Fitch, 'borç limiti' anlaşmasına rağmen ABD'nin kredi notunu negatif izlemede tutmayı sürdürüyor

Fitch, 'borç limiti' anlaşmasına rağmen ABD'nin kredi notunu negatif izlemede tutmayı sürdürüyor
TT

Fitch, 'borç limiti' anlaşmasına rağmen ABD'nin kredi notunu negatif izlemede tutmayı sürdürüyor

Fitch, 'borç limiti' anlaşmasına rağmen ABD'nin kredi notunu negatif izlemede tutmayı sürdürüyor

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings, ABD'de borç limiti krizinin aşılmasına rağmen son yaşanan gerilimi tırmandırma politikasının sonuçları ile orta vadeli mali ve borç gidişatına ilişkin görünüm dikkate alınarak ülkenin kredi notunun negatif izlemede olmaya devam ettiğini bildirdi.

Fitch'ten yapılan açıklamada, borç limiti anlaşmasına rağmen ABD'nin "AAA" olan kredi notunun olası bir not indirimi için izlemede kalmaya devam ettiği aktarıldı.

Açıklamada, "ABD'de borç limiti açmazının çözümü hükümetin yükümlülüklerini yerine getirmesine izin veriyor olsa da son gerilimi tırmandırma politikasının tüm sonuçlarını ve orta vadeli mali ve borç gidişatına ilişkin görünümü değerlendirdiğimiz için Fitch Ratings, ABD'nin not izlemesini negatif olarak koruyor." değerlendirmesinde bulunuldu.

ABD Başkanı Joe Biden'ın askeri olmayan isteğe bağlı harcamaların 2 yıl boyunca sınırlanması karşılığında borç limitinin 1 Ocak 2025'e kadar askıya alınmasını öngören yasa tasarısını bugün imzalamasının beklendiği belirtilen açıklamada, borç limitinin askıya alınmasının Fitch'in beklentileri ve ABD'nin "AAA" olan kredi notu ile uyumlu olduğu kaydedildi.

Açıklamada, borç limiti etrafında tekrarlanan siyasi açmazların maliye ve borç konularında yönetime olan güveni azalttığına inanıldığı ifade edildi.

Artan siyasi kutuplaşmayla son 15 yılda yönetimde sürekli bir bozulma olduğuna işaret edilen açıklamada, borç limiti üzerinde tekrarlanan gerilimi tırmandırma politikası ve artan zorunlu harcamalardan kaynaklanan mali zorlukların üstesinden gelinememesinin mali açıkların ve borç yükünün artmasına neden olduğu aktarıldı.

Açıklamada, ABD'nin notunun ekonominin büyüklüğü, kişi başına düşen yüksek GSYH ve dinamik iş ortamı dahil istisnai güçlü yönleriyle desteklendiği, ancak bu güçlü yönlerden bazılarının yönetim eksiklikleri nedeniyle zaman içinde zarar görebileceği kaydedildi.



Çin yeni bir ticaret savaşı mı başlatıyor?

Çinli BYD ve CATL firmaları, elektrikli otomobil aküsü üretiminde lider konumda (Reuters)
Çinli BYD ve CATL firmaları, elektrikli otomobil aküsü üretiminde lider konumda (Reuters)
TT

Çin yeni bir ticaret savaşı mı başlatıyor?

Çinli BYD ve CATL firmaları, elektrikli otomobil aküsü üretiminde lider konumda (Reuters)
Çinli BYD ve CATL firmaları, elektrikli otomobil aküsü üretiminde lider konumda (Reuters)

Amerikan gazetesi Wall Street Journal (WSJ), üretim ve ihracatı artıran Çin'in yeni bir "ticaret savaşı" başlattığını yazıyor. 

Analizde, Çin'in zayıflayan ekonomisini canlandırmak için "fabrikalara steroid bastığı" ve yabancı ülkelerdeki işletmeleri sıkıştırarak yeni bir küresel ticaret savaşı başlattığı savunuluyor. 

Avrupa Birliği, Çin'de üretilen elektrikli otomobillere sağlanan sübvansiyonlar nedeniyle başlatılan soruşturma kapsamında, ülkeden ithal edilen elektrikli araçlara yüzde 38,1'e varan ilave vergi uygulama kararını temmuzda yürürlüğe koymuştu. 

ABD de Çin'den ithal edilen elektrikli otomobillerin yanı sıra alüminyum ve güneş panellerine ek vergi uygulama kararı almıştı. 

WSJ, Pekin'in stratejisinin yalnızca Batı ülkelerini değil, Türkiye ve Pakistan'ı da tedbir almaya ittiğini hatırlatıyor. Türkiye, Çin'den ithal edilen elektrikli otomobillere uygulanan ek vergileri yüzde 40'a yükseltmişti. 

Analizde, Çin'in "üretime yatırımı artırarak ekonomiyi canlandırıp, uluslararası alanda fazla tepki çekmeden endüstriyel direncini artırmayı hedeflediği" yorumu yapılıyor.

Haberde, Pekin yönetimine danışmanlık yapan bazı kişilerin, ülkenin üretim ve inşaat sektörüne yatırımından ziyade iç tüketimi öncelendirmesi gerektiğini söylediği aktarılıyor. 

Bunun yerinde Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'in "Eskiyi yıkmadan önce yeniyi kurun" anlayışıyla hareket ederek sübvansiyonlu üretime yatırımların artırılması talimatını verdiği bildiriliyor.

Şi'nin bu politikayı izlemesinin iki nedeni olduğuna dikkat çekiliyor. Analize göre bunlardan ilki, Çin'in ABD ve diğer Batılı ülkelerin ağır yaptırımları karşısında ülke ekonomisini ayakta tutabilecek endüstriyel tedarik zinciri oluşturulmasıyla ilgili. İkinci sebepse Pekin'in "savurganlık" diye nitelediği ABD tarzı tüketime kökten itiraz etmesi.

Diğer yandan analizde, Şi'nin bu stratejisinin Pekin'in kapasite fazlasını azaltmaya çalıştığı eski politikalarına kıyasla bir değişime işaret ettiğine dikkat çekiliyor. 

2015'te Şi'nin, Çin Komünist Partisi'nin eski Merkezi Mali ve Ekonomik İşler Komisyonu Direktörü Liu He'ye, özel sektördeki birçok küçük çelik fabrikasını ve diğer işletmeleri kapatma talimatı verdiği hatırlatılıyor. 

Ancak Çin'in "ABD ve AB'ye ek vergi hamlelerini gerekçelendirme fırsatı vermek istemediği" için üretim fazlasını düşürmeye yönelik bu tür politikaları etkili şekilde uygulamadığı savunuluyor.

Pekin Üniversitesi'nden finans uzmanı Michael Pettis, Çin'in halihazırda küresel üretimin üçte birine sahip olduğuna dikkat çekerek, böyle bir durumda üretimi tekrar iki katına çıkararak yabancı ülkelerin üretimdeki payını azaltmayı istediğini savunuyor ve ekliyor: 

Dünyanın geri kalanı bunun tam tersini istiyor. Kimse buna uyum sağlayamaz.

Independent Türkçe, Wall Street Journal, BBC