McDonald's itiraf etti: Ortadoğu'daki boykottan zarar gördük

McDonald's'ın New York City'deki fast food restoranı logosu, 22 Ekim 2019 (Reuters)
McDonald's'ın New York City'deki fast food restoranı logosu, 22 Ekim 2019 (Reuters)
TT

McDonald's itiraf etti: Ortadoğu'daki boykottan zarar gördük

McDonald's'ın New York City'deki fast food restoranı logosu, 22 Ekim 2019 (Reuters)
McDonald's'ın New York City'deki fast food restoranı logosu, 22 Ekim 2019 (Reuters)

McDonald's CEO'su Chris Kempinski dün (Perşembe) yaptığı açıklamada, Ortadoğu'daki ve bölge dışındaki bazı pazarların markayla ilgili ‘yanlış bilgilendirmenin’ yanı sıra İsrail ile Hamas arasındaki çatışma nedeniyle ‘işletmeler üzerinde önemli bir etkiye’ tanık olduğunu söyledi.

Büyük ölçüde İsrail yanlısı duruşları ve İsrail'le mali bağları olduğu yönündeki iddialar nedeniyle aralarında McDonald's ve Starbucks’ın da yer aldığı büyük Batılı fast food zincirlerine karşı gönüllü boykot kampanyaları yürütüldü.

Kempinski, McDonald's gibi markalar hakkındaki yanıltıcı bilgilerin ‘sinir bozucu ve temelsiz’ olduğunu söyledi.

Kempinski, LinkedIn'deki bir gönderisinde şunları yazdı:

“İslam ülkeleri dahil, çalıştığımız her ülkede, McDonald's, topluluklarına hizmet etmek ve desteklemek için yorulmadan çalışan, binlerce yurttaşını istihdam eden yerel işletme sahiplerini gururla temsil ediyor.”

Ekim ayında McDonald's İsrail, sosyal medya hesaplarında İsrail ordu mensuplarına binlerce bedava yemek sağladığını açıklamıştı.

McDonald's'ın bazı İslam ülkelerindeki franchise sahipleri daha sonra bu davranışı reddetti.

Bazı Batılı markalar Mısır ve Ürdün'de boykotun etkisini hissediyor ve boykot artık Arap bölgesi dışındaki bazı ülkelere de sıçramış durumda. Bunların arasında çoğunluğu Müslüman olan Malezya da var.

Hamas, hareketin 7 Ekim'de İsrail'in güneyine gerçekleştirdiği operasyonda yaklaşık bin 200 İsrailliyi öldürdü ve İsrail'in o tarihten bu yana sürdürdüğü bombardıman, dün (Perşembe) itibarıyla Gazze Şeridi'nde yaklaşık 22 bin 438 kişinin ölümüne yol açtı.

Şirket, 2022 mali yılı itibarıyla 100'den fazla ülkede 40 bin 275 McDonald's restoranının franchise'ını vermiş ve işletmiştir.

Fast food zinciri yıl içinde toplam 23,18 milyar dolar gelir elde etti.

Şirketin hisseleri bu öğleden sonra işlemlerde hafif bir düşüş kaydetti.



Bitcoin dalgalanmalara rağmen 110 bin doları aştı

Oregon eyaletindeki bir mağazanın Bitcoin ile ödeme kabul ettiğini bildiren tabela (Arşiv – Reuters)
Oregon eyaletindeki bir mağazanın Bitcoin ile ödeme kabul ettiğini bildiren tabela (Arşiv – Reuters)
TT

Bitcoin dalgalanmalara rağmen 110 bin doları aştı

Oregon eyaletindeki bir mağazanın Bitcoin ile ödeme kabul ettiğini bildiren tabela (Arşiv – Reuters)
Oregon eyaletindeki bir mağazanın Bitcoin ile ödeme kabul ettiğini bildiren tabela (Arşiv – Reuters)

Kripto para piyasası haftaya kayda değer bir yükselişle başladı. Bitcoinin fiyatı yüzde 2,1 oranında artarak 110 bin dolar seviyesini yeniden gördü. Bu seviye, yatırımcılar açısından psikolojik ve teknik açıdan önemli bir eşik olarak görülüyor. Söz konusu yükseliş, tahvil piyasalarında yaşanan artan dalgalanmalar ve hem ABD hem de Japonya’da kamu borçlarının sürdürülebilirliğine dair artan endişeler eşliğinde gerçekleşti.

ABD’de bütçe açığının artması ve devlet tahvili ihraçlarının hız kazanması, tahvil piyasası üzerinde ciddi bir baskı oluşturdu. Diğer yandan uzun vadeli borçlanma araçlarının getirileri yükselmeye devam ediyor. Bu durum yatırımcıların enflasyon kaygılarını ve yabancı talepteki düşüşü yansıtıyor. Japonya’da ise tahvil getirileri, tarihsel olarak düşük seyreden bantlarını aşmaya başladı. Bu gelişme, onlarca yıldır sürdürülen genişleyici para politikasının sona erdirilebileceğine dair spekülasyonları beraberinde getirdi.

Kripto para analizi alanında önde gelen isimlerden Michael van de Poppe’nin sosyal medya üzerinden yaptığı bir paylaşıma göre, Bitcoinin 110 bin dolar seviyesine geri dönmesi, güçlü bir yükseliş ivmesine işaret ediyor. Aynı zamanda alternatif kripto paralar da bu olumlu eğilime katılıyor.

Söz konusu hareket, birçok piyasa izleme platformunun bildirdiğine göre, 95 bin ila 100 bin dolar arasında dalgalanan birkaç haftalık yatay seyrin ardından geldi. Binance platformunun verilerine göre, BTC/USD paritesi 110 bin 125 dolar seviyesinde kaydedilirken, günlük işlem hacmi yaklaşık 38 milyar dolara ulaştı.

Bu bağlamda Bitcoin, hem yüksek performanslı bir dijital varlık hem de alternatif bir değer saklama aracı olarak yeniden gündeme geliyor. Analistler, küresel piyasalarda yaşanan dönüşümlerin dijital para birimlerinin cazibesini artırdığını belirtiyor. Özellikle Bitcoine bağlı borsa yatırım fonlarına kurumsal sermaye akışının devam etmesi dikkat çekiyor. Bu fonların yönettiği varlıkların toplam değeri kısa süre önce 104 milyar doları aştı.

Dikkat çekici olan, bu yükselişin kısa vadeli bir spekülasyon dalgasının sonucu gibi görünmemesi. Aksine bu yükseliş, yatırımcılar tarafından ‘güvenli liman’ kavramının yeniden kapsamlı biçimde değerlendirilmesi çerçevesinde gerçekleşiyor. Zira artık geleneksel devlet borçlanma araçları -başta Amerikan hazine tahvilleri olmak üzere- aynı güven düzeyine sahip değil. Özellikle yüksek enflasyon ve kronik bütçe açıklarıyla karakterize edilen bir ortamda bu güven daha da zayıflamış durumda.

Hafta sonunda ise Bitcoinin fiyatı, 111 bin doların üzerindeki seviyelerden 108 bin 600 dolara kadar geriledi. Bu düşüş, ABD Başkanı Donald Trump’ın Avrupa mallarına ve Amerika dışında üretilen iPhone cihazlarına ağır gümrük vergileri uygulama tehdidine doğrudan bir tepki olarak gerçekleşti.

Bu ani riskten kaçınma eğilimine yönelik genel ruh halindeki dönüşüm, kripto para piyasasında 500 milyon dolardan fazla alım pozisyonunun silinmesine yol açtı. Bitcoin, Ether, Cardano, Solana ve Dogecoin’e bağlı vadeli işlem sözleşmeleri ciddi kayıplar yaşadı.

Ancak bu sabah atmosfer değişti. BTSE platformunun operasyonlardan sorumlu yöneticisi Jeff Mei, Telegram üzerinden yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Bir yandan, hafta sonu yaşanan düşüşler bize kripto para piyasasının jeopolitik ve ekonomik şoklara ne kadar hızlı tepki verdiğini gösterdi. Diğer yandan, gümrük muafiyet sürelerinin uzatılması yönünde atılan adımlar, en kötü dönemin geride kaldığına dair inancı güçlendiriyor. Bu da yatırımcıların temkinli bir şekilde yeniden birikim yapmaya başlamasına yol açtı.”