Türkiye-Suudi Arabistan İş Forumu: Forum kapsamında iki ülke şirketleri arasında 16 farklı iş birliği anlaşması imzalandı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Türkiye-Suudi Arabistan İş Forumu: Forum kapsamında iki ülke şirketleri arasında 16 farklı iş birliği anlaşması imzalandı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Suudi Arabistan Belediye, Kırsal İşler ve Konut Bakanı Majid Al-Hogail, gelecek dönemde daha fazla proje hayata geçireceklerini belirterek, "Özellikle müteahhitlik sektöründe konut geliştirme, altyapı inşası ve teknik mühendislik gibi alanlarda Türk iş dünyasından maksimum seviyede faydalanmak istiyoruz." dedi.

Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) genel merkezinde Ticaret Bakanı Ömer Bolat'ın katılımıyla Türkiye-Suudi Arabistan İş Forumu gerçekleştirildi.

Forumun açılışında konuşan Al-Hogail, iki ülke liderlerinin iradesi ve yetkililerin çalışması sayesinde Türkiye ile Suudi Arabistan arasında ekonomik ve ticari hacmin artarak devam ettiğini söyledi.

Gelecek dönemde hedeflere ulaşmak için beraber çaba göstereceklerini belirten Al-Hogail, Suudi Arabistan'da son yıllarda gerçekleştirilen projelere değindi.

Al-Hogail, "Önümüzdeki dönemde çok daha fazla konut ve altyapı projesi hayata geçireceğiz. Bu konuda Türkiye'den istifade etmek istiyoruz. Özellikle konut geliştirme konusunda, mühendislik alanında Türk iş adamlarından faydalanmak istiyoruz." diye konuştu.

Suudi Arabistan'ın sunduğu fırsatlara işaret eden Al-Hogail, yurt dışından gelen yatırımcıları teşvik eden kanunların çıkmasıyla sürecin kolaylaştığını ifade etti.

Al-Hogail, Suudi Arabistan'ın Vizyon 2030 projeksiyonuna değinirken, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Önümüzdeki dönemde özellikle müteahhitlik sektöründe konut geliştirme, altyapı inşası ve teknik mühendislik gibi alanlarda Türk iş dünyasından maksimum seviyede faydalanmak istiyoruz. Biz de Suudi Arabistan devlet yönetimi olarak, bunun için banka kredileri de dahil olmak üzere yatırımları destekleyen yeni kanunlarla birlikte çok ciddi fırsatlar sunuyoruz. Dolayısıyla Türk iş dünyası için de ülkemizde büyük bir iş potansiyeli söz konusu. Bu vizyonlar birlikte Türk yatırımcıları Suudi Arabistan'da görmekten ve iş insanlarınızı desteklemekten mutluluk duyacağız. İletişim köprülerini devam ettirerek önümüze çıkan her engeli aşabilir ve ilişkilerimizi güçlendirerek daha kuvvetli iş ortaklıklarına imza atabiliriz."

Suudi Bakan'dan Türk firmalarına davet

Majid Al-Hogail, insan ve doğaya dost yeni şehirler inşa etmek için yüksek teknolojiyi kullanarak hep birlikte dev projelere imza atabileceklerini ve birlikte kazanabileceklerini belirterek, Türk firmalarını 10-13 Eylül'de Riyad'da düzenlenecek CityScape Fuarı'na davet etti.

Al-Hogail, "Bu fuarda Türk iş dünyasına ayrıca özel bir alan ayırdık. Önümüzdeki hafta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın gerçekleştireceği Suudi Arabistan ziyaretinin de ilişkilerimize güç katacağına inanıyoruz." dedi.

"Forumun somut katkılarını kısa sürede almak istiyoruz"

DEİK Başkanı Nail Olpak da iki ülke arasında son yıllarda yaşanan karşılıklı ziyaretlerden ve iş dünyası görüşmelerinden bahsederek, bugünkü forumdan da olumlu sonuçlar çıkacağını söyledi.

Son bir yıllık süreçte iki ülke arasında yaşanan olumlu gelişmeleri anlatan Olpak, geçen yıl 22-23 Haziran'da Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın Türkiye'ye yaptığı ziyaret kapsamında Türk ve Suudi iş adamlarının bir araya geldiğini anımsattı.

Olpak, "Konuk bakanlar, toplantının başında yaptıkları konuşmada, 'Sizin talep ve problemlerinizin neler olduğunu biliyoruz. Bundan sonra o problemleri yaşamayacaksınız' diye ifade ettiler. Memnuniyetle ifade ediyoruz ki vizelerden gümrüğe kadar o problemleri bir daha yaşamadık." diye konuştu.

Planlı bir şekilde gitmenin sonuçlarını ticari ilişkilerde gördüklerini ifade eden Olpak, "Sadece karşılıklı ithalat, ihracat ve ikili ekonomik ilişkilerimizi konuşmuyoruz. Çok ciddi bir şekilde hem yatırım fırsatlarını hem de iki ülkenin vizyon projeleri çerçevesinde fırsatların olduğunu hatırlatıyoruz." dedi.

Olpak, üçüncü ülkelerdeki iş birliği fırsatlarından ve bu alanda Afrika'nın öne çıktığından bahsederek, "Bugünkü forumda; teknik müşavirlikten müteahhitliğe, akıllı şehirlerden kentsel dönüşüme kadar çok farklı alanlarda değerlendirmeler olacak. Hedefimiz, değerlendirmelerin kısa sürede somut çıktılarını almak." açıklamasında bulundu.

"İki ülkenin sunduğu çok fazla fırsat var"

Suudi Arabistan Ticaret Odaları Federasyonu Başkan Yardımcısı Fayiz Al-Harbi, iki ülke arasındaki güzel gelişmeler sayesinde sanayi ve turizmde önemli artışlar yaşandığını söyledi.

Karşılıklı ziyaretlerin olumlu etkisinin birçok sektörde görüldüğünü dile getiren Al-Harbi, "Hem Türkiye hem de Suudi Arabistan ekonomisi büyük fırsatlara sahip. Gidilecek çok yol var. İki ülke ekonomisinin sunduğu çok fazla fırsat var. Bu fırsatları değerlendirmeliyiz." şeklinde konuştu.

Şirketler arasında 16 iş birliği anlaşması

Açılış konuşmalarının ardından Ticaret Bakanı Ömer Bolat ile Suudi Arabistan Belediye, Kırsal İşler ve Konut Bakanı Majid Al-Hogail huzurunda iki ülke şirketleri arasında iş birliği anlaşması imzalandı.

Bu arada, iki ülke arasındaki ticaret hacmine katkı sağlayacak anlaşmaların daha çok sanayi ve gayrimenkul alanında olduğu görüldü.



Lübnan Maliye Bakanı Şarku'l Avsat'a konuştu: Mevduat sahiplerinin paralarını 3 aşamada iade edeceğiz

TT

Lübnan Maliye Bakanı Şarku'l Avsat'a konuştu: Mevduat sahiplerinin paralarını 3 aşamada iade edeceğiz

Lübnan Maliye Bakanı Şarku'l Avsat'a konuştu: Mevduat sahiplerinin paralarını 3 aşamada iade edeceğiz

Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası'nın Washington'daki bahar toplantılarına katılan Lübnan heyetinin başkanı Maliye Bakanı Yasin Cabir, Şarku'l Avsat'a verdiği mülakatta bankalardaki mevduat sahiplerinin paralarının iadesinin birbirini takip eden üç aşamada gerçekleşeceğini doğruladı. Hizbullah'a bağlı Karzı Hasen derneğinin kapatılması yönündeki ABD baskısını kabul eden Cabir, milislerin silahsızlandırılmasını sağlayacak bir savunma politikasının gerçekleştirilmesi gerektiğini vurguladı. Lübnan'ın Arap bağrına doğal dönüşünden söz eden Cabir, Arap ülkeleriyle, özellikle de Suudi Arabistan ile ilişkileri “mükemmel” olarak nitelendirdi.

Washington'daki IMF ve Dünya Bankası toplantıları çerçevesinde yaptığı görüşmeleri genel olarak iyi olarak nitelendiren Cabir, bu ziyaretin yıllar içinde oluşan uçurumun kapatılması açısından önemli olduğunu belirtti.

Lübnan hükümeti tarafından onaylanan “gerekli reformları” sunmak üzere IMF temsilcileriyle yaptığı görüşmeleri anlatan Cabir, “Bunlar aslında birileri için yapmadığımız reformlar, bunları IMF için yapmıyoruz, bunlar ülkemiz için, bizim için ve halkımız için yaptığımız reformlar” dedi.

Cabir : “Elektrik sektöründe reform yapmak istiyorsak, Lübnanlılar jeneratörü açıp kapatmak ve mahalle jeneratörüne abonelik ödemek yerine daha düşük bir fatura ödesin ve 24 saat hizmet alsın, ben kime hizmet ediyorum? IMF'ye mi, yoksa halkıma mı? Pratikte, bu boşluğu doldurma konusunda uzun bir yol kat ettiğimizi düşünüyorum" dedi. Temsilciler Meclisi'nin bankacılık gizliliği değişiklik yasasını 87 oyla kabul etmesini değerlendiren Cabir “Lübnan hükümetinin gerçekleştirdiği reformlara bir güvenoyu” olarak nitelendirerek, bankacılık sektörünün yeniden düzenlenmesine ilişkin bir başka yasa tasarısı hazırladığını ve bu tasarının hızlı bir şekilde incelenerek Temsilciler Meclisi Genel Kurulu'na sunulmak üzere Maliye Komitesi'ne havale edildiğini söyledi.

Mevduat sahiplerinin fonlarının ülkelerine geri gönderilmesi

Cabir, "Lübnan'ın öncelikleri dikey değil yataydır. IMF ile bir anlaşma, Dünya Bankası ile anlaşmalar, temerrüde düşen dış borçlar konusunun ele alınması, Banka reformu meselesi, mevduat sahipleri meselesi gibi sorunlar önceliklidir. Bizim için her şey önceliklidir” dedi.

Lübnan merkez Başkanı Kerim Said'in bankaların nasıl yeniden yapılandırılacağı ve mevduat sahiplerinin paralarının nasıl iade edileceği konusunda bir çalışma hazırladığını açıklayan Cabir, "Dünyadaki hiçbir bankacılık sektörü tüm mevduat sahiplerine aynı anda tüm parayı iade edemez. Aşamalar olacak: İlk aşama orta gelirli insanlar için olacak, 100 bin dolar ve altında geliri olanlar. Onlara öncelik verilecek çünkü tüm mevduat sahiplerinin yüzde 84'ünü onlar oluşturuyor. Daha sonra ikinci aşama “daha yüksek miktarlar için, belki 500 bin dolara kadar ya da 1 milyon doara kadar ve daha sonra daha yüksek miktarlar için hızlı bir şekilde gelecek. Plan bir bütün olarak yayınlanacak, ancak geri ödeme aşamalı olacak. İşleyen bir bankacılık sektörüne çok ihtiyacımız var. Bu, yeterli sermayeye sahip ve tüm uluslararası standartlara uyan bir bankacılık sektörü olacak. Bu başarılamazsa ‘herhangi bir bankanın başka bir bankayla birleşebileceğini, hedefe ulaşmak için üç bankanın birbiriyle birleşebilecek" dedi.

Para ekonomisi nedeniyle gri listeye alındıklarını ifade eden Cabir, "Gri listeden çıkmak için para bankalara geri dönmeli ve normal bankacılık hayatına dönmeliyiz” şeklinde konuştu.

Amerikalıların Karzı Hasen derneğini kapatma talebiyle ilgili olarak da şunları söyledi: “Bu bizim değil Merkez Bankası Başkanı'nın meselesi. Tabii ki ne olacağını göreceğiz.”

Altının parasallaştırılması yok

Lübnan'ın altın stokları hakkında konuşan Cabir, “Bu stok, Lübnan Merkez Bankası'nın varlıkları olduğu ve doğru rolünü oynadığında gelecek için bir güven kaynağı olabileceği konusunda güven veriyor. Maalesef geçmiş yıllarda eski başkan Riyad Selame aracılığıyla bazı yanlış politikalar uygulandı ve şimdi bunların önüne geçilecek. Altının paraya çevrilmesi artık söz konusu değil. Neden mi? Çünkü ilk olarak, altını paraya çevirme kararı ne Merkez Bankası Başkanı'nın, ne Maliye Bakanı'nın ne de hükümetin elinde. Bunun Temsilciler Meclisi'ne gitmesi ve orada bir karar alınması gerekiyor. Bu konu tartışma konusu değildir" şeklinde konuştu.

Hizbullah ve silahları

ABD yönetiminin Lübnan'da odadaki fil (Oturma odasındaki fil) olarak gördüğü Hizbullah ve silahlarına ilişkin bir soruya Cabir şu yanıtı verdi: “Lübnan ordusunun güneyde konuşlandığını, rolünü yerine getirdiğini ve anlaşmayı ya da BM kararını (1701) doğru bir şekilde uyguladı. Ordunun konuşlanmasını ve ülkeyi elinde tutmasını istiyorsak, orduyu isteriz. Ama ona kabiliyetler vermek istemiyor muyuz, bunu organize bir şekilde yapmak istemiyor muyuz? Cumhurbaşkanı bu dosyadan sorumludur ve bu dosyayı akıllıca ele almaktadır. 8 yılını Genelkurmay Başkanı olarak geçirmiştir ve araziyi, koşulları ve olasılıkları bilmektedir.

Bazen baskı oluyor ve biz hala Bakanlar Kurulu'nun 4 bin 500 yeni asker alma kararını alıyoruz. Bugüne kadar güneye gitmesi için gereken 10 bin askeri tamamlayamadı; bu işler zaman alır ve bence Hizbullah da dahil olmak üzere tüm taraflar orduya saygı duyuyoruz ve onunla işbirliği yapmak istiyoruz diyorlar. Cumhurbaşkanı bir savunma politikası üzerinde çalışacağını, toplantılar düzenleyeceğini söylüyor ama ona zaman verelim.”

Suudi Arabistan ile ilişkiler

Suudi Arabistan ve diğer Arap ülkeleriyle ilişkilerin başlatılması hakkında konuşan Cabir, “Arapların bağrında olmak bizim için doğaldır çünkü Lübnan bu Arap dünyasına aittir” dedi. Lübnanlılar bugün yüzbinlerce Arap ülkesine dağıldığını ifade eden Cabir ,Suudi Arabistan, BAE, Kuveyt, Katar ve Irak gibi ülkelerle ilişkileri ‘çok mükemmel’ olarak nitelendirdi. Cabir, “Elimizi uzatmış durumdayız ve Arap kardeşlerimizle en iyi ilişkilere sahip olmak için çaba göstereceğiz” şeklinde konuştu.

Arap devletlerini “büyük kardeşler” olarak tanımlayan Cabir "Küçük bir ülke olan ve ne yazık ki sahip olduğu tüm imkânları kullanmayan Lübnan'a ilgi duyuyorlar. Arap kardeşlerimizin hem kendi aralarında hem de bizim onlarla yaptığımız konuşmalarda Lübnan'ı çok istediklerini ve Lübnan'ın daha iyi olmasını istediklerini düşünüyorum. Lübnan'a dönmeyi çok istiyorlar" dedi.

Yaşadıklarının hiçbir ülke kaldıramayacağını belirten Cabir, “Lübnan 2019‘da mali bir çöküş yaşadı, 2020’de yarı nükleer bir patlama oldu, Kovid, dünyanın geri kalanı gibi boş boş oturduk, sonra bir cumhurbaşkanlığı boşluğu, karar alamayan bir geçici hükümet, çalışmayan bir parlamento çünkü bir bölüm cumhurbaşkanı yoksa Temsilciler Meclisi'nin de çalışmayacağını söylüyor ve ardından 13 aylık bir savaş. Bunların hepsine birlikte kim dayanabilir.”

iki milyon Suriyeli Arap'ı kucakladıklarını da unutmaması gerektiğini ifade eden Cabir, "Acaba ABD iki yıl boyunca 120 milyon Meksikalıyı kabul etse ne olur? Lübnan çok şeye katlandı. Lübnan tüm sektörlerinde yapısal ve gerçek reformlar gerçekleştirmek için büyük bir çaba sarf ediyor ve Arap kardeşlerimiz ve dünya bunun yanında duruyor" dedi.