NYT: Hizbullah'ın askeri üsse saldırısı  İsrail’in İHA’lara karşı savunmasız olduğunu gösterdi

Hizbullah'ın İHA’lı saldırı düzenlediği Binyamina yakınlarındaki askeri üssün çevresindeki İsrail askerleri (Reuters)
Hizbullah'ın İHA’lı saldırı düzenlediği Binyamina yakınlarındaki askeri üssün çevresindeki İsrail askerleri (Reuters)
TT

NYT: Hizbullah'ın askeri üsse saldırısı  İsrail’in İHA’lara karşı savunmasız olduğunu gösterdi

Hizbullah'ın İHA’lı saldırı düzenlediği Binyamina yakınlarındaki askeri üssün çevresindeki İsrail askerleri (Reuters)
Hizbullah'ın İHA’lı saldırı düzenlediği Binyamina yakınlarındaki askeri üssün çevresindeki İsrail askerleri (Reuters)

ABD merkezli New York Times (NYT) gazetesi, Hizbullah'ın pazar günü İsrail’in Hayfa şehrinin güneyindeki Binyamina yakınlarındaki bir askeri üsse insansız hava aracıyla (İHA) düzenlediği ve dört askerin öldüğü, yaklaşık 90 askerin de yaralandığı saldırıya dikkati çekti.

Şarku'l Avsat'ın NYT'ten aktardığı habere göre uzmanlar İsrail'in roket ve füze saldırılarına karşı dünyanın en iyi savunma sistemlerinden birine sahip olduğunu, ancak daha yavaş hareket eden İHA’ları tespit etmekte etkili olmadığını söylediler.

İsrail polisi, saldırıdan birkaç dakika önce Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na şüpheli bir uçak ihbarı yapıldığını, ancak endişelenmemeleri gerektiğinin söylendiğini, çünkü uçağın İsrail’e ait olduğunun belirtildiğini açıkladı. Bunun üzerine İsrail polisi ihbarı iptal ettiklerini kaydetti. Ancak birkaç dakika sonra Hava Kuvvetleri Komutanlığının değerlendirmesinin yanlış olduğu ortaya çıkarken saldırıda dört asker öldü, onlarca asker de yaralandı. Saldırı, İsrail'in İHA’ları tespit etme yöntemindeki zayıflıkların altını çizen son birkaç İHA’lı saldırısının sonuncusu olarak kayıtlara geçti.

Yemen’deki Husiler, geçtiğimiz temmuz ayında Tel Aviv'de bir konut binasını vurarak bir sivilin ölümüne neden olmuştu. Geçtiğimiz hafta ise Hizbullah, Tel Aviv'in kuzeyindeki bir huzurevini vurarak hasara yol açtı, ancak can kaybı yaşanmadı. Hizbullah, bu yılın başlarında da Hayfa'daki kritik tesislerin üzerinden fark edilmeden uçan bir İHA tarafından çekilen görüntüleri yayınlamıştı.

Hayfa'nın güneyindeki üsse düzenlenen son saldırı bir yandan İsrail'in Hizbullah'ın lider kadrosuna ve altyapısına yönelik ağır saldırılarına rağmen Hizbullah'ın İsrail'e zarar verme kabiliyetini nasıl koruduğunu gösterirken diğer yandan İsrail'in savunma alanındaki eksikliklerini ortaya koydu. Bu gelişme, İsrail ordusunun soruşturma başlatmasına ve Ordu Sözcüsünün bir açıklamada daha iyi bir savunma sağlamaları gerektiğini itiraf etmesine neden oldu.

vdfbgy
Hayfa'ya atılan ve İsrail'in hava savunma sistemi Demir Kubbe tarafından düşürülen Hizbullah roketlerinin dumanı ve sonrası (AFP)

İki hafta önce balistik füze fırlatan İran ile olası bir gerilime hazırlanan İsrail'de İHA’lı saldırılar endişe yaratıyor. İki hafta önce balistik füzelerinin hedefi olduğu İran ile olası bir gerilime hazırlanan İsrail'in, İran'ı daha fazla füze ve İHA ile saldırmaya itebilecek bir misillemede bulunması bekleniyor.

İsrail, saatte bin milden daha yüksek bir hızla hareket eden füzeleri tespit etmek ve durdurmak için dünyanın en iyi savunma sistemlerinden birine sahipken radar sistemleri bazen saatte 100 milden daha yavaş hızlarda hareket eden İHA’ları tespit etmekte zorlanıyor.

NYT’ye göre İHA’lar genellikle yüksek hızlı roketlerden ve füzelerden daha az metal içeriyor ve daha az ısı yayıyor. Bu da her zaman savunma sistemlerinin alarma geçmelerini sağlamadıkları anlamına geliyor. Öyle ki tespit edildiklerinde bile, düşman İHA’ları düşük irtifa ve hızlarda uçtukları için bazen küçük özel jetler gibi İsrail’e ait uçaklarla karıştırılabiliyor.

İsrail Hava Kuvvetleri'nin İHA Birimi eski Başkanı Ofer Haruvi, yaptığı değerlendirmede şunları söyledi:

Sadece İsrail'de değil, Batı dünyasında sahip olduğumuz tüm sistemler hava sahasını savunmak ya da savaş uçaklarından ve sıradan füzelerden korumak için tasarlandı. Bu sistemlerden bazılarını bu tür yavaş hareket eden hedefleri görebilecek, tespit ve takip edebilecek şekilde yeniden tasarlamamız gerekiyor.

Uzmanlar ayrıca özellikle İsrail'in anti-İHA sisteminin geliştirilmesi gerektiğini vurguladılar.

İHA tespit sistemleri tasarlayan ve İsrail ordusuyla birlikte çalışan R2 Wireless şirketinin başkanı Onn Fenig, tüm bu sistemlerin avantajları ve dezavantajları olduğunu ve İsrail'in daha sağlam bir İHA tespit sistemi kurmak için bunları birleştirmesi gerektiğini söyledi. Tüm sorunları çözecek sihirli bir çözümün olmadığını vurgulayan Fenig, “Ancak düşünce yapımızda tam bir değişikliğe ihtiyacımız var” dedi.



Ayırma ve ilhakın tehlikeleri: Bölünmeden sonra birlik

Suriye'deki haritanın değişmesi Ortadoğu'daki haritalara değişimi dayatıyor (AFP)
Suriye'deki haritanın değişmesi Ortadoğu'daki haritalara değişimi dayatıyor (AFP)
TT

Ayırma ve ilhakın tehlikeleri: Bölünmeden sonra birlik

Suriye'deki haritanın değişmesi Ortadoğu'daki haritalara değişimi dayatıyor (AFP)
Suriye'deki haritanın değişmesi Ortadoğu'daki haritalara değişimi dayatıyor (AFP)

Refik Huri

Suriye'nin birliğine ve toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesi yönündeki resmi Arap ve uluslararası çağrıların yanında, Suriye'nin bölünmesi yönünde seslerin yükselmesi şaşırtıcı değil. İlginç olan, bölünmeyi savunanların üç temel hususu göz ardı etmeleridir. Birincisi, Suriye'nin 2011 yılından bu yana bölgesel veya uluslararası bir gücün ya da her ikisinin kontrolünde olan kısımlara bölünmüş olduğudur. İkincisi, rejimin yıkılmasından sonraki doğal eğilim, bölünmeden birleşmeye doğru gitmektir; bölünmeyi resmen veya zorla kökleştirmek değildir. Üçüncüsü, Suriye haritası bölge haritasından izole bir harita değildir, dolayısıyla aktörler ister yerel ister bölgesel veya küresel olsunlar, bu haritayla oynamak, diğer haritalarla oynamaya kapalı bir süreç değildir.

Lübnan ve ardından Irak'tan öğrendiğimiz ders Sykes-Picot haritalarının, yüz yıldan fazla bir süredir milliyetçi birleştirme çabalarının ve mezhepçi bölme çabalarının başarısına direndiğidir. Ne ülkeler arasındaki birlik girişimleri başarılı oldu ne de bölünmeler gerçekleşti. Sir Mark Sykes ve François Georges-Picot'nun bölge hakkındaki bilgisizliklerine, İngiliz ve Fransız stratejik tercihler, iki manda ülkesi arasındaki petrol ve diğer hususlarla ilgili rekabet nedeniyle heterojen grupları kapsayan sınırlar çizmekte keyfi davrandıklarına dair hikayelere rağmen, bölge ülkelerinin haritaları iç içe geçmiş ve birbiriyle bağlantılıdır.

Diğer bir deyişle Suriye'de haritanın değişmesi, Lübnan, Irak, Filistin, Türkiye ve İran'daki haritaların da değişmesi anlamına geliyor. Bu da bir tür ayırma ve bir tür ilhak demektir. Zayıf ülkelerden toprak almak ve hayallerini gerçekleştirmek isteyen güçlü ülkelere eklemektir. Burada Osmanlı İmparatorluğu'nun özellikle Halep ve Musul'u ilhak etme hayallerine, Velayeti Fakih’in “Gizli İmam'ın zuhuru ve devletinin kurulması” için her şeyi ilhak etme ve dünyayı yönetme hayalleri, Suriye'deki Golan Tepeleri, Hermon Dağı'nın zirvesi, su kaynakları, Batı Şeria ve tabii Gazze’yi kapsayan ve hatta Güney Lübnan'da Evveli Nehri'ne kadar uzanan “Büyük İsrail” hayalleri ekleniyor.

Ayırma ve ilhak denkleminin gerçekten başarılı olması durumunda bölgede nasıl bir tablonun ortaya çıkacağını bilmeyen yoktur. Topraklarını kaybeden ülkeler ile kendilerine ait olmayan toprakları ilhak eden ülkeler arasında bir barış, kalkınma ve iş birliği tablosu olmayacağı kesindir. Aksine çatışmalara ve savaşlara sahne olacaktır. Dahası sadece İsrail ile toprağı kurtarmak için bir yüz yıl daha sürecek askeri çatışma yaşanmayacak, aynı zamanda Osmanlı İmparatorluğu ile Pers İmparatorluğu arasındaki yüzyıllar süren çatışmalara da geri dönülecektir. Bu ikisi arasındaki çatışma ise sadece nüfuz için değildir.

Bölgesel oyunun, ister şiddetli çatışma bağlamında isterse her bir bölgesel gücün kendine özgü alanlarda nüfuzunu artırma ve böylece yeni bir bölgesel güvenlik sistemi düzenleme anlayışı bağlamında olsun, Türkiye, İran ve İsrail ile sınırlı olduğu düşünülemez. Uluslararası oyun daha büyük. Fransız siyaset bilimci Bertrand Badie'nin “ittifakların giderek ortadan kalktığı ve mevcut gerçekliğe damga vuran bir aşırı akışkanlığın hâkim olduğu, böylece korunan müttefik veya vekilin asıl güç karşısında bir tür bağımsız hareket etme marjına sahip olduğu bir döneme giriş” olarak adlandırdığı bir dönemde, fırsat verilen devlet dışı güçler olgusunun rolü açıktır.

Rusya Ukrayna savaşıyla meşgulse de Suriye'deki Hmeymim Hava Üssü ve Tartus Deniz Üssü'nün korunması için de aktif olarak çalışıyor. Ukrayna savaşında bile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in yürüttüğü savaş Ukrayna'dan çok daha büyük bir savaştır. Şarku'l Avsat'ın  Indepenedent Arabia'dan aktardığı analize göre Soğuk Savaş sonrasında Batı'nın Rusya'ya karşı haddini aşma durumunu “düzeltmek” ve Moskova'nın büyük bir gücün odak noktası olduğunu kanıtlamak için yapılan bir savaştır.

Mara Karlin'in “Topyekûn Savaş” ile ilgili bir makalesinde söylediği gibi, ABD “Kızıldeniz'in güvenliğini sağlamada başarısız olduysa ve Hint ile Pasifik Okyanuslarını güvence altına alma gücü ile ilgili soru karşısında durduysa” da Ortadoğu ve Uzakdoğu’da büyük oyunu oynamaya kararlı. Çin, ABD tarafından korunan Tayvan'ı geri almakla çok ilgilense ve 130 ülkenin katıldığı “Kuşak ve Yol” projesi konusunda çok rahat olsa da kendisine nüfuz alanları aramaya zorlayan devasa bir deniz ve hava kuvveti inşa ediyor. Ortadoğu ise sadece ticaretten ibaret değil.

Ayırma ve ilhak konuşmaları ile ilgili olarak George Washington Üniversitesi'nde siyaset bilimi ve uluslararası sorunlar profesörü Mark Lynch, “Ortadoğu'nun sonu”ndan bahsediyor. Neden? Çünkü ona göre “eski bir harita yeni bir gerçekliği çarpıtıyor.” Ortadoğu artık Amerikan üniversitelerinin ve ABD Dışişleri Bakanlığı'nın haritalarındaki gibi Arap dünyası, İsrail, Türkiye ve İran’dan ibaret değil. ABD Merkez Komutanlığı haritasına göre artık Afganistan, Cibuti, Eritre, Etiyopya, Kenya, Pakistan ve Somali'yi de kapsıyor. Edgar Morin'in dediği gibi “Hayatın tümü belirsizlik denizinde yüzmektir.”

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.