Trump'ın politikaları ve Hindistan-Çin-Rusya üçlü ittifakını kurma fırsatları

Dramatik dönüşümler

Hindistan Başbakanı Narendra Modi, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, 23 Ekim 2024'te Rusya'nın Kazan kentinde düzenlenen BRICS zirvesinde. (AFP))
Hindistan Başbakanı Narendra Modi, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, 23 Ekim 2024'te Rusya'nın Kazan kentinde düzenlenen BRICS zirvesinde. (AFP))
TT

Trump'ın politikaları ve Hindistan-Çin-Rusya üçlü ittifakını kurma fırsatları

Hindistan Başbakanı Narendra Modi, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, 23 Ekim 2024'te Rusya'nın Kazan kentinde düzenlenen BRICS zirvesinde. (AFP))
Hindistan Başbakanı Narendra Modi, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, 23 Ekim 2024'te Rusya'nın Kazan kentinde düzenlenen BRICS zirvesinde. (AFP))

Samir İlyas

Trump'ın politikaları, Rusya, Hindistan ve Çin arasında üçlü bir ittifak olasılığı için fırsatlar yaratıyor. ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin Hindistan'a yönelik izlediği politikalar, önceki yönetimlerin son çeyrek asırda güçlendirerek siyasi, güvenlik ve ekonomik alanlarda stratejik bir ilişkiye dönüştürdüğü iki ülke arasındaki ilişkilerin bu yönünü yok etme riskiyle karşı karşıya bırakıyor. 27 Ağustos'ta, Hindistan mallarına uygulanan yüzde 50'lik ABD gümrük vergileri yürürlüğe girdi ve bu durum, iki ülke arasındaki ticareti azaltma ve Hindistan'ın ekonomik büyümesini yavaşlatma tehdidi oluşturuyor. ABD tarafından Hindistan mallarına uygulanan yüzde 50'lik gümrük vergileri 27 Ağustos'ta yürürlüğe girdi. Bu durum, iki ülke arasındaki ticareti azaltma ve Hindistan'ın ekonomik büyümesini yavaşlatma tehdidi oluşturuyor. Trump’ın Rusya’dan petrol satın aldığı için Hindistan’ın yerli mallarına yaklaşık yüzde 25'lik ek gümrük vergisi uygulamayı planladığını açıklamasından bu yana Yeni Delhi, Trump'ın politikalarına duyduğu hayal kırıklığı nedeniyle Çin'e daha fazla açılmaya başlarken Hint yetkililer ile Çin ve Rusya'daki muhatapları arasındaki ikili görüşmeler de yoğunlaştı.

Rusya’nın eski Dışişleri Bakanı ve Başbakanı Yevgeny Primakov'un Çin ve Hindistan ile üçlü ittifak kurma fikrini ortaya atmasından neredeyse otuz yıl ve başbakanlığı döneminde Yugoslavya'nın bombalanmasını protesto etmek amacıyla Atlantik semalarında verdiği emirle Washington'a giden uçağının Moskova'ya geri dönmesinden 25 yılı aşkın bir süre sonra, Primakov'un Batı ile yakınlaşma konusundaki hayal kırıklığının ardından Avrasya ittifakı kurma hayallerini gerçekleştirmek için mevcut uluslararası koşulların daha elverişli olduğuna şüphe yok. Öte yandan, Çin ve Hindistan arasındaki önemli anlaşmazlıklar da göz ardı edilemez. Hindistan'ın jeopolitik olarak, bağlantısızlık politikasından, küresel güçlerle pragmatik ilişkiler kurmaktan, Avrupa ve ABD'yi kaybetmesine neden olabilecek bir ittifaka bağlılık göstermeye yönelip yönelemeyeceği de göz ardı edilemez.

Trump'ın iktidara gelmesinden bu yana Hindistan-ABD ilişkileri gerildi. Hindistan, gümrük vergileri konusunda müzakereye hazır olduğunu açıklayan ilk ülkelerden biri olmasına rağmen, Trump, Hindistan'ın ABD'ye yaptığı ihracata yüzde 25 gümrük vergisi uyguladı.

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı analize göre Trump, geçtiğimiz ayın sonlarında Hindistan'ın Rusya'dan petrol satın alması nedeniyle yaklaşık yüzde 25'lik ek gümrük vergileri uygulayacağını duyururken Yeni Delhi'yi Rusya'nın Ukrayna'ya karşı sürdürdüğü savaşı desteklemekle suçladı.

Bunun öncesinde Hindistan, nükleer savaşa sürüklenmeyi önlemek için bir anlaşmaya varmak üzere Trump'ın arabuluculuğunu reddetmiş ve bu durum, İslamabad'ın Trump’ı Nobel Barış Ödülü aday göstermesinin ardından haziran ayında Pakistan Genelkurmay Başkanı Asim Munir'i ağırlayan Trump’ı öfkelendirmişti. Pakistan, ABD Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutanı General Michael Kurilla’ya İmtiyaz Nişanı verdi. Kurilla da Pakistan'ı terörle mücadeledeki çabalarından ötürü övdü.

Trump'ın iktidara gelmesinden bu yana Hindistan-ABD ilişkileri gerildi. Hindistan, gümrük vergileri konusunda müzakereye hazır olduğunu açıklayan ilk ülkelerden biri olmasına rağmen Trump, Hindistan'ın ABD'ye yaptığı ihracata yüzde 25 gümrük vergisi uyguladı.

Daha geniş bir açıdan bakıldığında, Hindistan, ABD yönetiminin Güney Asya, Hint Okyanusu ve Güney Çin Denizi'ndeki güvenlik konularına yaklaşımında önemli değişiklikler olacağından endişe duyuyor gibi görünüyor. Hindistan, Washington'ın Avustralya, Japonya ve ABD'den oluşan Dörtlü Güvenlik Diyaloğu (The Quad) aracılığıyla Çin'i kontrol altına alma politikasından vazgeçebileceğine inanıyor.

Yeni Delhi, Trump'ın Çin ile Güney Çin Denizi ve Tayvan'daki etki alanlarını korumasına izin veren ikili bir anlaşma yapmasından korkuyor. Trump'ın Pakistan'ı Çin'den uzaklaştırmak için bu ülkeye yakınlaşabilir. Bu durumda, iki nükleer silahlı komşu ülke arasındaki çatışmaya yönelik Amerikan yaklaşımı değişecek.

Hindistan, Trump'ın Ukrayna'ya karşı Rusya'nın savaşını çözme konusundaki tutumunu ve Putin'in isteklerinden çok uzaklaşmayan, Rusya'ya yönelik yaptırımları sona erdiren ve enerji şirketleriyle işbirliğini artıran bir çözüme açık olduğunu kesinlikle yakından izliyor. Bu da pratikte Ukrayna'ya karşı savaşı desteklemeyen, ancak Moskova ile ilişkilerini sürdüren ve Batı'nın yaptırımlarına katılmayan Hindistan'a Moskova'nın ihtiyacının azalması anlamına geliyor. Bu tutum, Avrupalıları ve Amerikalıları memnun etmese de Rusya tarafından isteksizce kabul edildi. Batı'yı kızdıransa Hindistan'ın Rusya’dan petrol alımlarını artırarak Rusya'nın en büyük alıcısı haline gelmesi ve 2021 yılında sadece yüzde 3 olan Rusya'nın petrol ihracatının yaklaşık yüzde 40'ını oluşturmasıydı.

Bu koşullar altında ve Trump'ın kararlarının öngörülemezliği göz önüne alındığında, Hindistan ekonomik ilişkilerini iyileştirmeye ve Çin ile güvenlik gerilimlerini azaltmaya doğru ilerlerken, aynı zamanda Rusya ile savunma ve ekonomik bağlarını güçlendirmeye çalışıyor gibi görünüyor.

RTGT
Hindistan Başbakanı Narendra Modi ve ABD Başkanı Donald Trump Washington'daki Beyaz Saray'da tokaşırken, 13 Şubat 2025 (Reuters)

Hindistan'ın Rusya ve Çin ile son zamanlarda attığı adımlar, Hindistan'ın dış ilişkilerinde radikal bir değişime yol açabilir. Yeni Delhi geçmişte Çin'e ekonomik ve savunma seçenekleri konusunda mesaj vermek için ABD ile ilişkilerini kullanıyordu. Aynı durum, daha az ölçüde de olsa Rusya için de geçerliydi. Ancak şimdi durum tamamen tersine döndü. ABD'nin baskısını sınırlamak için Hindistan, ekonomisini korumak ve projesini ilerletmek amacıyla Washington'un rakiplerine açık bir tutum sergiledi.

Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi'nin bu ayın başlarında gerçekleştirdiği Yeni Delhi ziyareti sırasında, Çin ve Hindistan, Pekin ve Yeni Delhi arasındaki gergin ilişkileri düzeltmek amacıyla, iki ülke arasında doğrudan yolcu uçuşlarını yeniden başlatma ve ticaret ve kültürel alışverişi kolaylaştırma kararı aldı. Çin Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada Hindistan ve Çin'in ‘istikrarlı bir gelişme yoluna girdiği’ ve ‘birbirlerine güvenip desteklemeleri gerektiği’ belirtildi.

Çin, Hindistan’ın üretim endüstrileri için hayati önem taşıyan gübre, nadir metaller ve tünel delme ekipmanları gibi emtialara yönelik ticaret kısıtlamalarını kaldırma sözü verdi. İki ülke arasında en son 2020 yılında çatışmalara neden olan sınır sorunlarını çözmek için devam eden yakınlaşma çerçevesinde, iki taraf sınırdaki gerilimi azaltmak ve kazara çatışmaları önlemek için bir çerçeve oluşturmak konusunda anlaştı. Çin devlet medyasına göre iki taraf yıllardır donmuş halde olan sınır belirleme müzakerelerini yeniden başlatma olasılığını görüştü. Çin Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, “Son birkaç yılda yaşadığımız aksilikler halklarımızın çıkarlarına uygun değildi. Sınırda istikrarın yeniden sağlanmasını görmek bizi rahatlattı” ifadeleri yer aldı.

Hindistan daha önce Dışişleri Bakanı Subrahmanyam Jaishankar'ı Moskova'ya göndermiş ve Hint Bakan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüşmüştü. Bu gelişme, iki ülke arasındaki ilişkilerin derinliğini gösteren bir işaret olarak görüldü. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile 21 Ağustos'ta düzenlenen ortak basın toplantısında iki ülke arasındaki ilişkilerin İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana dünya çapındaki büyük ülkeler arasında en güçlü ilişkiler arasında olduğunu söyleyen Jaishankar, iki ülkenin ikili ticareti artırma isteğini yeniden teyit ettiğini, buna Hindistan'ın Moskova'ya ihracatını artırmak ve tekstil ve ilaç ihracatının artırılmasına yönelik düzenleyici engelleri kaldırmak da dahil olduğunu belirtti. Lavrov ise “Hidrokarbon sektöründe ve Hindistan pazarına Rusya’nın petrolü tedarikinde iş birliği konusunda iyi sonuçlar elde ediyoruz... Rusya'nın Uzak Doğu ve Arktik sahanlığında enerji kaynaklarını çıkarmak için ortak projeler hayata geçirmek konusunda ortak çıkarlarımız var” ifadelerini kullandı.

Dengede olan üçlü ittifak

Dikkatler, bu ayın sonlarında Çin'in Tianjin şehrinde düzenlenecek Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) zirvesi sırasında Rusya, Hindistan ve Çin liderleri arasında üçlü bir toplantı düzenlenmesi olasılığına ve çok kutuplu bir dünya hedefleyen bu üç ülke arasında üçlü bir ittifak kurulması açısından bu toplantıdan ne gibi sonuçların çıkabileceğine çevrilmiş durumda.

Hindistan ve Çin arasındaki ikili ilişkilerde önemli sorunların yaşanmasına ve Rusya ile Çin arasında liderlik konusunda anlaşmazlıklar olmasına rağmen, bu üç ülke 2009 yılından bu yana BRICS gelişmekte olan ekonomiler grubunun çekirdeğini oluşturuyor. Küresel finans krizinden sonra bu ülkeler arasındaki koordinasyon artmış ve grup, ekonomik alanlarda çabaları koordine etmek amacıyla ‘Küresel Güney’den dokuz ülkeyi de kapsayacak şekilde genişledi. Her ne kadar ekonomik konular ve çok kutupluluğu tartışmak için bir siyasi forum olmaya yakın olsa da Avrupa Birliği (AB) veya G7’ye benzer bir kurumsal forma dönüşmesi, ticari işlemlerde doların terk edilmesi, yerel para birimleri ve bankacılık işlemlerinde ticareti teşvik edecek araçların yaratılması veya yeni bir rezerv para birimi üzerinde anlaşmaya varılması gibi, küresel finans sistemi üzerindeki ABD hegemonyasını tehdit eden gelişmeler, ABD'de alarm zillerini çaldırdı.

UJI
Brezilya Cumhurbaşkanı Luiz Inácio Lula da Silva, Çin Cumhurbaşkanı Şi Cinping, Afrika Cumhurbaşkanı Cyril Ramaphosa, Hindistan Başbakanı Narendra Modi ve Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov BRICS zirvesinde kameralara poz verirken (AFP)

BIRCS, kurumsallaşmaya doğru ilerler ve ekonomik ve kalkınma gündemine hizmet etmek için üyeleri arasındaki farklılıkları çözebilirse Batı hegemonyasına karşı önemli bir rakip haline gelebileceği kesin. Rusya Devlet Başkanı Putin'in geçtiğimiz yaz Rio de Janeiro’da düzenlenen BRICS Liderler Zirvesi’nde yaptığı konuşmaya göre BRICS ülkeleri ‘dünya kara alanının üçte birini ve nüfusunun neredeyse yarısını oluşturmakla kalmayıp, 77 trilyon ABD doları satın alma gücüne eşdeğer gayri safi yurtiçi hasıla (GSYİH) ile küresel ekonominin yüzde 40'ını temsil ediyor. Bu arada, bu göstergede BRICS, ekonomileri toplam 57 trilyon ABD doları bulan ülkelerin yer aldığı G7 de dahil olmak üzere diğer bazı grupları önemli ölçüde geride bırakıyor.

Hindistan 2017 yılında ŞİÖ’ye katıldıktan sonra, bu üç ülke 1996 yılında ‘Şanghay Beşlisi’ temelinde kurulan büyük bir güvenlik ve siyasi ittifakın parçası oldu. Bu ittifak, 2001 yılında ŞİÖ adını aldı ve Orta Asya ülkeleri ile Pakistan, İran ve Beyaz Rusya dahil olmak üzere on ülkeyi kapsıyor. ŞİÖ, onlarca yıldır sınır sorunları ve açık çatışmaları olan ülkeleri de içermesi nedeniyle NATO benzeri bir ittifak haline gelemedi, ancak siyasi konularda ve terörle mücadele operasyonlarında koordinasyon sağlıyor.

Trump'ın politikalarının, Hindistan'ı Çin ile ekonomik ve yatırım ilişkilerini güçlendirmeye ittiği ve yakın gelecekte dünyanın üçüncü büyük ekonomisi olma hedefine ulaşmasına yardımcı olduğu kesin.

Trump'ın politikalarının, Hindistan'ı Çin ile ekonomik ve yatırım ilişkilerini güçlendirmeye ittiği ve yakın gelecekte dünyanın üçüncü büyük ekonomisi olma hedefine ulaşmasına yardımcı olduğu kesin. Ancak, askeri ve siyasi ittifaklara yol açan stratejik ilişkilere geçişten bahsetmek zor. Sınır sorunlarının yanı sıra, Çin'in Pakistan'a verdiği askeri destek ve iki ülke arasındaki güçlü ilişkiler, Yeni Delhi ile Pekin arasında stratejik bir yakınlaşmaya engel oluyor. Fakat Trump'ın değişken politikalarının sonuçlarına karşı korunmak için ‘çıkar evliliği’ niteliğinde bir ittifak kurulmasını engellemiyor. Mevcut ticaret hacmi ve gelecekteki büyüme potansiyeli göz önüne alındığında, özellikle ABD'nin ileri teknolojiler, teknolojiye yönelik potansiyel yatırım hacmi ve önde gelen ABD şirketlerinin fabrikalarını Çin'den Hindistan'a taşıma planları açısından sunabilecekleri dikkate alındığında, ABD ile ekonomik ilişkiler Rusya ile olan ilişkilerden daha faydalı.

Hindistan ve Çin'i Rusya ile ittifaka dahil etmek Rusya'nın çıkarına olmasına ve Rusya ile Çin arasındaki ticaret hacmi 200 milyar doları aşıp her iki ülkenin yetkililerine göre ilişkiler ‘sınırsız ortaklık’ düzeyine ulaşmasına rağmen Rusya bu iki ülke arasındaki ikili ilişkilerde ‘küçük ortak’ olmak istemiyor. Nihayetinde Hindistan'ın Çin ve Rusya'ya yönelik hamlelerini stratejisinde ve jeopolitik konumunda radikal bir değişiklik ve ittifaka katılarak geleneklerden kopuş olarak görmek abartılı olabilir. Hindistan'ın Çin'e karşı temkinli bir şekilde açılması ve Rusya ile tarihi ilişkilerine işaret etmesi, Washington'a Trump'ın Hindistan'a yönelik politikalarını sürdürmenin tehlikeli olduğuna dair bir mesaj gönderirken, aynı zamanda çok kutuplu bir dünyada uygun bir yer edinmek için askeri ve ekonomik kapasitesini geliştirmeye devam etme çağrısı yapıyor.



İsrail: Bütçe, Batı Şeria’daki yerleşimleri destekleyecek şekilde onaylandı

Batı Şeria'nın Kalkilya kasabasında düzenlenen operasyon sırasında İsrail askerleri, 4 Aralık 2025 (DPA)
Batı Şeria'nın Kalkilya kasabasında düzenlenen operasyon sırasında İsrail askerleri, 4 Aralık 2025 (DPA)
TT

İsrail: Bütçe, Batı Şeria’daki yerleşimleri destekleyecek şekilde onaylandı

Batı Şeria'nın Kalkilya kasabasında düzenlenen operasyon sırasında İsrail askerleri, 4 Aralık 2025 (DPA)
Batı Şeria'nın Kalkilya kasabasında düzenlenen operasyon sırasında İsrail askerleri, 4 Aralık 2025 (DPA)

İsrail’de Maliye ve Savunma bakanları, 2026 genel bütçesi hazırlıkları kapsamında Savunma Bakanlığı’nın talep ettiği ödeneğin 144 milyar şekelden 112 milyar şekele düşürülmesi konusunda anlaşmaya vardı. Buna rağmen yeni bütçe, 2025 yılına kıyasla yaklaşık 20 milyar şekellik bir artış gösterdi. Artışın büyük bölümünün, Batı Şeria’daki yerleşim projelerini desteklemeye yönlendirileceği belirtildi.

Perşembeyi cumaya bağlayan gece, Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ile Savunma Bakanı Yisrael Katz arasında uzun bir toplantı gerçekleştirildi. Katz’ın, bütçeyi İsrail ordusu komutanlığıyla koordineli şekilde hazırladığı ve ordunun 7 Ekim 2023’ten bu yana karşı karşıya kaldığı güvenlik tehditleri nedeniyle acil bir bütçe artışına ihtiyaç duyulduğunu vurguladığı bildirildi.

ty
İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, zorluklarla başa çıkmak için bakanlığının bütçesinde artış talep etti. (DPA)

Bugün öğle saatlerinde İsrail hükümeti, 2026 yılına ilişkin 662 milyar şekellik yeni bütçeyi ezici çoğunlukla onayladı. Buna göre bütçe açığı, gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 3,9’u olarak belirlendi. Bütçe, nihai onay için ilerleyen dönemde Knesset Genel Kurulu’na sunulacak.

Şarku’l Avsat’ın Yedioth Ahronoth’tan aktardığına göre, Savunma Bakanlığı’nın talep ettiği ödeneğin düşürülmesi, kamu hazinesi açısından bir kazanım olarak değerlendiriliyor. Ancak bütçenin yine de yaklaşık 20 milyar şekel artırılması, hazırlanan bütçedeki açığın ek yüzde 1 artmasına yol açarak toplamda yaklaşık yüzde 4’e ulaşmasına neden olacak.

Savunma Bakanı Yisrael Katz, Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ile yapılan anlaşmanın ardından yaptığı açıklamada, üzerinde uzlaşılan bütçenin gelecek yıl ortalamasında yaklaşık 40 bin yedek askerin göreve çağrılmasını temel aldığını söyledi. Katz, bu adımın, çok cepheli savaş koşullarında yedek askerlerin üzerindeki yükü hafifletmeyi amaçladığını belirtti.

İsrail ordusu ise bütçe hazırlıkları sırasında 60 bin yedek askerin göreve çağrılması yönünde talepte bulunmuştu.

Gazetenin aktardığına göre taraflar ayrıca, Batı Şeria’daki güvenliği artırmayı hedefleyen toplam 725 milyon şekellik bir bütçe paketinde uzlaştı. Üç yıla yayılan bu paketin; ulaşım yollarının korunması, yeni yolların yapımı, bölgede askeri üslerin inşası ve Ürdün sınır hattındaki projeleri kapsadığı bildirildi. Bu durum, özellikle doğu sınırı boyunca Batı Şeria’daki asker sayısının azaltılmasına yönelik örtülü bir mutabakat olduğu yorumlarına yol açıyor. Aynı zamanda, yeni yerleşim birimlerinin inşası, mevcutların güçlendirilmesi ve bu yerleşimlere hizmet edecek yolların açılması için çok daha fazla kaynağın ayrıldığı belirtiliyor.

xsdfrg
İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Savunma Bakanlığı'na bütçenin azaltılması sürecindeki iş birliğinden dolayı teşekkür etti. (Reuters)

İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth, Knesset’te yakında oylamaya sunulması beklenen askerlik yasasının, 2026 yılına kadar bütçeye milyarlarca şekellik ek yük getireceğini yazdı. Gazeteye göre, Haredi gençlerin askerlikten muaf tutulması, yedek askerler üzerindeki yükü ve Savunma Bakanlığı bütçesini daha da artıracak.

Haberde, düzenli birliklerin faaliyet maliyetlerinin yedek birliklerin maliyetinin yarısından fazla olduğu vurgulandı. Savunma Bakanı Yisrael Katz’ın bu açığı kapatma yöntemi olarak zorunlu askerlik süresini üç yıla uzatmayı planladığı, Knesset’in ise Haredi gençleri zorunlu askerlikten muaf tutacak yasa tasarısını onaylayacağı belirtildi.

Gazete, düzenli birlikler ile yedek birlikler arasındaki maliyet farkının çok büyük olduğunu, bazı hesaplamalara göre farkın yaklaşık yüzde 50 civarında bulunduğunu aktardı. Hesaplamalara göre bir yedek asker İsrail’e aylık 48 bin şekel maliyet getirirken, zorunlu hizmetteki bir düzenli askerin maliyeti bunun ortalama yarısı kadar. Ayrıca Maliye Bakanlığı’nın hesaplamalarına göre, herhangi bir zamanda 60 bin yedek askerin maliyeti, savaş dönemi dışındaki yıllara göre çok daha yüksek olacak; 2026 yılı için yaklaşık 13-14 milyar şekel civarında öngörülüyor.

fth
Gazze Şeridi'ndeki İsrail askerleri (Arşiv – Reuters)

Smotrich, büyümeyi yeniden canlandıracağını, İsraillilere ekonomik faydalar sağlayacağını ve genel bütçe içinde vergi indirimi yapılmasına olanak tanıyacağını düşünerek, bütçesini azaltma konusunda iş birliği yaptığı için İsrail Savunma Bakanlığı'na teşekkür etti.

İsrail hükümeti dün sabah, 2026 yılında İsrail ekonomisinin gidişatını belirleyecek olan bütçenin onaylanmasını görüşmek üzere bir toplantı düzenledi; Smotrich, geçirmeyi hedeflediği birçok reformu sundu.

Smotrich, yıllık bütçe açığının yüzde 3,2 ile 3,6 arasında olacağını, Savunma Bakanlığı ile yapılan anlaşma sonrasında ise yüzde 4'e ulaşacağını bildirerek İsrail hükümeti bakanlarını şaşırttı.

Gazze çevresindeki bazı yerleşim yerleri ve kasabaların belediye başkanları, 7 Ekim 2023'teki saldırının ardından yeniden inşa için ayrılan bütçenin azaltılmasına karar verilmesi üzerine İsrail hükümeti binası önünde protesto düzenledi.


Rapor: Netanyahu'nun Roman Goffman'ı kurumun başına getirmesi Mossad'da ‘hayal kırıklığı’ yarattı

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, askeri sekreteri Roman Goffman ile istişarelerde bulunuyor. (DPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, askeri sekreteri Roman Goffman ile istişarelerde bulunuyor. (DPA)
TT

Rapor: Netanyahu'nun Roman Goffman'ı kurumun başına getirmesi Mossad'da ‘hayal kırıklığı’ yarattı

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, askeri sekreteri Roman Goffman ile istişarelerde bulunuyor. (DPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, askeri sekreteri Roman Goffman ile istişarelerde bulunuyor. (DPA)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun askeri sekreteri Roman Goffman’ı yeni Mossad başkanı olarak atama kararı, kurum içinde hayal kırıklığıyla karşılandı. Şarku’l Avsat’ın İsrail gazetesi Yediot Aharonot’tan aktardığına göre, mevcut ve eski yetkililer bu değerlendirmeyi yaparken, birçok isim seçimin ‘sürpriz olmadığını’ belirtti.

Yetkililer, Netanyahu’nun Mossad içinden desteklediği adayları geri planda bırakarak Goffman’ı tercih etmesinin, onun istihbarat deneyiminin yetersizliği ve görevi erken bırakma ihtimali konusunda endişe yarattığını bildirdi. Buna karşılık Netanyahu’ya yakın çevreler, Goffman’ın ‘sadakati, sağduyusu ve agresif düşünme tarzının’ göreve uygun olduğunu savunuyor.

Netanyahu’nun bu yılın başlarında Şin-Bet’in (Şabak) başına kurum dışından David Zini’yi getirmesinin ardından, üst düzey Mossad yetkilileri benzer bir yaklaşımın tekrarlanmasını bekliyordu. Yetkililere göre Netanyahu, kendisine agresif, sadık ve ideolojik olarak uyumlu gördüğü isimleri kurum dışından seçmeyi tercih ediyor.

Eleştirmenler, bu adımın Netanyahu’nun ‘elitler’ ve ‘derin devlet’ olarak nitelendirdiği kesimlere karşı yürüttüğü daha geniş mücadelenin bir yansıması olduğunu savunuyor. Destekçileri ise Goffman’ın ‘güvenilir, ketum ve sadık’ bir isim olduğunu belirtiyor.

Bazı kaynaklar, atama sürecine ilişkin olarak Goffman’ın karar alınmadan önce Netanyahu’nun eşi Sara Netanyahu ile gayriresmi bir ‘görüşmeye’ çıktığını iddia etti. Başbakanlık Ofisi ise bu iddiayı “tamamen asılsız” diyerek reddetti.

frgt
Soldan sağa: Savunma Bakanı Yisrael Katz, Netanyahu’nun askeri sekreteri Roman Goffman, Başbakan Binyamin Netanyahu ve Netanyahu’nun Özel Kalem Müdürü Tzachi Braverman, Katar'daki saldırılar sırasında bir komuta merkezinde istişare ediyor. (Şin-Bet)

Bazı yetkililer, Goffman’ın akıcı Rusça konuşmasına karşın İngilizcesinin sınırlı olmasının, özellikle diplomatik temaslarda zorluk yaratabileceğini belirtiyor. Buna karşılık destekçileri, İngilizce hâkimiyetinin Mossad’ın temel görevleri açısından kritik bir gereklilik olmadığını savunuyor. Öte yandan, birçok üst düzey savunma yetkilisinin atamanın ardından kurum içinde bir istifa dalgası beklediği bildirildi.

Netanyahu’nun, görev süresi sona eren Mossad Başkanı David Barnea’nın önerdiği adayları göz ardı ederek, istihbarat çevrelerinde yükselmemiş olan Goffman’ı tercih ettiği belirtildi. Başbakan’ın kararını yakından takip eden kaynaklar, tercihin ‘sadakat’ ve ‘temkinli muhakeme’ ile şekillendiğini aktarırken, eski bir üst düzey savunma yetkilisi Goffman’ı ‘Netanyahu’ya son derece bağlı bir isim’ olarak tanımladı ve atamayı ‘şaşırtıcı’ olarak nitelendirdi.

Goffman’ın meslektaşları, onu ‘disiplinli bir subay’ olarak tanımlıyor; ayrıca tarih ve askeri strateji üzerine çokça okuduğu ifade ediliyor.

dfrgt
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Mossad Başkanı David Barnea Kudüs'te (DPA)

Askeri istihbaratta görev yapmış üst düzey bir yetkili, Goffman’ın ‘kurnaz ve cesur bir isim’ olduğunu söylemekle birlikte, bir Mossad başkanından beklenen operasyonel istihbarat geçmişine sahip olmadığını ifade etti.

Yetkili, “Sadece Rusça ve İbranice konuşuyor; İngilizce tek kelime bilmiyor. General rütbesini sadece bir yıl taşıdı ve bu büyüklükte bir kurumu hiç yönetmedi” dedi.

Buna karşılık, Netanyahu’ya yakın kaynaklar eleştirileri kesin bir dille reddederek Goffman’ın atanmasını ‘mükemmel bir tercih’ olarak nitelendirdi. Aynı kaynaklar, Goffman’ın Rusça bilgisi ve bölgesel hâkimiyetinin, Moskova’daki hassas görevlerde onu ‘eşsiz kıldığını’ savundu. Ayrıca askeri sekreter olarak Netanyahu’nun en yakın güvenlik danışmanı hâline geldiğini ve Hizbullah’ın üst düzey isimlerine yönelik suikastlar ile bu yıl İran’a karşı yürütülen operasyonlar da dahil olmak üzere önemli gizli faaliyetlerde rol aldığını belirttiler.

Goffman’la yakın çalışan bazı yetkililer ise onu ‘agresif ve alışılmışın dışında düşünen biri’ olarak tanımlıyor. Goffman’ın söz konusu özelliklerinin Mossad için kritik değer taşıdığı düşünülüyor. Bir yetkili, “Başbakan’ın en güvendiği güvenlik yardımcısı oydu; ne Genelkurmay Başkanı ne de Savunma Bakanı, her şeyde Goffman vardı” dedi.

Goffman’ın İngilizce eksikliğini sorun görenler olsa da, destekçileri Mossad’ın ana ilgi sahalarının (İran, Suriye ve Lübnan) İngilizce gerektirmediğini, buna karşın Rusça bilgisinin Moskova’nın İran ve diğer düşman aktörlerle olan ilişkileri nedeniyle önemli bir avantaj sağladığını vurguluyor.

Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir’in bu hafta Goffman’la görüşerek kendisini tebrik ettiği ve ordu olarak görev değişiminde destek vereceklerini söylediği açıklandı. Mossad’ın görevden ayrılan başkanı David Barnea’nın da Goffman’la konuşup başarı dilediği belirtildi. Netanyahu ise birçok adayla görüştüğünü, Goffman’ı ‘olağanüstü mesleki yetenekleri’ nedeniyle seçtiğini söyledi. Başbakan ayrıca Goffman’ın, 7 Ekim 2023’te Hamas saldırısı sırasında evinden çıkarak çatışmaya katıldığını ve ağır yaralandığını hatırlatarak rolünü övdü.


İran, Hürmüz Boğazı yakınlarında düzenlediği deniz tatbikatında füze fırlattı

İran, 20 Ağustos 2025'te İran'ın açıklanmayan bir yerinde askeri tatbikat sırasında füze fırlattı (Reuters)
İran, 20 Ağustos 2025'te İran'ın açıklanmayan bir yerinde askeri tatbikat sırasında füze fırlattı (Reuters)
TT

İran, Hürmüz Boğazı yakınlarında düzenlediği deniz tatbikatında füze fırlattı

İran, 20 Ağustos 2025'te İran'ın açıklanmayan bir yerinde askeri tatbikat sırasında füze fırlattı (Reuters)
İran, 20 Ağustos 2025'te İran'ın açıklanmayan bir yerinde askeri tatbikat sırasında füze fırlattı (Reuters)

İran devlet televizyonu, İran'ın deniz tatbikatının ikinci gününde Umman Denizi'ne ve stratejik Hürmüz Boğazı yakınlarına büyük füzeler fırlattığını bildirdi.

AP’nin haberine göre İran anakarasının derinliklerinden füze fırlatan paramiliter "Devrim Muhafızları"nın, dün başlayan tatbikatlarda Umman Denizi ve Hürmüz Boğazı yakınlarında bulunan komşu bölgedeki hedefleri vurduğu belirtildi.

Devrim Muhafızları'nın 5 Aralık 2025'te yayınladığı fotoğrafta, Güney İran kıyılarında askeri tatbikata katılan bir bot (EPA)Devrim Muhafızları'nın 5 Aralık 2025'te yayınladığı fotoğrafta, Güney İran kıyılarında askeri tatbikata katılan bir bot (EPA)

Füzelerin, menzili 2 bin kilometreye kadar ulaşan Qadr-110, Qadr-380 ve Kadir seyir füzeleri olduğunu belirten yetkili, Devrim Muhafızları'nın ayrıca 303 adlı bir balistik füze fırlattığını da belirtti, ancak daha fazla ayrıntı vermedi.

Televizyon görüntülerinde, füzelerin fırlatıldığı ve hedeflerini vurduğu görülüyor.

İran Devrim Muhafızları tarafından 5 Aralık 2025'te paylaşılan bir fotoğrafta, İran'ın güney kıyılarındaki sularda yapılan askeri tatbikat sırasında bir füzenin fırlatıldığı görülüyor.İran Devrim Muhafızları tarafından 5 Aralık 2025'te paylaşılan bir fotoğrafta, İran'ın güney kıyılarındaki sularda yapılan askeri tatbikat sırasında bir füzenin fırlatıldığı görülüyor.

Tatbikat, haziran ayında İsrail ile İran arasında yaşanan ve aralarında askeri liderler ve nükleer bilimcilerin de bulunduğu yaklaşık bin 100 kişinin ölümüne yol açan savaştan bu yana düzenlenen ikinci tatbikat. İran'ın füze saldırıları ise İsrail'de 28 kişinin ölümüne neden oldu.