Gıda ve tarım nasıl iklim değişikliğine neden oluyor?

Beslenme milyarlarca metreküp sera gazı emisyonu üretiyor (Reuters)
Beslenme milyarlarca metreküp sera gazı emisyonu üretiyor (Reuters)
TT

Gıda ve tarım nasıl iklim değişikliğine neden oluyor?

Beslenme milyarlarca metreküp sera gazı emisyonu üretiyor (Reuters)
Beslenme milyarlarca metreküp sera gazı emisyonu üretiyor (Reuters)

Küresel beslenme, her yıl milyarlarca metreküp sera gazı emisyonu üreten ve toplam küresel emisyonların yaklaşık üçte birini temsil eden devasa bir girişimdir.

Gıda üretimi büyük bir iklim sorununa neden olmasına rağmen, bugüne kadar bu sorunu çözmek için çok az çaba sarf edilmiştir.

Dubai'deki Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı COP28, gıda üretiminin iklim üzerindeki etkisinin nasıl azaltılacağının tartışılacağı ilk tam gün olacak ve çevre koruma grupları ülkelere gerçek çözümler üretmeleri için baskı yapıyor.

Şarku’l Avsat’ın Reuters haber ajansından aktardığı habere göre gıda ve tarım sektöründen kaynaklanan emisyonların kaynaklarına ilişkin bazı ayrıntılar aşağıda yer almakta.

Beslenmeden ne kadar emisyon ortaya çıkıyor?

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), küresel gıda sistemlerinin 2019 yılında insan kaynaklı sera gazı emisyonlarının 17 milyar ton karbondioksit eşdeğerinden veya yüzde 31'inden sorumlu olduğunu açıkladı.

Kuruluş, bunun tarım, arazi kullanımı, mahsul üretimi ve hayvancılıkla ilgili emisyonların yanı sıra aileler tarafından tüketilen gıdaları, geride bıraktıkları atıkları ve çiftliklerde, gıda hazırlamada ve gıda nakliyesinde kullanılan enerjiyi de içerdiğini açıkladı.

Bu sektörlerin toplamda dünyadaki toplam karbondioksit emisyonlarının yüzde 21'ine, dünyadaki toplam metan emisyonlarının yüzde 53'üne ve dünyadaki toplam azot oksit emisyonlarının yüzde 78'ine yol açtığını ifade etti.

Hayvancılık

Hayvancılık en büyük salımcılardan biridir. FAO, küresel hayvancılık faaliyetlerinin insan faaliyetlerinden kaynaklanan toplam sera gazı emisyonlarının yaklaşık yüzde 14,5'ini saldığını açıkladı.

Bu emisyonların yüzde 65'inden, çoğunlukla metan gazı şeklinde olmak üzere, hayvancılık sorumludur. İnek ve koyun gibi geviş getiren hayvanlar yiyecekleri sindirirken geğirme şeklinde metan gazı salgılarlar. Atıkların özellikle büyük havuzlarda depolanması da metan gazı salınımına yol açar.

Emisyonlar ayrıca, toprakta depolanan karbondioksiti serbest bırakan yem bitkileri yetiştirmek için arazinin sürülmesi de dahil olmak üzere hayvan yemi üretimi ve işlenmesinden kaynaklanmakta.

Arazi kullanımı

FAO'ya göre, ormansızlaşma veya turbalıkların sömürülmesi gibi tarımı destekleyen faaliyetler yılda 3,5 milyar ton karbondioksit eşdeğeri salmakta.

Ormanlar, hayvan yetiştirmek veya mahsul yetiştirmek gibi tarımsal amaçlar için temizlendiğinde, depolanan karbon atmosfere salınır.

Örneğin dünyanın en büyük sığır eti ve soya fasulyesi ihracatçısı olan Brezilya'da gıda üretiminden kaynaklanan emisyonların yaklaşık yüzde 80'i ormansızlaşmadan kaynaklanmakta.

Öte yandan asidik torf toprağından oluşan, ölmüş bitkilerden meydana gelmiş sulak turbalık alanların, dünyadaki ormanların iki katı kadar büyük miktarda karbon depolamakta.

Birleşmiş Milletler'in 2021 tarihli bir raporuna göre, turbalık alanların ekin yetiştirmek veya hayvan yetiştirmek gibi amaçlarla kurutulması veya yakılması, insanların neden olduğu tüm emisyonların yaklaşık yüzde 5'inden sorumlu.

Gıda atıkları

Birleşmiş Milletler, dünyada yetiştirilen gıdanın yaklaşık üçte birinin israf edildiğini, bunun yüzde 13'ünün hasat ve perakende aşamalarında, yüzde 17'sinin ise ev, gıda hizmeti ve perakende sektörlerinde israf edildiğini açıkladı.

Geçtiğimiz Mart ayında yapılan ve Nature Food dergisinde yayınlanan bir araştırma, israf edilen gıdaların, hazırlanırken ve taşınırken tüketilen enerji, nakliye sırasında yok olanlar ve ev buzdolaplarında çürüdükten sonra atılan gıdalar da dahil olmak üzere küresel gıda sisteminin toplam emisyonlarının yarısına neden olduğunu gösterdi.

Bu emisyonların büyük bir kısmı, gıdalar çöp sahalarında çürüdüğünde oluşan metan gazından kaynaklanmaktadır. Çevre Koruma Ajansı'nın yakın zamanda yaptığı bir araştırmaya göre, gıda atıkları ABD'deki çöp sahalarındaki katı atıkların yaklaşık yüzde 25'ini oluşturuyor.



Elektrikli araçlarda mıknatıssız dönem: Karbon ayak izi yüzde 40 azalacak

Elektrikli araçlar, fosil yakıtların kullanımını azaltırken bilim insanları çevreye faydalarını artırmaya çalışıyor (Reuters/Arşiv)
Elektrikli araçlar, fosil yakıtların kullanımını azaltırken bilim insanları çevreye faydalarını artırmaya çalışıyor (Reuters/Arşiv)
TT

Elektrikli araçlarda mıknatıssız dönem: Karbon ayak izi yüzde 40 azalacak

Elektrikli araçlar, fosil yakıtların kullanımını azaltırken bilim insanları çevreye faydalarını artırmaya çalışıyor (Reuters/Arşiv)
Elektrikli araçlar, fosil yakıtların kullanımını azaltırken bilim insanları çevreye faydalarını artırmaya çalışıyor (Reuters/Arşiv)

İki otomotiv şirketi yeni bir sistemle, elektrikli araçlarda mıknatıssız motora geçişi hızlandırmayı amaçlıyor. Yeni teknolojinin karbon ayak izinde yüzde 40 düşüş sağlayacağını öne sürüyorlar. 

Bugün üretilen çoğu elektrikli aracın motorunda mıknatıs olduğu için nadir toprak elementlerine ihtiyaç duyuluyor. Ancak bu elementlerin çıkarılma sürecinin maliyetli olması sorun teşkil ediyor. 

Elektrikli araçların yaygınlaşmasıyla bu elementlere ihtiyacın artması beklenirken, otomotiv üreticileri farklı yollar arayışına giriyor.

Almanya merkezli Mahle, Mıknatıssız Temassız Verici (MCT) adlı tasarımıyla motorların dönen bölümlerini ifade eden rotorlarda yaygın olarak kullanılan mıknatıslara duyulan ihtiyacı gideriyor. 

Bu parçalardaki fırçalar yerine kablosuz bir vericiden gönderilen elektrikle manyetize olan bobinlerin konması, nadir toprak elementlerine bağlılığı ortadan kaldırıyor.

Şirket ayrıca MCT tasarımının, fırçaların yıpranmasından kaynaklanan onarım ve bakım maliyetini de giderdiğini ifade ediyor.

Fransa merkezli otomotiv şirketi Valeo ise motorların dönmeyen kısımları statorlar ve kontrol sistemlerini mıknatıssız şekilde geliştirmeye odaklanıyor.

Yeni bir işbirliğine imza atan iki şirket, uzmanlıklarını birleştirerek mıknatısa ihtiyaç duymayan üst sınıf araçlar üretmeyi planlıyor. Valeo ve Mahle, 220 kW ve 350 kW arasında değişen maksimum güce sahip bir mıknatıssız elektrikli aks sistemi geliştirmek üzere çalışacak.

14 Ekim Pazartesi günü yaptıkları açıklamada tanıtılan Dahili Fırçasız Elektrikli Uyarma (iBEE) adlı sistemin, mıknatıssız elektrikli motorların performansında ve verimliliğinde devrim yaratabileceği öne sürülüyor.

Ayrıca yeni bir soğutma teknolojisi üzerinde çalışan şirketler bu sayede diğer elektrikli araçlara kıyasla karbon ayak izinde yüzde 40 düşüş yaşanacağını iddia ediyor. 

Valeo Güç Bölümü CEO'su Xavier Dupont, işbirliğini "mükemmel bir eşleşme" diye niteleyerek ekliyor:

Bu ortaklık, otomotiv endüstrisinin daha yenilikçi ve sürdürülebilir çözümlere doğru evrimini desteklemede kilit öneme sahip.

Valeo ve Mahle, ilk prototip testlerini 2024 sonuna kadar tamamlamayı planlıyor.

Independent Türkçe, New Atlas, Interesting Engineering, Mahle