Bayraktar AKINCI'dan Çakır seyir füzesiyle tam isabet

Bayraktar AKINCI Taarruzi İnsansız Hava Aracı (TİHA), milli olarak geliştirilen Çakır seyir füzesiyle gerçekleştirdiği test atışında 100 kilometre uzaktan deniz üstündeki hedefi tam isabetle vurdu.

AA
AA
TT

Bayraktar AKINCI'dan Çakır seyir füzesiyle tam isabet

AA
AA

Baykar'dan yapılan açıklamaya göre, Savunma Sanayii Başkanlığı liderliğinde yürütülen Bayraktar AKINCI Projesi kapsamında Baykar tarafından milli ve özgün olarak geliştirilen Bayraktar AKINCI TİHA'ya yerli olarak üretilen yeni mühimmat ve sistemlerin entegrasyonu başarıyla sürdürülüyor.

Bayraktar AKINCI, Roketsan tarafından milli olarak geliştirilen Çakır seyir füzesiyle gerçekleştirilen bir atış testini daha başarıyla tamamladı. Dün Tekirdağ'ın Çorlu ilçesindeki AKINCI Uçuş Eğitim ve Test Merkezi'nden kanat altında Çakır füzesiyle havalanan Bayraktar AKINCI, uzun menzilli atış testi icra etmek üzere Sinop'a yol aldı. Bayraktar AKINCI'nın Sinop Atış Alanı'nda 100 kilometre uzaktan ateşlediği Çakır seyir füzesi, Karadeniz üzerindeki hedefi tam isabetle vurdu. Atış testinde saatte 800 kilometre sürate ulaşan Çakır'ın hedefini vurduğu anlar büyük heyecanla takip edildi.

Bayraktar AKINCI, stratejik seviyede caydırıcılığını artırdı

Bayraktar AKINCI TİHA'ya yeni mühimmat ve sistemlerin entegrasyonu kapsamında Çakır seyir füzesinin entegrasyonu başarıyla devam ediyor. Milli jet motoruna sahip olan Çakır seyir füzesiyle Bayraktar AKINCI kilometrelerce mesafedeki stratejik kara ve deniz hedeflerine karşı yüksek etki gösterebilecek. Kullandığı mühimmatlar nitelik kazanarak çeşitlenen Bayraktar AKINCI, stratejik seviyede caydırıcılığını artırdı.

Baykar Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Bayraktar, konuya ilişkin olarak X'ten yaptığı paylaşımda, "Türk havacılığının altın çağı... Bayraktar AKINCI, Roketsan'ın geliştirdiği milli seyir füzesi Çakır'a entegre edilen arayıcı başlıkla gerçekleştirdiği ilk atış testini başarıyla tamamladı." ifadesini kullandı.

Baykar Genel Müdürü Haluk Bayraktar da Türk havacılık ve savunma sanayisinin yeni bir dönüm noktasına ulaştığını belirterek, "Bayraktar AKINCI ve Çakır milli seyir füzesi ile kapasitemizi daha da güçlendiriyoruz. Adım adım elde ettiğimiz kazanımlar, ülkemizin savunma alanında dünya çapında bir oyuncu olmasını sağlıyor. Sinop'taki başarılı atış testi tam isabetle hedefini buldu. Bu atış bir testten çok daha fazlası; Türkiye'nin savunma sanayisindeki bağımsızlık ve yerlilik yolculuğunda stratejik bir kilometre taşı. Birlikte daha da güçlüyüz." değerlendirmesinde bulundu.

24 Şubat'ta gerçekleştirilen test faaliyetinde Bayraktar AKINCI C, 1 saatten fazla havada kaldı. Uçuş sırasında aerodinamik parametre adımları başarıyla test edildi. Bayraktar AKINCI C, 2 X 850 HP olmak üzere toplamda 1700 HP sahip olduğu güçle sınıfının en etkili ve kabiliyeti muharip platformu olacak. İlk uçuşunu 6 Aralık 2019'da yapan Bayraktar AKINCI TİHA, 29 Ağustos 2021'de envantere girdi. Yakın dönemde 2X450 HP gücündeki Bayraktar AKINCI A ve 2X750 HP gücündeki Bayraktar AKINCI B, Türk güvenlik güçlerinin yanı sıra başta Azerbaycan olmak üzere dost ve müttefik ülkelerin envanterine dahil olmaya başladı.

40 bin saattir göklerde

Azerbaycan'ın envanterine giren Bayraktar AKINCI TİHA'nın 9 Şubat'ta gerçekleştirdiği ilk uçuşunu Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Selçuk Bayraktar birlikte izledi. Suudi Arabistan Krallığı ile geçen yıl yapılan ihracat ve işbirliği anlaşması, Cumhuriyet tarihinde Türk savunma ve havacılık sanayisinin tek seferde yaptığı en büyük ihracat anlaşması oldu.

22 Şubat'ta icra edilen test kapsamında Bayraktar AKINCI, Aselsan tarafından milli olarak geliştirilen ASELFLIR-500 Elektro-Optik Keşif, Gözetleme ve Hedefleme Sistemi'ni kullanarak deniz üstünde seyreden Albatros İDA'yı başarıyla imha etti.

Bayraktar AKINCI TİHA, 40 bin uçuş saatini başarıyla tamamlayarak Türk havacılık tarihinde önemli bir kilometre taşını daha geride bıraktı.

45 bin 118 feet ile milli havacılık irtifa rekoruna sahip olan Bayraktar AKINCI, 2023 yılında 3 ülkeyi uçarak geçmek suretiyle Bakü'ye gitti. Bu uçuş için Tekirdağ-Çorlu'dan havalanan TİHA, Türkiye, Gürcistan ve Azerbaycan'ı bir uçtan bir uca katetti. Ayrıca, 2022 yılında Efes Tatbikatı kapsamında Batman'dan kalkarak İzmir'deki hedefleri başarıyla vurdu.

Bayraktar TB2 SİHA ve AKINCI TİHA için 34 ülkeyle ihracat anlaşması imzalandı

Başlangıçtan bugüne tüm projelerini öz kaynaklarıyla yürüten Baykar, 2003 yılındaki İHA AR-GE sürecinin başlangıcından itibaren tüm gelirlerinin yüzde 83'ünü ihracattan elde etti. 2021 ve 2022 yıllarında Türkiye İhracatçılar Meclisi verilerine göre savunma ve havacılık sektörünün ihracat lideri oldu. Savunma Sanayii Başkanlığı tarafından 2023'te de sektörün ihracat şampiyonu olduğu açıklanan Baykar, geçen yıl 1,8 milyar dolarlık ihracat yaptı.

Son yıllarda gelirlerinin yüzde 90'ından fazlasını ihracattan elde eden Baykar, 2023'te savunma ve havacılık sektöründeki ihracatın 3'te 1'ini tek başına gerçekleştirdi. Bayraktar TB2 SİHA için 33 ülkeyle, Bayraktar AKINCI TİHA için ise şimdiye kadar 9 ülkeyle olmak üzere toplam 34 ülkeyle ihracat anlaşması imzalandı.



Erdoğan bir kez daha 'Kürt sorununu' nihai olarak çözmeye çalışıyor

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (Reuters)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (Reuters)
TT

Erdoğan bir kez daha 'Kürt sorununu' nihai olarak çözmeye çalışıyor

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (Reuters)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (Reuters)

Ömer Önhon

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) lideri Devlet Bahçeli 1 Ekim 2024 tarihinde Kürt yanlısı Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM) eş başkanlarıyla tokalaşması anlık bir olaydan ziyade halen tartışılmakta olan yeni bir sürecin başlangıcıydı.

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) yeni yasama yılının ilk gününde, MHP'nin 77 yaşındaki lideri Bahçeli'nin girişimiyle gerçekleşen bu tokalaşma, Türkiye'nin terör örgütü olarak sınıflandırılan PKK başta olmak üzere Kürt gruplarla yüzyıllardır süren mücadelesinde sembolik bir andı. Bahçeli'nin bu girişimi, kronik ve çetrefilli ‘Kürt sorununu’ ele almaya yönelik daha geniş kapsamlı bir girişimin işareti gibi görünüyordu. Olası bir 'uzlaşı süreci' olarak bu çabalar son derece hassas siyasi ve sosyal dinamiklere temas ediyor.

Bahçeli'nin önerisi

Bahçeli, bu önemli siyasi hamleden üç hafta sonra PKK'nın hapisteki kurucusu Abdullah Öcalan'a çağrıda bulunarak, serbest bırakılması karşılığında örgütün feshedildiğini TBMM’den ilan etmesini istedi. Bahçeli'nin daha önce Öcalan'ın idam edilmesi çağrısında bulunduğunu hatırlayacak olursak, bunun önemi daha iyi anlaşılacaktır. Öcalan 1999 yılında Kenya’nın Nairobi'de düzenlenen bir operasyonda Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) ajanları tarafından yakalandı ve şu an Marmara Denizi'ndeki İmralı Adası'nda tek kişilik bir hücrede çarptırıldığı ömür boyu hapis cezasını çekiyor. Bahçeli, Öcalan'ın bu başvuruyu yapması halinde, tutukluluğunun şekli ve süresinin gözden geçirilmesi için yasal bir düzenleme yapılabileceğini, ancak bunun nasıl yapılacağı konusunda birçok şüphe ve endişe olduğunu belirtti.

İronik bir şekilde, aşırı sağcı Ülkü Ocakları’nın meclis çatısı altında doğrudan temsil eden MHP’nin lideri olan Bahçeli, 2016 yılına kadar Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın en katı muhaliflerinden biriyken ve hatta onu ülkeye ve Türk milletine ihanet etmekle suçlarken, şimdi Erdoğan'ın en sadık müttefiki ve ortağı haline geldi.

Birkaç gün süren sessizliğin ardından Erdoğan, Bahçeli'nin önerisini desteklediğini açıklayarak bu konuda anlaşmazlığa düştükleri yönündeki spekülasyonlara son verdi. Gerçekten de Bahçeli'nin Erdoğan'ın onayı olmadan PKK'nın feshedilmesi karşılığında Öcalan'ın serbest bırakılmasını önermesi pek olası değil.

Acı bir deneyim

Cumhurbaşkanı Erdoğan da 2012-2015 yılları arasında benzer bir süreç başlatmış, ancak bu süreç onu temkinli davranmaya iten acı bir deneyimle sonuçlanmıştı. Tanınmış gazeteci Mehmet Yılmaz'a göre Cumhurbaşkanı Erdoğan artık arka planda kalmayı tercih ediyor. Çünkü kısmen Öcalan'ın PKK'yı kontrol edebildiğine ve dolayısıyla somut sonuçlar elde edilebileceğine şüpheyle yaklaşıyor. Bu yüzden Erdoğan, temkinli davranıyor ve aktif olarak devreye girmeden önce Öcalan'ın silah bırakma çağrısı yapması ve diğer PKK’lı liderleri taahhütlerini yerine getirmeye hazır olduklarının sinyalini vermesi gibi somut gelişmeleri bekleyip siyasi sermayesini riske atmaktan kaçınıyor.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nin (DEM Parti) yasal aracı rolünü oynaması, Bahçeli'nin meşhur tokalaşmasını açıklıyor. DEM Parti’nin TBMM’de 57 sandalyesinin olması, onu TBMM’deki en büyük üçüncü siyasi parti yapıyor. DEM Parti, bir yandan Bahçeli ile (ve dolayısıyla hükümetle), diğer yandan da PKK ve onun Suriye’deki uzantılarıyla iletişim kurabiliyor.

Nitekim, hükümetin de onayıyla, DEM Partili vekiller Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder, 28 Aralık'ta İmralı cezaevinde Abdullah Öcalan ile görüştü. Ertesi gün, Öcalan'ın Bahçeli ve Erdoğan tarafından başlatılan yeni modele olumlu katkıda bulunacak güce ve iradeye sahip olduğunu, bu çabaların demokratik bir dönüşüm getirebileceğini vurguladığı ve Türkiye'deki tüm siyasi partileri olumlu katkıda bulunmaya çağırdığı aktarıldı. DEM Parti heyetinin içinde bulunduğumuz ocak ayı içinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’la tekrar bir araya gelmesi bekleniyor.

İhtiyatlı ilerleme

Türk halkı, PKK terörüne ve Kürt ayrılıkçılığına karşı aşırı duyarlı olmaya devam etse de Devlet Bahçeli tarafından başlatılan operasyona karşı bir muhalefet dalgası oluşmadı. Öyle ki en muhafazakârlar bile barış ihtimaline bir şans vermek istiyor gibi görünüyor.

Bunlar arasında ana muhalefet lideri Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) üst düzey isimleri de yer alıyor. CHP’li liderler, sürece itiraz etmeyeceklerini belirtirken diğer yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın siyasi gündemine hizmet eden herhangi bir planı desteklemeyeceklerini de açıkça ifade ettiler. TBMM’nin sürece öncülük etmesi ve sürecin merkezi haline gelmesi gerektiğini vurguladılar.

Normalde böyle bir girişime doğal muhalefetin MHP'den gelmesi beklenirdi. Ancak esasen tüm süreci bu partinin lideri Devlet Bahçeli yönlendiriyor. Dolayısıyla böyle bir itiraz artık geçerli değil.

Türk halkı PKK terörüne ve Kürt ayrılıkçılığına karşı aşırı duyarlı olmaya devam ediyor.

Bu yeni gidişat, on yıl önce Türk güvenlik teşkilatlarının Abdullah Öcalan ile gizli görüşmeler yürüttüğü benzer bir süreci anımsatıyor. Görüşmeler ilerledikçe Erdoğan görüşmeleri alenen tanıdı ve Kürt milletvekillerinin Öcalan'ı İmralı Adası’nda ziyaret etmelerine izin verdi. Bunu kısa süre sonra Öcalan'ın yaptığı çatışmaların durdurulması çağrısı izledi. Bu çağrı, tutuklu PKK üyelerinin serbest bırakılmasına, Türkiye'nin PKK'ya yönelik askeri operasyonlarının durdurulmasına ve Kürtçenin kullanılmasına izin verilmesi gibi girişimlere yol açtı.

Ancak Kürt meselesinin ele alınması için başta Halk Savunma Birlikleri (YPG) ve Demokratik Birlik Partisi (PYD) olmak üzere PKK'nın Suriye’deki uzantılarıyla da görüşmeler yapılması gerekiyor. Türk yetkililer ile eski PYD lideri Salih Müslim başta olmak üzere Suriyeli Kürt grupların temsilcileri, 2012-2015 yılları arasında görüşmeler gerçekleştirdi.

xascdfgtrh
Abdullah Öcalan mahkemeye çıkarıldığında, 1991 (AP)

Her ne kadar Türkiye daha sonra iki taraf arasında sahada herhangi bir iş birliği olduğunu reddetse de YPG, DEAŞ’ın türbeyi tahrip etme tehdidine karşı Osmanlı İmparatorluğu'nun kurucusu I. Osman'ın dedesi Süleyman Şah'ın türbesini Suriye'nin İşme bölgesinden Türkiye sınırına yakın bir yere taşınmasında Türk ordusuyla birlikte çalıştığını öne sürüyor. Bu iş birliğinin potansiyelinin farkına varan Öcalan, daha sonra bundan ‘İşme Ruhu’ olarak bahsetti.

Değişen dinamikler

Türkiye’de on yıl önce çok farklı bir siyasi tablo hakimdi. 2014 yılındaki cumhurbaşkanlığı ve 2015 yılındaki genel seçimler için Erdoğan'ın oya ihtiyacı vardı. Kürtleri silah bırakmaya ve siyasi sürece katılmaya teşvik ederek onların desteğini kazanmak istediği oyu kazanma hedefine ulaşmanın anahtarıydı. 2014’teki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Kürt yanlısı Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Başkanı Selahattin Demirtaş yüzde 10'un biraz altında oy alarak üçüncü oldu. HDP 2015 yılında yüzde 13'ün biraz üzerinde oy alarak dördüncü parti oldu ve TBMM’deki 550 sandalyeden 80'ini kazandı. Bu sonuç HDP’yi Bahçeli’nin lideri olduğu MHP ile aynı düzeye çıkardı. Demirtaş, etkisi katlanarak arttığı için uluslararası basın tarafından ‘Kürtlerin Obama'sı’ olarak adlandırıldı.

Ancak Temmuz 2015'te PKK ile barış görüşmeleri çöktü. Demirtaş, Erdoğan ve iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi'ni (AK Parti) oy kazanmak için askeri operasyonları yeniden başlatmakla suçladı. Erdoğan bu eleştiriyi haddini aşmak olarak değerlendirdi. Demirtaş, 2016 yılında ‘şiddete teşvik’ suçlamasıyla tutuklandı ve o zamandan beri cezaevinde.

Asıl soru, Suriye'deki yeni yönetim ve YPG'nin geleceği sorusu olmaya devam ediyor.

2015 yılındaki genel seçimler, Türkiye'nin siyasi manzarasını dramatik bir şekilde yeniden şekillendirdi. Kürt seçmenler desteklerini HDP'ye kaydırarak HDP'yi meclise taşıdı ve AK Parti'nin 2002 yılından bu yana ilk kez meclis çoğunluğunu kaybetmesine neden oldu.

Koalisyon hükümeti kurma girişimleri başarısız oldu ve yeniden seçimlere gidilmesi gerekti. Ancak yeniden seçimlere gidilme sürecinde geçen altı ay boyunca hem PKK hem de DEAŞ tarafından terör saldırıları gerçekleşti. Bu kaos ortamı, seçmenlerin TBMM’de çoğunluğu yeniden ele geçiren AK Parti'yi yeniden desteklemesine neden oldu. Siyasi mülahazalar, bu kez Bahçeli'nin liderlik ettiği mevcut sürecin temel taşı olmaya devam ediyor.

Popülerliği artırma

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın popülaritesi son zamanlardaki ekonomik krizlerin ve seçimlerde AK Parti'yi geride bırakan CHP'nin başarılarının ağırlığı altında geriledi. Ancak Erdoğan'ın Türkiye sayesinde olduğunu iddia ettiği Suriye'deki Esed rejiminin çöküşü, anketlerdeki konumunu yeniden güçlendirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yakaladığı bu ivmeyi koruması için yeni siyasi zaferlere ihtiyacı var. Bu yüzden başta PKK olmak üzere Kürt milislerin silah bıraktığı bir uzlaşı sürecinin başlamasını istiyor ki ekonomik krize odaklanılabilsin.

Öte yandan asıl soru, Suriye'deki yeni yönetim ve YPG'nin geleceği sorusu olmaya devam ediyor. Yeni bir anayasanın hazırlanması ve Suriye'nin kuzeydoğusunda yarı özerk bir Kürt özerk yönetiminin kurulması ihtimalinin hem Türkiye hem de uzlaşı süreci açısından önemli sonuçları olacak.

Ankara, YPG meselesinin iç uzlaşı çabalarından tamamen ayrı olduğunu öne sürmeye çalışsa da Suriye’deki Türkiye destekli gruplar Münbiç ve Tişrin Barajı çevresinde YPG'ye karşı askeri operasyona devam ettiği için gerçekler iki dosya arasında yakın bir bağ olduğunu ortaya koyuyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yıllar süren çatışmalardan sonra Şam'daki nüfuzu, Bahçeli'nin güvenilirliği, Öcalan'ın istekliliği ve Türk halkının kabulü gibi faktörlerin bir araya gelmesinin ‘Kürt sorununu’ nihai olarak sona erdirmek için bulunacak ender bir fırsat sunacağını umuyor. Tüm bu faktörlerin bunu gerçekleştirmek için bir araya gelip gelmeyeceğini ise zaman gösterecek.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.