İsrail: 9 kuruluş, Arapların belirli beldelerde ikamet etmesini engelleyen yasanın iptalini istiyor

İsrail’deki ırkçı ikamet yasasına karşı Araplar, Mizrahi Yahudileri ve Etiyopyalı Yahudiler arasında ilk kez böyle bir iş birliğine tanık olunuyor

İsrail: 9 kuruluş, Arapların belirli beldelerde ikamet etmesini engelleyen yasanın iptalini istiyor
TT

İsrail: 9 kuruluş, Arapların belirli beldelerde ikamet etmesini engelleyen yasanın iptalini istiyor

İsrail: 9 kuruluş, Arapların belirli beldelerde ikamet etmesini engelleyen yasanın iptalini istiyor

İsrail’deki dokuz Yahudi ve Arap sivil toplum kuruluşu, yakın zamanda onaylanan bir yasa değişikliğinin lağvedilmesi talebiyle Yüksek Mahkeme’ye dilekçe verdi. Yasa değişikliğinin öncülerine göre yasa “Yahudi yerleşimini artırmayı” amaçlıyor.

Dokuz kuruluş, bu değişikliğin diğer nüfus gruplarına, özellikle de 1948 Filistinlileri olarak da adlandırılan İsrail vatandaşı Filistinlilere zarar vereceğini söyledi.

Bu dilekçenin arkasındaki dokuz kuruluş, ilk kez Arap toplumsal güçler, Yahudi solu, Mizrahi Yahudileri ve Etiyopyalı Yahudiler arasındaki bir iş birliğini yansıtıyor. Söz konusu kuruluşların isimleri şöyle:

İsrail’deki Arap Azınlıkların Hakları Hukuk Merkezi (ADALAH), İsrail Sivil Haklar Derneği (ACRI), Arap Alternatif Planlama Merkezi, Mizrahi Demokratik Gökkuşağı Koalisyonu, Bimkom-Planlama Hakları Yanlısı Planlamacılar, Ahoti – İsrail’deki Kadınlar için, Dağıtıcı Adalet Derneği, Gila Trans Bireylere Destek ve Hoşgörü Projesi ve Etiyopya Yahudileri Derneği.

cs
İsrail Knesset’i (AFP)

Söz konusu kuruluşların karşı çıktıkları yasa, Knesset’in (parlamento) geçen temmuz ayındaki son oturumunda onaylanan değişiklikle yetkileri genişletilen ‘Kabul Komiteleri’ yasası.

Orijinal yasa, Celile ve Negev’deki 475 beldenin tamamen Yahudi kalmasını sağlamak amacıyla 2011 yılında kabul edildi. Yasa, 400 ailenin yaşadığı her kasabada, bu yerlerin küçük beldeler olduğu ve kendileriyle birlikte kimin yaşayacağını seçme hakkına sahip oldukları gerekçesiyle kabul komitelerinin kurulmasına izin veriyordu.

İkamette ırk ayrımı yapan yasa, o dönemde Yüksek Mahkeme’nin, Katzir beldesini İsrail vatandaşı Adil Kaadan ailesinin eşitlik ilkesine uygun olarak burada yaşamasını kabul etmekle yükümlü tutan kararına yanıt olarak çıkarıldı. O gün, Binyamin Netanyahu liderliğindeki İsrail hükümeti, mahkemeyi atlatacak ve ‘kabul komitelerine’ adayları kabul etme veya reddetme konusunda geniş yetki verecek bir yasa çıkarmaya karar vermişti.

xc
15 Nisan 2021’de Celile’nin Hattin köyündeki Araplar, köy sakinlerinin 1948’de yerlerinden çıkarılmasının yıldönümünde gösteri yapıyor (Getty Images)

Beş kişiden oluşan komitelerde Yahudi Ajansı veya Siyonist Kongre’den bir temsilci yer alıyor. Her ne kadar yasanın maddelerinden biri eşitlik hakkına saygı gösterilmesi ve ayrımcılığın önlenmesi gerektiğini vurgulasa da yasa, kabul komitelerinin “toplumun sosyal ve kültürel dokusuna uymayan” adayları reddetmesine izin veriyor ve böylece Arap vatandaşlar da dahil olmak üzere tüm grupların dışlanmasını meşrulaştırıyor.

Yeni Netanyahu hükümetinin yasada getirdiği değişiklikle komitelerin yetkileri çeşitli düzeylerde daha da genişletildi. Buna göre nüfusun daha fazla olduğu ve 700 konuta kadar ulaşan beldelerde komitelerin kurulmasına izin verilecek ve kabul komitelerinin çalışma kapsamı da coğrafi olarak genişletilecek. Öyle ki, artık Celile ve Necef ile sınırlı kalmayıp İsrail İnşaat ve İskan Bakanlığı’nın ulusal tercih haritasında yer alan beldeleri de içerecek. Değişiklik kapsamında ikamet adaylarının dışlanmasına yönelik keyfi ve belirsiz kriterler de artırıldı. Buna göre, komitenin adayları reddetmek için “genel nüfus atmosferine uygun olmadığını” gerekçe göstermesi yeterli.

gt
ADALAH Direktörü Dr. Suhad Bişare (Sosyal Medya)

Şarku’l Avsat’ın yerel kaynaklardan edindiği bilgiye göre ADALAH Direktörü Dr. Suhad Bişare tarafından sunulan dilekçede, yasaya eklenen değişikliklerin içeriğinin ve yasama süreci boyunca değişiklikleri teklif edip destekleyenlerin yaptıkları aleni ırkçı açıklamaların, yasanın, dışlama ve ayrımcılığın yanı sıra mümkün olduğunca kamusal alanı Yahudileştirme yönündeki ırkçı ve yasa dışı amacını ortaya koyduğu vurgulandı. Yasaya karşı dilekçe verenler, bu hususların hepsinin temel hak ihlallerine geniş bir zemin oluşturduğunu ve anayasaya aykırı bir durum oluşturduğunu savunuyorlar. Bu bakımdan ayrımcı olması veya eşitsizliğe yol açması nedeniyle yasanın tamamen geçersiz kılınması gerektiğini ifade ediyorlar.

Dilekçede, yasa değişikliği kapsamında Demokrasi için Hukuk Konferansları ve Konuşmacıları Forumu tarafından yazılan uzman görüşüne de atıfta bulunuluyor. Görüşte yasanın “bir grup ayrıcalıklı vatandaş tarafından yönetilen ve İsrail nüfusunun çoğuna kapalı olan geniş çaplı bir alan yarattığı” ifade edildi.

ADALAH Direktörü Dr. Suhad Bişare şöyle dedi:

Knesset ve hükümet, uluslararası hukukun temel ilkeleriyle çelişen toprak ve konut dağıtımına ilişkin ırkçı politikalarını derinleştirmeye devam ederken, mevcut yasanın öncüleri bunu kendi amaçlarına ulaşmak için kullanma niyetlerini gizlemiyorlar. Irkçılık ve kamusal alanın Yahudileştirilmesiyle yasa, sınırlı bir grup ayrıcalıklı kişiye ve özel çıkar sahiplerine, kendi kontrolleri altındaki toprakların kaynaklarından kimin yararlanacağını belirleme hakkı veriyor.

Araplar, Etiyopyalı Yahudiler ve Mizrahi Yahudileri arasındaki benzersiz ortaklığı yorumlayan Bişare, bu yöntemin içerdiği adaletsiz dağılımın aynı zamanda Etiyopya kökenli Yahudiler, Mizrahi Yahudileri, özel ihtiyaçları olan vatandaşlar vb. gibi dışlanan diğer nüfuslara da zarar verdiğini söyledi.



Blinken, Gazze savaşından bu yana on birinci Ortadoğu turuna başlıyor

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken (ortada) (AP)
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken (ortada) (AP)
TT

Blinken, Gazze savaşından bu yana on birinci Ortadoğu turuna başlıyor

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken (ortada) (AP)
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken (ortada) (AP)

ABD Dışişleri Bakanlığı, Antony Blinken'ın, Hamas Siyasi Büro Başkanı Yahya Sinvar'ın öldürülmesinin ardından Washington'un Gazze savaşını sona erdirmek için ateşkes müzakerelerini yeniden başlatma çabaları kapsamında bugün (Pazartesi) Ortadoğu'ya gideceğini açıkladı.

ABD Dışişleri Bakanı'nın bölge turu, İsrail'in Gazze Şeridi'nde ve Lübnan'da askerî harekâtını yoğunlaştırdığı bir dönemde gerçekleşiyor. Bu tur, Blinken'ın 7 Ekim 2023'te Hamas'ın İsrail yerleşimlerine saldırmasından bu yana bölgeye yaptığı on birinci tur olacak.

Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada Blinken'ın bölge liderleriyle Gazze savaşını sona erdirmenin önemini, Gazze Şeridi’nde savaş sonrası bir planın nasıl hazırlanacağını ve İsrail ile Hizbullah arasındaki çatışmaya diplomatik bir çözümün nasıl bulunacağını görüşeceği belirtildi.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'tan aktardığına göre Bakanlık, Blinken'ın turunun İsrail'le başlayacağını belirtti, ancak diğer ülkeler belirtilmedi.

Açıklamada, “Bakan Blinken bölge turu sırasında Gazze Şeridi'ndeki savaşın sona erdirilmesinin, tüm esirlerin serbest bırakılmasının ve Filistin halkının acılarının hafifletilmesinin önemini ele alacak. Çatışma sonrası döneme hazırlanma konusundaki görüşmelere devam edecek ve Filistinlilerin hayatlarını yeniden inşa etmelerini sağlayacak yeni bir rota çizme ihtiyacını vurgulayacak” denildi.

ABD Başkanı Joe Biden, Başkan Yardımcısı Kamala Harris ve diğer birçok Batılı lider, İsrail'in geçen hafta 7 Ekim 2023 saldırısının beyni olarak tanımlanan Yahya Sinvar'ı öldürmesinin ardından, bir yıldır süren Gazze savaşının sona ermesini istediklerini dile getirdiler. Ancak İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu savaşın devam edeceğini söyledi.

ABD Dışişleri Bakanlığı, Blinken'ın Gazze Şeridi'ndeki sivillere daha fazla gıda, ilaç ve diğer insani yardımların ulaştırılması gerektiğini de vurgulayacağını bildirdi.

İsrail son birkaç gündür Gazze Şeridi'ndeki askerî harekâtını yoğunlaştırdı. Çatışmalar devam ederken, Filistinli sağlık yetkilileri Gazze Şeridi'nin kuzeyinde kısmen faaliyette olan üç hastanede hastaları tedavi etmek için gıda, yakıt ve tıbbi malzeme sıkıntısı çektiklerini belirtti.

İsrail verilerine göre, Hamas liderliğindeki 7 Ekim saldırısı yaklaşık bin 200 kişinin ölümüne ve 253 esirin Gazze Şeridi'ne götürülmesine neden oldu.

Gazze Şeridi'ndeki Sağlık Bakanlığı, İsrail'in Aksa Tufanı Operasyonu’na müteakip olarak başlattığı askerî harekâtının Gazze Şeridi'ni harap ettiğini ve 42 binden fazla Filistinlinin ölümüne yol açtığını bildirdi. Ayrıca kayıp olan 10 bin kişinin enkaz altında kaldığına inanılıyor.