İsrail ve Türkiye'nin Suriye'deki çıkarları ve kırmızı çizgileri

Yanlış değerlendirme ve hesapları önlemek için karşılıklı uzlaşıya varılabilir mi?

 Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 19 Eylül 2023'te New York'taki BM Genel Merkezi'nde BM Genel Kurulu'nun 78. oturumu sırasında İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile bir araya geldi.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 19 Eylül 2023'te New York'taki BM Genel Merkezi'nde BM Genel Kurulu'nun 78. oturumu sırasında İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile bir araya geldi.
TT

İsrail ve Türkiye'nin Suriye'deki çıkarları ve kırmızı çizgileri

 Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 19 Eylül 2023'te New York'taki BM Genel Merkezi'nde BM Genel Kurulu'nun 78. oturumu sırasında İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile bir araya geldi.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 19 Eylül 2023'te New York'taki BM Genel Merkezi'nde BM Genel Kurulu'nun 78. oturumu sırasında İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile bir araya geldi.

Michael Harari

Esed rejiminin çöküşü bölgesel sahneyi yeniden şekillendirdi. Yeni rejimin uzun vadeli istikrarı beklentileri hakkındaki haklı şüphelere rağmen, Ahmed eş-Şara'yı destekleyen geniş bir uluslararası uzlaşı var ve devam eden kaostan ziyade merkezi otorite altında birleşik bir Suriye'yi açıkça tercih ediyorlar. Birçok ülkenin gözünde, İran'ın Suriye'den hızla çekilmesi belki de şu ana kadarki en önemli başarı, zira bölgesel istikrarı artırmak için bir umut penceresi açıyor. Suriye böylece küresel gündemde ve Washington’un gündeminde daha yüksek bir öneme kavuştu. Aynı durum, Suriye ile ortak sınırları olan iki büyük bölgesel aktör olan İsrail ve Türkiye için de geçerli. Her ikisi de Suriye'deki gelişmelere ulusal çıkar meselesi olarak bakıyorlar.

İsrail, aşırı İslamcı bir hükümetin ortaya çıkışından ve Suriye'de aşırı Türk nüfuzundan endişe duyuyor. İsrail hükümeti, Türkiye'nin rolünü ve Kuzey Suriye'deki, özellikle de Kürt bölgelerindeki iddialı müdahalesini kabul etse de ülkenin diğer bölgelerindeki Türk askeri varlığı konusunda kırmızı çizgi çekiyor, bunu önceki İran müdahalesine benzetiyor ve şiddetle karşı çıkıyor görünüyor. Şarku’l Avsat’ın al Majalla’dan aktardığı analize göre İsrail, Şam'da güçlü bir merkezi hükümeti tercih edip etmediği konusunda da henüz kesin bir karara varmış değil. Son açıklamaları ve eylemleri, zayıf ve parçalanmış bir Suriye'yi tercih ettiğini gösteriyor; ancak bu hesapları bir dereceye kadar şekillendirecek olan, nihayetinde Washington'un tutumudur. Buna ilave olarak, mevcut koşullarda, özellikle son aylarda askeri üstünlüğünü göstermesinin ardından, İsrail Suriye'nin geleceğini şekillendirmede önemli bir rol oynayabileceğine inanıyor.

Öte yandan Türkiye, Kürtlere (PKK da dahil) karşı son dönemde attığı ve yine benzer tarihsel öneme sahip adımlara paralel olarak, Suriye ile sınırını kendi şartlarına göre istikrara kavuşturmak için tarihi bir fırsat görüyor ve aynı zamanda Şara rejiminin kendisine bağımlılığını pekiştiriyor. İsrail'in kanıtlanmış askeri ve teknik üstünlüğüne rağmen, Türkiye bunu bir engel olarak görmüyor ve mevcut durumu bölgesel konumunu güçlendirmek için altın bir fırsat olarak görüyor (kimileri bunu bölgesel hegemonya arayışı olarak tanımlıyor). Başkan Trump ve Erdoğan ile ilişkisi, Türkiye açısından bu umut verici görünüme katkıda bulunuyor. Dahası, son yıllarda Körfez ülkeleri ve Mısır ile ilişkilerini geliştiren Türkiye, artan bölgesel konumunun olumlu bir potansiyele sahip olduğunu düşünüyor.

Ankara, İsrail'in Süveyda'ya yönelik kararlı müdahalesini ve buna eşlik eden olayları, İsrail'in Şara'yı zayıflatma ve Suriye'nin zayıf ve parçalanmış kalmasını sağlama yönündeki kasıtlı bir girişim olarak görüyor

Ankara'nın, İsrail'in Suveyda'ya yönelik kararlı müdahalesini ve buna eşlik eden olayları, Şara'yı zayıflatmak ve Suriye'nin zayıf ve parçalanmış kalmasını sağlama yönündeki kasıtlı bir İsrail girişimi olarak görmesi şaşırtıcı değil. Türkiye Dışişleri Bakanı 25 Temmuz'da yaptığı açıklamada, “Türkiye, istihbarat kanalları ve ortak arabulucular aracılığıyla İsrail'e bir mesaj gönderiyor. Gizli bir ajandamız yok. Hiçbir ülke Suriye için tehdit oluşturmamalı ve Suriye de kimseye tehdit oluşturmamalı... Suriye bizim için kırmızı çizgi; ulusal güvenlik meselesi... Hegemonya peşinde değiliz” dedi.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara, 4 Şubat 2025'te Ankara'daki Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde yaptıkları görüşmenin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında el sıkışıyor (AFP)Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara, 4 Şubat 2025'te Ankara'daki Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde yaptıkları görüşmenin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında el sıkışıyor (AFP)

Öyle görünüyor ki, İsrail ve Türkiye'nin şu anda Suriye'de çatışan çıkarları var. Önemli soru şu; yanlış değerlendirme ve hesapları önleyecek, olası bir gerilimin doğrudan çatışmaya dönüşmesini engelleyecek karşılıklı bir uzlaşıya varılabilir mi?

Kanaatimce cevap evettir, yeter ki iki hükümet de hayati çıkarlarını ve kırmızı çizgilerini açıkça belirlesin. Şara rejimini destekleme konusunda hakim olan uluslararası mutabakat ve rejimin kontrolünü sağlamlaştırma arzusu (en azından aksi kanıtlanana kadar), hem İsrail'in hem de Türkiye'nin dikkatlice düşünülmüş bir yaklaşım benimsemesini gerektiriyor.

İsrail-Türkiye ilişkileri Filistin meselesi nedeniyle gerginliğini sürdürecektir, bu nedenle Suriye konusunda iki taraf arasında ortak bir zemin bulunması şarttır

Bunun için birkaç siyasi dayanak gerekiyor:

1. Washington, bölgesel arena ve Ankara, İsrail'in proaktif yaklaşımına, yani askeri müdahalesine, özellikle de Şara rejimine karşı “tetiğe hafifçe basmak” olarak varsayılan müdahalesine olumsuz bakıyor. İsrail'in Dürzi bölgesindeki nüfuzu ile Türkiye'nin Kürt bölgesindeki nüfuzu arasında bir paralellik kurmaya çalıştığı varsayılabilir. Teorik olarak bu anlaşılabilir, ancak pratik ve stratejik açıdan son derece sorunlu. Her halükarda, İsrail'in Suriye sahasında Türkiye üzerinde nüfuz ve etki gücü sahibi olduğu ve bu yönde daha fazla tırmandırmaya gerek olmadığı mesajı alındı. Türkiye de İsrail'in, Suriye'de kendi çıkarları kadar önemli hayati çıkarları olduğunu anlamalı.

2- İsrail, Türkiye'nin Suriye'ye müdahalesini aşırı buluyor ve hayati çıkarlarını tehlikeye atabileceğini düşünüyor. Aslında bölgedeki diğer aktörler de aynı görüşte. Ancak, Suriye'deki Türk askeri varlığının İran'ınkinden daha tehlikeli olduğu yönündeki gizemli İsrailli sesler hatalı ve yanıltıcı olup, kendi kendini gerçekleştiren bir kehanet yaratma riski taşıyor.

3- Suriye'deki Türk hegemonyasının İsrail ve diğerleri açısından istenmeyen bir durum olduğu şüphesizdir. Bunu, özellikle Washington yoluyla öncelikle diplomatik kanallar aracılığıyla sınırlamak için çaba gösterilmelidir. Ancak bu, İran tehdidiyle aynı nitelikte bir tehdit oluşturmamaktadır.

4. Üç tarafın çıkarlarını netleştirmek ve istenmeyen yanlış anlamalara doğru bir kaymayı önlemek için Kudüs-Ankara-Washington üçgeninde yoğun bir diplomatik faaliyete ihtiyaç vardır. İsrail ve Türkiye arasında doğrudan ve gizli bir iletişim kanalı ve Azerbaycan'ın arabuluculuğu şarttır.

5. İsrail, etkileyici askeri başarılarının ardından kibrini dizginlemeli ve mevcut kibrinden vazgeçerek, başarısını maceracı bir şekilde değil akıllıca değerlendiren, rasyonel ve stratejik bir yaklaşım benimsemelidir. Sahadaki askeri başarıları ona bunu yapma fırsatı sunmaktadır.

6. İsrail-Türkiye ilişkileri Filistin meselesi nedeniyle gerginliğini sürdürecektir, bu nedenle iki taraf arasında Suriye konusunda ortak bir zemin bulunması şarttır. Aralarındaki gerginliği yatıştırmak ve her birinin sorduğu sorulara cevap vermek gerekmektedir.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli al Majalla dergisinden çevrilmiştir.



İsrail: Bütçe, Batı Şeria’daki yerleşimleri destekleyecek şekilde onaylandı

Batı Şeria'nın Kalkilya kasabasında düzenlenen operasyon sırasında İsrail askerleri, 4 Aralık 2025 (DPA)
Batı Şeria'nın Kalkilya kasabasında düzenlenen operasyon sırasında İsrail askerleri, 4 Aralık 2025 (DPA)
TT

İsrail: Bütçe, Batı Şeria’daki yerleşimleri destekleyecek şekilde onaylandı

Batı Şeria'nın Kalkilya kasabasında düzenlenen operasyon sırasında İsrail askerleri, 4 Aralık 2025 (DPA)
Batı Şeria'nın Kalkilya kasabasında düzenlenen operasyon sırasında İsrail askerleri, 4 Aralık 2025 (DPA)

İsrail’de Maliye ve Savunma bakanları, 2026 genel bütçesi hazırlıkları kapsamında Savunma Bakanlığı’nın talep ettiği ödeneğin 144 milyar şekelden 112 milyar şekele düşürülmesi konusunda anlaşmaya vardı. Buna rağmen yeni bütçe, 2025 yılına kıyasla yaklaşık 20 milyar şekellik bir artış gösterdi. Artışın büyük bölümünün, Batı Şeria’daki yerleşim projelerini desteklemeye yönlendirileceği belirtildi.

Perşembeyi cumaya bağlayan gece, Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ile Savunma Bakanı Yisrael Katz arasında uzun bir toplantı gerçekleştirildi. Katz’ın, bütçeyi İsrail ordusu komutanlığıyla koordineli şekilde hazırladığı ve ordunun 7 Ekim 2023’ten bu yana karşı karşıya kaldığı güvenlik tehditleri nedeniyle acil bir bütçe artışına ihtiyaç duyulduğunu vurguladığı bildirildi.

ty
İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, zorluklarla başa çıkmak için bakanlığının bütçesinde artış talep etti. (DPA)

Bugün öğle saatlerinde İsrail hükümeti, 2026 yılına ilişkin 662 milyar şekellik yeni bütçeyi ezici çoğunlukla onayladı. Buna göre bütçe açığı, gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 3,9’u olarak belirlendi. Bütçe, nihai onay için ilerleyen dönemde Knesset Genel Kurulu’na sunulacak.

Şarku’l Avsat’ın Yedioth Ahronoth’tan aktardığına göre, Savunma Bakanlığı’nın talep ettiği ödeneğin düşürülmesi, kamu hazinesi açısından bir kazanım olarak değerlendiriliyor. Ancak bütçenin yine de yaklaşık 20 milyar şekel artırılması, hazırlanan bütçedeki açığın ek yüzde 1 artmasına yol açarak toplamda yaklaşık yüzde 4’e ulaşmasına neden olacak.

Savunma Bakanı Yisrael Katz, Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ile yapılan anlaşmanın ardından yaptığı açıklamada, üzerinde uzlaşılan bütçenin gelecek yıl ortalamasında yaklaşık 40 bin yedek askerin göreve çağrılmasını temel aldığını söyledi. Katz, bu adımın, çok cepheli savaş koşullarında yedek askerlerin üzerindeki yükü hafifletmeyi amaçladığını belirtti.

İsrail ordusu ise bütçe hazırlıkları sırasında 60 bin yedek askerin göreve çağrılması yönünde talepte bulunmuştu.

Gazetenin aktardığına göre taraflar ayrıca, Batı Şeria’daki güvenliği artırmayı hedefleyen toplam 725 milyon şekellik bir bütçe paketinde uzlaştı. Üç yıla yayılan bu paketin; ulaşım yollarının korunması, yeni yolların yapımı, bölgede askeri üslerin inşası ve Ürdün sınır hattındaki projeleri kapsadığı bildirildi. Bu durum, özellikle doğu sınırı boyunca Batı Şeria’daki asker sayısının azaltılmasına yönelik örtülü bir mutabakat olduğu yorumlarına yol açıyor. Aynı zamanda, yeni yerleşim birimlerinin inşası, mevcutların güçlendirilmesi ve bu yerleşimlere hizmet edecek yolların açılması için çok daha fazla kaynağın ayrıldığı belirtiliyor.

xsdfrg
İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Savunma Bakanlığı'na bütçenin azaltılması sürecindeki iş birliğinden dolayı teşekkür etti. (Reuters)

İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth, Knesset’te yakında oylamaya sunulması beklenen askerlik yasasının, 2026 yılına kadar bütçeye milyarlarca şekellik ek yük getireceğini yazdı. Gazeteye göre, Haredi gençlerin askerlikten muaf tutulması, yedek askerler üzerindeki yükü ve Savunma Bakanlığı bütçesini daha da artıracak.

Haberde, düzenli birliklerin faaliyet maliyetlerinin yedek birliklerin maliyetinin yarısından fazla olduğu vurgulandı. Savunma Bakanı Yisrael Katz’ın bu açığı kapatma yöntemi olarak zorunlu askerlik süresini üç yıla uzatmayı planladığı, Knesset’in ise Haredi gençleri zorunlu askerlikten muaf tutacak yasa tasarısını onaylayacağı belirtildi.

Gazete, düzenli birlikler ile yedek birlikler arasındaki maliyet farkının çok büyük olduğunu, bazı hesaplamalara göre farkın yaklaşık yüzde 50 civarında bulunduğunu aktardı. Hesaplamalara göre bir yedek asker İsrail’e aylık 48 bin şekel maliyet getirirken, zorunlu hizmetteki bir düzenli askerin maliyeti bunun ortalama yarısı kadar. Ayrıca Maliye Bakanlığı’nın hesaplamalarına göre, herhangi bir zamanda 60 bin yedek askerin maliyeti, savaş dönemi dışındaki yıllara göre çok daha yüksek olacak; 2026 yılı için yaklaşık 13-14 milyar şekel civarında öngörülüyor.

fth
Gazze Şeridi'ndeki İsrail askerleri (Arşiv – Reuters)

Smotrich, büyümeyi yeniden canlandıracağını, İsraillilere ekonomik faydalar sağlayacağını ve genel bütçe içinde vergi indirimi yapılmasına olanak tanıyacağını düşünerek, bütçesini azaltma konusunda iş birliği yaptığı için İsrail Savunma Bakanlığı'na teşekkür etti.

İsrail hükümeti dün sabah, 2026 yılında İsrail ekonomisinin gidişatını belirleyecek olan bütçenin onaylanmasını görüşmek üzere bir toplantı düzenledi; Smotrich, geçirmeyi hedeflediği birçok reformu sundu.

Smotrich, yıllık bütçe açığının yüzde 3,2 ile 3,6 arasında olacağını, Savunma Bakanlığı ile yapılan anlaşma sonrasında ise yüzde 4'e ulaşacağını bildirerek İsrail hükümeti bakanlarını şaşırttı.

Gazze çevresindeki bazı yerleşim yerleri ve kasabaların belediye başkanları, 7 Ekim 2023'teki saldırının ardından yeniden inşa için ayrılan bütçenin azaltılmasına karar verilmesi üzerine İsrail hükümeti binası önünde protesto düzenledi.


Rapor: Netanyahu'nun Roman Goffman'ı kurumun başına getirmesi Mossad'da ‘hayal kırıklığı’ yarattı

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, askeri sekreteri Roman Goffman ile istişarelerde bulunuyor. (DPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, askeri sekreteri Roman Goffman ile istişarelerde bulunuyor. (DPA)
TT

Rapor: Netanyahu'nun Roman Goffman'ı kurumun başına getirmesi Mossad'da ‘hayal kırıklığı’ yarattı

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, askeri sekreteri Roman Goffman ile istişarelerde bulunuyor. (DPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, askeri sekreteri Roman Goffman ile istişarelerde bulunuyor. (DPA)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun askeri sekreteri Roman Goffman’ı yeni Mossad başkanı olarak atama kararı, kurum içinde hayal kırıklığıyla karşılandı. Şarku’l Avsat’ın İsrail gazetesi Yediot Aharonot’tan aktardığına göre, mevcut ve eski yetkililer bu değerlendirmeyi yaparken, birçok isim seçimin ‘sürpriz olmadığını’ belirtti.

Yetkililer, Netanyahu’nun Mossad içinden desteklediği adayları geri planda bırakarak Goffman’ı tercih etmesinin, onun istihbarat deneyiminin yetersizliği ve görevi erken bırakma ihtimali konusunda endişe yarattığını bildirdi. Buna karşılık Netanyahu’ya yakın çevreler, Goffman’ın ‘sadakati, sağduyusu ve agresif düşünme tarzının’ göreve uygun olduğunu savunuyor.

Netanyahu’nun bu yılın başlarında Şin-Bet’in (Şabak) başına kurum dışından David Zini’yi getirmesinin ardından, üst düzey Mossad yetkilileri benzer bir yaklaşımın tekrarlanmasını bekliyordu. Yetkililere göre Netanyahu, kendisine agresif, sadık ve ideolojik olarak uyumlu gördüğü isimleri kurum dışından seçmeyi tercih ediyor.

Eleştirmenler, bu adımın Netanyahu’nun ‘elitler’ ve ‘derin devlet’ olarak nitelendirdiği kesimlere karşı yürüttüğü daha geniş mücadelenin bir yansıması olduğunu savunuyor. Destekçileri ise Goffman’ın ‘güvenilir, ketum ve sadık’ bir isim olduğunu belirtiyor.

Bazı kaynaklar, atama sürecine ilişkin olarak Goffman’ın karar alınmadan önce Netanyahu’nun eşi Sara Netanyahu ile gayriresmi bir ‘görüşmeye’ çıktığını iddia etti. Başbakanlık Ofisi ise bu iddiayı “tamamen asılsız” diyerek reddetti.

frgt
Soldan sağa: Savunma Bakanı Yisrael Katz, Netanyahu’nun askeri sekreteri Roman Goffman, Başbakan Binyamin Netanyahu ve Netanyahu’nun Özel Kalem Müdürü Tzachi Braverman, Katar'daki saldırılar sırasında bir komuta merkezinde istişare ediyor. (Şin-Bet)

Bazı yetkililer, Goffman’ın akıcı Rusça konuşmasına karşın İngilizcesinin sınırlı olmasının, özellikle diplomatik temaslarda zorluk yaratabileceğini belirtiyor. Buna karşılık destekçileri, İngilizce hâkimiyetinin Mossad’ın temel görevleri açısından kritik bir gereklilik olmadığını savunuyor. Öte yandan, birçok üst düzey savunma yetkilisinin atamanın ardından kurum içinde bir istifa dalgası beklediği bildirildi.

Netanyahu’nun, görev süresi sona eren Mossad Başkanı David Barnea’nın önerdiği adayları göz ardı ederek, istihbarat çevrelerinde yükselmemiş olan Goffman’ı tercih ettiği belirtildi. Başbakan’ın kararını yakından takip eden kaynaklar, tercihin ‘sadakat’ ve ‘temkinli muhakeme’ ile şekillendiğini aktarırken, eski bir üst düzey savunma yetkilisi Goffman’ı ‘Netanyahu’ya son derece bağlı bir isim’ olarak tanımladı ve atamayı ‘şaşırtıcı’ olarak nitelendirdi.

Goffman’ın meslektaşları, onu ‘disiplinli bir subay’ olarak tanımlıyor; ayrıca tarih ve askeri strateji üzerine çokça okuduğu ifade ediliyor.

dfrgt
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Mossad Başkanı David Barnea Kudüs'te (DPA)

Askeri istihbaratta görev yapmış üst düzey bir yetkili, Goffman’ın ‘kurnaz ve cesur bir isim’ olduğunu söylemekle birlikte, bir Mossad başkanından beklenen operasyonel istihbarat geçmişine sahip olmadığını ifade etti.

Yetkili, “Sadece Rusça ve İbranice konuşuyor; İngilizce tek kelime bilmiyor. General rütbesini sadece bir yıl taşıdı ve bu büyüklükte bir kurumu hiç yönetmedi” dedi.

Buna karşılık, Netanyahu’ya yakın kaynaklar eleştirileri kesin bir dille reddederek Goffman’ın atanmasını ‘mükemmel bir tercih’ olarak nitelendirdi. Aynı kaynaklar, Goffman’ın Rusça bilgisi ve bölgesel hâkimiyetinin, Moskova’daki hassas görevlerde onu ‘eşsiz kıldığını’ savundu. Ayrıca askeri sekreter olarak Netanyahu’nun en yakın güvenlik danışmanı hâline geldiğini ve Hizbullah’ın üst düzey isimlerine yönelik suikastlar ile bu yıl İran’a karşı yürütülen operasyonlar da dahil olmak üzere önemli gizli faaliyetlerde rol aldığını belirttiler.

Goffman’la yakın çalışan bazı yetkililer ise onu ‘agresif ve alışılmışın dışında düşünen biri’ olarak tanımlıyor. Goffman’ın söz konusu özelliklerinin Mossad için kritik değer taşıdığı düşünülüyor. Bir yetkili, “Başbakan’ın en güvendiği güvenlik yardımcısı oydu; ne Genelkurmay Başkanı ne de Savunma Bakanı, her şeyde Goffman vardı” dedi.

Goffman’ın İngilizce eksikliğini sorun görenler olsa da, destekçileri Mossad’ın ana ilgi sahalarının (İran, Suriye ve Lübnan) İngilizce gerektirmediğini, buna karşın Rusça bilgisinin Moskova’nın İran ve diğer düşman aktörlerle olan ilişkileri nedeniyle önemli bir avantaj sağladığını vurguluyor.

Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir’in bu hafta Goffman’la görüşerek kendisini tebrik ettiği ve ordu olarak görev değişiminde destek vereceklerini söylediği açıklandı. Mossad’ın görevden ayrılan başkanı David Barnea’nın da Goffman’la konuşup başarı dilediği belirtildi. Netanyahu ise birçok adayla görüştüğünü, Goffman’ı ‘olağanüstü mesleki yetenekleri’ nedeniyle seçtiğini söyledi. Başbakan ayrıca Goffman’ın, 7 Ekim 2023’te Hamas saldırısı sırasında evinden çıkarak çatışmaya katıldığını ve ağır yaralandığını hatırlatarak rolünü övdü.


İran, Hürmüz Boğazı yakınlarında düzenlediği deniz tatbikatında füze fırlattı

İran, 20 Ağustos 2025'te İran'ın açıklanmayan bir yerinde askeri tatbikat sırasında füze fırlattı (Reuters)
İran, 20 Ağustos 2025'te İran'ın açıklanmayan bir yerinde askeri tatbikat sırasında füze fırlattı (Reuters)
TT

İran, Hürmüz Boğazı yakınlarında düzenlediği deniz tatbikatında füze fırlattı

İran, 20 Ağustos 2025'te İran'ın açıklanmayan bir yerinde askeri tatbikat sırasında füze fırlattı (Reuters)
İran, 20 Ağustos 2025'te İran'ın açıklanmayan bir yerinde askeri tatbikat sırasında füze fırlattı (Reuters)

İran devlet televizyonu, İran'ın deniz tatbikatının ikinci gününde Umman Denizi'ne ve stratejik Hürmüz Boğazı yakınlarına büyük füzeler fırlattığını bildirdi.

AP’nin haberine göre İran anakarasının derinliklerinden füze fırlatan paramiliter "Devrim Muhafızları"nın, dün başlayan tatbikatlarda Umman Denizi ve Hürmüz Boğazı yakınlarında bulunan komşu bölgedeki hedefleri vurduğu belirtildi.

Devrim Muhafızları'nın 5 Aralık 2025'te yayınladığı fotoğrafta, Güney İran kıyılarında askeri tatbikata katılan bir bot (EPA)Devrim Muhafızları'nın 5 Aralık 2025'te yayınladığı fotoğrafta, Güney İran kıyılarında askeri tatbikata katılan bir bot (EPA)

Füzelerin, menzili 2 bin kilometreye kadar ulaşan Qadr-110, Qadr-380 ve Kadir seyir füzeleri olduğunu belirten yetkili, Devrim Muhafızları'nın ayrıca 303 adlı bir balistik füze fırlattığını da belirtti, ancak daha fazla ayrıntı vermedi.

Televizyon görüntülerinde, füzelerin fırlatıldığı ve hedeflerini vurduğu görülüyor.

İran Devrim Muhafızları tarafından 5 Aralık 2025'te paylaşılan bir fotoğrafta, İran'ın güney kıyılarındaki sularda yapılan askeri tatbikat sırasında bir füzenin fırlatıldığı görülüyor.İran Devrim Muhafızları tarafından 5 Aralık 2025'te paylaşılan bir fotoğrafta, İran'ın güney kıyılarındaki sularda yapılan askeri tatbikat sırasında bir füzenin fırlatıldığı görülüyor.

Tatbikat, haziran ayında İsrail ile İran arasında yaşanan ve aralarında askeri liderler ve nükleer bilimcilerin de bulunduğu yaklaşık bin 100 kişinin ölümüne yol açan savaştan bu yana düzenlenen ikinci tatbikat. İran'ın füze saldırıları ise İsrail'de 28 kişinin ölümüne neden oldu.