Bursa'da bu yıl 80 binin üzerinde Kuveytli turistin ağırlanması hedefleniyor

Arşiv - AA
Arşiv - AA
TT

Bursa'da bu yıl 80 binin üzerinde Kuveytli turistin ağırlanması hedefleniyor

Arşiv - AA
Arşiv - AA

Her mevsim ziyaret edilen Uludağ'a, termal tesislere, kanyonlara ve doğal güzelliklere sahip Bursa'ya, bu yıl 80 binin üzerinde Kuveytli turistin gelmesi bekleniyor.

"Osmanlı'nın ilk payitahtı" Bursa, UNESCO Dünya Mirası Listesi'ndeki Hanlar Bölgesi, Sultan Külliyeleri ve Cumalıkızık'ın yanı sıra zengin bitki örtüsü ve gastronomisiyle de turistlerin ilgisini çekiyor.

Özellikle Orta Doğu ve Uzak Doğu ülkelerinden turistlerin ilgi gösterdiği kentin otellerinde geçen yıl 320 bini yabancı, 1 milyon 368 bin 163 misafir konakladı.

Çoğunlukla yaz mevsiminde gelen Orta Doğulu turistlerin uğrak yerleri arasında Ulucami, Hanlar Bölgesi, Uludağ, İnkaya Çınarı, Gölyazı, Kayhan Çarşısı, Osman Gazi ve Orhan Gazi türbeleri ile Orhaneli ilçesindeki rafting parkuru yer aldı.

Bursalı turizmciler, geçen yıl 44 bin 400 kişinin geldiği Endonezya'nın ardından 40 bin 800 kişiyle ikinci sıradaki Kuveyt'ten daha fazla turist çekilmesi, geceleme sayısının artırılması ve ülkeye daha fazla döviz kazandırılması amacıyla çalışmalar yürütüyor.

Kuveytli turizm acenteleriyle iş birliği yapan Bursalı firmalar, bu ülkeden 2024 yılında 80 binin üzerinde turist getirmeyi hedefliyor.

"Kuveytliler Bursa'da olmaktan çok mutlular"

Bursa Turizm Yatırımcıları ve İş İnsanları Derneği Başkanı Doğan Sager, AA muhabirine, bu yıl kent turizminde hedefleri, geçen senelere göre yüksek tuttuklarını söyledi.

Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Güney Marmara Temsil Kurulu Üyesi de olan Doğan Sager, Büyükşehir Belediyesinin girişimleriyle turizmde yeni rotaların oluşturulduğunu belirterek, acenteleri Bursa'ya davet ederek yeni rotaları anlatmaya başladıklarını dile getirdi.

Bursa'nın turizmde hak ettiği değeri görmesi için çalıştıklarını vurgulayan Sager, şöyle devam etti:

"Partner acentelerimizden Bursa ile ilgili çok güzel geri dönüşler alıyoruz. Yeni rotaları da çok beğendiler. Firmamızın Kuveytli partneri 10 bin turisti Türkiye'ye getirmeyi hedefliyor. Bunların hepsinin uğrak yeri de Bursa olacak. En az 3-4 gece Bursa'da konaklayacaklar. Programları bu şekilde planladık. Bursa çok daha fazlasını hak ediyor. 2 yıl önce Kuveyt'ten gelen 70 bin misafiri otellerde ağırlamıştık. Bunun yanında kendi dairelerinde konaklayan Kuveytliler de vardı."

Kuveyt'in Bursa turizmi için çok önemli olduğunu anlatan Sager, bu ülkeden geçen yıla göre 2 kat fazla turisti ağırlamayı hedeflediklerini kaydetti.

Sager, sonraki yıllarda bu sayının katlanarak artacağına inandıklarını dile getirerek "Kuveytliler Bursa'yı kendi evleri gibi görüyorlar. 1980'lerden beri Bursa'yı tercih ediyorlar. Bursa doğasıyla, tarihiyle, kendileri için bir cenneti temsil ediyor. Dolayısıyla burada olmaktan çok mutlular." ifadelerini kullandı.

"Türk halkı turistlerin ağırlama konusunda her zaman cana yakın"

Bursa'ya turist getiren Kuveytli seyahat firmasının sahibi Hüseyin Abbas Kasem de 1983'ten bu yana turizm sektöründe faaliyet gösterdiğini belirtti.

Türkiye'nin turistik bölgelerine ve eğlence yerlerine ziyaretçi getirdiklerini ifade ederek şöyle konuştu:

"Bu seneki hedefimiz yaklaşık 10 bin Kuveytli turistin Türkiye'deki turistik ve tarihi yerleri seyahat etmesidir. Ayrıca Türk halkının turistlerin ağırlama konusunda her zaman turistleri güler yüzle karşıladığını, cana yakın ve misafirperver olduğunu belirtmek isterim. Bu yıl planımız Türkiye'nin tüm turistik yerlerine yönelik seyahat programları düzenlemek. Kuveyt halkıyla, Türk halkıyla ve yetkililerle iletişim halinde olup iki ülkenin arasında her alanda işbirliğinin sağlanmasını amaçlıyoruz. Kuveyt ve Türk halkına mutluluk ve başarılar diliyorum."



Öcalan'dan görüntülü çağrı geldi

Öcalan'dan görüntülü çağrı geldi
TT

Öcalan'dan görüntülü çağrı geldi

Öcalan'dan görüntülü çağrı geldi

İmralı Cezaevi’nde tutuklu bulunan Abdullah Öcalan, 19 Haziran 2025 tarihli mektubunda PKK’nin Fesih Kongresi’ne atıfla “varlık inkarına dayalı ve ayrı devlet amaçlı PKK hareketinin sona erdiğini” belirtti. Demokratik siyaset ve toplumsal barış vurgusu yapan Öcalan, “silahların gönüllüce bırakılmasını” talep etti. TBMM çatısı altında kurulacak komisyonun önemine dikkat çeken Öcalan, “Bu bir kayıp değil, tarihi bir kazanım olarak değerlendirilmelidir” dedi.

İşte Öcalan’ın çağrısından öne çıkan bölümler:

“27 Şubat 2025 tarihli Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nı savunmaya devam etmekteyim”

Sizlerin PKK’nin 12. Fesih Kongresi’yle, buna kapsamlı oldukça doğru bir içerikle pozitif yanıt vermenizi tarihi bir karşılık olarak değerlendirmekteyim. Tarihi bir dönüşüm sayılması gereken bir Demokratik Toplum Manifestosu hazırladım. Bu manifesto, yaklaşık 50 yıllık ‘Kürdistan Devriminin Yolu’ manifestosunu başarıyla ikame edecek niteliktedir.

“Varlık tanındı, ana amaç gerçekleşti”

Öcalan, mektubunda PKK’nin kuruluş amacına işaret ederek bu amacın gerçekleştiğini belirtti:

Varlık inkarına dayalı ve ayrı devlet amaçlı PKK hareketi ve dayandığı ulusal kurtuluş savaş stratejisine son verilmiştir. Varlık tanınmış, dolayısıyla ana amaç gerçekleşmiştir. Gerisi aşırı tekrar ve açmaz olarak değerlendirilmiştir. Bu temelde kapsamlı eleştiri-öz eleştiri devam edecektir.

“Silahları bırakın, mekanizmaları kurun”

Barış sürecinin somutlaşması için atılması gereken adımlara dikkat çeken Öcalan, mektubunda şunları kaydetti:

Sürecin geneli olarak silahların gönüllüce bırakılması ve TBMM’de yetkili ve kanunla kurulması düşünülen kapsamlı komisyon çalışması önemlidir. Silah bırakma mekanizmasının kurulması süreci ileri taşıyacaktır. Yapılan silahlı mücadele aşamasından demokratik siyaset ve hukuk aşamasına gönüllüce geçiştir. Bu bir kayıp değil, tarihi bir kazanım olarak değerlendirilmek durumundadır.

“Kendi özgürlüğümü bireysel bir sorun olarak görmedim”

Abdullah Öcalan, bireysel özgürlüğü kolektif özgürlük bağlamında ele alarak şu değerlendirmeyi yaptı:

Ben hiçbir zaman kendi özgürlüğümü bireysel bir sorun olarak görmedim. Felsefi olarak da kişi özgürlüğü toplumdan soyut olamaz. Birey özgürleştiği oranda toplum, toplum özgürleştiği oranda birey özgür olabilir.

“Demokratik Modernite Güçleri yeni evreye hazırlanmalı”

Öcalan, mektubunun son bölümünde yeni bir stratejik döneme işaret ederek şu çağrıyı yaptı:

Bu tartışmalar tüm ülke, bölge, küresel düzeyde bizleri, Demokratik Modernite Güçlerini yeni bir teorik program, stratejik ve taktik evreye ulaştıracağına, şimdiden bunun hazırlık çabası içinde olunduğuna dair çok iyimser ve hazır olduğumu, arzulu ve coşkulu olarak belirtirim. Önümüzdeki döneme çağrım, kongre kararları ve en son bu yazıda dile getirdiğim görüş ve öneriler doğrultusunda yüklenelim ve başarı temelinde gelişmeler sağlayalım.

Mektubun tamamı şöyle:

Değerli yoldaşlar

Komünalist yoldaşlık hareketimizin geldiği aşamayı, yaşadıkları somut durumu, sorun ve çözüm yollarına ilişkin kapsamlı bir mektupla tekraren de olsa açıklayıcı ve yaratıcı yanıtlar vermeyi, sizlere karşı etik bir görev saymaktayım.

27 Şubat 2025 tarihli Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nı savunmaya devam etmekteyim.

Sizlerin PKK’nin 12. Fesih Kongresi’yle, buna kapsamlı oldukça doğru bir içerikle pozitif yanıt vermenizi tarihi bir karşılık olarak değerlendirmekteyim.

Gelinen nokta oldukça değerli ve tarihi nitelikte sayılmak durumundadır. Bu arada köprü ilişkide bulunan yoldaşların çabası aynı değerde ve takdire şayandır.

Tüm yaşanan gelişmeler sonunda tarihi bir dönüşüm sayılması gereken bir Demokratik Toplum Manifestosu hazırladım. Bu manifesto, yaklaşık 50 yıllık ‘’Kürdistan Devriminin Yolu’’ manifestosunu başarıyla ikame edecek niteliktedir. Sadece Kürt tarihsel toplumu için değil, bölgesel ve küresel toplum için de tarihsel toplumsal bir içerik taşıdığına inanmaktayım. Tarihi manifesto geleneğinin başarılı bir örneğini teşkil ettiğinden kuşku duymamaktayım.

Tüm bu gelişmelerin İmralı’da gerçekleştirdiğim görüşmeler neticesinde yaşandığını açıkça belirtmek durumundayım. Görüşmelerin özgür irade temelinde yürütülmesine azami dikkat gösterilmiştir.

Varılan aşama, yeni adımlarla pratiğe geçmeyi gerekli kılmaktadır. Bu aşamanın ve gerekli adımların da tarihi nitelikte olduğunun önemle belirtilmesi, anlaşılması ve gereklerine bağlı kalınması, yol alınması açısından kaçınılmazdır.

Varlık inkarına dayalı ve ayrı devlet amaçlı PKK hareketi ve dayandığı ulusal kurtuluş savaş stratejisine son verilmiştir. Varlık tanınmış, dolayısıyla ana amaç gerçekleşmiştir. Miadını doldurma bu anlamdadır. Gerisi aşırı tekrar ve açmaz olarak değerlendirilmiştir. Bu temelde kapsamlı eleştiri-öz eleştiri devam edecektir.

Siyaset boşluk tanımayacağına göre, boşluk, Barış ve Demokratik Toplum başlıklı program, ‘’demokratik siyaset’’ stratejisi ve temel taktik olarak bütüncül hukukla doldurulmak durumundadır. Tarihsel nitelikte ve kader belirleyici bir süreçten bahsediyoruz.

Sürecin geneli olarak silahların gönüllüce bırakılması ve TBMM’de yetkili ve kanunla kurulması düşünülen kapsamlı komisyon çalışması önemlidir. Kısır mantıklı, önce sen-ben kısırlığına düşmeden, adımların atılmasında dikkat ve hassasiyetin gösterilmesi şarttır. Atılan adımların boşa çıkmayacağını biliyorum. Samimiyeti görüyor ve güveniyorum.

Dolayısıyla daha da pratik ve somut kilit açıcı adımlara geçilmeye çalışılmaktadır. Benim tarafımdan ileri sürülen tezlerin belli başlı olanları şunlardır:

Herkesin üzerine düşeni yapması, Barış ve Demokratik Toplum hedefine ulaşılması, pozitif entegrasyonalist bir perspektifle mümkündür. Tüm anlatılanlardan çıkarılan sonuç: PKK ulus devletçi bir amaçtan vazgeçmiş, bu temel amaçtan vazgeçişle birlikte temel savaş stratejisinden de vazgeçmiş, varlığını sona erdirmiştir. Gelinen tarihi noktanın daha da ileriye götürülmesi beklenmektedir.

Gerek TBMM ve komisyon için anlam ifade edecek, gerek kamuoyundaki şüpheleri giderecek ve sözümüzün gereğini karşılayacak şekilde silahların bırakılmasını, ilgili çevre ve kamuoyuna açık olarak temin etmeniz doğal karşılanmalıdır. Silah bırakma mekanizmasının kurulması süreci ileri taşıyacaktır. Yapılan silahlı mücadele aşamasından demokratik siyaset ve hukuk aşamasına gönüllüce geçiştir. Bu bir kayıp değil, tarihi bir kazanım olarak değerlendirilmek durumundadır. Silah bırakmaya ilişkin detaylar belirlenecek ve hızlıca hayata geçirilecektir.

Meclisin çatısı altında bulunan DEM, diğer partilerle birlikte bu sürecin başarıya ulaşması için üzerine düşeni yapacaktır.

Bu arada tüm karar metinlerinde vazgeçilmez bir şart olarak benim özgür kalma durumuma gelince; biliyorsunuz ki ben hiçbir zaman kendi özgürlüğümü bireysel bir sorun olarak görmedim. Felsefi olarak da kişi özgürlüğü toplumdan soyut olamaz. Birey özgürleştiği oranda toplum, toplum özgürleştiği oranda birey özgür olabilir. Bu eğilimin gereğine bağlı kalınacağı tabidir. 

Silahın değil, siyasetin ve toplumsal barışın gücüne inanıyorum. Ve sizi de bu ilkeyi hayata geçirmeye çağırıyorum.

Son günlerde bölgede yaşanan gelişmeler, attığımız bu tarihi adımın önemini ve aciliyetini açıkça teyit ediyor.

Sürece yönelik her türlü eleştiri ve önerilerinizi, katkılarınızı dört gözle beklediğimi belirtmeliyim. Bu tartışmalar tüm ülke, bölge, küresel düzeyde bizleri, Demokratik Modernite Güçlerini yeni bir teorik program, stratejik ve taktik evreye ulaştıracağına, şimdiden bunun hazırlık çabası içinde olunduğuna dair çok iyimser ve hazır olduğumu, arzulu ve coşkulu olarak belirtirim.

Önümüzdeki döneme çağrım, kongre kararları ve en son bu yazıda dile getirdiğim görüş ve öneriler doğrultusunda yüklenelim ve başarı temelinde gelişmeler sağlayalım.

Daimi yoldaşça selam ve sevgiyle kalın.

19 Haziran 2025 / Abdullah Öcalan

Independent Türkçe