2023'te en çok satılan ikinci el oto markaları belli oldu

Geçen yıl ikinci el çevrim içi oto pazarında satışlarda ilk 3'te yer alan markaların ikisi yerli üretim yapan markalardan oldu

AA
AA
TT

2023'te en çok satılan ikinci el oto markaları belli oldu

AA
AA

Türkiye ikinci el çevrim içi araç pazarında geçen ay Volkswagen en çok tercih edilen marka olurken, model bazında binekte en çok Egea, hafif ticaride ise Doblo satıldı.

AA muhabirinin Indicata'nın ikinci el çevrim içi pazar raporundan derlediği verilere göre, 2022'de 1 milyon 811 bin 498 aracın satıldığı ikinci el çevrim içi binek ve hafif ticari araç pazarında, satış sayısı 2023'te 1 milyon 881 bin 97 oldu. Böylece satışlarda yıllık bazda yaklaşık yüzde 4 artış gerçekleşti.

2023 yılında 4 milyon 151 bin 644 ilan yayınlanırken, bunların yüzde 45'i satıldı.

Satışlarda otomobillerin payı yüzde 81, hafif ticari araçların payı da yüzde 19 olarak hesaplandı.

En çok satılan 10 markanın pazardaki payı 75,6 oldu

İkinci el çevrim içi pazarda 2023'te en çok tercih edilen otomotiv markası (binek ve hafif ticari) 241 bin 656 satış ile Volkswagen oldu. Bunu, 230 bin 154 ile Renault ve 223 bin 745 ile Fiat takip etti.

Satış sıralamasında 183 bin 866 adetle Ford, 105 bin 568 ile BMW, 99 bin 259 adetle Opel, 90 bin 578 ile Peugeot, 90 bin 324 ile Mercedes-Benz, 88 bin 142 ile Hyundai ve 70 bin 299 adetle Toyota ilk 10 içinde yer aldı.

2023'te ikinci el çevrim içi binek ve hafif ticari araç pazarında satılan 1 milyon 881 bin 97 aracın yüzde 75,6'sını söz konusu ilk 10 marka gerçekleştirdi.

Egea ilk sırada yer aldı

İkinci el çevrim içi binek otomobil pazarında geçen yıl 1 milyon 529 bin 139 binek araç satışı gerçekleşti. Fiat Egea modeli 73 bin 670 ile yılın en çok tercih edilen modeli oldu.

Egea'yı, 68 bin 817 ile Clio, 67 bin 669 satışla Passat, 65 bin 278 adetle Megane, 47 bin 86 ile Focus, 44 bin 349'la Corolla, 40 bin 640 satışla Astra, 36 bin 357 ile BMW 5 Serisi, 35 bin 370 satışla BMW 3 Serisi ve 34 bin 460 ile VW Polo takip etti.

Söz konusu 10 model, toplam binek satışlarının yüzde 33,6'sını oluşturdu.

En çok tercih edilen hafif ticari model Fiat Doblo oldu

Çevrim içi pazarda geçen yıl 351 bin 958 adet hafif ticari araç satışı gerçekleşti.

Fiat'ın Doblo, 49 bin 270 satışla 2023 yılında en çok tercih edilen model oldu. Ford Transit/Tourneo Courier, 46 bin 211 ile ikinci ve Fiat Fiorino da 43 bin 831 satışla üçüncü sırada konumlandı.

Bu modelleri, 22 bin 366 satışla VW Cady, 21 bin 346 adetle Ford Transit/Tourneo Connect, 18 bin 173 ile VW Transporter, 17 bin 999 ile Ford Transit, 14 bin 815 ile Renault Kangoo, 12 bin 51 ile Peugeot Partner ve 11 bin 809 ile Citroen Berlingo izledi.

Söz konusu 10 model, toplam hafif ticari araç satışlarının yüzde 73,3'ünü oluşturdu.

Türkiye pazarı satış hızı, ortalama 48 gün seviyesinde kaydedilirken, en hızlı satılan marka 39 günle Renault oldu. En yavaş satılan marka ise 70 günlük satış hızıyla BMW olarak belirlendi.

Günlük 450 binden fazla ikinci el araç datası analiz ediliyor

Makine öğrenmesi, yapay zeka ve büyük verinin birleşmesinden oluşan iş zekası seti Indicata, Türkiye'deki ikinci el çevrim içi araç pazarını tarayarak günlük 450 binden fazla ikinci el araç datasını analiz ediyor.

Raporda yer alan satış verileri, ikinci el ticareti yapan 40 binden fazla kurum ve kuruluşun çevrim içi pazarda verdikleri ilan verilerine dayanıyor. Bunlar arasında Sahibinden, Arabam, Letgo ve VavaCars gibi listeleme sitelerinin yanı sıra kurumsal ikinci el web siteleri, Leaseplan, Intercity ve Otokoç gibi kurum ve platformlar yer alıyor.

Rakamlara bireysel araç ilanları dahil edilmiyor. Çevrim içi platformda ikinci el ticareti yapan kurumlar, iki sebeple satışa sundukları araçların ilanlarını geri çekiyor. Bunlardan ilki, değişen pazar koşullarına göre araç fiyatı revize edilerek ilanın yeniden yayınlanması. Söz konusu ilanların yeniden ne zaman yayınlandığı da Indicata tarafından takip ediliyor. İkinci sebep ise satış. Kurum, aracı sattığı için ilandan çekiyor. İlandan tamamen kaldırılan araçlar, "satış" olarak kabul ediliyor.



Lübnan Maliye Bakanı Şarku'l Avsat'a konuştu: Mevduat sahiplerinin paralarını 3 aşamada iade edeceğiz

TT

Lübnan Maliye Bakanı Şarku'l Avsat'a konuştu: Mevduat sahiplerinin paralarını 3 aşamada iade edeceğiz

Lübnan Maliye Bakanı Şarku'l Avsat'a konuştu: Mevduat sahiplerinin paralarını 3 aşamada iade edeceğiz

Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası'nın Washington'daki bahar toplantılarına katılan Lübnan heyetinin başkanı Maliye Bakanı Yasin Cabir, Şarku'l Avsat'a verdiği mülakatta bankalardaki mevduat sahiplerinin paralarının iadesinin birbirini takip eden üç aşamada gerçekleşeceğini doğruladı. Hizbullah'a bağlı Karzı Hasen derneğinin kapatılması yönündeki ABD baskısını kabul eden Cabir, milislerin silahsızlandırılmasını sağlayacak bir savunma politikasının gerçekleştirilmesi gerektiğini vurguladı. Lübnan'ın Arap bağrına doğal dönüşünden söz eden Cabir, Arap ülkeleriyle, özellikle de Suudi Arabistan ile ilişkileri “mükemmel” olarak nitelendirdi.

Washington'daki IMF ve Dünya Bankası toplantıları çerçevesinde yaptığı görüşmeleri genel olarak iyi olarak nitelendiren Cabir, bu ziyaretin yıllar içinde oluşan uçurumun kapatılması açısından önemli olduğunu belirtti.

Lübnan hükümeti tarafından onaylanan “gerekli reformları” sunmak üzere IMF temsilcileriyle yaptığı görüşmeleri anlatan Cabir, “Bunlar aslında birileri için yapmadığımız reformlar, bunları IMF için yapmıyoruz, bunlar ülkemiz için, bizim için ve halkımız için yaptığımız reformlar” dedi.

Cabir : “Elektrik sektöründe reform yapmak istiyorsak, Lübnanlılar jeneratörü açıp kapatmak ve mahalle jeneratörüne abonelik ödemek yerine daha düşük bir fatura ödesin ve 24 saat hizmet alsın, ben kime hizmet ediyorum? IMF'ye mi, yoksa halkıma mı? Pratikte, bu boşluğu doldurma konusunda uzun bir yol kat ettiğimizi düşünüyorum" dedi. Temsilciler Meclisi'nin bankacılık gizliliği değişiklik yasasını 87 oyla kabul etmesini değerlendiren Cabir “Lübnan hükümetinin gerçekleştirdiği reformlara bir güvenoyu” olarak nitelendirerek, bankacılık sektörünün yeniden düzenlenmesine ilişkin bir başka yasa tasarısı hazırladığını ve bu tasarının hızlı bir şekilde incelenerek Temsilciler Meclisi Genel Kurulu'na sunulmak üzere Maliye Komitesi'ne havale edildiğini söyledi.

Mevduat sahiplerinin fonlarının ülkelerine geri gönderilmesi

Cabir, "Lübnan'ın öncelikleri dikey değil yataydır. IMF ile bir anlaşma, Dünya Bankası ile anlaşmalar, temerrüde düşen dış borçlar konusunun ele alınması, Banka reformu meselesi, mevduat sahipleri meselesi gibi sorunlar önceliklidir. Bizim için her şey önceliklidir” dedi.

Lübnan merkez Başkanı Kerim Said'in bankaların nasıl yeniden yapılandırılacağı ve mevduat sahiplerinin paralarının nasıl iade edileceği konusunda bir çalışma hazırladığını açıklayan Cabir, "Dünyadaki hiçbir bankacılık sektörü tüm mevduat sahiplerine aynı anda tüm parayı iade edemez. Aşamalar olacak: İlk aşama orta gelirli insanlar için olacak, 100 bin dolar ve altında geliri olanlar. Onlara öncelik verilecek çünkü tüm mevduat sahiplerinin yüzde 84'ünü onlar oluşturuyor. Daha sonra ikinci aşama “daha yüksek miktarlar için, belki 500 bin dolara kadar ya da 1 milyon doara kadar ve daha sonra daha yüksek miktarlar için hızlı bir şekilde gelecek. Plan bir bütün olarak yayınlanacak, ancak geri ödeme aşamalı olacak. İşleyen bir bankacılık sektörüne çok ihtiyacımız var. Bu, yeterli sermayeye sahip ve tüm uluslararası standartlara uyan bir bankacılık sektörü olacak. Bu başarılamazsa ‘herhangi bir bankanın başka bir bankayla birleşebileceğini, hedefe ulaşmak için üç bankanın birbiriyle birleşebilecek" dedi.

Para ekonomisi nedeniyle gri listeye alındıklarını ifade eden Cabir, "Gri listeden çıkmak için para bankalara geri dönmeli ve normal bankacılık hayatına dönmeliyiz” şeklinde konuştu.

Amerikalıların Karzı Hasen derneğini kapatma talebiyle ilgili olarak da şunları söyledi: “Bu bizim değil Merkez Bankası Başkanı'nın meselesi. Tabii ki ne olacağını göreceğiz.”

Altının parasallaştırılması yok

Lübnan'ın altın stokları hakkında konuşan Cabir, “Bu stok, Lübnan Merkez Bankası'nın varlıkları olduğu ve doğru rolünü oynadığında gelecek için bir güven kaynağı olabileceği konusunda güven veriyor. Maalesef geçmiş yıllarda eski başkan Riyad Selame aracılığıyla bazı yanlış politikalar uygulandı ve şimdi bunların önüne geçilecek. Altının paraya çevrilmesi artık söz konusu değil. Neden mi? Çünkü ilk olarak, altını paraya çevirme kararı ne Merkez Bankası Başkanı'nın, ne Maliye Bakanı'nın ne de hükümetin elinde. Bunun Temsilciler Meclisi'ne gitmesi ve orada bir karar alınması gerekiyor. Bu konu tartışma konusu değildir" şeklinde konuştu.

Hizbullah ve silahları

ABD yönetiminin Lübnan'da odadaki fil (Oturma odasındaki fil) olarak gördüğü Hizbullah ve silahlarına ilişkin bir soruya Cabir şu yanıtı verdi: “Lübnan ordusunun güneyde konuşlandığını, rolünü yerine getirdiğini ve anlaşmayı ya da BM kararını (1701) doğru bir şekilde uyguladı. Ordunun konuşlanmasını ve ülkeyi elinde tutmasını istiyorsak, orduyu isteriz. Ama ona kabiliyetler vermek istemiyor muyuz, bunu organize bir şekilde yapmak istemiyor muyuz? Cumhurbaşkanı bu dosyadan sorumludur ve bu dosyayı akıllıca ele almaktadır. 8 yılını Genelkurmay Başkanı olarak geçirmiştir ve araziyi, koşulları ve olasılıkları bilmektedir.

Bazen baskı oluyor ve biz hala Bakanlar Kurulu'nun 4 bin 500 yeni asker alma kararını alıyoruz. Bugüne kadar güneye gitmesi için gereken 10 bin askeri tamamlayamadı; bu işler zaman alır ve bence Hizbullah da dahil olmak üzere tüm taraflar orduya saygı duyuyoruz ve onunla işbirliği yapmak istiyoruz diyorlar. Cumhurbaşkanı bir savunma politikası üzerinde çalışacağını, toplantılar düzenleyeceğini söylüyor ama ona zaman verelim.”

Suudi Arabistan ile ilişkiler

Suudi Arabistan ve diğer Arap ülkeleriyle ilişkilerin başlatılması hakkında konuşan Cabir, “Arapların bağrında olmak bizim için doğaldır çünkü Lübnan bu Arap dünyasına aittir” dedi. Lübnanlılar bugün yüzbinlerce Arap ülkesine dağıldığını ifade eden Cabir ,Suudi Arabistan, BAE, Kuveyt, Katar ve Irak gibi ülkelerle ilişkileri ‘çok mükemmel’ olarak nitelendirdi. Cabir, “Elimizi uzatmış durumdayız ve Arap kardeşlerimizle en iyi ilişkilere sahip olmak için çaba göstereceğiz” şeklinde konuştu.

Arap devletlerini “büyük kardeşler” olarak tanımlayan Cabir "Küçük bir ülke olan ve ne yazık ki sahip olduğu tüm imkânları kullanmayan Lübnan'a ilgi duyuyorlar. Arap kardeşlerimizin hem kendi aralarında hem de bizim onlarla yaptığımız konuşmalarda Lübnan'ı çok istediklerini ve Lübnan'ın daha iyi olmasını istediklerini düşünüyorum. Lübnan'a dönmeyi çok istiyorlar" dedi.

Yaşadıklarının hiçbir ülke kaldıramayacağını belirten Cabir, “Lübnan 2019‘da mali bir çöküş yaşadı, 2020’de yarı nükleer bir patlama oldu, Kovid, dünyanın geri kalanı gibi boş boş oturduk, sonra bir cumhurbaşkanlığı boşluğu, karar alamayan bir geçici hükümet, çalışmayan bir parlamento çünkü bir bölüm cumhurbaşkanı yoksa Temsilciler Meclisi'nin de çalışmayacağını söylüyor ve ardından 13 aylık bir savaş. Bunların hepsine birlikte kim dayanabilir.”

iki milyon Suriyeli Arap'ı kucakladıklarını da unutmaması gerektiğini ifade eden Cabir, "Acaba ABD iki yıl boyunca 120 milyon Meksikalıyı kabul etse ne olur? Lübnan çok şeye katlandı. Lübnan tüm sektörlerinde yapısal ve gerçek reformlar gerçekleştirmek için büyük bir çaba sarf ediyor ve Arap kardeşlerimiz ve dünya bunun yanında duruyor" dedi.