Dış borç sorun değil önemli olan nasıl kullanıldığı ve harcandığı

Arap ülkelerinin GSYİH’nın yüzde 60'ına eşit olan dış borç 1,4 trilyon doları buldu

2 Ağustos’ta Dow Jones endeksi 80 puana yakın değer kaybetmesinin ardından Fitch Ratings, ABD'nin uzun vadeli kredi notunu AAA’dan AA+’ya düşürürken New York Menkul Kıymetler Borsası'nda durum değerlendirmesi yapan iki yatırımcı (AFP)
2 Ağustos’ta Dow Jones endeksi 80 puana yakın değer kaybetmesinin ardından Fitch Ratings, ABD'nin uzun vadeli kredi notunu AAA’dan AA+’ya düşürürken New York Menkul Kıymetler Borsası'nda durum değerlendirmesi yapan iki yatırımcı (AFP)
TT

Dış borç sorun değil önemli olan nasıl kullanıldığı ve harcandığı

2 Ağustos’ta Dow Jones endeksi 80 puana yakın değer kaybetmesinin ardından Fitch Ratings, ABD'nin uzun vadeli kredi notunu AAA’dan AA+’ya düşürürken New York Menkul Kıymetler Borsası'nda durum değerlendirmesi yapan iki yatırımcı (AFP)
2 Ağustos’ta Dow Jones endeksi 80 puana yakın değer kaybetmesinin ardından Fitch Ratings, ABD'nin uzun vadeli kredi notunu AAA’dan AA+’ya düşürürken New York Menkul Kıymetler Borsası'nda durum değerlendirmesi yapan iki yatırımcı (AFP)

Amir Zebab et-Temimi

Dünyada hiç dış borcu olmayan bir ülke var mı? Elbette hayır. Tüm ülkelerin şu ya da bu şekilde ve farklı oranlarda dış borcu vardır.

Dış borç, son yıllarda önemli mali krizlere neden oldu. Meksika, Brezilya ve Arjantin’in yanı sıra eski Yugoslavya ve Romanya’nın da aralarında bulunduğu bazı Doğu Avrupa ülkeleri 1980'lerde dış borçları nedeniyle mali ve sosyal krizler yaşadılarsa da küresel bankacılık ve finans sistemi, bu krizleri absorbe etmek için büyük merkez bankalarını ustaca yönetti.

Dünya, 2008’deki mali krizi Yunanistan, İtalya, İrlanda ve İspanya'nın dış borçlarına müdahale gibi objektif çözümlerle aşmayı başardı. Arap ülkeleri de mali ve ekonomik sorunları ve birikmiş dış borçlarıyla başa çıkabilmek için bankalardan, Dünya Bankası'ndan ya da Uluslararası Para Fonu'ndan (IMF) borç aldılar. Zaman zaman Körfez ülkelerinin de dahil olduğu bazı mali iyileştirmeler yapıldı. Mısır, Tunus, Lübnan ve Sudan gibi ülkeler için ekonomik kurtarma girişimlerinde bulunuldu. Körfez ülkeleri, Mısır ve diğer dış borcu yüksek olan Arap ülkelerinden ya ödeme almadı ya da bazen ödemeleri yeniden planlayarak daha uzun vadelerle yapılmalarını kabul etti. Borçlu ülkelere sunulan bu imkanlar, siyasi olarak pahalı olabilecek gerçek ekonomik reformlardan kaçınmaya devam edilmesini sağladı. Bu da borçlu ülkelerdeki etkili mali ve ekonomik yönetim felsefesiyle tutarlı değildi.

Dış borç, kalkınma projeleri için bir araçtır

Dış borç, borçlu ülkelerde gerçekleştirilmesi gereken kalkınma projeleri için yararlı bir araç olabilir. Ancak bu borçların akıllıca kullanılması önemli. Ekonomik ve sosyal açıdan kazanımlar elde etmek için uygun koşulların ve bu borçların ödenmesi için gerekli kaynakların oluşturulması gerekir. Bütçedeki açığı kapatmak ya da yerel para biriminin değerini korumak ve yabancı para birimleri karşısında değerini yüksek seviyede tutmak için dışarıya borçlanan Arap ülkeleri var. Dalgalı kur sistemine karşı olan bu ülkeler, borç aldılar ve yurt dışından aldıkları bu borçları rasyonellikten uzak bir şekilde kullanmaya çalıştılar.

IMF’nin tavsiyelerine uymayı da reddeden bu ülkeler, para politikalarına bağlı kalmakta ısrar ettiler. Ne kamu harcamalarını doğru yönetilmesi ne dalgalı kur sistemini kabul edilmesi ne de genel bütçenin önemli kalemleri olan maaşlar, ödemeler, gıda, elektrik, benzin ve diğer sübvansiyonlara ilişkin kamu harcamalarının kontrol altına alacak ekonomik reformların tamamlanması gibi tedbirler aldılar.

Bazı Arap ülkeleri, bütçe açığını kapatmak, maaş, elektrik ve benzin sübvansiyonlarını karşılamak ve yerel para birimini desteklemek için bazıları da silah ve askeri teçhizat satın alarak savaş harcamaları için borç aldılar.

Arap ülkeleri, bölgedeki krizler ve savaşlar nedeniyle dış borçlarının bir kısmını silah ve askeri teçhizat satın alamaya ve savaş harcamalarına yatırdılar. Irak özellikle İran-Irak savaşı sırasında bu ülkelerin başında geldi. Dış borcun bu şekilde kullanılması rasyonellikten uzak olduğundan istenen sonuçların elde edilemediğini söylemeye gerek yok.

Dış borç, kalkınma projeleri, elektrik ve su temini, eğitim ve sağlık kurumları başta olmak üzere altyapı tesisleri ve kamu hizmetleri için harcandığında faydalı olur. Ancak bu harcamalar belli bir süre dış borç ile yapılmalı ve sonrasında öz kaynaklar devreye girmeli. Dış borçlar, ülkedeki üretim faaliyetlerine katkıda bulunan fabrikalar inşa etmek, çiftlikler kurmak ve milli gelir kaynakları oluşturmaya yardımcı olan ihracat imkanları kazanmak için kullanılabilir. Dış borcu üretim sürecindeki etkin araçlardan biri haline getirmek, ülke ekonomisi üzerinde ağır bir yük haline gelmesine izin vermemek ve borcun alındığı uluslararası finans kuruluşlarına ya da kredi sağlayan ülkelere ödeme yapmakta zorluk çekmemek için yaratıcı olunması gerektiğine şüphe yok. Bunlar sadece Arap ülkelerinin değil, birçok ülkenin yaşadığı zorluklar olmakla birlikte bu ülkelerdeki hayat şartlarını olumsuz etkileyen mali ve ekonomik krizlerin kaynağı olmaya devam ediyorlar.

Mısır ve Tunus örnekleri

Birleşmiş Milletler Batı Asya Ekonomik ve Sosyal Komisyonu (ESCWA) tarafından yayınlanan son verilere göre Arap ülkelerinin dış borçları 2020 yılında 1,4 trilyon doları aşarak aynı ülkelerin toplam gayri safi yurtiçi hasılasının (GSYİH) yüzde 60'ına eşit hale geldi. Arap ülkelerinin dış borçları son on yılda hızla arttı. Mısır Planlama ve Ekonomik Kalkınma Bakanlığı’nın verilerine göre Mısır, yaklaşık 163 milyar dolar tutarında büyük bir dış borca sahip.

Mısır hükümeti 2014'ten bu yana altyapı, Süveyş Kanalı ve Kahire'nin dönüşümü gibi alanlarda iyileştirmeler yapıyor. Bu gelişmeler ekonomik kalkınma için önemli elbette. Ancak bazı ekonomistlerin, ülkenin sınırlı kaynakları çerçevesinde borçları ödeyebilecek imkanların olmadığı ve ödemelere katkıda bulunmak için üretim kapasitelerinin yeterli geliştirilemediği yönünde gözlemleri söz konusu.

Ancak Mısır hükümetinin bu iyileştirmelerini başarılı bulan ve yabancı yatırımları çekmek ve iş dünyasını her yıl işgücü piyasasına milyonların akışı için üretimi artırmayı ve iş fırsatları oluşturmayı sağlayacak imalat sanayi, tarım, turizm ve ülkenin yararına olan diğer sektörlere yatırım yapmaya teşvik etmek için gerekli görenler de var.

sac
Tunus’ta maaşlarına zam ve devlet desteği talebiyle protesto gösterisi düzenleyen sağlık çalışanları (AP)

Dış borç taksitlerini ödemekte güçlük çeken Arap ülkelerinden biri olan Tunus, bir yandan borçlarını ödeme sorunlarının çözülmesi ve ödeme tarihlerinin ​​değiştirilmesi için IMF ile görüşmeler yaparken diğer yandan da milli geliri artırmaya çalışıyor.

IMF, Tunus’a para politikalarında önemli ayarlamalara gitmesi, sübvansiyonları rasyonelleştirmesi ve devlet kurumları ve tesislerinde istihdam düzenlemesi yapması tavsiyelerinde bulundu. Ancak Tunus hükümeti, ülkedeki gergin siyasi durum nedeniyle para politikalarında reforma gidemeyecektir. Bunun yanında turizm sektöründen beklenen gelir de henüz hedeflenenden uzak. Tunus’ta halk devrimi öncesi 2010 yılında yaklaşık 2,5 milyar dolara ulaşan turizm gelirleri 2021 yılında 836 milyon dolar seviyesine kadar geriledi.

Turizm gelirlerinin bu yıl içinde iyileşeceğine dair umutlar olsa da dış borçların ödenmesi için gerekli şartları karşılamayacağı kesin. Dünya Bankası, Tunus'ta ekonomik reformdaki yavaş ilerlemeyi eleştirdi. Dünya Bankası’nın tahminine göre turizm sektörünün büyüme oranı bu yıl yüzde 2,3'ü geçmeyecek.

Borçtan kurtulma

Bundan dolayı bazı büyük Arap ülkelerinde dış borç ve bu borcu ödeyecek yeterli gelirin olmaması mali krizler yarattı. Bu krizler, reform süreçlerinin kesintiye uğraması ve devletin akaryakıt ve gıda gibi kalemlerde sağladığı sübvansiyonlarla ilgili etkili kararlar alınamaması nedeniyle daha da kötüleşiyor.

Mısır ve Tunus örnekleri, Arap ülkeleri arasında dış borcun neden olduğu krizleri ortaya koyarken petrol zenginliği sayesinde baskılar karşısında direnebilecek olan Cezayir de dahil olmak üzere diğer Arap ülkeleri dış borç krizlerinden çekinmeseler de ülke nüfusunun 45 milyona ulaşması ve genç arasında işsizlik oranlarının artması nedeniyle bu direnç kırılabilir.

Dış borç başlı başına sorun değil. Asıl sorun, faydalı kullanamamak, borcun ödenmesini sağlayacak kaynaklar oluşturmamak ve şişirilmiş ve verimsiz ekonomik yapılarla uğraşmak.

*Majalla’da yer alan bu analizin çevirisi Şarku’l Avsat’a aittir.



Trump bir sonraki FED başkanını erken açıklayacak mı?

FED Başkanı Jerome Powell, Temsilciler Meclisi Finansal Hizmetler Komitesi oturumunda konuşurken (EPA)
FED Başkanı Jerome Powell, Temsilciler Meclisi Finansal Hizmetler Komitesi oturumunda konuşurken (EPA)
TT

Trump bir sonraki FED başkanını erken açıklayacak mı?

FED Başkanı Jerome Powell, Temsilciler Meclisi Finansal Hizmetler Komitesi oturumunda konuşurken (EPA)
FED Başkanı Jerome Powell, Temsilciler Meclisi Finansal Hizmetler Komitesi oturumunda konuşurken (EPA)

ABD Başkanı Donald Trump, 11 ay sonra görev süresi dolacak olan Jerome Powell'ın yerine FED'in yeni başkanı olarak seçeceği ismi alışılmadık bir şekilde erken açıklamayı düşünüyor.

Wall Street Journal'ın (WSJ) yakın tarihli bir haberinde yer alan bu karar, Trump'ın yönetim kurulunun faiz oranlarını düşürme konusundaki yavaş yaklaşımından duyduğu hayal kırıklığının bir sonucu olarak ortaya çıktı. Powell'ın halefi, üç ila dört aylık geçiş döneminin çok öncesinde, bu yaz ya da eylül veya ekim aylarında açıklanabilir.

ghyj
FED Başkanı Jerome Powell, FED Yönetim Kurulu toplantısında (EPA)

Trump'ın mevcut para politikasına karşı sabırsızlığının artması, onu seçim sürecini hızlandırmayı düşünmeye sevk etti. Şarku’l Avsat’ın WSJ’den aktardığına göre erken bir duyuru, başkan adayının mayıs ayında resmi olarak göreve başlamadan önce bile piyasa beklentilerini etkilemesine ve para politikasını yönlendirmesine olanak sağlayabilir.

Favori adaylar

FED başkanlığı için aralarında şu isimlerin de bulunduğu çok sayıda kişi yarışıyor:

  • Kevin Warsh: Eski bir FED yöneticisi ve Başkan George W. Bush'un danışmanı olan Warsh favoriler arasında. Trump, Warsh ile sekiz yıl önce bu pozisyon için ve geçen sonbaharda da Hazine Bakanlığı için görüşmüştü. Geçmişte bir ‘şahin’ (istihdamdan çok enflasyonla ilgilenen) olarak tanınmasına rağmen Warsh geçtiğimiz günlerde Trump'ın erken bir aday göstermesi halinde şaşırmayacağını belirtti. Ancak Trump'a yakın bazı isimler Warsh'ın fazla bağımsız olacağından endişe ediyor.
  •  Kevin Hassett: Ulusal Ekonomi Konseyi'nin şu anki direktörü olan Hassett'in bu göreve ilgisiz olduğu bildirildi.
  • Scott Bessent: ABD Hazine Bakanı'nın ismi çeşitli adayların müttefikleri tarafından dillendiriliyor. Uzun süredir yatırımcı olan Bessent, kamuoyu önünde mevcut görevine bağlı olmasına rağmen FED Başkanı olma fikrine sıcak baktığını ifade etti. Temsilcilere “Başkan Trump ne isterse onu yapmaktan mutluluk duyacağını” söyledi.
  • David Malpass: Trump'ın ilk döneminde atadığı Dünya Bankası eski başkanı, düşük faiz oranlarını desteklemesi ve FED'in ‘eski’ modellerini eleştirmesi nedeniyle Başkan'ın gözüne girmeyi başardı.
  • Christopher Waller: FED Yönetim Kurulu Üyesi Waller, Trump tarafından 5 yıl önce FED Yönetim Kurulu’na atanmış olsa da zayıf bir aday olarak görülüyor. Waller, yönetimin büyüme odaklı bir para politikası arzusu doğrultusunda, temmuz sonundaki bir sonraki FED toplantısında mümkün olan en kısa sürede faiz indirimi çağrısında bulunan ilk isim olarak Beyaz Saray'ın dikkatini çekti.

Beyaz Saray'ın tutumu ve FED'in bağımsızlığı

Beyaz Saray Sözcüsü Kush Desai, yönetimin ‘ekonomik büyümeyi, istihdamı ve yatırımı hızlandırmak için zemin hazırladığını ve para politikasının bu gündemi tamamlama ve ABD'nin ekonomik toparlanmasını destekleme zamanının geldiğini’ belirtti.

dfgrthy
FED Başkanı Jerome Powell, FED Yönetim Kurulu'nun bir toplantısına başkanlık ederken (AFP)

Siyasi baskılara rağmen FED Başkanı Jerome Powell, siyasetin Merkez Bankası’nın görüşlerini etkilemediğini sürekli olarak savundu. Powell bir Senato komitesine verdiği demeçte, faiz oranlarını düşürme konusundaki temkinli yaklaşımını şu sözlerle savundu: “Eğer burada bir hata yaparsak, bedelini insanlar öder... ödeyecektir.”

Erken açıklamanın riskleri ve dinamikleri

Erken bir açıklama, hem Trump hem de gelecek başkan için potansiyel dezavantajlar barındırıyor. Bu adım yeni başkanı zor bir duruma sokabilir, potansiyel olarak gelecekteki meslektaşlarının kamuoyu önünde eleştirilmesine yol açabilir veya çok uyumlu olarak algılanabilir, bu da Senato onayını tehlikeye atabilir. Ekonomist Douglas Rediker'in belirttiği gibi, ‘Trump seçimini ne kadar erken yaparsa, o kişinin karşılaşacağı zorluklar o kadar artar ve Powell'ın gerçek halefi olma ihtimali o kadar azalır.’

Dahası, Powell'ın FED'deki görev süresi 2028 yılına kadar devam ediyor, yani başkan olarak görev süresi sona erdikten sonra 18 ay daha Yönetim Kurulu’nda kalmayı seçebilir, ki o bu konuda yorum yapmayı reddetti.

Trump'ın sadık bir başkan arzusu, daha kolay bir faiz politikası isteğiyle uyumlu olsa da, mevcut Yönetim Kurulu üyeleri görevden erken ayrılmadığı sürece üyelerin çoğunluğunu atayamayacağı için, 12 üyeli faiz belirleme komitesini etkilemekte büyük bir zorlukla karşı karşıya. FED, Başkan Richard Nixon'ın faiz oranlarını düşük tutması için FED Başkanı’na gizlice baskı yaptığı 1970'lerden bu yana bağımsızlığını şiddetle koruyor.