OPEC: Küresel petrol talebi 2045'te günlük 116 milyon varile ulaşacak

Küresel petrol talebinin 2045'te geçen yıla göre günlük 16 milyon varil artışla günlük 116 milyon varile ulaşması öngörülüyor

Enerji karışımında en büyük pay petrolde olacak (AA)
Enerji karışımında en büyük pay petrolde olacak (AA)
TT

OPEC: Küresel petrol talebi 2045'te günlük 116 milyon varile ulaşacak

Enerji karışımında en büyük pay petrolde olacak (AA)
Enerji karışımında en büyük pay petrolde olacak (AA)

Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü'nün (OPEC) 2045'e kadar küresel ekonomi, enerji ve petrol talebi arzına ilişkin orta ve uzun vadeli tahminlerini içeren 2023 Dünya Petrol Görünümü Raporu'na göre, geçen yıl günlük 291 milyon varil petrol eşdeğeri seviyesinde olan küresel birincil enerji talebinin, günlük 68,3 milyon varil petrol eşdeğeri (yüzde 23) artışla 2045'te günlük 359 milyon varil petrol eşdeğerine ulaşması bekleniyor.

Kaynak bazında, enerji politikaları ve iklim taahhütleri nedeniyle kömür hariç tüm birincil yakıtlara olan talebin uzun vadede artması bekleniyor.

Bu dönemde en güçlü büyümenin, birçok bölgedeki güçlü politika desteğine bağlı olarak günlük 34,3 milyon varil petrol eşdeğeri artışla rüzgar ve güneş başta olmak üzere diğer yenilenebilir enerji kaynaklarında yaşanacağı öngörülüyor. Geçen yıl küresel enerji karışımındaki payı yaklaşık yüzde 2,7 olan diğer yenilenebilir enerji kaynaklarının 2045'te yüzde 11,7 paya sahip olacağı tahmin ediliyor.

Enerji karışımında en büyük pay petrolde olacak

Rapora göre, küresel petrol talebinde güçlü bir büyüme bekleniyor. Petrolün, 2045'e kadar yüzde 29,5 ile küresel enerji karışımındaki en büyük payı elinde tutacağı öngörülüyor.

Küresel doğal gaz talebinin de 2045'e kadar günlük 20 milyon varil petrol eşdeğeri artışla günlük 87 milyon varil petrol eşdeğerine yükseleceği hesaplanıyor.

Fosil yakıtların küresel enerji karışımındaki payının 2045'te, kömür talebindeki düşüşe bağlı olarak 2022'deki yüzde 80 seviyesinden yüzde 69 seviyelerine gerilemesi bekleniyor. Aynı dönemde, petrol ve gazın enerji karışımındaki toplam payının ise yüzde 54 seviyesini koruyacağı tahmin ediliyor.

OECD bölgesinde uzun vadede petrol talebi daralacak

Rapora göre, küresel petrol talebinin 2028'de geçen yıla göre günlük 10,6 milyon varil artışla günlük 110,2 milyon varile ulaşması bekleniyor.

OECD dışı ülkelerindeki talebin günlük 10,1 milyon varil artışla 2028'de günlük 63,7 milyon varile yükseleceği öngörülürken, orta vadede OECD ülkelerindeki talebin günlük yaklaşık 500 bin varil artacağı tahmin ediliyor.

Uzun vadede ise küresel petrol talebinin 2045'te geçen yıla göre günlük 16 milyon varilden fazla artışla günlük 116 milyon varile ulaşması bekleniyor.

OECD dışı ülkelerdeki talebin 2022-2045 döneminde günlük yaklaşık 26 milyon varil artacağı hesaplanırken, OECD ülkelerinde ise günlük yaklaşık 9,3 milyon varillik bir daralma öngörülüyor.

Hindistan petrol talebindeki büyümede başı çekecek

Rapora göre, OECD dışı petrol talebindeki artışa en büyük katkının Hindistan'dan geleceği tahmin ediliyor.

Söz konusu dönemde Hindistan'da günlük 6,6 milyon varil artış beklenirken, talebin diğer Asya ülkelerinde günlük 4,6 milyon varil, Çin'de günlük 4 milyon varil, Afrika'da günlük 3,8 milyon varil ve Orta Doğu'da günlük 3,6 milyon varil artacağı hesaplanıyor.



Lübnan Maliye Bakanı Şarku'l Avsat'a konuştu: Mevduat sahiplerinin paralarını 3 aşamada iade edeceğiz

TT

Lübnan Maliye Bakanı Şarku'l Avsat'a konuştu: Mevduat sahiplerinin paralarını 3 aşamada iade edeceğiz

Lübnan Maliye Bakanı Şarku'l Avsat'a konuştu: Mevduat sahiplerinin paralarını 3 aşamada iade edeceğiz

Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası'nın Washington'daki bahar toplantılarına katılan Lübnan heyetinin başkanı Maliye Bakanı Yasin Cabir, Şarku'l Avsat'a verdiği mülakatta bankalardaki mevduat sahiplerinin paralarının iadesinin birbirini takip eden üç aşamada gerçekleşeceğini doğruladı. Hizbullah'a bağlı Karzı Hasen derneğinin kapatılması yönündeki ABD baskısını kabul eden Cabir, milislerin silahsızlandırılmasını sağlayacak bir savunma politikasının gerçekleştirilmesi gerektiğini vurguladı. Lübnan'ın Arap bağrına doğal dönüşünden söz eden Cabir, Arap ülkeleriyle, özellikle de Suudi Arabistan ile ilişkileri “mükemmel” olarak nitelendirdi.

Washington'daki IMF ve Dünya Bankası toplantıları çerçevesinde yaptığı görüşmeleri genel olarak iyi olarak nitelendiren Cabir, bu ziyaretin yıllar içinde oluşan uçurumun kapatılması açısından önemli olduğunu belirtti.

Lübnan hükümeti tarafından onaylanan “gerekli reformları” sunmak üzere IMF temsilcileriyle yaptığı görüşmeleri anlatan Cabir, “Bunlar aslında birileri için yapmadığımız reformlar, bunları IMF için yapmıyoruz, bunlar ülkemiz için, bizim için ve halkımız için yaptığımız reformlar” dedi.

Cabir : “Elektrik sektöründe reform yapmak istiyorsak, Lübnanlılar jeneratörü açıp kapatmak ve mahalle jeneratörüne abonelik ödemek yerine daha düşük bir fatura ödesin ve 24 saat hizmet alsın, ben kime hizmet ediyorum? IMF'ye mi, yoksa halkıma mı? Pratikte, bu boşluğu doldurma konusunda uzun bir yol kat ettiğimizi düşünüyorum" dedi. Temsilciler Meclisi'nin bankacılık gizliliği değişiklik yasasını 87 oyla kabul etmesini değerlendiren Cabir “Lübnan hükümetinin gerçekleştirdiği reformlara bir güvenoyu” olarak nitelendirerek, bankacılık sektörünün yeniden düzenlenmesine ilişkin bir başka yasa tasarısı hazırladığını ve bu tasarının hızlı bir şekilde incelenerek Temsilciler Meclisi Genel Kurulu'na sunulmak üzere Maliye Komitesi'ne havale edildiğini söyledi.

Mevduat sahiplerinin fonlarının ülkelerine geri gönderilmesi

Cabir, "Lübnan'ın öncelikleri dikey değil yataydır. IMF ile bir anlaşma, Dünya Bankası ile anlaşmalar, temerrüde düşen dış borçlar konusunun ele alınması, Banka reformu meselesi, mevduat sahipleri meselesi gibi sorunlar önceliklidir. Bizim için her şey önceliklidir” dedi.

Lübnan merkez Başkanı Kerim Said'in bankaların nasıl yeniden yapılandırılacağı ve mevduat sahiplerinin paralarının nasıl iade edileceği konusunda bir çalışma hazırladığını açıklayan Cabir, "Dünyadaki hiçbir bankacılık sektörü tüm mevduat sahiplerine aynı anda tüm parayı iade edemez. Aşamalar olacak: İlk aşama orta gelirli insanlar için olacak, 100 bin dolar ve altında geliri olanlar. Onlara öncelik verilecek çünkü tüm mevduat sahiplerinin yüzde 84'ünü onlar oluşturuyor. Daha sonra ikinci aşama “daha yüksek miktarlar için, belki 500 bin dolara kadar ya da 1 milyon doara kadar ve daha sonra daha yüksek miktarlar için hızlı bir şekilde gelecek. Plan bir bütün olarak yayınlanacak, ancak geri ödeme aşamalı olacak. İşleyen bir bankacılık sektörüne çok ihtiyacımız var. Bu, yeterli sermayeye sahip ve tüm uluslararası standartlara uyan bir bankacılık sektörü olacak. Bu başarılamazsa ‘herhangi bir bankanın başka bir bankayla birleşebileceğini, hedefe ulaşmak için üç bankanın birbiriyle birleşebilecek" dedi.

Para ekonomisi nedeniyle gri listeye alındıklarını ifade eden Cabir, "Gri listeden çıkmak için para bankalara geri dönmeli ve normal bankacılık hayatına dönmeliyiz” şeklinde konuştu.

Amerikalıların Karzı Hasen derneğini kapatma talebiyle ilgili olarak da şunları söyledi: “Bu bizim değil Merkez Bankası Başkanı'nın meselesi. Tabii ki ne olacağını göreceğiz.”

Altının parasallaştırılması yok

Lübnan'ın altın stokları hakkında konuşan Cabir, “Bu stok, Lübnan Merkez Bankası'nın varlıkları olduğu ve doğru rolünü oynadığında gelecek için bir güven kaynağı olabileceği konusunda güven veriyor. Maalesef geçmiş yıllarda eski başkan Riyad Selame aracılığıyla bazı yanlış politikalar uygulandı ve şimdi bunların önüne geçilecek. Altının paraya çevrilmesi artık söz konusu değil. Neden mi? Çünkü ilk olarak, altını paraya çevirme kararı ne Merkez Bankası Başkanı'nın, ne Maliye Bakanı'nın ne de hükümetin elinde. Bunun Temsilciler Meclisi'ne gitmesi ve orada bir karar alınması gerekiyor. Bu konu tartışma konusu değildir" şeklinde konuştu.

Hizbullah ve silahları

ABD yönetiminin Lübnan'da odadaki fil (Oturma odasındaki fil) olarak gördüğü Hizbullah ve silahlarına ilişkin bir soruya Cabir şu yanıtı verdi: “Lübnan ordusunun güneyde konuşlandığını, rolünü yerine getirdiğini ve anlaşmayı ya da BM kararını (1701) doğru bir şekilde uyguladı. Ordunun konuşlanmasını ve ülkeyi elinde tutmasını istiyorsak, orduyu isteriz. Ama ona kabiliyetler vermek istemiyor muyuz, bunu organize bir şekilde yapmak istemiyor muyuz? Cumhurbaşkanı bu dosyadan sorumludur ve bu dosyayı akıllıca ele almaktadır. 8 yılını Genelkurmay Başkanı olarak geçirmiştir ve araziyi, koşulları ve olasılıkları bilmektedir.

Bazen baskı oluyor ve biz hala Bakanlar Kurulu'nun 4 bin 500 yeni asker alma kararını alıyoruz. Bugüne kadar güneye gitmesi için gereken 10 bin askeri tamamlayamadı; bu işler zaman alır ve bence Hizbullah da dahil olmak üzere tüm taraflar orduya saygı duyuyoruz ve onunla işbirliği yapmak istiyoruz diyorlar. Cumhurbaşkanı bir savunma politikası üzerinde çalışacağını, toplantılar düzenleyeceğini söylüyor ama ona zaman verelim.”

Suudi Arabistan ile ilişkiler

Suudi Arabistan ve diğer Arap ülkeleriyle ilişkilerin başlatılması hakkında konuşan Cabir, “Arapların bağrında olmak bizim için doğaldır çünkü Lübnan bu Arap dünyasına aittir” dedi. Lübnanlılar bugün yüzbinlerce Arap ülkesine dağıldığını ifade eden Cabir ,Suudi Arabistan, BAE, Kuveyt, Katar ve Irak gibi ülkelerle ilişkileri ‘çok mükemmel’ olarak nitelendirdi. Cabir, “Elimizi uzatmış durumdayız ve Arap kardeşlerimizle en iyi ilişkilere sahip olmak için çaba göstereceğiz” şeklinde konuştu.

Arap devletlerini “büyük kardeşler” olarak tanımlayan Cabir "Küçük bir ülke olan ve ne yazık ki sahip olduğu tüm imkânları kullanmayan Lübnan'a ilgi duyuyorlar. Arap kardeşlerimizin hem kendi aralarında hem de bizim onlarla yaptığımız konuşmalarda Lübnan'ı çok istediklerini ve Lübnan'ın daha iyi olmasını istediklerini düşünüyorum. Lübnan'a dönmeyi çok istiyorlar" dedi.

Yaşadıklarının hiçbir ülke kaldıramayacağını belirten Cabir, “Lübnan 2019‘da mali bir çöküş yaşadı, 2020’de yarı nükleer bir patlama oldu, Kovid, dünyanın geri kalanı gibi boş boş oturduk, sonra bir cumhurbaşkanlığı boşluğu, karar alamayan bir geçici hükümet, çalışmayan bir parlamento çünkü bir bölüm cumhurbaşkanı yoksa Temsilciler Meclisi'nin de çalışmayacağını söylüyor ve ardından 13 aylık bir savaş. Bunların hepsine birlikte kim dayanabilir.”

iki milyon Suriyeli Arap'ı kucakladıklarını da unutmaması gerektiğini ifade eden Cabir, "Acaba ABD iki yıl boyunca 120 milyon Meksikalıyı kabul etse ne olur? Lübnan çok şeye katlandı. Lübnan tüm sektörlerinde yapısal ve gerçek reformlar gerçekleştirmek için büyük bir çaba sarf ediyor ve Arap kardeşlerimiz ve dünya bunun yanında duruyor" dedi.