2023 Nobel Ekonomi Ödülü'nü ABD'li Claudia Goldin kazandı

2023 Nobel Ekonomi Ödülü'nü, kadınların iş gücündeki yerine ilişkin çalışmalarından dolayı Harvard Üniversitesinde görevli Amerikalı Profesör Claudia Goldin kazandı

2023 Nobel Ekonomi Ödülü'nü ABD'li Claudia Goldin kazandı
TT

2023 Nobel Ekonomi Ödülü'nü ABD'li Claudia Goldin kazandı

2023 Nobel Ekonomi Ödülü'nü ABD'li Claudia Goldin kazandı

İsveç Kraliyet Bilimler Akademisi'nde düzenlenen basın toplantısında, Nobel Ekonomi Ödülü'nün "kadınların iş gücü piyasasına etkilerine ilişkin anlayışı ilerletmesi"nden dolayı Amerikalı Profesör Claudia Goldin'e verildiği açıklandı.

Açıklamada, Goldin'in iş gücü piyasasındaki cinsiyet farklılıklarının temel etkenlerini ortaya çıkardığı belirtildi.

Goldin'in, "kadınların gelir durumu ve iş gücü piyasasına katılımları"na dair yüzyılları bulan tarihçesi konusunda ilk kapsamlı çalışmayı yaptığı vurgulandı.

Açıklamada, çalışmanın, geçmişten günümüze kadınların iş gücüne katılımında görülen değişikliğin yanı sıra "cinsiyetler arası gelir dağılımındaki adaletsiz uçurumun" temel sebeplerini da ortaya koyduğu ifade edildi.

Goldin'in kadınların iş gücü piyasasına katılımının, ele aldığı dönem boyunca yükselme eğilimde olmadığını, bunun yerine U şeklinde bir eğri oluşturduğunu ortaya koyduğu aktarıldı.

Açıklamada, Goldin'in bu durumu, kadınların ev ve aile sorumluluklarına ilişkin yapısal değişim ve gelişen sosyal normların bir sonucu olarak açıkladığı bildirildi.

Claudia Goldin kimdir?

1946'da ABD'nin New York kentinde dünyaya gelen ekonomi tarihçisi ve çalışma ekonomisti Claudia Goldin, lisansını Cornell Üniversitesi'nde, doktorasını Chicago Üniversitesi'nde tamamladı.

ABD Ulusal Ekonomik Araştırma Bürosuna (NBER) bağlı "Ekonomide Toplumsal Cinsiyet Eşitliği" grubunun eş direktörlüğü görevini yürüten Goldin, 1989-2017 yıllarında NBER'deki "Amerikan Ekonomisinin Gelişimi" programının direktörlüğünü yaptı.

Goldin, ekonomide kadınların istihdamı ve kadınların gelirleri üzerine tarihsel çalışmalarıyla tanınıyor.

Harvard Üniversitesi'nde çalışmalarına devam eden 77 yaşındaki Goldin, 2009'da Elinor Ostrom ve 2019’da Esther Duflo'nun ardından bu ödülü alan üçüncü kadın oldu.



Bitcoin dalgalanmalara rağmen 110 bin doları aştı

Oregon eyaletindeki bir mağazanın Bitcoin ile ödeme kabul ettiğini bildiren tabela (Arşiv – Reuters)
Oregon eyaletindeki bir mağazanın Bitcoin ile ödeme kabul ettiğini bildiren tabela (Arşiv – Reuters)
TT

Bitcoin dalgalanmalara rağmen 110 bin doları aştı

Oregon eyaletindeki bir mağazanın Bitcoin ile ödeme kabul ettiğini bildiren tabela (Arşiv – Reuters)
Oregon eyaletindeki bir mağazanın Bitcoin ile ödeme kabul ettiğini bildiren tabela (Arşiv – Reuters)

Kripto para piyasası haftaya kayda değer bir yükselişle başladı. Bitcoinin fiyatı yüzde 2,1 oranında artarak 110 bin dolar seviyesini yeniden gördü. Bu seviye, yatırımcılar açısından psikolojik ve teknik açıdan önemli bir eşik olarak görülüyor. Söz konusu yükseliş, tahvil piyasalarında yaşanan artan dalgalanmalar ve hem ABD hem de Japonya’da kamu borçlarının sürdürülebilirliğine dair artan endişeler eşliğinde gerçekleşti.

ABD’de bütçe açığının artması ve devlet tahvili ihraçlarının hız kazanması, tahvil piyasası üzerinde ciddi bir baskı oluşturdu. Diğer yandan uzun vadeli borçlanma araçlarının getirileri yükselmeye devam ediyor. Bu durum yatırımcıların enflasyon kaygılarını ve yabancı talepteki düşüşü yansıtıyor. Japonya’da ise tahvil getirileri, tarihsel olarak düşük seyreden bantlarını aşmaya başladı. Bu gelişme, onlarca yıldır sürdürülen genişleyici para politikasının sona erdirilebileceğine dair spekülasyonları beraberinde getirdi.

Kripto para analizi alanında önde gelen isimlerden Michael van de Poppe’nin sosyal medya üzerinden yaptığı bir paylaşıma göre, Bitcoinin 110 bin dolar seviyesine geri dönmesi, güçlü bir yükseliş ivmesine işaret ediyor. Aynı zamanda alternatif kripto paralar da bu olumlu eğilime katılıyor.

Söz konusu hareket, birçok piyasa izleme platformunun bildirdiğine göre, 95 bin ila 100 bin dolar arasında dalgalanan birkaç haftalık yatay seyrin ardından geldi. Binance platformunun verilerine göre, BTC/USD paritesi 110 bin 125 dolar seviyesinde kaydedilirken, günlük işlem hacmi yaklaşık 38 milyar dolara ulaştı.

Bu bağlamda Bitcoin, hem yüksek performanslı bir dijital varlık hem de alternatif bir değer saklama aracı olarak yeniden gündeme geliyor. Analistler, küresel piyasalarda yaşanan dönüşümlerin dijital para birimlerinin cazibesini artırdığını belirtiyor. Özellikle Bitcoine bağlı borsa yatırım fonlarına kurumsal sermaye akışının devam etmesi dikkat çekiyor. Bu fonların yönettiği varlıkların toplam değeri kısa süre önce 104 milyar doları aştı.

Dikkat çekici olan, bu yükselişin kısa vadeli bir spekülasyon dalgasının sonucu gibi görünmemesi. Aksine bu yükseliş, yatırımcılar tarafından ‘güvenli liman’ kavramının yeniden kapsamlı biçimde değerlendirilmesi çerçevesinde gerçekleşiyor. Zira artık geleneksel devlet borçlanma araçları -başta Amerikan hazine tahvilleri olmak üzere- aynı güven düzeyine sahip değil. Özellikle yüksek enflasyon ve kronik bütçe açıklarıyla karakterize edilen bir ortamda bu güven daha da zayıflamış durumda.

Hafta sonunda ise Bitcoinin fiyatı, 111 bin doların üzerindeki seviyelerden 108 bin 600 dolara kadar geriledi. Bu düşüş, ABD Başkanı Donald Trump’ın Avrupa mallarına ve Amerika dışında üretilen iPhone cihazlarına ağır gümrük vergileri uygulama tehdidine doğrudan bir tepki olarak gerçekleşti.

Bu ani riskten kaçınma eğilimine yönelik genel ruh halindeki dönüşüm, kripto para piyasasında 500 milyon dolardan fazla alım pozisyonunun silinmesine yol açtı. Bitcoin, Ether, Cardano, Solana ve Dogecoin’e bağlı vadeli işlem sözleşmeleri ciddi kayıplar yaşadı.

Ancak bu sabah atmosfer değişti. BTSE platformunun operasyonlardan sorumlu yöneticisi Jeff Mei, Telegram üzerinden yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Bir yandan, hafta sonu yaşanan düşüşler bize kripto para piyasasının jeopolitik ve ekonomik şoklara ne kadar hızlı tepki verdiğini gösterdi. Diğer yandan, gümrük muafiyet sürelerinin uzatılması yönünde atılan adımlar, en kötü dönemin geride kaldığına dair inancı güçlendiriyor. Bu da yatırımcıların temkinli bir şekilde yeniden birikim yapmaya başlamasına yol açtı.”