiş, bu temel amaçtan vazgeçişle birlikte temel savaş stratejisinden de vazgeçmiş, varlığını sona erdirmiştir. Gelinen tarihi noktanın daha da ileriye götürülmesi beklenmektedir.

Gerek TBMM ve komisyon için anlam ifade edecek, gerek kamuoyundaki şüpheleri giderecek ve sözümüzün gereğini karşılayacak şekilde silahların bırakılmasını, ilgili çevre ve kamuoyuna açık olarak temin etmeniz doğal karşılanmalıdır. Silah bırakma mekanizmasının kurulması süreci ileri taşıyacaktır. Yapılan silahlı mücadele aşamasından demokratik siyaset ve hukuk aşamasına gönüllüce geçiştir. Bu bir kayıp değil, tarihi bir kazanım olarak değerlendirilmek durumundadır. Silah bırakmaya ilişkin detaylar belirlenecek ve hızlıca hayata geçirilecektir.

Meclisin çatısı altında bulunan DEM, diğer partilerle birlikte bu sürecin başarıya ulaşması için üzerine düşeni yapacaktır.

Bu arada tüm karar metinlerinde vazgeçilmez bir şart olarak benim özgür kalma durumuma gelince; biliyorsunuz ki ben hiçbir zaman kendi özgürlüğümü bireysel bir sorun olarak görmedim. Felsefi olarak da kişi özgürlüğü toplumdan soyut olamaz. Birey özgürleştiği oranda toplum, toplum özgürleştiği oranda birey özgür olabilir. Bu eğilimin gereğine bağlı kalınacağı tabidir. 

Silahın değil, siyasetin ve toplumsal barışın gücüne inanıyorum. Ve sizi de bu ilkeyi hayata geçirmeye çağırıyorum.

Son günlerde bölgede yaşanan gelişmeler, attığımız bu tarihi adımın önemini ve aciliyetini açıkça teyit ediyor.

Sürece yönelik her türlü eleştiri ve önerilerinizi, katkılarınızı dört gözle beklediğimi belirtmeliyim. Bu tartışmalar tüm ülke, bölge, küresel düzeyde bizleri, Demokratik Modernite Güçlerini yeni bir teorik program, stratejik ve taktik evreye ulaştıracağına, şimdiden bunun hazırlık çabası içinde olunduğuna dair çok iyimser ve hazır olduğumu, arzulu ve coşkulu olarak belirtirim.

Önümüzdeki döneme çağrım, kongre kararları ve en son bu yazıda dile getirdiğim görüş ve öneriler doğrultusunda yüklenelim ve başarı temelinde gelişmeler sağlayalım.

Daimi yoldaşça selam ve sevgiyle kalın.

19 Haziran 2025 / Abdullah Öcalan

Independent Türkçe